Avrupa Birliği'nin geçen hafta yapılan zirvesinde, Türkiye'nin müzakere tarihi alabilmesi için yeni şartlar dayatıldı.
Hükümet bozuntuya vermedi ama keyfi hayli kaçmış durumda. AB için kağıt üstünde müzakere takvimi alabilmek için teröristlere af, bölücü milletvekillerinin tasfiyesi, yeni azınlıklar üretmeye dönük ana dilde eğitim ve yayının serbest bırakılması, bölücü başının idamının durdurulması, kiliselere mülk edinme imtiyazının verilmesi, her apartmanda kilise evinin açılmasını, patriğin ekümenikliğinin fiilen tanınması gibi ne kadar bölücülüğü ve azınlıkları ayrıcalıklı hale getiren icraat varsa yaptı.
Ama AB yetinmiyor. Din hürriyeti hala eksik diyor. Sakın, Hıristiyanlar alacağını aldı, bölücüler alacağını aldı, sıra ülke bütünlüğüne devletine ve inancına sahip millet çoğunluğunun haklarının iadesine geldi, AB bunu gördü zannetmeyin.
Zannetmeyin ki AB başörtüsü yasağının kaldırılması, İmam-Hatipler ve Kur'an Kurslarının açılması için bastırıyor.
Hükümetin Meclis'in tatile sokulmasını 15 gün geciktirerek 21 günde AB için çıkaracağı 21 yasada yine millet yok. Yine siz yoksunuz. Yine bölücüler, yine Hıristiyanlar düşünülmüş.
İlk icraat yine ruhban okulunun açılması. Hem de kapı gibi anayasa ve yasa engeline rağmen.
Kur'an Kursları açmak için basit bir genelge çıkaramayan hükümet ruhban okulunun açılması için Anayasayı değiştirmeyi göze alabiliyor.
Çünkü AB'nin bu talebi yasalara ve anayasaya aykırı... Hatta laikliğe aykırı... YÖK Başkanı Teziç, hükümetin ruhban okunu YÖK'e bağlama talebine karşı çıkıyor. Çünkü laikliğe aykırı buluyor.
Anayasa Profesörü Teziç bakın ne diyor: YÖK yasası değiştirilemez. Okul YÖK'e bağlanamaz. Yasanın bazı hükümleri var. Örneğin Atatürk ilkelerine ve inkılaplarına bağlılık gibi. Şimdi ruhban okulu da bu ilkelere uyacak mı? Böyle hukuki garabetle sorun çözülemez."
YÖK karşı çıkınca Ruhban okulu, iktidarın kucağında kaldı.
Hükümet, Milli Eğitim Bakanlığının himayesinde ve göstermelik denetimde özel bir Vakıf Üniversitesi olarak açılacak. Üniversite olacak ama MEB'e bağlı olacak.
Laikliğe aykırılık gerekçesi ile YÖK'e bağlanmasını reddedip topu iktidara atan YÖK Başkanı Teziç, acaba MEB'e bağlanmasına, ne diyor? Yoksa Milli Eğitim Bakanlığı Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlılıktan muaf mı?
Acaba Cumhurbaşkanı Sezer ne düşünüyor? Laiklik konusunda çok hassas olduğunu bildiğimiz Cumhurbaşkanı ruhban okulunun YÖK'e bağlanınca laikliğe aykırı, MEB'e bağlanınca, laikliğe uygun mu olduğunu düşünüyor?
Ya CHP... Tek siyasi malzemesi laiklik olan CHP, iktidarın ruhban okulu açmak için anayasayı değiştirmesine destek mi köstek mi olacak?
Kalıbımı basarım destek olacaktır. Bütün bunlar da gösteriyor ki laiklik tek tarafı kesen kılıç olarak kullanılıyor.
Türkiye'nin AKP iktidarı sayesinde dini eğitim veren bir üniversitesi ve özel lisesi oluyor.
Tabii ki ve sadece Hıristiyanlık eğitimi veren.
Eh, liselerde seçmeli din dersleri vereceklerine göre... Ve liselerde seçmeli Hıristiyanlık dersleri verecek papazlar da yetiştirileceğine göre sorun yok.
Müslümanlar ne olacak, diye üzülmeyin. "Rahip" hocaefendilere (!) ve Başbakan Erdoğan'a göre "üç din de hak olduğuna göre" hangi dinin hocası pardon papazı varsa onun dinine geçiriverirsiniz çocuklarınızı olur biter...
Aman Allah'ım! Muhafazakar demokrat iktidar, neyi muhafaza etmeye kararlı?
Düşündükçe kahroluyorum. Millet olarak nerede hata yaptık diye. Sormanın vaktidir ve geçiyor bile...
Hükümet bozuntuya vermedi ama keyfi hayli kaçmış durumda. AB için kağıt üstünde müzakere takvimi alabilmek için teröristlere af, bölücü milletvekillerinin tasfiyesi, yeni azınlıklar üretmeye dönük ana dilde eğitim ve yayının serbest bırakılması, bölücü başının idamının durdurulması, kiliselere mülk edinme imtiyazının verilmesi, her apartmanda kilise evinin açılmasını, patriğin ekümenikliğinin fiilen tanınması gibi ne kadar bölücülüğü ve azınlıkları ayrıcalıklı hale getiren icraat varsa yaptı.
Ama AB yetinmiyor. Din hürriyeti hala eksik diyor. Sakın, Hıristiyanlar alacağını aldı, bölücüler alacağını aldı, sıra ülke bütünlüğüne devletine ve inancına sahip millet çoğunluğunun haklarının iadesine geldi, AB bunu gördü zannetmeyin.
Zannetmeyin ki AB başörtüsü yasağının kaldırılması, İmam-Hatipler ve Kur'an Kurslarının açılması için bastırıyor.
Hükümetin Meclis'in tatile sokulmasını 15 gün geciktirerek 21 günde AB için çıkaracağı 21 yasada yine millet yok. Yine siz yoksunuz. Yine bölücüler, yine Hıristiyanlar düşünülmüş.
İlk icraat yine ruhban okulunun açılması. Hem de kapı gibi anayasa ve yasa engeline rağmen.
Kur'an Kursları açmak için basit bir genelge çıkaramayan hükümet ruhban okulunun açılması için Anayasayı değiştirmeyi göze alabiliyor.
Çünkü AB'nin bu talebi yasalara ve anayasaya aykırı... Hatta laikliğe aykırı... YÖK Başkanı Teziç, hükümetin ruhban okunu YÖK'e bağlama talebine karşı çıkıyor. Çünkü laikliğe aykırı buluyor.
Anayasa Profesörü Teziç bakın ne diyor: YÖK yasası değiştirilemez. Okul YÖK'e bağlanamaz. Yasanın bazı hükümleri var. Örneğin Atatürk ilkelerine ve inkılaplarına bağlılık gibi. Şimdi ruhban okulu da bu ilkelere uyacak mı? Böyle hukuki garabetle sorun çözülemez."
YÖK karşı çıkınca Ruhban okulu, iktidarın kucağında kaldı.
Hükümet, Milli Eğitim Bakanlığının himayesinde ve göstermelik denetimde özel bir Vakıf Üniversitesi olarak açılacak. Üniversite olacak ama MEB'e bağlı olacak.
Laikliğe aykırılık gerekçesi ile YÖK'e bağlanmasını reddedip topu iktidara atan YÖK Başkanı Teziç, acaba MEB'e bağlanmasına, ne diyor? Yoksa Milli Eğitim Bakanlığı Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlılıktan muaf mı?
Acaba Cumhurbaşkanı Sezer ne düşünüyor? Laiklik konusunda çok hassas olduğunu bildiğimiz Cumhurbaşkanı ruhban okulunun YÖK'e bağlanınca laikliğe aykırı, MEB'e bağlanınca, laikliğe uygun mu olduğunu düşünüyor?
Ya CHP... Tek siyasi malzemesi laiklik olan CHP, iktidarın ruhban okulu açmak için anayasayı değiştirmesine destek mi köstek mi olacak?
Kalıbımı basarım destek olacaktır. Bütün bunlar da gösteriyor ki laiklik tek tarafı kesen kılıç olarak kullanılıyor.
Türkiye'nin AKP iktidarı sayesinde dini eğitim veren bir üniversitesi ve özel lisesi oluyor.
Tabii ki ve sadece Hıristiyanlık eğitimi veren.
Eh, liselerde seçmeli din dersleri vereceklerine göre... Ve liselerde seçmeli Hıristiyanlık dersleri verecek papazlar da yetiştirileceğine göre sorun yok.
Müslümanlar ne olacak, diye üzülmeyin. "Rahip" hocaefendilere (!) ve Başbakan Erdoğan'a göre "üç din de hak olduğuna göre" hangi dinin hocası pardon papazı varsa onun dinine geçiriverirsiniz çocuklarınızı olur biter...
Aman Allah'ım! Muhafazakar demokrat iktidar, neyi muhafaza etmeye kararlı?
Düşündükçe kahroluyorum. Millet olarak nerede hata yaptık diye. Sormanın vaktidir ve geçiyor bile...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014