Dün Aşura Günü yani Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) "evladım" dediği, Allah'ın bizzat sevmemizi farz kıldığı Ehl-i Beyt'ten olan, yine Peygamberimizin "cennet gençlerinin efendisi" olarak belirttiği, kıyamet sabahına kadar İslam'ın nurunu taşıyacak olan Ehl-i Beyt neslinin babası olan İmam Hüseyin'in (a.s.) Kerbela'da şehit edildiği gündü.
Allah şefaatlerinden mahrum etmesin, bizleri O'nun ve evlatlarının yolundan ayırmasın.
İmam Hüseyin'in şahadeti dışında hiçbir kimseye matem tutmak uygun görülmemiştir.
İmam Sadık (a.s.) bu konuda, "Hüseyin'in (a.s.) başına gelenlerin dışında hiçbir musibete ağlamak yakışık almaz. Hüseyin bin Ali'ye (a.s.) ağlamanın pek büyük bir fazileti ve sevabı vardır" buyurmaktadır.
İmam Rıza (a.s.) ise, "Ağlayanlar Hüseyin gibisine ağlamalıdırlar. Çünkü O'na ağlamak büyük günahları döker (silip yok eder)" buyurmaktadır.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, Muharrem'in 10. günüyle ilgili yaptığı açıklamada, "Bu mübarek günde Müslümanlara düşen vazife Hz. Hüseyin'in (a.s.) matemini tutmaktır. İmam Hüseyin'in ve yanında şahadet şerbetini içenlerin yasını tutmak büyük bir fazilettir" demiştir.
İmam Hüseyin Efendimizin matemini tutarken bir hususa daha dikkat etmemiz gerekmektedir: İmam Hüseyin hangi dava uğruna canını ortaya koymuştur, bizlere vermek istediği mesaj nedir? İmam Hüseyin'in davası bir koltuk ve iktidar sevdası değildir.
O'nun kıyamı Peygamberimizin vefat etmeden önce birçok kez söylediği gibi Allah'ın muradıyla olmuştur. O Allah'ın isteğini yerine getirmiştir. O'nun kıyamı, Allah'ın halifesi sıfatıyla iktidar koltuğuna oturan, dini siyasetine alet ederek insanlara hükmeden ama dinden en ufak nasip almamış zalim bir kişiye, Yezit'e karşıdır. O, dinden sapmanın zirveye ulaştığı, batılın din, zalimin de İslam halifesi olarak kabul edildiği bir dönemde kıyam ederek, canını ortaya koyarak Hak ile batılı keskin bir çizgiyle ayırmıştır.
Sakalıyla, cübbesiyle, görüntüsüyle dini temsil ettiğini iddia edenler, gerçek yüzlerini, gerçek niyetlerini İmam Hüseyin kıyam edince göstermişler, Peygamber evladını zalimce şehit ederek O'na en büyük düşmanlığı yaparak aslında İslam'a, dine, Allah'a, Peygamber'e ve Ehl-i Beyt'e olan düşmanlıklarını açığa çıkarmışlardır.
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: "Hüseyin Bendendir, Ben de Hüseyin'denim; Hüseyin'i seveni Allah sever, Hüseyin'e düşman olana Allah düşman olur."
Zaten dikkat ederseniz, Ehl-i Beyt düşmanlığı üzerine kurulmuş olan Emevi saltanatının yıkılmasının temelini Kerbela faciası oluşturmuştur.
O'nun ve arkadaşlarının yaptığı, emri bil ma'ruf nehyi anil münkeri (iyiliği emretme, kötülükten men etme) en mükemmel bir şekilde, en etkili biçimde, can vererek ortaya koymaktır. O'nun kıyamının bir anlamı da, gasp edilmiş hilafet makamının gerçek sahibine iade edilmesi mücadelesidir. Yani Allah için hakkına sahip çıkmaktır.
Bizler bugünün Müslümanları olarak Kerbela'dan nasıl bir ders çıkartmalıyız:
Ehl-i Beyt, dinin merkezidir ve gerçek Ehl-i Beyt sevdalılarına, Onların yolunda yürüyenlere yapılan muamele bir turnusol gibidir. Eğer bizler, "Acaba İmam Hüseyin döneminde yaşasaydık O'nunla beraber olabilir miydik" diye kendinize soruyorsanız, lütfen bugün ortaya koyduklarınıza bakın. Ehl-i Beyt'in yolunda mısınız, yoksa Yezit gibi dini siyasetlerine alet edenlerin mi? Dini yaşamaya mı gayret ediyorsunuz, yoksa onu çıkarlarınıza alet mi ediyorsunuz?
Bugün gerçekten Hüseyin'in yolundan gidenler, batılın, zalimin, din kisvesiyle Müslüman'a zulmedenin yanında olmaz, onları desteklemez. Bugün İslam dünyasını parçalama, bölme, işgal etme projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi'nde misyon sahibi olanlarla, Haçlının safında Müslüman'a namlu doğrultanlarla aynı safta olmaz.
İmam Hüseyin'in yolundan gidenler, iktidar koltuğunu kendi çıkarları için kullanmaz bilakis iktidarı çıkarlarına kullananlara "dur" der. Onlara karşı Hüseyni bir duruş sergiler.
İmam Hüseyin'in siyaset anlayışında, birlik beraberlik vardır, kardeşlik vardır, paylaşma vardır, "halka hizmet Hakk'a hizmettir" mantığı vardır. Halka zulmetmek yoktur, halkın hakkını yabancılara, düşmanlara, yandaşlara peşkeş çekmek yoktur, Müslüman görünüp kalbinde haç taşımak, görünüşte İsrail'i tel'in edip, arkadan en stratejik anlaşmaları imzalamak yoktur, haçlıya bizi de içine al diye yalvarmak yoktur, haçlı ordularına gel beni koru demek yoktur.
İmam Hüseyin'i gerçek manada sevmek, O'nun yolunda olduğunu söylemek bir iddiadır, bu iddianın ispatı ise Hüseyni bir duruşla hayatı yaşamaktır.
Bugün bu duruşu ortaya koyan içimizde bir tek lider var, o da Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş? Bedeli ne olursa olsun Sayın Baş, asla haktan, adaletten, onurlu ve milli duruştan sapmamıştır, kendisine gelen küresel teklifleri elinin tersiyle itmiştir, halka ait olanları adaletle halka verme projesi olan Milli Ekonomi Modeli O'na aittir, Ehl-i Beyt'i dünyada O'nun kadar net ve müdellel ifade eden yoktur, O hep doğruyu konuşmuştur, doğru olanı yapmıştır, hakkı söylemiştir, hep haklı çıkmıştır batıla karşı ise her zaman kıyam halindedir. İşte Hüseyni duruş budur.
O dönemin meşhur şairlerinden Ferezdak, İmam Hüseyin'e Kufeliler hakkında şunu söylüyor: "İnsanların kalpleri Seninle ama kılıçları Sana karşı?"
Bugün milletimiz, 2002 yılından bu yana Prof. Dr. Baş'a bu muameleyi yapıyor, İmam Hüseyin'e yapılan muameleyi reva görüyor, "Haydar Hoca, sen güzelsin, iyisin, seni seviyoruz, projelerin mükemmel, sen bu işi yapacak tek kişisin ama?" diyor, bahaneleri sıralıyor. Beğendikleri doğruyu desteklemeyip, doğruyu örtmeye çalışan batılın yanında yer alıyorlar.
Millet bu hakka ve doğruya sırt dönüşün bedelini aynen Medineliler, Kufeliler gibi en ağır şekilde ödüyor ve inatları devam ettikçe çok daha ağır bedeller onları bekliyor.
İmam Hüseyin'in evrensel mesajını doğru kavrayalım, bugünün Kufelileri olmayalım.
Allah şefaatlerinden mahrum etmesin, bizleri O'nun ve evlatlarının yolundan ayırmasın.
İmam Hüseyin'in şahadeti dışında hiçbir kimseye matem tutmak uygun görülmemiştir.
İmam Sadık (a.s.) bu konuda, "Hüseyin'in (a.s.) başına gelenlerin dışında hiçbir musibete ağlamak yakışık almaz. Hüseyin bin Ali'ye (a.s.) ağlamanın pek büyük bir fazileti ve sevabı vardır" buyurmaktadır.
İmam Rıza (a.s.) ise, "Ağlayanlar Hüseyin gibisine ağlamalıdırlar. Çünkü O'na ağlamak büyük günahları döker (silip yok eder)" buyurmaktadır.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, Muharrem'in 10. günüyle ilgili yaptığı açıklamada, "Bu mübarek günde Müslümanlara düşen vazife Hz. Hüseyin'in (a.s.) matemini tutmaktır. İmam Hüseyin'in ve yanında şahadet şerbetini içenlerin yasını tutmak büyük bir fazilettir" demiştir.
İmam Hüseyin Efendimizin matemini tutarken bir hususa daha dikkat etmemiz gerekmektedir: İmam Hüseyin hangi dava uğruna canını ortaya koymuştur, bizlere vermek istediği mesaj nedir? İmam Hüseyin'in davası bir koltuk ve iktidar sevdası değildir.
O'nun kıyamı Peygamberimizin vefat etmeden önce birçok kez söylediği gibi Allah'ın muradıyla olmuştur. O Allah'ın isteğini yerine getirmiştir. O'nun kıyamı, Allah'ın halifesi sıfatıyla iktidar koltuğuna oturan, dini siyasetine alet ederek insanlara hükmeden ama dinden en ufak nasip almamış zalim bir kişiye, Yezit'e karşıdır. O, dinden sapmanın zirveye ulaştığı, batılın din, zalimin de İslam halifesi olarak kabul edildiği bir dönemde kıyam ederek, canını ortaya koyarak Hak ile batılı keskin bir çizgiyle ayırmıştır.
Sakalıyla, cübbesiyle, görüntüsüyle dini temsil ettiğini iddia edenler, gerçek yüzlerini, gerçek niyetlerini İmam Hüseyin kıyam edince göstermişler, Peygamber evladını zalimce şehit ederek O'na en büyük düşmanlığı yaparak aslında İslam'a, dine, Allah'a, Peygamber'e ve Ehl-i Beyt'e olan düşmanlıklarını açığa çıkarmışlardır.
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: "Hüseyin Bendendir, Ben de Hüseyin'denim; Hüseyin'i seveni Allah sever, Hüseyin'e düşman olana Allah düşman olur."
Zaten dikkat ederseniz, Ehl-i Beyt düşmanlığı üzerine kurulmuş olan Emevi saltanatının yıkılmasının temelini Kerbela faciası oluşturmuştur.
O'nun ve arkadaşlarının yaptığı, emri bil ma'ruf nehyi anil münkeri (iyiliği emretme, kötülükten men etme) en mükemmel bir şekilde, en etkili biçimde, can vererek ortaya koymaktır. O'nun kıyamının bir anlamı da, gasp edilmiş hilafet makamının gerçek sahibine iade edilmesi mücadelesidir. Yani Allah için hakkına sahip çıkmaktır.
Bizler bugünün Müslümanları olarak Kerbela'dan nasıl bir ders çıkartmalıyız:
Ehl-i Beyt, dinin merkezidir ve gerçek Ehl-i Beyt sevdalılarına, Onların yolunda yürüyenlere yapılan muamele bir turnusol gibidir. Eğer bizler, "Acaba İmam Hüseyin döneminde yaşasaydık O'nunla beraber olabilir miydik" diye kendinize soruyorsanız, lütfen bugün ortaya koyduklarınıza bakın. Ehl-i Beyt'in yolunda mısınız, yoksa Yezit gibi dini siyasetlerine alet edenlerin mi? Dini yaşamaya mı gayret ediyorsunuz, yoksa onu çıkarlarınıza alet mi ediyorsunuz?
Bugün gerçekten Hüseyin'in yolundan gidenler, batılın, zalimin, din kisvesiyle Müslüman'a zulmedenin yanında olmaz, onları desteklemez. Bugün İslam dünyasını parçalama, bölme, işgal etme projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi'nde misyon sahibi olanlarla, Haçlının safında Müslüman'a namlu doğrultanlarla aynı safta olmaz.
İmam Hüseyin'in yolundan gidenler, iktidar koltuğunu kendi çıkarları için kullanmaz bilakis iktidarı çıkarlarına kullananlara "dur" der. Onlara karşı Hüseyni bir duruş sergiler.
İmam Hüseyin'in siyaset anlayışında, birlik beraberlik vardır, kardeşlik vardır, paylaşma vardır, "halka hizmet Hakk'a hizmettir" mantığı vardır. Halka zulmetmek yoktur, halkın hakkını yabancılara, düşmanlara, yandaşlara peşkeş çekmek yoktur, Müslüman görünüp kalbinde haç taşımak, görünüşte İsrail'i tel'in edip, arkadan en stratejik anlaşmaları imzalamak yoktur, haçlıya bizi de içine al diye yalvarmak yoktur, haçlı ordularına gel beni koru demek yoktur.
İmam Hüseyin'i gerçek manada sevmek, O'nun yolunda olduğunu söylemek bir iddiadır, bu iddianın ispatı ise Hüseyni bir duruşla hayatı yaşamaktır.
Bugün bu duruşu ortaya koyan içimizde bir tek lider var, o da Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş? Bedeli ne olursa olsun Sayın Baş, asla haktan, adaletten, onurlu ve milli duruştan sapmamıştır, kendisine gelen küresel teklifleri elinin tersiyle itmiştir, halka ait olanları adaletle halka verme projesi olan Milli Ekonomi Modeli O'na aittir, Ehl-i Beyt'i dünyada O'nun kadar net ve müdellel ifade eden yoktur, O hep doğruyu konuşmuştur, doğru olanı yapmıştır, hakkı söylemiştir, hep haklı çıkmıştır batıla karşı ise her zaman kıyam halindedir. İşte Hüseyni duruş budur.
O dönemin meşhur şairlerinden Ferezdak, İmam Hüseyin'e Kufeliler hakkında şunu söylüyor: "İnsanların kalpleri Seninle ama kılıçları Sana karşı?"
Bugün milletimiz, 2002 yılından bu yana Prof. Dr. Baş'a bu muameleyi yapıyor, İmam Hüseyin'e yapılan muameleyi reva görüyor, "Haydar Hoca, sen güzelsin, iyisin, seni seviyoruz, projelerin mükemmel, sen bu işi yapacak tek kişisin ama?" diyor, bahaneleri sıralıyor. Beğendikleri doğruyu desteklemeyip, doğruyu örtmeye çalışan batılın yanında yer alıyorlar.
Millet bu hakka ve doğruya sırt dönüşün bedelini aynen Medineliler, Kufeliler gibi en ağır şekilde ödüyor ve inatları devam ettikçe çok daha ağır bedeller onları bekliyor.
İmam Hüseyin'in evrensel mesajını doğru kavrayalım, bugünün Kufelileri olmayalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025