Milletimiz "ittifak" sürecine girdi

Milleti avanak yerine koymak

Hükümet ve besleme yandaşlarının, milletimize yutturmaya çalıştıkları "ekonomi hesabı"nda çok ciddi yanlışlıklar var.Millet açlık, yoksulluk ve işsizlik içinde kıvranıyor.Devlete gelince; bunların lafına bakarsanız, şahlandı, coştu. Devlet kanatlandı uçuyor.Türk milleti fakirleştikçe fakirleşiyor; Türk devleti ise zenginleştikçe zenginleşiyor.Böyle bir durum, dünyanın hiçbir yerinde görülmüş değil?Dünyada öyle ama bizde böyle!Yalanın bu kadarı, olsa olsa milleti ahmak veya avanak yerine koymak olur!  ***Devlet kuşu, neden, hiç milletin başına konmuyor?!

Eğer devletten maksat, hükümet ise, yani iktidar koltuğuna kapak atanlar ise, en asgari şartlarda, "bal tutan parmağını yalar" kabilinden, ülkede iktidar sahipleri şahlanmışlardır. Doğru?Dün, eksozu patlak Murat 131 marka otomobil ile Kasımpaşa-Piyalepaşa'da garibanca turlayanlar, bugün iktidar nimetleriyle, yat sahibi, kat sahibi, gemicikler sahibi oldukları için devlet zenginleşti deniyorsa, doğrudur.Devlet zenginleşti? Devlet kuşu, iktidar koltuğuna oturanların ve koltuk sahiplerine yandaş olanların başına kondu.Koltuk kapanların başına devlet kuşu konarken; Türk milletinin başına, açlık, yoksulluk ve işsizlikten başka bir şey konmuyorsa, akl-ı selim sahiplerine göre bu idarede bir hesap hatası var demektir.Yok böyle bir hesap hatası, deniyorsa; o zaman, devlet demek, Ankara'da bir biçimde koltuk kapanlar demektir? Koltuk kapanlar, şahtır, padişahtır; millet ise tebadır. Böylesi bir idare tarzı, olsa olsa Emevî mezalimi olur? Buna demokratik sosyal hukuk devleti denmez ki! Böylesi bir Emevî siyaseti ve ihtirasına son vermek gerekir!Ya mahkeme kadıya mülk olmaz esası işler, yahut zulüm ile payidar olunmaz esası? Demokrasilerde her iki halde de, tercih ve görev milletindir!

  ***Hükümetin karnesi zayıflarla dolu

Türkiye'nin vaziyet rakamları belli? Hesap ortada, göstergeler açık! İki dönemden beri tek başına iktidar koltuğunda oturan AKP hükümetinin karne notları zayıf? Vahameti, "zayıf" notu birle izaha etmiyor. 2002'de işsizlik oranı 10.2 idi? 2010'da resmi işsizlik oranı 14.5 iken; gerçek işsizlik oranı 19.2 olarak ifade ediliyor.İşsizlik oranı, gençler arasında yüzde 28.7'lere, kadınlar arasında yüzde 30.2'lere yükseliyor.Zengin bir devlette bu kadar işsizlik olur mu?!

  ***Borç kabardıkça kabarıyor; bu ne biçim zenginlik?!

2002'de 92 milyar dolar iç ve 171 milyar dolar dış olmak üzere toplam borç 261 milyar dolardı? 2010 yılı ikinci yarısı itibariyle iç ve dış borç toplamı 680 milyar doları aşmış vaziyette.Borca batan devlet, nasıl "zengin devlet" oluyor?! Devleti borca batan millet, nasıl zengin millet olur?Bu kadar "büyük yalan" olabilir mi?!

  ***Borçlanmada IMF yerine yeni raconlar

Son zamanlara kadar hükümetler ve tabi AKP hükümeti, IMF'den borçlanırdı; IMF de verdiği paraya karşılık talimatını da verir, hükümet düzenlemeyi yapardı? Şeker ve Tütün kanunları, Tahkim kanunu vs. bu anlayışla çıkartıldı. Tarım böyle battı, köylü böyle bitti.Yüreği kan ağlayan millet evladı, küresel resmi sülük pozisyonundaki IMF'ye ana-avrat dümdüz gitmeye başlayınca; Ankara'dakiler farklı bir borçlanma yöntemi geliştirmek durumunda kaldı? Son zamanlarda, millet uyanmasın diye, IMF'den borç almak yerine, küresel sivil sermayedarlardan borçlanmaya gidiliyor. Bunların resmi bir dayatması olmuyor; hükümet, devlet ve millete ait ne kadar işletme, maden ve kaynak varsa "özelleştirme" adı altında bu küresel sivil tefecilere devrediyor, peşkeş çekiyor. Bu arada hükümet, "Bak, gör ey millet, sülük IMF'ye olan borcumuz azalıyor" diye şişiniyor. Devlet ve milletin borcu ise şiştikçe şişmeye devam ediyor. Bu arada millet ve devletin işletmelerini ve kaynaklarını yabancılara devir-teslim işlemi yapan kimi siyasi-ticarî aracıların komisyonları, sakalları, rantları ve sair hediye kabilinden kayıt dışı gelirleri kabardıkça kabarıyor. Böylece onlar da küresel tüccar, küresel oyuncu, küresel figüran oluveriyorlar.   Cari açık, bütçe açığı, dış ticaret açığı hakeza? Cumhuriyet tarihinde kırılamayan rekorlar kırılıyor! Karnesi notları böyle olan bir devlete, batık ve müflis devlet bile denmez? Batık ve müflisten daha beter halimiz var!

  ***İktidar sahipleri ve işgalcilerin emelleri

M. Kemal Atatürk'ün öngörüsüyle Türkiye tablosunu seyredin bakalım:"Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir."

  ***İttifak süreci işliyor

O halde sağcısı-solcusu, ilericisi-gericisi, Alevîsi-Sünnîsi yok; hep beraber yokluğa-yok oluşa sürükleniyoruz. Koltuklara ecnebi desteğiyle dört köşe kurulmuş mandacılar ise, ecnebiye endekslendiler, dışarıya çalışıyorlar. Daha vahimi, milletin yerli-milli çözüm adreslerini, "seçim barajı"nda, hem de demokrasi adı altında boğuyorlar? Sözün özü, devlet ve millet, "demokratik seçim barajı"nda yok ediliyor!Dolayısıyla barajın bendlerini yıkacak bir sel olmak gerekiyor seçimde? 72 milyon el birlik bu işin üstesinden gelmek mecburiyetimiz var. Siyasette bu "el birlik" kurtuluş seferberliğine "ittifak" denir. Bu "milletimizin ittifakı"dır. Türkiye bu sürece girdi. Türkiye, ancak böyle kuşatıcı bir yerli duruşla, ancak böyle milli bir ittifakla kurtulur? BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Melten TV'deki Ekoanaliz programında "milletin ittifakı"nın ilk müjdelerini verdi.Böyle bir milli ittifak, AKP hükümetini de demokratik yolla iktidar koltuğundan aşağı edip kurtarabilir!