Hz. Peygamber (s.a.v.), başta Veda Haccı olmak üzere birçok yerde ümmetine bıraktığı iki emaneti, Kur'an ve Ehl-i Beyt olarak ifade etmiştir.
"Sekaleyn" hadisi olarak bilinen Peygamber Efendimizin bu konudaki hadisi 16 Sünni kaynakta geçtiği şekilde şöyledir:
"Ben sizin aranızda iki değerli (ağır) emanet bırakıyorum; onlara sarıldığınız sürece Benden sonra asla sapıklığa düşmezsiniz. Onlar Allah'ın Kitabı ve Benim ıtretim Ehl-i Beyt'imdir. Bu ikisi, Kevser Havuzu'nun başında Bana tekrar dönünceye kadar asla birbirlerinden ayrılmazlar."
Bu hadis-i şerifi nakleden Sünni kaynaklar şunlar:
1- Sahih-i Müslim, Kitab-u Fezail-i Ali ibn-i Ebi Talib, c.7, s.122.
2- Sahih-i Tirmizi, c.5, s.328.
3- Nesai, EI Hasais, s.21.
4- Müsned-i İmam Ahmed ibn-i Hanbel, c.3, s.17.
5- Müstedrek-i Hakim, c.3, s.109.
6- Kenzü'l-Ummal, c.1, s.154.
7- Dârimî, Fedâilu'l-Kur'ân, 1
8- Taberani, Mucmeu's-Sağir, c.1, 252 nolu hadis.
9- İbn-i Sa'd, Tabakatu'I-Kübra, c.2, s.194.
10- İbn-i Esir, Camiu'l Usul, c.1, s.187.
11- Suyuti, Camiu's Sağir, c.1, s.353.
12- Haysemi, Mecmau'z-Zevaid, c.9, s.163.
13- Nebehani, Feth'ul Kebir, c.1, s.451.
14- İbn-i Esir, Usd'ul Gabe Fi Ma'rifeti's Sahabe, c.2, s.12.
15- Tarih-i ibn-i Asakir, c.5, s.436.
16- Tefsir-i ibn-i Kesir, c.4, s.113.
Bu kaynakların biri ya da ikisi de olsa delil olması açısından yeterlidir ama maalesef buna rağmen ısrarla bu gerçek, ard niyetli birileri tarafından gizlenmek istenmiştir.
Ard niyetli çünkü Hz. Peygamberin beyanı olan bu gerçeği gizleme hatta inkar çabalarının bir masumiyeti olamaz.
Dikkat ederseniz bu hadis-i şerifte Hz. Peygamber, "Onlara sarıldığınız sürece asla sapıklığa düşmezsiniz buyuruyor." Diğer bir ifadeyle birliğin adresi Ehl-i Beyt'tir. Dünyada tek Ehl-i Beyt Külliyatı'nın sahibi olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın orijinal ifadesiyle, "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt'tir."
Ehl-i Beyt, Resulullah Efendimizin ifadesiyle Nuh'un Gemisi'dir, sapıklıktan, felaketlerden, belalardan, güncel ifadesiyle "zifiri karanlık"tan kurtuluşun tek adresidir.
Hz. Peygamber'in, Kur'an ve Ehl-i Beyt'in, Kevser Havuzu'nun başına kadar asla birbirinden ayrılmayacağı beyanı da, Kur'an'ı gerçek manada anlama ve yaşamanın ancak canlı Kur'an numuneleri olan Ehl-i Beyt'le mümkün olduğunun açıkça ifadesidir.
"Ben Ehl-i Beyt olmadan da Kur'an'ı anlarım, yaşarım" anlayışı Hz. Peygamberin bu hadiste geçen ifadesine göre batıldır, böyle bir şey asla mümkün değildir. Dikkat ederseniz, bu sadece Şia'nın değil, Ehl-i Sünnet kaynaklarında geçen bir hadis-i şerifin ifadesidir yani Sünni, Şii fark etmez tüm Müslümanların inanması, yaşaması gereken temel bir hakikattir.
Fakat zaman içerisinde, gerek oryantalistler, gerekse Müslüman kılığına girmiş bir takım İngiliz ajanlarının yaptığı tahrifatlar neticesinde, İslam'a sokulan bidatlar sebebiyle Ehl-i Beyt'siz bir din anlayışı empoze edilmeye çalışılmış ve Kur'an'ın yaşanmadığı, Allah'ın muradının kavranmadığı, kişileri Allah'a vuslat ettirmeyen, sadece şekilde ve görüntüde kalan, Ehl-i Beyt'siz bir din icat edilmiştir.
Ve İslam'a bu batıl anlayışı sokanlar bu işi, Kelime-i Tevhid'den "Muhammedu'r-Resulüllah"ı çıkartacak seviyesizliğe kadar götürmüştür.
Ehl-i Beyt ile Kur'an can ile beden gibidir. Canı bedenden aldığınızda geride kalana insan diyebilir misiniz? Bu manada Ehl-i Beyt'siz bir İslam anlayışına sahip olan kişiye de Müslüman denilemez ve bu kişi aynen Nuh'un Gemisi'ne binmeyenler hükmündedir. Cenab-ı Hak, bizleri Allah Resulü'nün bu emanetlerine hakkıyla sahip çıkanlardan eylesin.
Daha detaylı bilgileri Prof. Dr. Haydar Baş’ın Ehl-i Beyt Külliyatı’nda bulabilirsiniz.
Allah Ehl-i Beyt'in yolundan bizleri ayırmasın, Onların şefaatlerinden mahrum etmesin.
"Sekaleyn" hadisi olarak bilinen Peygamber Efendimizin bu konudaki hadisi 16 Sünni kaynakta geçtiği şekilde şöyledir:
"Ben sizin aranızda iki değerli (ağır) emanet bırakıyorum; onlara sarıldığınız sürece Benden sonra asla sapıklığa düşmezsiniz. Onlar Allah'ın Kitabı ve Benim ıtretim Ehl-i Beyt'imdir. Bu ikisi, Kevser Havuzu'nun başında Bana tekrar dönünceye kadar asla birbirlerinden ayrılmazlar."
Bu hadis-i şerifi nakleden Sünni kaynaklar şunlar:
1- Sahih-i Müslim, Kitab-u Fezail-i Ali ibn-i Ebi Talib, c.7, s.122.
2- Sahih-i Tirmizi, c.5, s.328.
3- Nesai, EI Hasais, s.21.
4- Müsned-i İmam Ahmed ibn-i Hanbel, c.3, s.17.
5- Müstedrek-i Hakim, c.3, s.109.
6- Kenzü'l-Ummal, c.1, s.154.
7- Dârimî, Fedâilu'l-Kur'ân, 1
8- Taberani, Mucmeu's-Sağir, c.1, 252 nolu hadis.
9- İbn-i Sa'd, Tabakatu'I-Kübra, c.2, s.194.
10- İbn-i Esir, Camiu'l Usul, c.1, s.187.
11- Suyuti, Camiu's Sağir, c.1, s.353.
12- Haysemi, Mecmau'z-Zevaid, c.9, s.163.
13- Nebehani, Feth'ul Kebir, c.1, s.451.
14- İbn-i Esir, Usd'ul Gabe Fi Ma'rifeti's Sahabe, c.2, s.12.
15- Tarih-i ibn-i Asakir, c.5, s.436.
16- Tefsir-i ibn-i Kesir, c.4, s.113.
Bu kaynakların biri ya da ikisi de olsa delil olması açısından yeterlidir ama maalesef buna rağmen ısrarla bu gerçek, ard niyetli birileri tarafından gizlenmek istenmiştir.
Ard niyetli çünkü Hz. Peygamberin beyanı olan bu gerçeği gizleme hatta inkar çabalarının bir masumiyeti olamaz.
Dikkat ederseniz bu hadis-i şerifte Hz. Peygamber, "Onlara sarıldığınız sürece asla sapıklığa düşmezsiniz buyuruyor." Diğer bir ifadeyle birliğin adresi Ehl-i Beyt'tir. Dünyada tek Ehl-i Beyt Külliyatı'nın sahibi olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın orijinal ifadesiyle, "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt'tir."
Ehl-i Beyt, Resulullah Efendimizin ifadesiyle Nuh'un Gemisi'dir, sapıklıktan, felaketlerden, belalardan, güncel ifadesiyle "zifiri karanlık"tan kurtuluşun tek adresidir.
Hz. Peygamber'in, Kur'an ve Ehl-i Beyt'in, Kevser Havuzu'nun başına kadar asla birbirinden ayrılmayacağı beyanı da, Kur'an'ı gerçek manada anlama ve yaşamanın ancak canlı Kur'an numuneleri olan Ehl-i Beyt'le mümkün olduğunun açıkça ifadesidir.
"Ben Ehl-i Beyt olmadan da Kur'an'ı anlarım, yaşarım" anlayışı Hz. Peygamberin bu hadiste geçen ifadesine göre batıldır, böyle bir şey asla mümkün değildir. Dikkat ederseniz, bu sadece Şia'nın değil, Ehl-i Sünnet kaynaklarında geçen bir hadis-i şerifin ifadesidir yani Sünni, Şii fark etmez tüm Müslümanların inanması, yaşaması gereken temel bir hakikattir.
Fakat zaman içerisinde, gerek oryantalistler, gerekse Müslüman kılığına girmiş bir takım İngiliz ajanlarının yaptığı tahrifatlar neticesinde, İslam'a sokulan bidatlar sebebiyle Ehl-i Beyt'siz bir din anlayışı empoze edilmeye çalışılmış ve Kur'an'ın yaşanmadığı, Allah'ın muradının kavranmadığı, kişileri Allah'a vuslat ettirmeyen, sadece şekilde ve görüntüde kalan, Ehl-i Beyt'siz bir din icat edilmiştir.
Ve İslam'a bu batıl anlayışı sokanlar bu işi, Kelime-i Tevhid'den "Muhammedu'r-Resulüllah"ı çıkartacak seviyesizliğe kadar götürmüştür.
Ehl-i Beyt ile Kur'an can ile beden gibidir. Canı bedenden aldığınızda geride kalana insan diyebilir misiniz? Bu manada Ehl-i Beyt'siz bir İslam anlayışına sahip olan kişiye de Müslüman denilemez ve bu kişi aynen Nuh'un Gemisi'ne binmeyenler hükmündedir. Cenab-ı Hak, bizleri Allah Resulü'nün bu emanetlerine hakkıyla sahip çıkanlardan eylesin.
Daha detaylı bilgileri Prof. Dr. Haydar Baş’ın Ehl-i Beyt Külliyatı’nda bulabilirsiniz.
Allah Ehl-i Beyt'in yolundan bizleri ayırmasın, Onların şefaatlerinden mahrum etmesin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025