logo
26 KASIM 2024

Bizim neden paramız yok?

20.05.2017 00:00:00
Türkiye'nin son zamanlardaki ekonomi raporunu açıklayalım:
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından geçtiğimiz haftalarda açıklanan verilere göre yıllık enflasyon değeri %11.87 bulundu, böylece son 8 yılın en yüksek enflasyon oranına ulaşıldı.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığının açıkladığı dış ticaret verilerine göre, geçtiğimiz ay ülkede ihracat 12 milyar 833 milyon dolar, ithalat 17 milyar 744 milyon dolar oldu; dolayısıyla Türkiye'nin geçtiğimiz aydaki dış ticaret açığı 4 milyar 911 milyon dolar olarak açıklandı.
Enerji Piyasaları ve Politikaları Enstitüsü (EPPEN), Türkiye'nin enerji ithalatının bu yıl, geçen yıla göre %39 artarak 9 milyar dolara yükseldiğini açıkladı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından yapılan açıklamada, bu yıl ihracat oranının, Rusya'yla yaşanan uçak krizi döneminde ve Referandum sürecinde kesintiye uğradığını ve bu sebeplerle istenen artışın yakalanamadığını belirtti.
Türk-İş tarafından her ay yapılan "açlık ve yoksulluk sınırı" araştırmasında, geçtiğimiz ay, 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 4 bin 944 lira olarak açıklandı.
Ülkemizin ekonomi profilini bunlar gibi iç karartıcı maddelerle daha da uzatabilmek mümkün. Maalesef Türkiye ekonomisi, adeta freni tutmayan bir otomobil edasıyla son süratle uçuruma doğru yol alıyor. Gün geçtikçe şartlar daha da ağırlaşıyor ve Türkiye'de maddi durumu standart seviyenin üstünde olan aile sayısı hızla azalıyor.
Peki neden böyle oldu? Bizim neden paramız yok?
Bu soruları cevaplayabilmek için öncelikle paranın ne demek olduğunu, ne anlama geldiğini bilmek gerekir. Para, geçmişte sadece "mübadele (değişim) ve tasarruf aracı" olarak tanımlanmıştı. Milli Ekonomi Modeli'nde ise para; mübadele ve tasarruf aracı olmasının yanında, emeğin ve üretimin karşılığı ve ekonomiyi hareketlendiren tahrik unsuru olarak tanımlanmıştır. Bu tanımdan yola çıkarak 'para, insanların âtıl duran emeğini harekete geçirir' diyebiliriz. Paranın bu özelliği MEM'de şu örnekle açıklanmıştır:
"1 çuval mısırı toprağa attığımızı ve hasat zamanı 10 çuval mısır elde ettiğimizi varsayalım. Bu takdirde 9 çuval mısır, paranın emek ve üretimin karşılığı olma özelliğinin kullanılmaması durumunda piyasalarda talep daralmasına sebep olur. Piyasada olması gereken para, 10 çuval mısırın karşılığı olmalıdır."
İnsanların emek ve üretiminin karşılığı olan para, ülkeler düzeyinde düşünüldüğünde Gayri Safi Milli Hasıla'dır. Bir ülkede yaşayan vatandaşların yıl boyunca ortaya koyduğu emek ve üretimin karşılığı olan paraya GSMH denir ve bu, ülkelerin en büyük geliridir. Devletler her yıl kendi GSMH miktarının belli bir kısmını paraya çevirerek, tamamen maliyetsiz olan parayı piyasaya aktarmalı ve böylece emisyonu genişletmelidir. Senyoraj dediğimiz bu uygulama, her devletin en temel haklarından biridir.
Senyoraj, bir devlet ekonomisinin büyüyebilmesi için zaruri iken, Türkiye'de maalesef İkinci Dünya Savaşından bu yana uygulanmamaktadır. Türkiye, vatandaşının üretiminin karşılığı olan parayı basıp, tamamen maliyetsiz olan parayı piyasaya aktarmak yerine, ABD'nin gönderdiği faizli Dolar'ları darphanelerde Tl'ye çevirerek ekonomi piyasasını daraltmaktadır. Bu uygulamayla çok net ifade edebiliriz ki; Türkiye, vatandaşının emek ve üretimini, alın terini ABD'ye devretmektedir. Büyük oranlarda istenen faizi karşılayabilmek adına vatandaşından ekstra vergi ve ödemeler de alarak vatandaşını daha da yoksullaştırmaktadır. Somut örnek vermek gerekirse; Maliye Bakanlığının açıklamasına göre Ocak-Nisan ayı aralığında Türkiye'nin ABD'ye ödediği faiz miktarı 22.1 milyar tl'dir. (Yıl sonuna kadar bu miktarın 63 milyar tl'yi aşması beklenmektedir.) Ve bu yüksek faiz ödemelerinin sonucunda, yılın ilk çeyreğinde ülkemizin bütçe açığı yaklaşık 18 milyar tl olmuştur. Buna karşın geçen ay vatandaştan elde edilen vergi gelirinin %14.3 artış gösterdiği belirlenmiştir. Sonuç olarak vatandaştan her geçen gün daha fazla para alınmakta ve ABD'ye daha fazla faiz ödemesi yapılmaktadır.
Türkiye'de uygulanan bu yanlış ekonomi politikasının sonucunda; yoksulluk sınırının rekora ulaştığını, işsizlik oranlarının her geçen gün daha da yükseldiğini, insanların hak ettiği maddi güce sahip olamaması nedeniyle onursuz ve mutsuz bir hayat sürdüğünü görmekteyiz.
Ülkemizin, vasatın altında olan ekonomi raporunu açıkladıktan sonra, bu durumu düzeltecek tek çözüm yolu olarak, her zamanki gibi Milli Ekonomi Modeli'ni sunacağız. Türkiye'nin ekonomik problemleri ve bunlara getirdiği çözüm yollarıyla tek kurtuluşumuzun MEM olduğunu kabul etmemiz gerekir. BRICS ülkeleri ve 4 milyar insanın kabul ettiği, hayranı olduğu bir ekonomik modelden bahsediyoruz. Modelin sahibi Sayın Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ortaya koyduğu "emek ve üretimin karşılığı olan parayı basma" kuralı hayata geçmediği sürece, bugün de yarın da paramız olmayacaktır! Ne zaman Milli Ekonomi Modeli uygulanırsa, işte o zaman parası olacaktır; hem devletimizin hem de milletimizin!
 
Meryem Keçeci / diğer yazıları
CHP'li Gürer: Şeker ithalatına ihtiyaç yok
"İhtiyaç olmadığı halde ithalat yapıldı"
Elon Musk'tan İngiltere'ye dikkat çekici suçlama
"Zalim bir polis devleti"
AB Temsilcisi Borrell'den İsrail'e 'Lübnan' çıkışı
"Savaşı durdurun"
Tutuksuz sanıkların savunması başladı
'Yenidoğan' davasında 7. gün
ABD'den ateşkes açıklaması
'Kesin değil ama yakın'
Mansur Yavaş laf değil iş yapıyor
ABB'den öğrenci dostu uygulama: Gençlik sofraları
Fındığı bu sene bitirdi
Kahverengi kokarca büyük tehdit!
Beştepe'ye dair sorular cevapsız kaldı
Türkiye'yi ilgilendiren bir şey de çıkmadı!
İklim zirvesi milletin bütçesini yedi bitirdi
Buğday sıkıntısı kapıda mı?
Hububatta bu yıl kriz büyük
BTP liderinden Çayırhan işçilerine destek
‘Enerji vatandır vatan satılmaz’
Rutte Ankara'da
Erdoğan ile ne görüştü?
Can kaybı 44 bini geçti
Gazze'de 15 günde 523 Filistinli katledildi
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na yeni dava
500 bin liralık manevi tazminat davası
'Güney kanadımızdaki caydırıcılığı güçlendiriyor'
NATO'dan Türkiye açıklaması
CHP'li Gürer: Şeker ithalatına ihtiyaç yok
"İhtiyaç olmadığı halde ithalat yapıldı"
Elon Musk'tan İngiltere'ye dikkat çekici suçlama
"Zalim bir polis devleti"
AB Temsilcisi Borrell'den İsrail'e 'Lübnan' çıkışı
"Savaşı durdurun"
Tutuksuz sanıkların savunması başladı
'Yenidoğan' davasında 7. gün
ABD'den ateşkes açıklaması
'Kesin değil ama yakın'
Mansur Yavaş laf değil iş yapıyor
ABB'den öğrenci dostu uygulama: Gençlik sofraları
Fındığı bu sene bitirdi
Kahverengi kokarca büyük tehdit!
Beştepe'ye dair sorular cevapsız kaldı
Türkiye'yi ilgilendiren bir şey de çıkmadı!
İklim zirvesi milletin bütçesini yedi bitirdi
Buğday sıkıntısı kapıda mı?
Hububatta bu yıl kriz büyük
BTP liderinden Çayırhan işçilerine destek
‘Enerji vatandır vatan satılmaz’
Rutte Ankara'da
Erdoğan ile ne görüştü?
Can kaybı 44 bini geçti
Gazze'de 15 günde 523 Filistinli katledildi
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na yeni dava
500 bin liralık manevi tazminat davası
'Güney kanadımızdaki caydırıcılığı güçlendiriyor'
NATO'dan Türkiye açıklaması
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.