AB ve ABD, Türk hükümetinden pratik ve önemli adımlar atmasını bekliyor.
Bu adımların en önemlisi de Kıbrıs.
Kıbrıs'ta verilecek taviz Batılı ülkelere Anadolu'nun kapısını açacak.
AP dönem Başkanının ve de AP' deki en güçlü grupların yetkililerinin ifadesiyle "Türkiye'nin, Rum kesimini tanıması gerçekleşmeden müzakereler başlamayacaktır". Tanıma demek, KKTC'nin sonu ve Türk askerinin adada işgalci olduğunu kabul anlamına gelmektedir.
Sonuç Kıbrıs'ın Giritleştirilmesidir, bir Yunan adası olmasıdır.
Esasen Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ifadesiyle "Kıbrıs, bir Yavruvatan değil, vatan toprağıdır".
Çünkü "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, eğer uğrunda ölen varsa vatandır". Kıbrıs için aziz Türk milleti 5 binin üzerinde şehit vermiştir. Kıbrıs toprağı şehitlerimizin kanıyla yoğrulmuştur.
O halde Kıbrıs Türk'ün vatanıdır.
Başta Kıbrıs ve bayrağımızla ilgili, ülkemizin ekonomik ve siyasi yaşadığı son gelişmelerle alakalı en anlamlı miting geçtiğimiz Pazar Ankara Tandoğan'daydı.
500 bini aşkın vatan sevdalısı, ellerinde Türk ve KKTC bayraklarıyla Tandoğan'ı gelincik tarlasına döndürdüler.
Hep beraber haykırdılar: "Kıbrıs bizimdir, bizim kalacak".
Bu anlamlı mitingi tertip eden başta BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e, BTP yöneticilerine, BTP Ankara teşkilatına ve Pazar günü, tatil günü demeyip vatan için, bayrak için ve Kıbrıs için kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla hatta kundaktaki bebeğiyle mitinge iştirak eden tüm aziz milletimize şükranlarımı sunuyorum.
Bu vatan için fedakârlık yapanlar oldukça, hadlerini bilmeyenler asla muvaffak olamayacaklar.
70 milyon Türk insanı da vatanını ve milletini gerçekten seven 60'ı aşkın medya kuruluşu sayesinde "canlı" olarak bu güzide mitingi izlediler.
Bırakın Kıbrıs'ı, Türkiye'yi bile vatan olarak saymayan, bu vatan üzerinde Türk insanını fazlalık gören, AB ve ABD mandacılığını hasretle bekleyen, ülkenin bütün değerlerini Batılılara peşkeş çekmekten zevk alanlar da kös kös, çatlarcasına, endişeli gözlerle izlediler.
Nisan yağmuru nebatatı yeşertir, ama yılanın gözünü kör eder. Yarasalar gün ışığını asla sevmezler.
Yalan haber de yapamazlar çünkü yerli ulusal birçok TV kanalı canlı olarak yayınladı.
Eskiden yapıyorlardı ya, hani, böyle vatanın hayrına yapılan mitinglerin en arka taraflarından 3-5 kişiyi çekerek, "fazla da kalabalık olmadı canım" yalanlarını da ekliyorlardı.
Artık siz görmemezlikten de gelseniz, görmesi gerekenler görüyor ve duyuyor. Siz ise sadece kendinizi kandırmakla meşgulsünüz.
Bakın Türk bayraklarının coşkuyla dalgalandığı Tandoğan'da Prof. Dr. Haydar Baş neler diyor:
"Bugün aziz milletimizin, mübarek vatanımızın ve yüce dinimizin üzerindeki oyunların bozulduğu gündür."
"Şehitlik ve gazilik ruhu ile vatanımıza sahip çıktığımız süre içinde hiç kimse bu vatanı yabancı güçlere asla devredemeyecektir"
"Kıbrıs'a sahip olan Doğu Akdeniz'e hâkim olur, Ortadoğu'yu kontrol eder. Kıbrıs'a sahip olan Süveyş Kanlına, dolayısıyla Uzakdoğu, AB ve Rusya deniz ticaretini kontrolüne alır. Dolayısıyla Kıbrıs sadece Rum'un meselesi değildir."
"Kıbrıs'a sahip olan, Anadolu'ya da rahatça hükmedebilir. "
"Türkiye'mizin Anadolu'sunu savunmak Kıbrıs'tan başlar."
"Kıbrıs Yavruvatan değil, vatandır."
"Bayrak vatanın örtüsü, şühedanın kefeni, milletin namusudur. Bayrak, uğruna canların feda edildiği tüm mukaddesatın sembolüdür."
"Bayrağa hakaret, vatana, millete ve şühedaya hakarettir. Bayrağa hakaret milletimizin kimliğine, dinine ve devletine hakarettir."
"Bayrağımıza hakaret eden cüretkârlar, cesaretlerini AB'den almaktadırlar."
Ve daha nice veciz ifadeler...
Bütün bu uyarılara rağmen Kıbrıs'ı AB ve ABD'ye peşkeş çekenler, aziz Türk milleti önünde asla bu yaptıklarının hesabını veremezler.
Takke düştü, kel göründü.
Artık herkes net bir şekilde biliyor ki, Haydar Bey gibi vatan ve bayrak sevdalıları yıllardan beri gerçekleri ifade etmektedir. Bu ifadeler, hamasi duygulardan dolayı değil, gelecekte yaşanabilecek tehlike ve tehditleri bir siyaset adamına yakışır tarzda ferasetle görebilmelerinden kaynaklanmaktadır.
Mitingde yaşanılan problemlerden bahsedildi, ama en mükemmel olanı da bu problemlerin çözümlerinin de sunulmasıydı.
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.
Bu adımların en önemlisi de Kıbrıs.
Kıbrıs'ta verilecek taviz Batılı ülkelere Anadolu'nun kapısını açacak.
AP dönem Başkanının ve de AP' deki en güçlü grupların yetkililerinin ifadesiyle "Türkiye'nin, Rum kesimini tanıması gerçekleşmeden müzakereler başlamayacaktır". Tanıma demek, KKTC'nin sonu ve Türk askerinin adada işgalci olduğunu kabul anlamına gelmektedir.
Sonuç Kıbrıs'ın Giritleştirilmesidir, bir Yunan adası olmasıdır.
Esasen Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ifadesiyle "Kıbrıs, bir Yavruvatan değil, vatan toprağıdır".
Çünkü "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, eğer uğrunda ölen varsa vatandır". Kıbrıs için aziz Türk milleti 5 binin üzerinde şehit vermiştir. Kıbrıs toprağı şehitlerimizin kanıyla yoğrulmuştur.
O halde Kıbrıs Türk'ün vatanıdır.
Başta Kıbrıs ve bayrağımızla ilgili, ülkemizin ekonomik ve siyasi yaşadığı son gelişmelerle alakalı en anlamlı miting geçtiğimiz Pazar Ankara Tandoğan'daydı.
500 bini aşkın vatan sevdalısı, ellerinde Türk ve KKTC bayraklarıyla Tandoğan'ı gelincik tarlasına döndürdüler.
Hep beraber haykırdılar: "Kıbrıs bizimdir, bizim kalacak".
Bu anlamlı mitingi tertip eden başta BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e, BTP yöneticilerine, BTP Ankara teşkilatına ve Pazar günü, tatil günü demeyip vatan için, bayrak için ve Kıbrıs için kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla hatta kundaktaki bebeğiyle mitinge iştirak eden tüm aziz milletimize şükranlarımı sunuyorum.
Bu vatan için fedakârlık yapanlar oldukça, hadlerini bilmeyenler asla muvaffak olamayacaklar.
70 milyon Türk insanı da vatanını ve milletini gerçekten seven 60'ı aşkın medya kuruluşu sayesinde "canlı" olarak bu güzide mitingi izlediler.
Bırakın Kıbrıs'ı, Türkiye'yi bile vatan olarak saymayan, bu vatan üzerinde Türk insanını fazlalık gören, AB ve ABD mandacılığını hasretle bekleyen, ülkenin bütün değerlerini Batılılara peşkeş çekmekten zevk alanlar da kös kös, çatlarcasına, endişeli gözlerle izlediler.
Nisan yağmuru nebatatı yeşertir, ama yılanın gözünü kör eder. Yarasalar gün ışığını asla sevmezler.
Yalan haber de yapamazlar çünkü yerli ulusal birçok TV kanalı canlı olarak yayınladı.
Eskiden yapıyorlardı ya, hani, böyle vatanın hayrına yapılan mitinglerin en arka taraflarından 3-5 kişiyi çekerek, "fazla da kalabalık olmadı canım" yalanlarını da ekliyorlardı.
Artık siz görmemezlikten de gelseniz, görmesi gerekenler görüyor ve duyuyor. Siz ise sadece kendinizi kandırmakla meşgulsünüz.
Bakın Türk bayraklarının coşkuyla dalgalandığı Tandoğan'da Prof. Dr. Haydar Baş neler diyor:
"Bugün aziz milletimizin, mübarek vatanımızın ve yüce dinimizin üzerindeki oyunların bozulduğu gündür."
"Şehitlik ve gazilik ruhu ile vatanımıza sahip çıktığımız süre içinde hiç kimse bu vatanı yabancı güçlere asla devredemeyecektir"
"Kıbrıs'a sahip olan Doğu Akdeniz'e hâkim olur, Ortadoğu'yu kontrol eder. Kıbrıs'a sahip olan Süveyş Kanlına, dolayısıyla Uzakdoğu, AB ve Rusya deniz ticaretini kontrolüne alır. Dolayısıyla Kıbrıs sadece Rum'un meselesi değildir."
"Kıbrıs'a sahip olan, Anadolu'ya da rahatça hükmedebilir. "
"Türkiye'mizin Anadolu'sunu savunmak Kıbrıs'tan başlar."
"Kıbrıs Yavruvatan değil, vatandır."
"Bayrak vatanın örtüsü, şühedanın kefeni, milletin namusudur. Bayrak, uğruna canların feda edildiği tüm mukaddesatın sembolüdür."
"Bayrağa hakaret, vatana, millete ve şühedaya hakarettir. Bayrağa hakaret milletimizin kimliğine, dinine ve devletine hakarettir."
"Bayrağımıza hakaret eden cüretkârlar, cesaretlerini AB'den almaktadırlar."
Ve daha nice veciz ifadeler...
Bütün bu uyarılara rağmen Kıbrıs'ı AB ve ABD'ye peşkeş çekenler, aziz Türk milleti önünde asla bu yaptıklarının hesabını veremezler.
Takke düştü, kel göründü.
Artık herkes net bir şekilde biliyor ki, Haydar Bey gibi vatan ve bayrak sevdalıları yıllardan beri gerçekleri ifade etmektedir. Bu ifadeler, hamasi duygulardan dolayı değil, gelecekte yaşanabilecek tehlike ve tehditleri bir siyaset adamına yakışır tarzda ferasetle görebilmelerinden kaynaklanmaktadır.
Mitingde yaşanılan problemlerden bahsedildi, ama en mükemmel olanı da bu problemlerin çözümlerinin de sunulmasıydı.
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025