27 Mayıs- askeri idare yönetimi devraldı
Sovyetler'in ihraç ettikleri Komünizm tehdidi ve ülkedeki kavgalar devam ediyordu. Onun için bu okulların devamlı olarak çoğaltılması, herhalde tek çare olarak görülmekteydi. Yoksa rejimin elden gitmesi söz konusu olabilirdi. Yani bir nevi ideolojik ihtilal sınırlarda bekliyordu. Bu durum gittikçe yoğunlaşarak,1980 yılına kadar devam etti. O yılda Kenan Evren Paşa tarafından yapılan askeri idare husule geldi. Ve üniversitelerdeki kargaşalığı önlemek için YÖK sistemi getirildi. Böylece YÖK'ün doğuşu bir nevi bu askeri idareye bağlı olmaktadır. YÖK, üniversitelerdeki ideolojik kargaşaya ve bir nevi üniversitede mevcut olan anarşiye son vermek için oluşturuldu. İHL'ler de daha önceden bir nevi memleketi ideolojilere siper etmek, insanlarımıza dinlerini daha iyi bir şekilde öğretmek bir ön tedbir olarak kurulmuştu. Öyleyse bu iki kuruluş da aynı gayeyle yani Türkiye'yi daha güçlü kılmak için ve komünizmin pençesine bir nevi direnmek için, gençlere ve halka, inanç takviyesi olarak kurulduğuna göre, neden birbirine adeta zıtmış gibi bir duruma gelmiş oldular? Aslında halen, İHL'ler sadece ellerinden alınmış olan haklarını istemektedirler. YÖK'ün diğer durumlarına ise, neredeyse karışmamaktadırlar.
Türkiye'de eski komünist sempatizanları ne oldu
Bunun tek bir izahı vardır. O da bazı eski Komünist sempatizanları - Sovyetler yıkılınca "U" dönüşü yapıp, belirli mevkilere gelmiş ve fakat ideolojilerinden henüz tam olarak vazgeçmiş olmadıkları için, bir nevi onun emrindeymiş gibi çalışma göstermektedirler. Yani onlar, bir nevi inanç dışı kalmış durumdalar. Bu sebeple onların, inançlara ters düşmeleri gayet normal bir aksiyon-reaksiyondur. İşte şimdi en büyük zorlukları İHL'lere karşı onlar, onların doğrularına kapılanlar ve onlara inananlardır.
Kısacası ülkeyi kurtarmak için kurulan her iki "düzen"de, şu anda birbirine zıt kutuplarda görülmektedirler. İnanç dışı olanların mantığı ise herhalde şu olmaktadır: Evet o zamanları Sovyetlere karşı İHL'ler ülkeye faydalı olmuştur. Ama şimdi komünist tehdidi bitmiş durumdadır. Onun için şimdi artık bu din okullarına gerek yoktur! - Aslında belki de zihinlerinde böyle düşünceler mevcuttur. Ama açıkça söylemek istemiyorlar da, onun yerine, değişik bahaneler öne sürüyorlar- Öte taraftan bu inançlı çocukların yollarını üniversite bazında, bir nevi tıkamaya çalışıyorlar.
Gerginliklerin ve huzursuzlukların esas sebepleri
O sebeple büyük bir ihtimalle bu ideolojik tutsaklar belirli kilit mevkilerde bulundukça, bu didişmeler - suçlamalar - gerginlikler ve huzursuzluklar devam edecektir. Tabii ki sadece onlar değil onların etrafındaki kimseler, bilhassa onların güdümünde olan idari sistemler de aynı yönde hareket etmekteler veya etmek zorunda bırakılmaktadır. Kafalar demokratikleşinceye kadar da bu sürtüşmeler devam edeceğe benzemektedir. Ama bu durum her şeyden önce ülkemizin zaten "Nazik ve Duyarlı" durumuna, büyük zarar vermektedir. Böylece onların karşısında masum çocuklar başarılı ve memleket sever talebeler ve zeki ve bilgili evlatlarımız, ziyan olmaya devam edecektir. Çünkü onları kurtarmaya çalışanlar da bir nevi engellenmektedir.
Sovyetler'in ihraç ettikleri Komünizm tehdidi ve ülkedeki kavgalar devam ediyordu. Onun için bu okulların devamlı olarak çoğaltılması, herhalde tek çare olarak görülmekteydi. Yoksa rejimin elden gitmesi söz konusu olabilirdi. Yani bir nevi ideolojik ihtilal sınırlarda bekliyordu. Bu durum gittikçe yoğunlaşarak,1980 yılına kadar devam etti. O yılda Kenan Evren Paşa tarafından yapılan askeri idare husule geldi. Ve üniversitelerdeki kargaşalığı önlemek için YÖK sistemi getirildi. Böylece YÖK'ün doğuşu bir nevi bu askeri idareye bağlı olmaktadır. YÖK, üniversitelerdeki ideolojik kargaşaya ve bir nevi üniversitede mevcut olan anarşiye son vermek için oluşturuldu. İHL'ler de daha önceden bir nevi memleketi ideolojilere siper etmek, insanlarımıza dinlerini daha iyi bir şekilde öğretmek bir ön tedbir olarak kurulmuştu. Öyleyse bu iki kuruluş da aynı gayeyle yani Türkiye'yi daha güçlü kılmak için ve komünizmin pençesine bir nevi direnmek için, gençlere ve halka, inanç takviyesi olarak kurulduğuna göre, neden birbirine adeta zıtmış gibi bir duruma gelmiş oldular? Aslında halen, İHL'ler sadece ellerinden alınmış olan haklarını istemektedirler. YÖK'ün diğer durumlarına ise, neredeyse karışmamaktadırlar.
Türkiye'de eski komünist sempatizanları ne oldu
Bunun tek bir izahı vardır. O da bazı eski Komünist sempatizanları - Sovyetler yıkılınca "U" dönüşü yapıp, belirli mevkilere gelmiş ve fakat ideolojilerinden henüz tam olarak vazgeçmiş olmadıkları için, bir nevi onun emrindeymiş gibi çalışma göstermektedirler. Yani onlar, bir nevi inanç dışı kalmış durumdalar. Bu sebeple onların, inançlara ters düşmeleri gayet normal bir aksiyon-reaksiyondur. İşte şimdi en büyük zorlukları İHL'lere karşı onlar, onların doğrularına kapılanlar ve onlara inananlardır.
Kısacası ülkeyi kurtarmak için kurulan her iki "düzen"de, şu anda birbirine zıt kutuplarda görülmektedirler. İnanç dışı olanların mantığı ise herhalde şu olmaktadır: Evet o zamanları Sovyetlere karşı İHL'ler ülkeye faydalı olmuştur. Ama şimdi komünist tehdidi bitmiş durumdadır. Onun için şimdi artık bu din okullarına gerek yoktur! - Aslında belki de zihinlerinde böyle düşünceler mevcuttur. Ama açıkça söylemek istemiyorlar da, onun yerine, değişik bahaneler öne sürüyorlar- Öte taraftan bu inançlı çocukların yollarını üniversite bazında, bir nevi tıkamaya çalışıyorlar.
Gerginliklerin ve huzursuzlukların esas sebepleri
O sebeple büyük bir ihtimalle bu ideolojik tutsaklar belirli kilit mevkilerde bulundukça, bu didişmeler - suçlamalar - gerginlikler ve huzursuzluklar devam edecektir. Tabii ki sadece onlar değil onların etrafındaki kimseler, bilhassa onların güdümünde olan idari sistemler de aynı yönde hareket etmekteler veya etmek zorunda bırakılmaktadır. Kafalar demokratikleşinceye kadar da bu sürtüşmeler devam edeceğe benzemektedir. Ama bu durum her şeyden önce ülkemizin zaten "Nazik ve Duyarlı" durumuna, büyük zarar vermektedir. Böylece onların karşısında masum çocuklar başarılı ve memleket sever talebeler ve zeki ve bilgili evlatlarımız, ziyan olmaya devam edecektir. Çünkü onları kurtarmaya çalışanlar da bir nevi engellenmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006