Gadir-i Hum günü İslam âlemi ve İslam dini için en faziletli, en mübarek ve en muazzam günlerden biridir. Hadisler bu günün çok faziletli bir bayram olduğu konusunda bize yol göstermektedir.
Senetli bir şekilde Alkame b. Muhammed Harezmi kanalıyla İmam Muhammed Bakır'dan (a.s) şöyle nakledilmiştir: "Resûlullah (s.a.v), hac görevini Medine'den (Mekke'ye) gidip yerine getirmişti. O ana kadar hac ve velayet dışında bütün şer'i hükümleri insanlara tebliğ etmişti. Cebrail (a.s), Resûlullah'a giderek dedi ki: Ya Muhammed, Allah sana selam söylüyor ve şöyle buyuruyor: Ben canını alacağım her peygamberimin ve her resulümün canını, ancak dinimi kemale erdirdikten ve hüccetimi tamamladıktan sonra alırım. Bu dinden de Senin üzerinde tebliğ etmek gereken iki fariza kalmıştır; hac farizası ve Senden sonrası için velayet ve hilafet farizası. Ben yeryüzümü asla hüccetsiz bırakmadım ve asla bırakmayacağım." (İmam Ali, Prof. Dr. Haydar Baş, s.225).
Bunun üzerine Mekke'ye hareket edilmiş ve dönüşünde de Gadir-i Hum Hutbesi irad edilmiştir. Gadir-i Hum hutbesinde Hz. Ali halife, imam, vasi ilan edilince dinimiz İslam kemale ermiş oldu, tamamlandı. Buna ispat olarak, "Bugün, size dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslam'ı beğendim' (Maide, 3) ayeti nazil olmuştur.
Allah Resulü bu hutbede kendi vefatı ile nübüvvet yolunun (peygamberlik) kapanacağını, velayet yolunun (imamet) başlayacağını ve velayetin de kıyamete kadar Kendi soyundan yani Hz. Ali'nin evlatlarından devam edeceğini ilan etti.
Gadir-i Hum Hutbesinde, "Benden sonra Ali, Allah'ın emri ile sizin veliniz ve imamınızdır. İmamet makamı ondan sonra da Allah ve Resulü ile görüşeceğiniz güne kadar O'nun evlatlarından olan Benim neslimin hakkıdır" diyerek vesayetin, halifeliğin nasb ile (atamayla) olduğunu ve hangi soya ait olduğunu da önemle belirtmiştir.
İslam âleminde Gadir-i Hum günü yani her Zilhicce'nin 18. günü bayram olarak kutlanmaktadır. Bu bayrama Gadir-i Hum Bayramı denilmektedir. Senetli bir şekilde İmam Ca'fer-i Sadık'ın (a.s) babasından, onun da babalarından Resûlullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Ümmetimin en faziletli bayramı, Gadir-i Hum günüdür. Gadir öyle bir gündür ki onda zikri Yüce Allah Bana, kardeşim Ali b. Ebi Tâlib'i, ümmetim için Benden sonra kendisiyle doğru yolu bulacakları bir nişane alem olarak belirlememi emretmiştir; bu öyle bir gündür ki onda Allah, dini kemale erdirdi ve ümmetim için o günde nimeti tamamladı ve artık İslam'ın onların dini olmasına rıza gösterdi." (İmam Ali, Prof. Dr. Haydar Baş).
Ahmed b. Muhammed b. Ebi Nasr şöyle diyor:
Biz İmam Ali er-Rıza'nın (a.s) yanında idik. Meclis tıklım tıklım dolmuştu. Gadir gününden söz açıldı. Bazıları onu inkâr edince, İmam Rıza şöyle buyurdu: "Babam, bana babasından şöyle nakletti: Hiç şüphesiz Gadir günü, gökte yerden daha meşhurdur. Firdevs-i A'la'da (Cennetinde) Allah'ın bir sarayı vardır ki tuğlalarını her biri sırayla altın ve gümüştendir."
Sonra bu sarayın özelliklerini ve Gadir gününde meleklerin orada toplanıp o günün yüceliklerini dile getirmelerinden bahsetti ve sonra şöyle devam etti: "Ey İbn Ebi Nasr, nerede olursan ol, Gadir gününde, Emirü'l-Mü'minin'in (a.s) (türbesinin) yanında hazır ol; zira hiç kuşkusuz Allah, (o günde) her erkek ve kadın mü'minin, her erkek ve kadın Müslüman'ın, altmış yıllık günahını affeder. Ramazan ayında, Kadir Gecesi'nde ve Fıtır Bayramı gecesindekinin iki katı insan (Cehennemden) ateşinden azad olur. O gün, arif ve mü'min kardeşlerine verdiğin bir dirhem, (başka günlerde verilen) bin dirheme bedeldir. O halde, bu günde kardeşlerine (ihsanını) artır ve her mü'min ve mümineyi sevindirmeye çalış." (İmam Ali, Prof. Dr. Haydar Baş, s.225).
Görüldüğü gibi Gadir-i Hum hutbesi Müslümanlar için Peygamber Efendimizden sonra ne yapacakları hususunda açık bir yol haritası ve yanlışa düşmekten kurtuluş için bir nevi reçetedir. Halifenin kim olacağı, Müslümanların kime uyacağı açık seçik beyan edilmiş ve hatta Hz. Ali'den sonraki İmamların hangi soydan gelecekleri yani Ehl-i Beyt vurgulanmıştır.
Gün olarak ise Gadir gününün İslam âlemi için önemli, mübarek bir bayram olarak özenle idrak edilmesi gerektiği hadislerle çok net ifade edilmiş ancak bunlar gizlenerek günümüze taşınması engellenmiştir. İşte bu engelleri, yazdığı Ehl-i Beyt külliyatı ile kaldıran Prof. Dr. Haydar Baş'a ne kadar teşekkür etsek az.
Allah (c.c.) bizleri her sene Gadir gününü hakkıyla yaşayanlardan ve Ehl-i Beyt'e layık olanlardan eylesin.
Senetli bir şekilde Alkame b. Muhammed Harezmi kanalıyla İmam Muhammed Bakır'dan (a.s) şöyle nakledilmiştir: "Resûlullah (s.a.v), hac görevini Medine'den (Mekke'ye) gidip yerine getirmişti. O ana kadar hac ve velayet dışında bütün şer'i hükümleri insanlara tebliğ etmişti. Cebrail (a.s), Resûlullah'a giderek dedi ki: Ya Muhammed, Allah sana selam söylüyor ve şöyle buyuruyor: Ben canını alacağım her peygamberimin ve her resulümün canını, ancak dinimi kemale erdirdikten ve hüccetimi tamamladıktan sonra alırım. Bu dinden de Senin üzerinde tebliğ etmek gereken iki fariza kalmıştır; hac farizası ve Senden sonrası için velayet ve hilafet farizası. Ben yeryüzümü asla hüccetsiz bırakmadım ve asla bırakmayacağım." (İmam Ali, Prof. Dr. Haydar Baş, s.225).
Bunun üzerine Mekke'ye hareket edilmiş ve dönüşünde de Gadir-i Hum Hutbesi irad edilmiştir. Gadir-i Hum hutbesinde Hz. Ali halife, imam, vasi ilan edilince dinimiz İslam kemale ermiş oldu, tamamlandı. Buna ispat olarak, "Bugün, size dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslam'ı beğendim' (Maide, 3) ayeti nazil olmuştur.
Allah Resulü bu hutbede kendi vefatı ile nübüvvet yolunun (peygamberlik) kapanacağını, velayet yolunun (imamet) başlayacağını ve velayetin de kıyamete kadar Kendi soyundan yani Hz. Ali'nin evlatlarından devam edeceğini ilan etti.
Gadir-i Hum Hutbesinde, "Benden sonra Ali, Allah'ın emri ile sizin veliniz ve imamınızdır. İmamet makamı ondan sonra da Allah ve Resulü ile görüşeceğiniz güne kadar O'nun evlatlarından olan Benim neslimin hakkıdır" diyerek vesayetin, halifeliğin nasb ile (atamayla) olduğunu ve hangi soya ait olduğunu da önemle belirtmiştir.
İslam âleminde Gadir-i Hum günü yani her Zilhicce'nin 18. günü bayram olarak kutlanmaktadır. Bu bayrama Gadir-i Hum Bayramı denilmektedir. Senetli bir şekilde İmam Ca'fer-i Sadık'ın (a.s) babasından, onun da babalarından Resûlullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Ümmetimin en faziletli bayramı, Gadir-i Hum günüdür. Gadir öyle bir gündür ki onda zikri Yüce Allah Bana, kardeşim Ali b. Ebi Tâlib'i, ümmetim için Benden sonra kendisiyle doğru yolu bulacakları bir nişane alem olarak belirlememi emretmiştir; bu öyle bir gündür ki onda Allah, dini kemale erdirdi ve ümmetim için o günde nimeti tamamladı ve artık İslam'ın onların dini olmasına rıza gösterdi." (İmam Ali, Prof. Dr. Haydar Baş).
Ahmed b. Muhammed b. Ebi Nasr şöyle diyor:
Biz İmam Ali er-Rıza'nın (a.s) yanında idik. Meclis tıklım tıklım dolmuştu. Gadir gününden söz açıldı. Bazıları onu inkâr edince, İmam Rıza şöyle buyurdu: "Babam, bana babasından şöyle nakletti: Hiç şüphesiz Gadir günü, gökte yerden daha meşhurdur. Firdevs-i A'la'da (Cennetinde) Allah'ın bir sarayı vardır ki tuğlalarını her biri sırayla altın ve gümüştendir."
Sonra bu sarayın özelliklerini ve Gadir gününde meleklerin orada toplanıp o günün yüceliklerini dile getirmelerinden bahsetti ve sonra şöyle devam etti: "Ey İbn Ebi Nasr, nerede olursan ol, Gadir gününde, Emirü'l-Mü'minin'in (a.s) (türbesinin) yanında hazır ol; zira hiç kuşkusuz Allah, (o günde) her erkek ve kadın mü'minin, her erkek ve kadın Müslüman'ın, altmış yıllık günahını affeder. Ramazan ayında, Kadir Gecesi'nde ve Fıtır Bayramı gecesindekinin iki katı insan (Cehennemden) ateşinden azad olur. O gün, arif ve mü'min kardeşlerine verdiğin bir dirhem, (başka günlerde verilen) bin dirheme bedeldir. O halde, bu günde kardeşlerine (ihsanını) artır ve her mü'min ve mümineyi sevindirmeye çalış." (İmam Ali, Prof. Dr. Haydar Baş, s.225).
Görüldüğü gibi Gadir-i Hum hutbesi Müslümanlar için Peygamber Efendimizden sonra ne yapacakları hususunda açık bir yol haritası ve yanlışa düşmekten kurtuluş için bir nevi reçetedir. Halifenin kim olacağı, Müslümanların kime uyacağı açık seçik beyan edilmiş ve hatta Hz. Ali'den sonraki İmamların hangi soydan gelecekleri yani Ehl-i Beyt vurgulanmıştır.
Gün olarak ise Gadir gününün İslam âlemi için önemli, mübarek bir bayram olarak özenle idrak edilmesi gerektiği hadislerle çok net ifade edilmiş ancak bunlar gizlenerek günümüze taşınması engellenmiştir. İşte bu engelleri, yazdığı Ehl-i Beyt külliyatı ile kaldıran Prof. Dr. Haydar Baş'a ne kadar teşekkür etsek az.
Allah (c.c.) bizleri her sene Gadir gününü hakkıyla yaşayanlardan ve Ehl-i Beyt'e layık olanlardan eylesin.
İlay Sultan / diğer yazıları
- Ehl-i Sünnet İmamları'nın Ehl-i Beyt sevdası / 19.06.2017
- Atatürk ve 19 Mayıs üzerine / 21.05.2017
- Gadir-i Hum'un önemi / 03.05.2017
- Gadir-i Hum / 28.04.2017
- Yalan dehlizinde sürüklenen millet / 19.04.2016
- Bu kaçıncı kara sabah? / 08.02.2016
- Uzaylı taşlama / 23.06.2015
- Milli Mücadelede Akif'in safı / 29.05.2015
- Sokağın nabzı / 28.04.2015
- O gözlükleri çıkarın / 21.04.2015
- Atatürk ve 19 Mayıs üzerine / 21.05.2017
- Gadir-i Hum'un önemi / 03.05.2017
- Gadir-i Hum / 28.04.2017
- Yalan dehlizinde sürüklenen millet / 19.04.2016
- Bu kaçıncı kara sabah? / 08.02.2016
- Uzaylı taşlama / 23.06.2015
- Milli Mücadelede Akif'in safı / 29.05.2015
- Sokağın nabzı / 28.04.2015
- O gözlükleri çıkarın / 21.04.2015