Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, “vatan”dır.
Kıbrıs’ı 21. yüzyılda “vatan” yapan dava adamıdır KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş.
Kıbrıs, mahalleydi, köydü, kazaydı, topluluktu. Mahalleyi, köyü, kazayı, toprağı ve insanıyla Kıbrıs’ı “vatan” yapmıştır merhum Denktaş.
Yukarıdaki tarihi tespitler Prof. Dr. Haydar Baş beye ait… Prof. Dr. Baş, yıllardan beri köşe yazılarında, konuşmalarında, ekranlarda, meydanlarda bu gerçeği hatırlatıyor.
Türkiye ne ise, Kuzey Kıbrıs odur.
Kıbrıs’ı kaybeden, Türkiye’yi kaybeder.
Anadolu’nun savunması Kıbrıs’tan başlar.
Anadolu’da huzurla yaşamak isteyen, Akdeniz’de var olmalıdır; Akdeniz’de var olmak ise, Kıbrıs’ta var olmak ile mümkündür.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türk İslam medeniyetimizin Akdeniz’deki mührüdür, Akdeniz’deki kalesidir.
Kıbrıs’ın tapusu, medeniyetimize aittir.
Kıbrıs’ın tapusu, yüzlerce sahabenin yanısıra, bizzat Hz. Peygamber’in halası Ümmü Haram binti Milhan’ın yaşlı haliyle o topraklara gelerek şehit düşmesidir.
Bütün kayıplar yüreklerde başlar.
Yüreklerinden Hz. Peygamber imanını ve aşkını yitirenler, yine yüreklerindeki KKTC’yi yitirmişler; ham hayaller uğruna Haçlı Avrupa’na peşkeş çekme illetine düşmüşlerdir.
Bilmeyenler veya bildikleri halde yürekleri perdelenenler için ma’lumu ilam ediyorum:
KKTC’nin bağımsızlık tarihi, merhum Rauf Denktaş’ın hayatıdır.
Denktaş bir dava adamıdır.
Davasını, içten ve dıştan tüm engellemelere rağmen KKTC’ye nakşetmiştir.
AKP iktidarı, bu bağlamda tarihi hatalar yapmıştır.
Haçlı AB’sinin aklıyla dün Denktaş’ı safdışı bırakma çabasına girenler, KKTC’yi safdışı bırakmışlar, Rum’un, Yunan’ın kucağına itmişlerdir. Akıl almadık tavizlere rağmen Batı’nın çifte standartlarından ve Haçlı oyunlarından başka bir şey görmeyen kimi devlet erkanımız, Avrupa Birliği hayalleri suya düşünce, geçmişte yaptıklarının farkına varmışlar, Denktaş’a reva gördükleri muameleden utanmışlar, başları önlerine düşmüştü. Merhum Denktaş’ın cenaze töreninde de başları önlerine eğikti.
Denktaş’ın Türkiye ve KKTC bayrağına sarılı nâşı ve davası ne kadar “yüce” ve “dev” idiyse; onun törenine iştirak eden Avrupa Birlikçilerinin pozisyonları o derece “cüce”ydi.
Türk milleti, Anadolu topraklarında, yani bu aziz vatanda huzurla ilelebet yaşamak istiyorsa, “vatan ve Kıbrıs” gerçeğini fark etmelidir.
Türk siyaseti KKTC’yi, Türkiye olarak, “vatan” olarak görmelidir. Ancak vatanı “satılık emlak” olarak görenler, Kıbrıs’ı da hayli hayli satar.
KKTC’nin kalkındırılması ve zengin bir vatan yapılması zor değildir. Türkiye’miz için olduğu kadar KKTC için de Prof. Dr. Baş’ın birçok kalkınma projeleri geliştirmiş ve kamuoyuna deklare etmiştir.
Hangi siyasi parti olursa olsun, KKTC’ye Avrupa Birliği penceresinden bakanlar ve oralar için somut çözümler oluşturamayanlar, Kıbrıs’ı “vatan” olarak göremezler. AB ham hayali uğruna Yunan ve Rum’a verilecek bahşiş ve promosyon olarak görmekten başka bir adım atamazlar… Toros adlı Gazi Dentaş’ın ve aziz şehitlerimizin önünde başları daima önlerine düşer. Bu siyasi kafalardan kurtulmazsak, önce Kıbrıs, ardından Türkiye düşer!
Kıbrıs’ı 21. yüzyılda “vatan” yapan dava adamıdır KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş.
Kıbrıs, mahalleydi, köydü, kazaydı, topluluktu. Mahalleyi, köyü, kazayı, toprağı ve insanıyla Kıbrıs’ı “vatan” yapmıştır merhum Denktaş.
Yukarıdaki tarihi tespitler Prof. Dr. Haydar Baş beye ait… Prof. Dr. Baş, yıllardan beri köşe yazılarında, konuşmalarında, ekranlarda, meydanlarda bu gerçeği hatırlatıyor.
Türkiye ne ise, Kuzey Kıbrıs odur.
Kıbrıs’ı kaybeden, Türkiye’yi kaybeder.
Anadolu’nun savunması Kıbrıs’tan başlar.
Anadolu’da huzurla yaşamak isteyen, Akdeniz’de var olmalıdır; Akdeniz’de var olmak ise, Kıbrıs’ta var olmak ile mümkündür.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türk İslam medeniyetimizin Akdeniz’deki mührüdür, Akdeniz’deki kalesidir.
Kıbrıs’ın tapusu, medeniyetimize aittir.
Kıbrıs’ın tapusu, yüzlerce sahabenin yanısıra, bizzat Hz. Peygamber’in halası Ümmü Haram binti Milhan’ın yaşlı haliyle o topraklara gelerek şehit düşmesidir.
Bütün kayıplar yüreklerde başlar.
Yüreklerinden Hz. Peygamber imanını ve aşkını yitirenler, yine yüreklerindeki KKTC’yi yitirmişler; ham hayaller uğruna Haçlı Avrupa’na peşkeş çekme illetine düşmüşlerdir.
Bilmeyenler veya bildikleri halde yürekleri perdelenenler için ma’lumu ilam ediyorum:
KKTC’nin bağımsızlık tarihi, merhum Rauf Denktaş’ın hayatıdır.
Denktaş bir dava adamıdır.
Davasını, içten ve dıştan tüm engellemelere rağmen KKTC’ye nakşetmiştir.
AKP iktidarı, bu bağlamda tarihi hatalar yapmıştır.
Haçlı AB’sinin aklıyla dün Denktaş’ı safdışı bırakma çabasına girenler, KKTC’yi safdışı bırakmışlar, Rum’un, Yunan’ın kucağına itmişlerdir. Akıl almadık tavizlere rağmen Batı’nın çifte standartlarından ve Haçlı oyunlarından başka bir şey görmeyen kimi devlet erkanımız, Avrupa Birliği hayalleri suya düşünce, geçmişte yaptıklarının farkına varmışlar, Denktaş’a reva gördükleri muameleden utanmışlar, başları önlerine düşmüştü. Merhum Denktaş’ın cenaze töreninde de başları önlerine eğikti.
Denktaş’ın Türkiye ve KKTC bayrağına sarılı nâşı ve davası ne kadar “yüce” ve “dev” idiyse; onun törenine iştirak eden Avrupa Birlikçilerinin pozisyonları o derece “cüce”ydi.
Türk milleti, Anadolu topraklarında, yani bu aziz vatanda huzurla ilelebet yaşamak istiyorsa, “vatan ve Kıbrıs” gerçeğini fark etmelidir.
Türk siyaseti KKTC’yi, Türkiye olarak, “vatan” olarak görmelidir. Ancak vatanı “satılık emlak” olarak görenler, Kıbrıs’ı da hayli hayli satar.
KKTC’nin kalkındırılması ve zengin bir vatan yapılması zor değildir. Türkiye’miz için olduğu kadar KKTC için de Prof. Dr. Baş’ın birçok kalkınma projeleri geliştirmiş ve kamuoyuna deklare etmiştir.
Hangi siyasi parti olursa olsun, KKTC’ye Avrupa Birliği penceresinden bakanlar ve oralar için somut çözümler oluşturamayanlar, Kıbrıs’ı “vatan” olarak göremezler. AB ham hayali uğruna Yunan ve Rum’a verilecek bahşiş ve promosyon olarak görmekten başka bir adım atamazlar… Toros adlı Gazi Dentaş’ın ve aziz şehitlerimizin önünde başları daima önlerine düşer. Bu siyasi kafalardan kurtulmazsak, önce Kıbrıs, ardından Türkiye düşer!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019