Ege iş dünyasının önemli simalarından Şinasi Ertan "Ege, rantiye hastalığına yakalandı. Kenara konan para hiçbir şey sağlamaz" diyor. Şinasi Ertan'a bir katkıda bulunup rantiye hastalığının sadece Ege'ye değil de tüm Türkiye'ye şamil olduğunu söyleyelim.
AKP'nin borazanlarından bir gazetenin geçtiğimiz günlerdeki manşeti: Bu yılın ilk on ayında 49 katrilyon 32 trilyon (32 milyar 688 milyon $) lira bir avuç rantiyeye gitti, hem de sıfır vergisiz...
Maalesef Türkiye bir faiz cenneti... ABD ve Japonya'da 50 yılda faizden kazanılan para Türkiye de 1-1.5 yılda kazanılıyor. 500 büyük Türk şirketi faizden geçiniyor. Bilançolara bakıldığında hemen hemen hepsinin gelirlerinin %89'unu faaliyet dışı gelir, yani faiz oluşturuyor.
Türkiye'de özel olsun, kamu olsun, yabancı olsun tüm bankaların topladıkları paraları değerlendikleri bir yer var: Hazine. Bakanların katrilyonlarca gelir kaynağı orası yani; milletin hazinesi. Millet hazineye, hazine de bakanlara, yani rantiyeye çalışıyor.
Ya odalar, borsalar, ticaret odaları... Onlar da faiz zengini. Mesela Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) son on ay içinde gelirlerinin 211 trilyonunu tahvil, bono gibi menkullerinin satışları ve faiz geliri olusturdu. Faaliyetlerden de 41 trilyon kazandı.
Faiz batağına battıkça batan Türkiye bir günde 100 milyon $ faize ödüyor. Şimdi AKP'nin nasıl rantiyeye çalıştığını ve rantiyenin faiz gelirlerini nasıl 2 kat arttırdığını ortaya koyalım. AKP iktidara geldiğinde toplam iç borç 211.960 katrilyondu. Bu borcun 128.241 katrilyonu yani %60.5'i özel bankalara %39.5 ise Merkez Bankası ve diğer kamu bakanlarına olan borçtu. Oysa AKP iktidarı başa geldiğinde iç borcumuzun %60'ı kamu kesimine olan borcumuzdu. Yani AKP iktidarı hazinenin Merkez Bankası ve diğer kamu bakanlarına olan borcunu ödemek için özel bankalardan yüksek faizli para alıp kapatmaktadır. Şimdi dikkat edilirse burada çok büyük iki yanlış göze çarpmaktadır. Birincisi en azından daha önceki iktidardan kamuya olan borçlarını yine kamudan sağladıkları finansmanla kapatmışlardır, yani vadesi gelmiş bonolarını daha uzun vadeli bonolarla takas etmişlerdir. Böylelikle hazine faiz ödese bile bu faizi yine kendi kamu bankalarına ödenmiş ve düşük faiz oranlarında bu faiz gerçekleştirilmiştir. Oysa AKP iktidarı özel bankalardan aldığı paralarla Merkez Bankası ve kamu bankalarına olan borcu kapatarak, hem faizi özel bankalara aktarmış oldu hem de kamuya göre ortalama 2 kat daha fazla faiz oranlarıyla özel bankalardan borçlandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdogan'ın ekranlarda biz hortumcuları keseceğiz diye boy gösterdiği bir ortamda sadece su olayla birlikte özel bankalara hortumlatılan miktar 1 yılda en az 20 tane Tüpraş etmektedir.
Hal böyle olunca rantiye medyası niçin Tayyip Erdoğan'ı baştacı yapmasın, niçin Tayyip Erdoğan'la yatıp kalkmasın, niçin sütunlarını ve ekranlarını sonuna dek fütursuzca kullandırmasın. Niçin her zaman Tayyip'e ağam, cicim, paşam demesin? Niçin? Niçin? Niçin?.
Şimdi gelelim çözüme dilerseniz. Türkiye'nin faiz sarmalından kurtulması ve bu parayı sülüklere değil de halka dağıtması çok kolay ve de çok basit. Türkiye borcun ana parasını öderse faizi de kalmaz. Ana parayı ödemek için de Türkiye'nin elinde sayısız kaynak ve doneler mevcut. Hem de bini bir para. Eşsiz bir Türkiye imanı ve sevdasıyla çözümün, planın, programın, projenin ve kaynağın tek adresi Prof. Dr. Haydar Baş'ı ekranlardan izleyiniz ya da www.btp.org.tr. adresini tıklayarak okuyunuz, okuyunuz ve yine okuyunuz ve de okutunuz. Arayıp istedikten sonra çözüm çok kolay ve yanı başımızda.
Ey milletimiz yetmedi mi bunca yıl sömürüldüğün ve bu sülükleri sırtında taşıdığın. Yetmedi mi?
AKP'nin borazanlarından bir gazetenin geçtiğimiz günlerdeki manşeti: Bu yılın ilk on ayında 49 katrilyon 32 trilyon (32 milyar 688 milyon $) lira bir avuç rantiyeye gitti, hem de sıfır vergisiz...
Maalesef Türkiye bir faiz cenneti... ABD ve Japonya'da 50 yılda faizden kazanılan para Türkiye de 1-1.5 yılda kazanılıyor. 500 büyük Türk şirketi faizden geçiniyor. Bilançolara bakıldığında hemen hemen hepsinin gelirlerinin %89'unu faaliyet dışı gelir, yani faiz oluşturuyor.
Türkiye'de özel olsun, kamu olsun, yabancı olsun tüm bankaların topladıkları paraları değerlendikleri bir yer var: Hazine. Bakanların katrilyonlarca gelir kaynağı orası yani; milletin hazinesi. Millet hazineye, hazine de bakanlara, yani rantiyeye çalışıyor.
Ya odalar, borsalar, ticaret odaları... Onlar da faiz zengini. Mesela Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) son on ay içinde gelirlerinin 211 trilyonunu tahvil, bono gibi menkullerinin satışları ve faiz geliri olusturdu. Faaliyetlerden de 41 trilyon kazandı.
Faiz batağına battıkça batan Türkiye bir günde 100 milyon $ faize ödüyor. Şimdi AKP'nin nasıl rantiyeye çalıştığını ve rantiyenin faiz gelirlerini nasıl 2 kat arttırdığını ortaya koyalım. AKP iktidara geldiğinde toplam iç borç 211.960 katrilyondu. Bu borcun 128.241 katrilyonu yani %60.5'i özel bankalara %39.5 ise Merkez Bankası ve diğer kamu bakanlarına olan borçtu. Oysa AKP iktidarı başa geldiğinde iç borcumuzun %60'ı kamu kesimine olan borcumuzdu. Yani AKP iktidarı hazinenin Merkez Bankası ve diğer kamu bakanlarına olan borcunu ödemek için özel bankalardan yüksek faizli para alıp kapatmaktadır. Şimdi dikkat edilirse burada çok büyük iki yanlış göze çarpmaktadır. Birincisi en azından daha önceki iktidardan kamuya olan borçlarını yine kamudan sağladıkları finansmanla kapatmışlardır, yani vadesi gelmiş bonolarını daha uzun vadeli bonolarla takas etmişlerdir. Böylelikle hazine faiz ödese bile bu faizi yine kendi kamu bankalarına ödenmiş ve düşük faiz oranlarında bu faiz gerçekleştirilmiştir. Oysa AKP iktidarı özel bankalardan aldığı paralarla Merkez Bankası ve kamu bankalarına olan borcu kapatarak, hem faizi özel bankalara aktarmış oldu hem de kamuya göre ortalama 2 kat daha fazla faiz oranlarıyla özel bankalardan borçlandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdogan'ın ekranlarda biz hortumcuları keseceğiz diye boy gösterdiği bir ortamda sadece su olayla birlikte özel bankalara hortumlatılan miktar 1 yılda en az 20 tane Tüpraş etmektedir.
Hal böyle olunca rantiye medyası niçin Tayyip Erdoğan'ı baştacı yapmasın, niçin Tayyip Erdoğan'la yatıp kalkmasın, niçin sütunlarını ve ekranlarını sonuna dek fütursuzca kullandırmasın. Niçin her zaman Tayyip'e ağam, cicim, paşam demesin? Niçin? Niçin? Niçin?.
Şimdi gelelim çözüme dilerseniz. Türkiye'nin faiz sarmalından kurtulması ve bu parayı sülüklere değil de halka dağıtması çok kolay ve de çok basit. Türkiye borcun ana parasını öderse faizi de kalmaz. Ana parayı ödemek için de Türkiye'nin elinde sayısız kaynak ve doneler mevcut. Hem de bini bir para. Eşsiz bir Türkiye imanı ve sevdasıyla çözümün, planın, programın, projenin ve kaynağın tek adresi Prof. Dr. Haydar Baş'ı ekranlardan izleyiniz ya da www.btp.org.tr. adresini tıklayarak okuyunuz, okuyunuz ve yine okuyunuz ve de okutunuz. Arayıp istedikten sonra çözüm çok kolay ve yanı başımızda.
Ey milletimiz yetmedi mi bunca yıl sömürüldüğün ve bu sülükleri sırtında taşıdığın. Yetmedi mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012