Diyelim ki karga ile bülbül eş oldu, arkadaş oldu, kanatlandılar, dağ dere-tepe dolaştı durdular ve acıktılar, sıra yemeğe geldi.
Karganın yediğinden bülbül yiyebilir mi?
Karga gidip kondu bir leşin başına, bir çöplüğün ortasına bülbül aynı yere konabilir mi? Karga da durabilir mi?
Karga; insanlar arasında da çokça bulunan "Helal haram ver Allah'ım/Aciz kulun yer Allah'ım" cinsinden bir kuş, bir yaratık; ya bülbül? Bülbül nazik, nazenin, her önüne geleni yiyemeyen bir kuş.
Diyelim ki, bu iki arkadaştan her biri kendi mizacına göre bir şeyler yedi, karınlarını doyurdu ve sıra ötmeye geldi. Siz kimi dinelemek istersiniz!
Sizce, bülbül ile karganın sesleri uyar mı birbirine? Dinleyenlere huzur verir mi?
Bülbül güle sevdalıdır, sesi ona göre çıkar, karga leşe sevdalıdır sesi ona göre çıkar, onun için şair mısranın sonunda bir "amma" koymuş. Açıklaması vardır herhalde...
Karga da bülbüle eş olur amma;
Sonunda beraber ötüşmek lazım.
Bülbül ile karganın beraber ötüştüğünü düşünün ve Ali Gedik Bey'in sık söylediği gibi, ortaya çıkacak "adam kaçıran" makamlarını hayal edin.
Bu mısraların sahibi, seksenine merdiven dayamış ve yetmiş yıldır gün ışığına, görme kabiliyetine hasret olan Mevlüt İhsani'den birifing alacak, hem de makam mevki sahibi milyonlarca insanımız var.
Prof. Dr. Haydar Baş bey yıllardır işte bunu söylüyor; ey Türk milleti! Sen bülbülsün, sen güle sevdalısın, gel vazgeç bu kargalarla beraber olma sevdasından. Sen gülşenlerde, gül bahçelerinde, gül dallarında güzel sesinle öterken, birdenbire kargalara kara sevda ile bağlanman yanlıştır, kendine gel!
Avrupa'nın tarihi ortada, ABD'nin tarihi ortada, sicilleri hayli kabarık. Her ikisinin de bu gün ulaştıkları zenginliklerinin temelinde nice mazlum milletlerin kanı var, canı var, alınteri var. Yani onlar kargameşrep, sen bülbülmeşrepsin. Senin deden Bağdat'ta iken, Basra'da iken, Musul'da, Kerkük'te iken diktiği minareler, ektiği kubbeler, yaptığı ilim irfan yuvaları, şifahaneler yüzyıllardır hala ayaktadırlar ama daha dün o şehirleri işgal edenler yüzünden yaralıdırlar, yıkıktırlar, viranedirler.... Sakinleri ise tam altı aydır kan kusuyorlar.
İşgal güçleri gecenin her hangi bir saatinde dalıyor hanelerine, yatak odalarına, minik, minnacık çocuklar tekme, tokat, dipçik, bazen de silah seslerine uyanıyorlar.
Bugün, burnumuzun dibinde, din kardeşlerimizin başına konan leş kargalarını, kardeşlerimizin hanesini viran edip oralarda tüneyen baykuşları görüp de, hala haçlı dünyasından bir şeyler bekliyorsanız, onlara sempati ile bakıyorsanız, onları sempatik gösterme gayreti içinde iseniz, ne diyelim; sizin basiretinize de yazıklar olsun, firasetinize de yazıklar olsun...
Bu milleti karga yapamazlar amma, bülbül kalma şansı da günden güne azalıyor, yazık...
Karganın yediğinden bülbül yiyebilir mi?
Karga gidip kondu bir leşin başına, bir çöplüğün ortasına bülbül aynı yere konabilir mi? Karga da durabilir mi?
Karga; insanlar arasında da çokça bulunan "Helal haram ver Allah'ım/Aciz kulun yer Allah'ım" cinsinden bir kuş, bir yaratık; ya bülbül? Bülbül nazik, nazenin, her önüne geleni yiyemeyen bir kuş.
Diyelim ki, bu iki arkadaştan her biri kendi mizacına göre bir şeyler yedi, karınlarını doyurdu ve sıra ötmeye geldi. Siz kimi dinelemek istersiniz!
Sizce, bülbül ile karganın sesleri uyar mı birbirine? Dinleyenlere huzur verir mi?
Bülbül güle sevdalıdır, sesi ona göre çıkar, karga leşe sevdalıdır sesi ona göre çıkar, onun için şair mısranın sonunda bir "amma" koymuş. Açıklaması vardır herhalde...
Karga da bülbüle eş olur amma;
Sonunda beraber ötüşmek lazım.
Bülbül ile karganın beraber ötüştüğünü düşünün ve Ali Gedik Bey'in sık söylediği gibi, ortaya çıkacak "adam kaçıran" makamlarını hayal edin.
Bu mısraların sahibi, seksenine merdiven dayamış ve yetmiş yıldır gün ışığına, görme kabiliyetine hasret olan Mevlüt İhsani'den birifing alacak, hem de makam mevki sahibi milyonlarca insanımız var.
Prof. Dr. Haydar Baş bey yıllardır işte bunu söylüyor; ey Türk milleti! Sen bülbülsün, sen güle sevdalısın, gel vazgeç bu kargalarla beraber olma sevdasından. Sen gülşenlerde, gül bahçelerinde, gül dallarında güzel sesinle öterken, birdenbire kargalara kara sevda ile bağlanman yanlıştır, kendine gel!
Avrupa'nın tarihi ortada, ABD'nin tarihi ortada, sicilleri hayli kabarık. Her ikisinin de bu gün ulaştıkları zenginliklerinin temelinde nice mazlum milletlerin kanı var, canı var, alınteri var. Yani onlar kargameşrep, sen bülbülmeşrepsin. Senin deden Bağdat'ta iken, Basra'da iken, Musul'da, Kerkük'te iken diktiği minareler, ektiği kubbeler, yaptığı ilim irfan yuvaları, şifahaneler yüzyıllardır hala ayaktadırlar ama daha dün o şehirleri işgal edenler yüzünden yaralıdırlar, yıkıktırlar, viranedirler.... Sakinleri ise tam altı aydır kan kusuyorlar.
İşgal güçleri gecenin her hangi bir saatinde dalıyor hanelerine, yatak odalarına, minik, minnacık çocuklar tekme, tokat, dipçik, bazen de silah seslerine uyanıyorlar.
Bugün, burnumuzun dibinde, din kardeşlerimizin başına konan leş kargalarını, kardeşlerimizin hanesini viran edip oralarda tüneyen baykuşları görüp de, hala haçlı dünyasından bir şeyler bekliyorsanız, onlara sempati ile bakıyorsanız, onları sempatik gösterme gayreti içinde iseniz, ne diyelim; sizin basiretinize de yazıklar olsun, firasetinize de yazıklar olsun...
Bu milleti karga yapamazlar amma, bülbül kalma şansı da günden güne azalıyor, yazık...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025