Atatürk milli irade kavramını çokça kullanmıştır. Hemen hemen her konuşmasında irade-i milliyeye vurgu yaparak önemini ortaya koymuştur.
Bu konuda o kadar ısrarcıdır ki İstiklal Savaşı'nın en nazik günlerinde bile Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ve milli iradeyi devre dışı bırakmayı asla düşünmemiştir.
Bunun da karşılığını kat kat almıştır.
Geçmişte mutlakiyet rejiminin ürünü olan tek adamlık ve bunun doğal bir sonucu olarak yasama, yürütme ve yargı erklerinin tek kişide toplanmasının milletçe çok büyük bedellerini ödedik.
Atatürk bu gerçekten hareketle mümkün mertebe demokratik hukuk sistemini işletmeye çalışmıştır.
1. Dünya Savaşı'na Almanya ile beraber girmemiz için Sait Halim Paşa Yalısı'nda Enver Paşa adeta tek başına karar vermişti.
Milletin böyle bir karardan dahi haberi yoktu.
İstişare edilmeden, etraflıca görüşülmeden, tartışılmadan savaşa Almanların tarafında bir oldubittiyle giriş kararı alınması o dönemde Beylerbeyi Sarayı'nda gözetim altında tutulan Sultan 2. Abdülhamit'i bile isyan ettirmişti.
2. Abdülhamit bile Osmanlı Devleti'nin tarafsız kalması gerektiğini söylüyor ve Almanların tarafında böyle bir savaşa girilmesini hatalı buluyordu.
Fakat tek adam sistemi Osmanlıyı böyle bir maceraya sürüklemiş ve neticede imparatorluk dağılmıştı.
Herhalde Atatürk genç bir subay olarak bundan çok etkilenmiş ve etrafına da devamlı istişareyi, değerlendirmeyi, konuşmayı ve milli iradeyi devamlı telkin ve tavsiye etmiştir.
1. Dünya Savaşı'nın aksine 2. Dünya Savaşı yıllarında Stalin, Churchill ve Roosevelt, İsmet İnönü'yü kendi taraflarında savaşa sokabilmek adına çok büyük bir çaba sarf ettiler.
Fakat İnönü her seferinde "Ben padişah değilim. Kral değilim. Tek başıma karar veremiyorum. Bu tekliflerinizi meclise götüreceğim eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi kabul ederse savaşa gireriz" diye devamlı bunları oyaladı.
Nihayet baskılar o hale geldi ki dayanacak gücü kalmayan İnönü, TBMM'ye danışarak uzun bir savaş malzemesi listesi vererek bazı şartlar öne sürdü.
İsmet İnönü'nün ortaya koyduğu şartlar o kadar ağırdı ki müttefiklerin bunu kabul etmesi mümkün olmayınca Türkiye, meclisin marifetiyle çok büyük bir yıkımdan yani 2. Dünya Savaşı'ndan kurtuldu.
Yunanistan ve Ermenistan Osmanlı Devleti'nin ve günümüzde de Türkiye Cumhuriyeti'nin karşısında proje devletler olarak kurulmuştur.
Batılılar Türkiye'yi doğudan ve batıdan bu iki devletle devamlı sıkıştırmaya ve rahatsız etmeye çalışıyorlar.
Günümüzde Türk dış politikasının en fazla uğraştığı iki devlette maalesef Ermenistan ve Yunanistan'dır.
İngiltere, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Batı Anadolu'yu ve Orta Anadolu'yu Yunanlılara teklif etti.
Yunan Ordusu 1. Dünya Savaşı'na girmediği için nispeten daha diri bir ordu görünümü veriyordu.
Yunanistan'a Batı Anadolu'yu teklif ederek italyanları gücendirme pahasına Türk topraklarını işgal etmeye ikna ettiler.
Nihayet 15 Mayıs 1919 yılında İzmir'in işgali ile başlayan süreçte Yunanlılar Türk ordusu dağıtıldığı ve silahları elinden aldığı için kolaylıkla ilerlemeyi başardı.
O dönemde Yunanistan içerisinde bazı gruplar Anadolu'ya çıkarma yapmanın macera olduğunu, İngiliz telkinleri ile ve İngiliz çıkarlarını korumak için Anadolu'ya bir işgal hareketi düzenlemenin bir cinayet olacağını söylüyorlardı.
Fakat bu kesimler çok şiddetli bir şekilde baskı görerek hapse ve hatta kurşuna dizmeye kadar varan cezalarla cezalandırıldılar ve adeta yok sayıldılar.
Sonuçta Yunan milli iradesine dayanmayan bu işgal, İngiliz çıkarlarını maksimize ettiği için başarısız oldu ve Yunanlılar savaşma motivasyonlarını tamamen kaybederek yenildiler.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk çok büyük bir zafer kazandı.
Türk milleti vatanını kurtardı ve Yunan ordusu 200 bine yakın askerini Anadolu'da kaybetti.
Yunan tarihinin bu en travmatik yenilgisi, Yunan tarihinde "Büyük Yunan felaketi" diye geçmektedir.
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024