Genel bir değerlendirme olarak baştan söylemek gerekirse, bu ağır imtihanı ümmet kaybetmiştir, 'kırık not' tanımı yetmez, Kerbela imtihanında ümmet sıfır çekmiştir.
Hiçbir ayırım yapmadan, hiçbir mezhep, meşrep ve ekol adını zikretmeden dosdoğru bir teşhis koyacaksak eğer, ümmet-i Muhammed, bu meseleye güya tarafsız yaklaşmakla, biraz mesafeli durmakla ciddi hata içine düşmüştür.
Sahip oldukları imanı, Müslümanlıklarını kendisine borçlu oldukları son elçi, son Peygamber Hz. Muhammed aleyhisselamın canlarına, ciğerlerine, torunlarına ve torunlarının çocuklarına karşı işlenen bu korkunç cinayet karşısında sessiz kalanlar, hatta cani ve katiller sürüsünün cürümlerini hafifletmek için kalem oynatanlar, kelam edenler, kesinlikle kalemlerine de, kelamlarına da yazık etmişlerdir.
Hem o elçiye ümmet olmak iddiasında bulunmak hem de o elçinin acısına, ıstırabına ve derin elemine bigâne kalmanın mantıklı bir izahı olamaz.
Hem son elçinin 'sünneti üzere yaşıyoruz' iddiasında bulunmak hem de, o elçinin sünnetini ihya etmek için canlarını feda eden evlad u iyalinin, yaşadıkları o korkunç felakete ilgisiz kalmak, katillerini temize çıkartmak için kırk dereden su taşımaya çalışmak, bırakın Müslümanlığı, insanlıkla bile asla bağdaşamaz.
Kerbela çölünde canını ortaya koyan İmam Hüseyin, çığırından çıkarılan, amaçlarından saptırılarak Ümeyye oğullarının saltanatına payanda olarak kullanılmaya başlanan Yüce İslam'ı ve dolayısıyla dedesinin sünnetini ihya etmeyi hedeflemişken, o Kerbela şehidinin bu fedakârlığını umursamayanların, hafife alanların 'sünnet ehli' olma iddiaları kelimenin tam anlamıyla gülünçtür.
Sünnetin merkezinde doğmuş, vahiy evinde yetişmiş ve büyümüş olan İmam Hüseyin, Yüce İslam'ın, Emevilerin aile saltanatına payanda yapılmasına karşı çıktığı için, yönetim emanetinin ehliyetsiz kişilerin eline geçtiğini gördüğü için, canı pahasına, evlad u iyalinin katledilmesi pahasına mücadeleyi tercih etmiş ve şehadeti seçmiştir.
Kerbela şehidinin bu onurlu çıkışını ve anlamlı duruşunu anlamayanlar, anlamak için gayret sarf etmeyenler, bu vurdumduymaz, bu umursamaz tavırlarından dolayı üstlendikleri vebal yetmezmiş gibi, bir de kalkıp kendilerinin 'sünnet ehli' olduklarını iddia ediyorlar.
Sünnet nerede, sünnetin merkezi nerede ve siz neredesiniz diye sormak lazım.
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025