İmtihanlar başlamadan kimlerin kazanıp kimlerin kaybedeceği hiç bilinmez. Sorulan sorulara verilen cevaplar neticesinde imtihanda başarı gösterenler kazanır, başarısız olanlar geçememiş olurlar. İmtihanlarda o soruların sorulması ise aslında iki sebepten yapılır.
Birincisi imtihan olan kişinin bilgisini, becerisini ve birçok özelliklerini görmek için yapılır. İmtihanların ikinci yapılış amacı ise imtihan olan kişinin kendisini görmesi, neleri yapıp neleri yapamayacağını anlaması içindir.
Hepimiz ister çok, ister az, hayatımızın belirli bir bölümünde belirli bir eğitim almışızdır. Bir öğretmenin, aynı sınıfta imtihandaki çocukların, bazılarının neredeyse soru kâğıdını kendisinin doldurması, diğer tarafta hoşlanmadığı öğrencilerinin cevap kâğıdındaki cevapları silmesine benzetiyorum, kazanacakların belli olduğu imtihanları.
Üniversite giriş imtihanının, soru bankasını hazırlayan kurulun, tutup da bizim çocuklar dediği insanları hak etmedikleri yerlere oturtmaları, hem o mevkilere oturtulan insanlara, hem de o toplumda yaşayıp da, doktorundan, şoföründen, çöpçüsünden ve sair kamu hizmeti alacak, hizmet bekleyen vatandaşa atılmış en büyük kazık ve ihanettir.
Kamuda hizmet etmek isteyenlerin, hileli bir imtihanla, hak etmedikleri mevkileri aldıklarını görmemiz, vicdanlarımızı ne kadar rahatsız ediyor! Neticesinde ise hizmet bekleyen bütün bir topluma nasıl zararları dokunuyor değil mi?
Hayatımızı şekillendiren en önemli etkenlerden biride hiç şüphesiz iktisadi yaşantımızdır. Yaşadığımız kültürel çevrenin öğretilerine göre şekillendirdiğimiz iktisadi hayatımızda kazanacakların belli olduğu bir yarışın, bir imtihanın içinde olduğumuzu hiç düşünebildik mi?
Yalanın, dolanın, çalmanın, insan aldatmanın, malı stok yapmanın, kârda hat tanımamanın kültürel çevre tarafından bilinçaltımıza, ticarette yapılmaması gereken işler olarak kazındığı toplumsal bir iktisadi hayat, sizce kazanacakların belli olduğu bir mücadele, bir imtihan değil mi?
Bir tarafta elleri bağlı olanlarla, diğer tarafta ayakları bağlı olanların girdiği yemek yeme yarışmasına benzemiyor mu? Kimin kazanacağı baştan belli! Günümüzdeki kamu hizmetlerinde görev alacak yeterlilik imtihanının aynısı esnafa, tüccara, üreticiye, sanayiciye, finansçıya, her meslek erbabına yapılmalı.
Uyguladığı, sergilediği mesleğinde; doğru, çalışkan, hakkaniyetli, insancıl olanların bilinip öne çıkartılması ve örnek alınması adına!
Şimdi hemen bu kapitalist liberal serbest piyasada nereden çıkardın yeterlilik imtihanını, zaten imtihanlardaki adaletsizlikten bıktık usandık, dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Hepimizin aklına Ahi Evran'ın geldiği çok doğru. Aynı Ahi Evran gibi meslek odalarımızda liyakat sahibi hakkaniyetli insanlar yetiştirmemiz gerekiyor. Yoksa sepetin içindeki bir çürük elma, sepetteki bütün elmaları çok çabuk çürütebiliyor!
Ne dersiniz millete vekil olmak isteyenleri de, yeterlilik imtihanına tabi tutalım mı?
Hangi kurulla mı diye sordunuz? Orasını da siz düşünün!
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024