Kur’an- Kerim, Ar’af suresinde “dünyaya saplanıp kalmış ve nefsine uymuş din alimi taslağı”nı “salyalı it” diye tanımlayarak evrensel bir ilahî tahlil ortaya koyar (Araf 7/175-176).
İşte bu mucize beyan, bu ayet-i kerime şöyle:
“Kendisine âyetlerimizi verdiğimiz hâlde, onlardan sıyrılıp da şeytanın kendisini peşine taktığı, bu yüzden de azgınlardan olan kimsenin haberini onlara anlat… O, dünyaya saplanıp kaldı da kendi heva ve hevesine uydu. Onun durumu köpeğin durumu gibidir: Üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur, kendi hâline bıraksan da dilini sarkıtıp solur… Şimdi onlara bu olayları anlat ki, düşünsünler” (Araf, 7/175-176).
Yüce Peygamber, “kuzu postuna bürünmüş kurtlar” şeklinde tarif ettiği bu “it cinsi”nin ahir zamanda çoğalacağını, hadisi-i şeriflerinde haber veriyor (Tirmizi, Sünen, Kitab’uz-Zühd 60 – 2404, 2405).
Bunlar Müslüman görünecekler; ama gayr-ı müslimlerin safından Müslümanlara saldıracaklar.
İslam alimi görünecekler; fakat ceplerine harçlık, önlerine kemik atan Haçlıların, Hıristiyanların, Yahudiler ve onlara özel hizmet veren münafıkların yanından gerçek mü’minlere karşı salyalarını akıtacaklar.
Hz. Peygamberin kılığına bürünecekler; lakin Hz. Peygamberi safdışı bırakanların cephesinde saf tutarak Hz. Peygamber’i ve Ehl-i Beyt’i seven Müslümanları, Hak dostlarını dillerine dolamaya kalkışacaklardır.
Kur’an-ı Kerim, “it” dediği bu “İslam alimi taslağı” cinsinin üç temel karakterine dikkat çekiyor:
- Kur’an ve Sünnet ibarelerini çok iyi bilecek, takır takır sayacak; fakat ölçülerinden sıyrılmış olacak, şeytanın peşine takılacak, şeytana hizmet edecek. Hakk’ın safında ve istikamete üzere değil, şeytanın ve gayr-ı Müslimlerin safında yer alacak!
- Dünyaya saplanıp kalacak. Dünyasını düze çıkartmak için, Allah’ı, Rasulullah’ı, onun dostlarını ve mü’minleri satacak. Korkutulacak, satacak ve iltifata kapılacak satacak… Her iki halde de İslam’ı ve Müslümanı hedef alacak.
- Nefsine ve hevasına kapılacak, uçkurundan sürüklenecek.
30-35 seneden beri bizzat gözlemlediğim hakikat şu:
Kur’an-ı Kerim’in “salyalı it” diye nitelendirdiği bu cinsler, İslam alimi kılığında cübbeler, Tecavüzcü Coşkun’a taş çıkartacak tipten züppeler, Amerika ve Haçlılar tarafından beyinleri iğdiş edilmiş habbeler, konjonktür elverdiği nispette kesintisiz olarak Prof. Dr. Haydar Baş beye karşı ürüdüler, ürüyorlar.
Niye mi ona…?! Çünkü ilmiyle, imanıyla, irfanıyla, inandığı değerleri yaşayışıyla, milli duruşuyla, bağımsızlık karakteriyle, Milli Ekonomi modeliyle ve sosyal devlet projeleriyle Türk medeniyetinin ve İslam imanının “marka”sıdır, Prof. Dr. Baş.
Bu sebeple Amerika, Vatikan ve Haçlı dünyası adına Türk devleti ve milletini ortadan kaldırmak isteyenler, İslam medeniyetini ve coğrafyasını hedef alanlar, işe Prof. Dr. Baş’a iftira, bühtan ve yaygarayla başlıyorlar.
Hacı-hoca geçineni, sarıklısı-cübbelisi, Prof. Dr. Baş’a ve onun kutlu kervanına karşı Kur’an’ın tabiriyle “dillerini sarkıtıp soluyorlar, salyalarını akıtıyorlar”. Fakat o, daima Hak yolda, hak bildiği yolda, Allah’ın, Rasulu’nun, Ehl-i Beyt’in, bu milleti İslam ve Türk yapan Horasan erenleri ve Hacı Bektaş Velilerin istikametinde oldu. Hep mü’minlerin safında yer aldı. Sapmadı, saptırmadı. Sapmaya müsaade etmedi. Amerika’nın ve Haçlıların safına, papaz ve hahamların kapısına sürüklenmedi. Sürüklenenlere geçit vermedi, vermiyor.
“Pavlov’un köpekleri” deneyini, lise yıllarındaki psikoloji derslerinden hatırlarsınız… Prof. Dr. Baş, İslam medeniyeti ve Türk milleti ile öyle özdeşleşti ki; devlet ve milletin birliğini duyan, Ehl-i Beyt sevdasının yükselen değer olduğunu fark eden, İslam coğrafyası ve Anadolu’muzdaki Haçlı ve Amerikan oyunlarının bozulmaya başladığını fark eden panik ataklar, hemen Prof. Dr. Baş’ı hatırlıyor, ona karşı ürümeye başlıyor.
Onu kimisi Amerikancı diye yaftalıyor, kimisi Rus yanlısı diye. Kimisi sen evliyasın diye hapse atıyor, kimisi senin kırmızı kravatın var senden evliya olmaz diye laf atıyor. Kimisi askerin adamıdır diyor, kimisi derin devleti işaret ediyor. Derin devletçiler de “darbe halinde ilk tutuklanacaklar listesinin başına” onu koyuyor… Herkes Prof. Dr. Haydar Baş aynasında kendini görüyor, kendini seyrediyor. O ise Hakk ve halk adamı olmanın asaleti, azim ve kararlılığıyla yoluna devam etti, ediyor. Kur’an’in “it” dediği cinsler ürüyor, kutlu kervan yürüyor.
Prof. Dr. Baş, kadrosu ve ona kulak veren yüce Türk milleti, Anadolu’muzun birliğini temin eden ve bu mübarek vatanı bizlere emanet eden Ehl-i Beyt evlatları ve Milli kahramanlarımızın imanı ve ruhaniyetiyle hak yolda hizmetine tüm hızıyla devam ediyor.
Herkes kendi kıratınca iş görüyor.
Kur’an’ın “salyalı it” dediği alim taslağı da ürüyor, kutlu kervan ise yürüyor!
İşte bu mucize beyan, bu ayet-i kerime şöyle:
“Kendisine âyetlerimizi verdiğimiz hâlde, onlardan sıyrılıp da şeytanın kendisini peşine taktığı, bu yüzden de azgınlardan olan kimsenin haberini onlara anlat… O, dünyaya saplanıp kaldı da kendi heva ve hevesine uydu. Onun durumu köpeğin durumu gibidir: Üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur, kendi hâline bıraksan da dilini sarkıtıp solur… Şimdi onlara bu olayları anlat ki, düşünsünler” (Araf, 7/175-176).
Yüce Peygamber, “kuzu postuna bürünmüş kurtlar” şeklinde tarif ettiği bu “it cinsi”nin ahir zamanda çoğalacağını, hadisi-i şeriflerinde haber veriyor (Tirmizi, Sünen, Kitab’uz-Zühd 60 – 2404, 2405).
Bunlar Müslüman görünecekler; ama gayr-ı müslimlerin safından Müslümanlara saldıracaklar.
İslam alimi görünecekler; fakat ceplerine harçlık, önlerine kemik atan Haçlıların, Hıristiyanların, Yahudiler ve onlara özel hizmet veren münafıkların yanından gerçek mü’minlere karşı salyalarını akıtacaklar.
Hz. Peygamberin kılığına bürünecekler; lakin Hz. Peygamberi safdışı bırakanların cephesinde saf tutarak Hz. Peygamber’i ve Ehl-i Beyt’i seven Müslümanları, Hak dostlarını dillerine dolamaya kalkışacaklardır.
Kur’an-ı Kerim, “it” dediği bu “İslam alimi taslağı” cinsinin üç temel karakterine dikkat çekiyor:
- Kur’an ve Sünnet ibarelerini çok iyi bilecek, takır takır sayacak; fakat ölçülerinden sıyrılmış olacak, şeytanın peşine takılacak, şeytana hizmet edecek. Hakk’ın safında ve istikamete üzere değil, şeytanın ve gayr-ı Müslimlerin safında yer alacak!
- Dünyaya saplanıp kalacak. Dünyasını düze çıkartmak için, Allah’ı, Rasulullah’ı, onun dostlarını ve mü’minleri satacak. Korkutulacak, satacak ve iltifata kapılacak satacak… Her iki halde de İslam’ı ve Müslümanı hedef alacak.
- Nefsine ve hevasına kapılacak, uçkurundan sürüklenecek.
30-35 seneden beri bizzat gözlemlediğim hakikat şu:
Kur’an-ı Kerim’in “salyalı it” diye nitelendirdiği bu cinsler, İslam alimi kılığında cübbeler, Tecavüzcü Coşkun’a taş çıkartacak tipten züppeler, Amerika ve Haçlılar tarafından beyinleri iğdiş edilmiş habbeler, konjonktür elverdiği nispette kesintisiz olarak Prof. Dr. Haydar Baş beye karşı ürüdüler, ürüyorlar.
Niye mi ona…?! Çünkü ilmiyle, imanıyla, irfanıyla, inandığı değerleri yaşayışıyla, milli duruşuyla, bağımsızlık karakteriyle, Milli Ekonomi modeliyle ve sosyal devlet projeleriyle Türk medeniyetinin ve İslam imanının “marka”sıdır, Prof. Dr. Baş.
Bu sebeple Amerika, Vatikan ve Haçlı dünyası adına Türk devleti ve milletini ortadan kaldırmak isteyenler, İslam medeniyetini ve coğrafyasını hedef alanlar, işe Prof. Dr. Baş’a iftira, bühtan ve yaygarayla başlıyorlar.
Hacı-hoca geçineni, sarıklısı-cübbelisi, Prof. Dr. Baş’a ve onun kutlu kervanına karşı Kur’an’ın tabiriyle “dillerini sarkıtıp soluyorlar, salyalarını akıtıyorlar”. Fakat o, daima Hak yolda, hak bildiği yolda, Allah’ın, Rasulu’nun, Ehl-i Beyt’in, bu milleti İslam ve Türk yapan Horasan erenleri ve Hacı Bektaş Velilerin istikametinde oldu. Hep mü’minlerin safında yer aldı. Sapmadı, saptırmadı. Sapmaya müsaade etmedi. Amerika’nın ve Haçlıların safına, papaz ve hahamların kapısına sürüklenmedi. Sürüklenenlere geçit vermedi, vermiyor.
“Pavlov’un köpekleri” deneyini, lise yıllarındaki psikoloji derslerinden hatırlarsınız… Prof. Dr. Baş, İslam medeniyeti ve Türk milleti ile öyle özdeşleşti ki; devlet ve milletin birliğini duyan, Ehl-i Beyt sevdasının yükselen değer olduğunu fark eden, İslam coğrafyası ve Anadolu’muzdaki Haçlı ve Amerikan oyunlarının bozulmaya başladığını fark eden panik ataklar, hemen Prof. Dr. Baş’ı hatırlıyor, ona karşı ürümeye başlıyor.
Onu kimisi Amerikancı diye yaftalıyor, kimisi Rus yanlısı diye. Kimisi sen evliyasın diye hapse atıyor, kimisi senin kırmızı kravatın var senden evliya olmaz diye laf atıyor. Kimisi askerin adamıdır diyor, kimisi derin devleti işaret ediyor. Derin devletçiler de “darbe halinde ilk tutuklanacaklar listesinin başına” onu koyuyor… Herkes Prof. Dr. Haydar Baş aynasında kendini görüyor, kendini seyrediyor. O ise Hakk ve halk adamı olmanın asaleti, azim ve kararlılığıyla yoluna devam etti, ediyor. Kur’an’in “it” dediği cinsler ürüyor, kutlu kervan yürüyor.
Prof. Dr. Baş, kadrosu ve ona kulak veren yüce Türk milleti, Anadolu’muzun birliğini temin eden ve bu mübarek vatanı bizlere emanet eden Ehl-i Beyt evlatları ve Milli kahramanlarımızın imanı ve ruhaniyetiyle hak yolda hizmetine tüm hızıyla devam ediyor.
Herkes kendi kıratınca iş görüyor.
Kur’an’ın “salyalı it” dediği alim taslağı da ürüyor, kutlu kervan ise yürüyor!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019