Kurban bayramı aslında bizi dünyaya bağlayıp Allah'tan alıkoyan sevgilerin, bağımlılıkların, arzuların; kötü, münkir kabul edilen her türlü duygu ve fiilin Allah'ın rızası için terk edilip Allah'a kurban edilmesinin adeta remzi gibidir.
Kurban Allah'a yakınlıktır. Allah'ın halili olan İbrahim (a.a) oğlunu, ciğerparesini İsmail'i (a.a) Allah yoluna kurban etmesine ahdedip ve o gün o sözünü yerine getirilmesinden kinaye olarak ümmet-i Muhammed'e de kurban kesmek vacip olmuştur.
Resulü Ekrem'e de Cenab-ı Allah, Kur'an-ı Kerim'inde Peygamberimizin şahsında bize hitaben "VENHAR" ayetiyle kurban kesilmesi istenmiştir. Kurban kesmek İslam'ın hükmünden bir hüküm, Hac ibadetinin de aynı zamanda önemli rükûnlarındandır. İbrahim Peygambere yaşı çok ilerlemesine rağmen Cenab-ı Hak ona bir evlat verdi. İbrahim Peygamber çok cömertti, Allah yoluna çok kurban veriyordu. Şöyle ki, bin koyun, bin koç, üç yüz sığır, üç yüz deveyi bir seferde kurban ediyordu. İbrahim Peygamberin Allah yoluna verdiği bu kurbanların çokluğundan etrafında bulunan insanlarda bu durum büyük şaşkınlığa neden oluyordu. "Bu nasıl olur!" diye sormaya, sorgulamaya başladılar. Bunun üzerine Hz. İbrahim; "Allah bana erkek evlat verseydi onu da Kurban ederdim" dedi! Bunun üzerine Hz. İbrahim'e o ilerlemiş yaşına rağmen Cenab-ı Hak ona İsmail'i (a.s) lütfetti.
İsmail (a.s.) 6-7 yaşına vardı. Zilhiccenin 7. günü akşamı, 8. günün gecesi rüyasında Hz. İbrahim'e "Nezir'ini ifa et, yerine getir" dediler. Hz. İbrahim uyandı ve kendi kendine sordu, "Nedir benim nezirim?" O da bir insan ama Halilullah olan bir insan ama nezirini Unutmuş.
İkinci akşam yine yattı 8. akşamı telviye gecesi aynı hitapla yine karşılaşınca Hz. İbrahim sordu, "Nedir nezirim?" diye. Hz. İsmail'i gösterdiler. Hatırlattılar, "Sen demiştin ki, Allah bana salih bir evlat verirse onu dahi Allah yoluna keserim, kurban ederim" demiştin. İşte sana salih evlat verildi, hadi bakalım sözünü tut.
Arife gecesi yine yattı ve aynı hitapla yine karşılaşınca artık her şey gün gibi aşikâr oldu. Verdiği sözü tam olarak hatırladı.
Bayram sabahı Hz. İbrahim, Hz. Hacer annemize Hz. İsmail'i süslemesini söyledi. Güzel kıyafetler giydir, kuşat, saçlarını kınala, tara biz İsmail'le bir dostun ziyaretine gideceğiz dedi. Tabi hiçbir şeyden haberi olmayan Hacer annemiz söylenilenleri yaptı. Hz. İbrahim iple, bıçağı da aldı, "kırlarda, vahalarda odun da toplarız" dedi.
Baba oğul yola koyuldu ve derken İblis ortaya çıktı. Hz. İbrahim'i kararından vaz geçirmek için onu ikna etmeye çalıştı.
"Yahu İbrahim, bir rüyayla insan şu güzelim çocuğa kıyar mı? Aklını başına al! Allah gafur u rahimdir, kesme!" deyince İblisi, Hz. İbrahim euzubesmeleyi okuyup yanından kovdu.
İblis Hz. İbrahim'i kandıramayınca oradan Hz. Hacer annemize gitti ve Hz. İbrahim'in Hz. İsmail'e ne yapacağını anlattı. Güya iyilik yapıyor, güya ilaç oluyor. Aslında iblisin her zaman ki yöntemi ateşi su olarak, suyu da ateş olarak sunmaktır, bu değişmez.
Biz iblisleri kuyruklu, boynuzlu falan düşünüyoruz. Oysa İblis zehri ilacın içinde verir, hem de çok güzel bir insan suretinde gözükerek vazifesini yapar. Hz. Hacer annemiz İblis'in anlattıklarına itiraz etti ve dedi ki, "hiç baba evladını keser mi? Ayrıca İbrahim'in işine de karışamayız, çünkü o bir Peygamberdir. Allah'tan ne emir gelirse onu ifa eder. Peygamberin işine de karışamayız, ne yaparsa biz ona razı oluruz" dedi. İblis Hz. Hacer annemizi de kandıramayınca bu sefer döndü geldi Hz. İsmail'e. Hz. İsmail'i ikna etmek için başladı onunla konuşmaya, Ya İsmail sen böyle oynuyorsun, zıplıyorsun ama biliyor musun baban seni kesmeye götürüyor! Hz. İsmail İblis'e, "Babam beni gezmeye de götürür, kesmeye de" dedi ve yerden taşı aldığı gibi iblise attı. Şeytanın gözünü çıkardı. Bu sebeple iblis'in bir gözü kördür.
Aslında hakikati göremediği için, gerçekte iki gözü de kör ya! "Kör Şeytan" sözü de buradan geliyor.
Hz. İbrahim, Hz İsmail'i kesmek için yatırdı. Hz. İsmail'e, Hz. İbrahim sordu, "İsmail oğlum, Allah seni kesmem için bana emretti, ne dersin?" diye sorunca Hz. İsmail, "Baba, insan dostun huzurunda uyursa böyle rüyalar görür. Uyumasaydın böyle rüyalar görmezdin" diye cevaplayıp, ekledi "Emrolduğun vazifeni yapabilirsin babacığım" dedi. Bu teslimiyet karşısında Allah (c.c) Cebrail (a.a) ile bir kurban gönderdi. Cebrail (a.a) gelirken tekbir getirdi "Allah u ekber Allahu ekber" diye, Hz. İbrahim de "Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber" dedi, Hz. İsmail de "Allah u ekber ve lillahi'l-hamd" diye mukabele etti. Böylece Hz. İsmail kurban edilmedi. Cebrail (a.s)'ın getirdiği kurbanlık kurban edildi. Daha sonra bu, Peygamberimize kadar geldi ve Kevser suresinde de belirtildiği üzere hali vakti yerinde olan ümmet-i Muhammed'e de bu ibadet vacip oldu.
Resul-i Ekrem (s.a.a) de:
"Kim gönül hoşluğuyla ve sevap umarak kurbanını keserse, (bu kurban) o kimse için ateşten (koruyan) bir perde olur." (Taberânî, el-Mu'cemü'l-Kebîr).
"İmkânı olup da kurban kesmeyen bizim namazgâhımıza yaklaşmasın." (İbn Mâce, Edâhı, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II/321).
Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed Mustafa Efendimiz (s.a.a) daha nice hadis-i şerifleriyle Kurban ibadetini ümmetine tavsiye etti.
Allah hepimizi bu günün feyzinden feyizyap edip her türlü şeytanın şerrinden bizleri muhafaza eylesin.
Kurbanınız anlamlı olsun ve bayramınız sizi mübarek kılsın.
Kurban Allah'a yakınlıktır. Allah'ın halili olan İbrahim (a.a) oğlunu, ciğerparesini İsmail'i (a.a) Allah yoluna kurban etmesine ahdedip ve o gün o sözünü yerine getirilmesinden kinaye olarak ümmet-i Muhammed'e de kurban kesmek vacip olmuştur.
Resulü Ekrem'e de Cenab-ı Allah, Kur'an-ı Kerim'inde Peygamberimizin şahsında bize hitaben "VENHAR" ayetiyle kurban kesilmesi istenmiştir. Kurban kesmek İslam'ın hükmünden bir hüküm, Hac ibadetinin de aynı zamanda önemli rükûnlarındandır. İbrahim Peygambere yaşı çok ilerlemesine rağmen Cenab-ı Hak ona bir evlat verdi. İbrahim Peygamber çok cömertti, Allah yoluna çok kurban veriyordu. Şöyle ki, bin koyun, bin koç, üç yüz sığır, üç yüz deveyi bir seferde kurban ediyordu. İbrahim Peygamberin Allah yoluna verdiği bu kurbanların çokluğundan etrafında bulunan insanlarda bu durum büyük şaşkınlığa neden oluyordu. "Bu nasıl olur!" diye sormaya, sorgulamaya başladılar. Bunun üzerine Hz. İbrahim; "Allah bana erkek evlat verseydi onu da Kurban ederdim" dedi! Bunun üzerine Hz. İbrahim'e o ilerlemiş yaşına rağmen Cenab-ı Hak ona İsmail'i (a.s) lütfetti.
İsmail (a.s.) 6-7 yaşına vardı. Zilhiccenin 7. günü akşamı, 8. günün gecesi rüyasında Hz. İbrahim'e "Nezir'ini ifa et, yerine getir" dediler. Hz. İbrahim uyandı ve kendi kendine sordu, "Nedir benim nezirim?" O da bir insan ama Halilullah olan bir insan ama nezirini Unutmuş.
İkinci akşam yine yattı 8. akşamı telviye gecesi aynı hitapla yine karşılaşınca Hz. İbrahim sordu, "Nedir nezirim?" diye. Hz. İsmail'i gösterdiler. Hatırlattılar, "Sen demiştin ki, Allah bana salih bir evlat verirse onu dahi Allah yoluna keserim, kurban ederim" demiştin. İşte sana salih evlat verildi, hadi bakalım sözünü tut.
Arife gecesi yine yattı ve aynı hitapla yine karşılaşınca artık her şey gün gibi aşikâr oldu. Verdiği sözü tam olarak hatırladı.
Bayram sabahı Hz. İbrahim, Hz. Hacer annemize Hz. İsmail'i süslemesini söyledi. Güzel kıyafetler giydir, kuşat, saçlarını kınala, tara biz İsmail'le bir dostun ziyaretine gideceğiz dedi. Tabi hiçbir şeyden haberi olmayan Hacer annemiz söylenilenleri yaptı. Hz. İbrahim iple, bıçağı da aldı, "kırlarda, vahalarda odun da toplarız" dedi.
Baba oğul yola koyuldu ve derken İblis ortaya çıktı. Hz. İbrahim'i kararından vaz geçirmek için onu ikna etmeye çalıştı.
"Yahu İbrahim, bir rüyayla insan şu güzelim çocuğa kıyar mı? Aklını başına al! Allah gafur u rahimdir, kesme!" deyince İblisi, Hz. İbrahim euzubesmeleyi okuyup yanından kovdu.
İblis Hz. İbrahim'i kandıramayınca oradan Hz. Hacer annemize gitti ve Hz. İbrahim'in Hz. İsmail'e ne yapacağını anlattı. Güya iyilik yapıyor, güya ilaç oluyor. Aslında iblisin her zaman ki yöntemi ateşi su olarak, suyu da ateş olarak sunmaktır, bu değişmez.
Biz iblisleri kuyruklu, boynuzlu falan düşünüyoruz. Oysa İblis zehri ilacın içinde verir, hem de çok güzel bir insan suretinde gözükerek vazifesini yapar. Hz. Hacer annemiz İblis'in anlattıklarına itiraz etti ve dedi ki, "hiç baba evladını keser mi? Ayrıca İbrahim'in işine de karışamayız, çünkü o bir Peygamberdir. Allah'tan ne emir gelirse onu ifa eder. Peygamberin işine de karışamayız, ne yaparsa biz ona razı oluruz" dedi. İblis Hz. Hacer annemizi de kandıramayınca bu sefer döndü geldi Hz. İsmail'e. Hz. İsmail'i ikna etmek için başladı onunla konuşmaya, Ya İsmail sen böyle oynuyorsun, zıplıyorsun ama biliyor musun baban seni kesmeye götürüyor! Hz. İsmail İblis'e, "Babam beni gezmeye de götürür, kesmeye de" dedi ve yerden taşı aldığı gibi iblise attı. Şeytanın gözünü çıkardı. Bu sebeple iblis'in bir gözü kördür.
Aslında hakikati göremediği için, gerçekte iki gözü de kör ya! "Kör Şeytan" sözü de buradan geliyor.
Hz. İbrahim, Hz İsmail'i kesmek için yatırdı. Hz. İsmail'e, Hz. İbrahim sordu, "İsmail oğlum, Allah seni kesmem için bana emretti, ne dersin?" diye sorunca Hz. İsmail, "Baba, insan dostun huzurunda uyursa böyle rüyalar görür. Uyumasaydın böyle rüyalar görmezdin" diye cevaplayıp, ekledi "Emrolduğun vazifeni yapabilirsin babacığım" dedi. Bu teslimiyet karşısında Allah (c.c) Cebrail (a.a) ile bir kurban gönderdi. Cebrail (a.a) gelirken tekbir getirdi "Allah u ekber Allahu ekber" diye, Hz. İbrahim de "Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber" dedi, Hz. İsmail de "Allah u ekber ve lillahi'l-hamd" diye mukabele etti. Böylece Hz. İsmail kurban edilmedi. Cebrail (a.s)'ın getirdiği kurbanlık kurban edildi. Daha sonra bu, Peygamberimize kadar geldi ve Kevser suresinde de belirtildiği üzere hali vakti yerinde olan ümmet-i Muhammed'e de bu ibadet vacip oldu.
Resul-i Ekrem (s.a.a) de:
"Kim gönül hoşluğuyla ve sevap umarak kurbanını keserse, (bu kurban) o kimse için ateşten (koruyan) bir perde olur." (Taberânî, el-Mu'cemü'l-Kebîr).
"İmkânı olup da kurban kesmeyen bizim namazgâhımıza yaklaşmasın." (İbn Mâce, Edâhı, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II/321).
Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed Mustafa Efendimiz (s.a.a) daha nice hadis-i şerifleriyle Kurban ibadetini ümmetine tavsiye etti.
Allah hepimizi bu günün feyzinden feyizyap edip her türlü şeytanın şerrinden bizleri muhafaza eylesin.
Kurbanınız anlamlı olsun ve bayramınız sizi mübarek kılsın.
Ergül Güner / diğer yazıları
- Adalet mülkün temelidir / 10.01.2025
- Nefs medeniyeti ve kalp medeniyeti / 06.01.2025
- Sadakatle, aidiyetle biz olabilmek / 02.01.2025
- Vatan beşikteki çocuğa aittir / 27.12.2024
- Ağaç yaş iken eğilir, ancak… / 31.08.2024
- Görünüyorum o halde varım / 07.05.2024
- Çanakkale ile İstiklal marşındaki ruh aynı ruh / 18.03.2024
- Matematiğin, fiziğin formülü mü yoksa insanlığın formülü mü? / 19.02.2024
- İnsanlığa insanlık yolculuğu şart / 15.01.2024
- Güçlü aile güçlü millet demektir / 19.12.2023
- Nefs medeniyeti ve kalp medeniyeti / 06.01.2025
- Sadakatle, aidiyetle biz olabilmek / 02.01.2025
- Vatan beşikteki çocuğa aittir / 27.12.2024
- Ağaç yaş iken eğilir, ancak… / 31.08.2024
- Görünüyorum o halde varım / 07.05.2024
- Çanakkale ile İstiklal marşındaki ruh aynı ruh / 18.03.2024
- Matematiğin, fiziğin formülü mü yoksa insanlığın formülü mü? / 19.02.2024
- İnsanlığa insanlık yolculuğu şart / 15.01.2024
- Güçlü aile güçlü millet demektir / 19.12.2023