Geçtiğimiz haftalarda etkisi hala devam eden LGS VE YKS sınavları yapıldı. Sınavlarla ilgili çok şeyler konuşulacağa benziyor. Konuşulmalı da. Ben bu yazımda çocuğu LGS 'ye giren veya seneye girecek olan anne-babalarla sohbet etmek istiyorum. Zira çocuklarımızda sınav kadar ebeveyn tutumları da stres, kaygı ve huzursuzluk oluşturabiliyor. Çünkü birçok ebeveyn çocuklarından daha kaygılı ve stresli.
Sınav bitti, peki bu kaygı ve stres azaldı mı?Hayır ,daha çok arttı:
"Şu soruları bir kontrol et artık, herkes sorup duruyor!",
"Elalemin içine nasıl çıkacağız şimdi, herkes netlerini soracak!",
"Oh çatlasın şimdi Necla Hanım!",
"Komşunun kızı/oğlu kaç net yaptı acaba?",
"Okul birincisi neden matematik yapamadı ki?",
"O kadar para harcadık senin için, yapa yapa bu kadar mı net yaptın?",
"Ben olsaydım bu soruların hepsini yapardım, çok da zor görünmüyor.",
"Hımm iki soru daha yapsaymışsın iyiymiş!",
"Biz sana daha çok çalış dememiş miydik?",
"Hele kuzeninden düşük puan al da bak …"
"Var mı mahallede benim paşamdan/prensesimden daha yüksek net yapan?",
Hangi okula yetecek bu puan acaba?Hangi okulları kaçıracaksın kim bilir? Hangi okul daha iyi?Hangi lise yüzde yüz üniversite kazandırıyor?...
vıdı vıdıları ile çocuklarımızın beynini delik deşik etmeye devam ediyor olabiliriz.
Bunların hiçbirini yapmayıp çocuğunun sınava girdiğinden haberi olmayan veya bunu önemsemeyen anne babalar da var tabii ki. Yukarıdaki cümleleri sık sık dile getirmek nasıl çocuğumuza zarar veriyorsa onları görmezden gelmek, kaçıncı sınıfa gittiğini dahi bilmemek o körpe yürekleri o kadar yaralıyor. (Böyle aile olur mu, abartıyorsunuz diye söylendiğinizi duyar gibiyim. Çocuğunu 12 sınıfta zanneden bir veliyle karşılaşmıştım, çocuğu 11. sınıftaydı,9. sınıfta kalmıştı ve ailenin bundan haberi yoktu. Örnekleri maalesef çoğaltmak mümkün.)
Çocuklar bizim böbürlenme veya aşağılanma kaynağımız olabiliyor; yaşayamadığımız çocukluğumuzu onlar yaşasın, gidemediğimiz okullara onlar gitsin istiyoruz.Her şeye onlar yerine karar veriyor, onların yerine ve adına her şeyi yapıyoruz. Sonra 'Bu çocuk neden böyle, kendine hiç güveni yok, bir türlü başarılı olamıyor ?'... diye sızlanıp dövünüyoruz.
Hepimiz bunların bir kısmını yaptık, yapıyoruz da. Bunları yapmayalım da ne yapalım peki?
Şunları deneyebiliriz:
Sınav sorularına kendini hazır hissettiği zaman bakacak, netlerini hesaplayacaktır. Sınav süreci birçok öğrencide travma etkisi yapmış durumda, durumu hazmetmesini bekleyin. İhtiyacı olan zamanı ona verin. ( Travmatik bir durum söz konusuysa kesinlikle profesyonel destek alın.)
Onu bir başkasıyla karşılaştırmayın, aile bireyleri de buna dahil. İlla bir karşılaştırma olacaksa kendisini kendi yaptıkları veya yapmadıklarıyla karşılaştırabilirsiniz. Bunda da her zaman olumlu örnekler, yaşantılar üzerinden gidebilirsiniz.
Sınav konusunu o açmadığı sürece siz de açmayın. Muhakkak konuşulması gereken bir durum var ise bunu onun yanına oturarak – karşısına değil- sohbet havasında yapın.
Sizin hissettiğiniz, düşündüğünüz olumsuz duygu ve düşünceleri o da hissediyordur, (ayna nöronlar var çünkü) bu da size en çok ihtiyaç duyduğu zamanda çocuğunuzu sizden uzaklaştıracaktır. Olumsuz düşüncelerinize bir çözüm bulun.
Konuşmaya, değerlendirmeye yapamadıkları üzerinden değil, yapabildikleri üzerinden başlayın. İyi yapabildiği dersleri, soruları konuşun. Araya yapamadığı dersleri alın, onu dinleyin, duygularını hissedin, konuşmayı olumlu bir özelliğiyle bitirin.
Okul birincisi olmak veya matematiğinin 100 olması tüm soruları yapabileceği anlamına gelmez, bu konuyla ilgili bir hayal kırıklığı yaşamış iseniz bu duygudan sıyrılmanız en iyisi olacaktır. Çünkü çocuğunuzun yaşadığı başarısızlık duygusu ve hayal kırıklığı çok daha ciddi bir olaydır. Onunla bu konu hakkında nasihate varmayan konuşmalar yapabilirsiniz. Size açılmasını sağlayın ve onu anladığınızı hissettirin.
Denemelerde aldığı puan ile LGS'de aldığı puanı karşılaştırmayın. Gerçek sınav ortamı çok daha kaygı vericidir.Hele ki pandemi dolayısıyla bu yılki sınav ortamı... Çocuklar maskeli; görevliler, gözetmenler eldivenli ve maskeli, sınıftan çok hastaneye benzeyen ve hastane gibi kokan bir ortamda sınav oldular. Ağlayanlar da vardı, ağlamaya bile korkanlar da. Sınav esnasında onları görmüş, yüzlerine yansıyan duyguları okuyabilmiş, omuzlarındaki ağırlığı fark edebilmiş olsaydınız onlara tek kelime dahi etmezdiniz, etmeyin de.
Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar,daha önce benzer bir süreç geçirmediysek -ki böyle bir süreç ilk kez yaşanıyor- bu onları anlamak için daha fazla çaba sarf etmemiz gerektiğini gösteriyor, çaba göstermeye de değer.
Benzer bir süreç yaşamış olsak dahi biz farklı kişilik özelliklerine sahibiyiz onlar farklı. Yani onları kendi penceremizden değil, bu zamanın ve çocuğumuzun kendi penceresinden değerlendirmeliyiz. Değerlendirmeyi yaparken de yargılama yapmamaya dikkat etmek gerekir. 'Sen zaten böylesin, bir şey beceremezsin.' gibi olumsuz yargılar çocuğumuzun kişiliğinde derin yaralar açabildiği gibi 'Benim kızım /oğlum bir numara, var mı ondan daha zekisi?' gibi olumlu ama uçuk yargılamalar da çocuğumuzun ayağının yere basmasını engeller ve ondan beklentimizi yükselttiği için farklı kaygılara yol açabilir. Olanı olduğu gibi kabul edebilir ve sevebiliriz.
Sınav konusu açıldıysa ve çocuğumuz bize fikrimizi, tecrübemizi soruyorsa kendi anılarımızı da işin içine katarak onunla tatlı tatlı sohbet edebiliriz, hatta bunu birlikte yıldızları seyrederken yapabiliriz.
Onlara 'ben olsaydım…'la başlayan cümle kurmayalım onlar sormadığı müddetçe. Dinlemeyeceklerdir çünkü, boşa yorulmayalım.
Sınav sonrası çocuğunuzu şefkatle kucaklamadıysanız onu bugün yapın lütfen. En umursamaz öğrenci dahi sınav esnasında ecel terleri döktü. Hepsini böyle zorlu bir süreçten geçtikleri için can-ı gönülden tebrik edebiliriz. Onlara, sınavdan aldıkları puandan daha değerli olduklarını vurgulayabiliriz.
Şu mesajı evlatlarımıza açıkça verebilir ve hissettirebiliriz: " Ne olursa olsun biz senin yanındayız."
Şu an yanlış bir şey yaptığımızı fark etmişsek de samimi olarak söylediğimiz/yaptığımız şeyin yanlış olduğunu belirtebilir, onlardan özür dileyebiliriz. Çocuklarımız 'hatayı kabul etme' davranışını da en nihayetinde bizden öğrenecektir.
İşte bu da biz ebeveynlerin sınavı. En az LGS kadar zor ve önemli. Ve bunun sonucunu bir ay sonra değil çocuğumuz yuvadan uçunca alacağız,onun gelecekteki davranışları bizim karnemiz olacak. Hepimize başarılar dilerim.
- Ev okulu/okul gerekli mi? / 29.09.2020
- Okullar açılmadan, ziller çalmadan… / 28.08.2020
- Kendimize uygun mesleği seçmek / 30.07.2020
- Meslek seçiminin ilk adımı / 29.07.2020
- YKS gençliği ne alemde? / 21.07.2020
- Hayatın anlamını yakalamak / 19.07.2020
- LGS sonrası ebeveyn tutumları / 09.07.2020
- YKS öncesi / 26.06.2020
- Üstat ve eğitim-II / 25.06.2020