Elbette kara propaganda… Gerek 14 Mayıs gerekse 28 Mayıs seçim sonuçlarını nasıl okumalı?
"Akıl geride, duygu ve algı önde" diye okumak olanaklı.
Neler yaşanmadı ki bu seçimlerde. Hukuksuzluk adına yok yok!
Anayasaya karşı hile, eşit koşullarda yapılmayan siyasal rekabet, dürüstlük toz duman… Şantaj, montaj gırla gitsin.
Bütün bunlar olurken, seçimlerin dürüstlük içinde yapılmasını sağlamakla yükümlü ve yetkili tek kurum olan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) bu anayasal görevini yerine getirebildi mi? Ne gezer; adaylığı tartışmalı olanlar için, devlet olanaklarını kendi siyasal propagandalarında yüzsüzce kullananlar için gereğini yapmayarak bağımsızlığına gölge düşürdü. Bu gölge aynı zamanda seçimlerin meşruiyetine de düşmüş oldu.
Algı sorununa gelince;
Oluşan bilgi kirliliği… Ve yalanlar. Her yalan söylendiğinde, belli bir çıkar grubunun temsil, bir sosyal gruba karşı diğerinin savunulduğu böylece toplumu ayrıştıran bir algı operasyonu. Siyasiler arasında oynanan oyunun demokrasi diye yutturulması.
Toplumu sarsan gerçek problemlerin önce üzerlerinin örtülmesi, eylemsizlikle örtünün altında mayalanan problemlerin aslının bozulmasını, kitlelerin olay ve olguları, doğru algılayamamalarına hatta unutmalarına yol açmıştır.
Böylesi bir ortamda siyaset/otorite, her türden eleştiriyi reddetme tepkisini göstermiş, bu da sorunların kökleri ile doğru bağlantının kurulmasını önlediği gibi, ahlak ile hukuk arasındaki irtibatı tamamen keserek yalanın büyümesine neden olmuştur.
Toplumların manevi ayar mekanizmalarını yitirmeye başladığı bir dönemden geçiyoruz. Hiç kimsenin hayal dahi etmediği bu zaman diliminin duyarlı, hakikati arayan kişiler için verdiği acı ve sıkıntı dayanılmaz olmalıdır.
Etik ve ahlaki değerlerin vicdandaki etkisini yitirmesi, karar/oy vermede yanlışın doğrunun önüne geçmesine neden olmaktadır.
Etik ve ahlaki bozulmalar bir kez başladı mı, onarımın zor olacağı unutulmamalıdır. Aslında temel amaç, öncelikle bu tür bozulmaların önüne geçilmesi ve bunun önlenmesidir.
Bireyi temel alan eğitim, sağlık, beslenme ve insan onuruna yaraşır bir yaşam hedeflenmelidir.
Yaşamın etik ve ahlaka uygun hale getirilmesi altın bir ilke olarak kabul edilmelidir.
Seçim sonuçları bir anlamda Türkiye'deki eğitimin aynasıdır.
Eğitimimiz tam bir yamalı bohçadır. İlkokuldan üniversiteye kadar her eğitim kurumunun devlet, özel, vakıf türleri var. Hocalar bilimsel özerklikten mahrum. Hoca başına öğrenci sayısından, ya da eğitim niteliğinden, yayın sayısından söz etmeyelim.
Sözün özü eğitim sistemi/sistemsizliği bu olunca, sandıktan çıkan sonuçlarda da akıl geride, duygu ve algı önde oluyor.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023