Seçimlere 1 aydan az bir zaman kala, medyanın Türk milletine ısrarla pompaladığı bazı partileri mercek altına almakta ve Türk milletine aktarılmayan veya unutturulan yönlerini irdelemekte fayda var. İlk olarak, Türkiye'nin terör-şehit gündemiyle birlikte anılan ve nedense şehit cenazelerindeki vatandaşlarımızın otomatik olarak o partidenmiş gibi gösterildiği MHP'den başlayalım. MHP, 1999 seçimleri öncesinde "denenmemişi dene, MHP" sloganını kullanarak millet tarafından işbaşına getirilen bir parti. Türk milleti 1999 seçimlerinde MHP'ye onyıllardır beklediği iktidar fırsatını sundu ve o dönemin en önemli gündemleri olan teröristbaşını idam etme, başörtüsü probleminde uzlaştırıcı ama sorunu çözücü nitelikte adım atma ve ülke ekonomisini bağımsız ve güçlü bir hale getirmesini bekledi. Ama bu dönem Türkiye ve MHP adına en karanlık günlerin yaşandığı ve milletin beklentilerinin tam tersi icraatların hayata geçirildiği "talihsiz" bir dönem olarak tarih sayfalarındaki yerini aldı. Türkiye üzerine hesabı olan güçler, "en dini meseleleri en dini görünen kesimlere, en milli meseleleri de en milli görünen kesimlere hallettirdikleri" sürecin ikinci ayağını, yani milli meselelerdeki darbeleri, maalesef isminde "milliyetçi" yazan bu parti döneminde vurmuşlardır.DSP-MHP-ANAP koalisyonuyla yaşadığımız o "talihsiz dönemin" MHP adına akla getirdiklerini, daha doğrusu milletimizin hafızasından silinmeyenlerini maddeler halinde sıralayacak olursak şöyle bir tabloyla karşılaşırız:-Ekonomi: Türkiye, tarihinde ilk defa Okyanus ötesinden bir bakan ithal ederek ekonomi yönetiminin başına getirdi. Kemal Derviş'li Türk ekonomisi tam anlamıyla çöküşe sürüklendi, insanımız servetinin yarısını bir gecede kaybetti. Türkiye, IMF, Dünya Bankası ve küresel sömürücülerin kucağına itildi.-İç politika: Türk işçisi, Türk çiftçisi, topyekun Türk insanı, AB'ye uyum adı altında çıkarılan yasalarla kumpasa alındı. Şeker yasası, Tütün yasası, Tahkim yasası gibi düzenlemeler milletimizin geleceğini global güçlerin insafına sürükledi. Bölücübaşı, 30 bin insanımızın katili Öcalan İmralı'da ağırlanmaya başlandı. İdam dosyasını Meclis'te bekletme kararıyla MHP, Öcalan'ın boynudaki ilmiği çıkarttı ve Öcalan'ın bundan sonraki hayatını İmralı köşkünde sürmesinin yolunu açtı. Daha sonra MHP'nin üyesi olduğu hükümetin idamı kaldıran yasayı çıkarmasıyla Öcalan'ın idam edilmesi imkansız hale getirildi. "Erkek işi, ürkek işi" tartışmaları arasında iktidar koltuğuna oturan MHP'nin başörtüsü konusunda yaptığı tek icraat, başörtülü milletvekilinin başını açmak olmuştur.-Dış politika: Türk dış politikası AKP döneminden sonra en pasif ve en aciz dönemini DSP- MHP- ANAP hükümeti döneminde yaşamıştır. Bu süreçte AB'ye uyum adı altında çıkarılan yasalar ve atılan imzalar, başta Kıbrıs olmak üzere tüm dış politik hedef ve vizyonumuzu AB mezarlığına gömme ile sonuçlanmıştır. MHP'nin icraatlarıyla ilgili söylenecek, yazılacak o kadar çok şey var ki? Ama biz bu kadarıyla iktifa edelim.Geçtiğimiz gün bir televizyon kanalında röportajına denk geldiğim MHP'nin Sanayi Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu'na en çok merak ettiğim şu soru yöneltildi: "Hükümetiniz döneminde ekonomi yönetimi Kemal Derviş'e emanet edildi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?"Sayın Tanrıkulu'nun cevabı özetle şöyleydi: "Kemal Derviş takım arkadaşımızdır. Onun uyguladığı ekonomi modeli de "güçlü ekonomiye geçiş" modelidir." MHP'nin bir diğer bakanı Oktay Vural da, aynı günün akşamı başka bir televizyon kanalında yine çok merak ettiğim şu soruya muhatap oldu: Neden Öcalan'ı ipten kurtardınız?Oktay Vural'ın cevabı gerçekten çok ilginç: Öcalan'ı biz ipten kurtarmadık, bizim dışımızdaki partiler ipten kurtardı!Sayın Vural, bu konu çok da eskimiş bir konu olmayıp, konuyla ilgili bilgi, belge ve dokümanlar tozlu raflarda ve elde edilmesi zor belgeler değil. Altı üstü 6-7 yıl öncesinden bahsediyoruz. Bu konuda biz gazetecilerin ve emin olun vatandaşların hafızası çok taze. Özellikle sizin taktiğinizle, bu konular vatandaşa unutturulacak kadar ehemmiyetsiz konular değil. Vatandaşımız o süreçte nelerin yaşandığını, lideriniz Sayın Bahçeli, Yılmaz ve Ecevit'in 6 saate yakın yaptığı toplantıları, o toplantılarda neler konuşulduğunu ve toplantıdan sonra nasıl bir kararın çıktığını çok iyi biliyor.Bütün bunları niye mi yazdım? Hiiiç, öylesine?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012