24 Haziran seçimleri öncesi artış rekorları kıran döviz kurları, yüksek enflasyon, kısa vadeli borçların ve cari açığın finansmanı için duyulan yabancı para ihtiyacı, yaşanan bu kötü tablodan darbe yiyen özel sektör temsilcilerinin feryatları arasında sıkışıp kalan
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkçası ne yaptığını,
ne söylediğini bilmiyor.
Normal vatandaşları saymıyorum, onlar zaten ne
olduğunu anlayamıyor.
Sayın Erdoğan bir taraftan "serbest piyasa ekonomisi" derken, diğer taraftan "milli ekonomi" diyebiliyor.
Kendileri ve ekonomi kurmayları ABD'lerde, İngilterelerde kesilen yabancı para musluklarının akması için kırk takla atarken, yaptığı konuşmalarda milli ekonomi, milli para, yerli para diyebiliyor.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Hatırlarsanız, Sayın Erdoğan geçtiğimiz aylarda, İran'la, Rusya'yla ve Çin'le milli paralarla ticaret yapmaya başlandığından bahsediyordu. Önceki gün de bir haber kanalı ve yandaş basın organlarında çıkan bir haber, gerçekten akla durgunluk verecek bir nitelikteydi.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın milli ekonomi modeli Batı'yı rahatsız etti" başlığıyla verilen haberde doların artış nedeni olarak "Erdoğan'ın kendine özgü bir milli ekonomi modeli uygulaması ve bu sebeple Batının Erdoğan'ı istememesi" olarak gösterildi.
Erdoğan milli ekonomi modeli uyguladığı için Batı ona operasyon yapıyormuş! Ülkemin ekonomik ve siyasi tablosu "tiyatro"yu geçti artık "komedi"ye dönüştü.
Halbuki Erdoğan, AKP'li eski milletvekillerine Beştepe'de verdiği iftarda şunları söyledi:
"Türkiye, serbest piyasa ekonomisini tüm kurallarıyla ve kurumlarıyla uygulayan bir ülkedir. Bugün olduğu gibi yeni yönetim sisteminde de para politikalarında küresel yönetişim ilkelerine bağlı kalmayı sürdüreceğiz." (www.tccb.gov.tr, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı resmi internet sitesi)
Serbest piyasa ekonomisi, Kapitalizmin diğer adıdır. Kapitalizmi tüm kurallarıyla ve kurumlarıyla uyguladığını açıkça beyan eden Erdoğan'ın modeli nasıl milli ekonomi olabilir? "Küresel yönetişim ilkelerine bağlı kalınarak" nasıl milli ekonomi uygulanabilir?
Daha önce de defalarca ifade ettik ama bir kez daha altını çizerek vurgulamak istiyorum: Sayın Erdoğan! Sizin de gayet iyi bildiğiniz gibi, "Milli Ekonomi Modeli", "Milli Para", "Milli Paralarla Ticaret" Prof. Dr. Haydar Baş'ın adına tescillidir ve patenti alınmıştır.
Sahibinin onayı alınmadan bunların ismini ifade edemeyeceğiniz gibi, kendinize hiç mal edemezsiniz. Bunun hukuktaki karşılığı bellidir.
Milli Ekonomi Modeli (MEM) 2005 yılında İstanbul'da gerçekleştirilen Birinci MEM Kongresi'nde tüm dünyaya ilan edilmiş ve o günden bugüne 9 uluslararası kongre gerçekleştirilmiştir. Bu kongrelere Rusya, ABD, Almanya, İngiltere, Hollanda, Fransa, Avusturya ve daha birçok ülkeden 500'ü aşkın bilim adamı katılmış ve modeli öven tebliğler sunmuşlardır. 10'uncusu da bu hafta sonu Bursa Buttim'de "Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli tezi ekseninde şekillenen milli paraların oluşturduğu yeni dünya düzeni" konu başlığıyla 40'ı aşkın yerli-yabancı akademisyenin katılımıyla
gerçekleştirilecek.
Sayın Erdoğan! Hem sürdürülebilir borçlanma deyip kapı kapı yabancı para dileneceksiniz, hem de milli ekonomi diyeceksiniz; halbuki Milli Ekonomi Modeli (MEM) emek ve üretim karşılığı Milli Para'yı devreye koyarak borçlanmayı sıfır düzeyine indirmektedir.
Hem madenleri, stratejik, karlı kamu kuruluşlarını haraç mezat yabancılara devredeceksiniz, hem de milli ekonomi diyeceksiniz; halbuki MEM, gerek madenlerin gerekse kamu şirketlerinin millileştirilmesinden ve devlet-millet ortaklığıyla işletilmesinden yanadır.
Hem tarımı, hayvancılığı yerli ve milli olmaktan çıkartıp AB'ye, ABD'ye kurban edip ithalata bağımlı kılacaksınız, hem de milli ekonomi, milli tarım diyeceksiniz; halbuki MEM, yüzde 100 yerli ve milli tarımın ve de hayvancılığın formüllerini ortaya koymaktadır.
Hem faizle borç alınan doların karşılığı TL basmaya devam edeceksiniz, hem de milli ekonomi, milli para, yerli para diyeceksiniz; halbuki Milli Ekonomi Modeli emek ve üretim karşılığı para basılması gerektiğini belirtiyor, bu paraya Milli Para diyor, bununla yapılan
ticarete Milli Paralarla Ticaret diyor.
Sayın Erdoğan! 1 kuruş milli paranın olmadığı ekonominin adı nasıl "milli ekonomi" olabilir?
Hem ülkemizi hammadde ve enerji ithalatına mahkum edeceksiniz, hem de milli ekonomi, milli enerji diyeceksiniz; halbuki MEM, 3 katrilyon dolarlık yerli hammadde ve enerji kaynağını devreye koyacağını
belirtmektedir.
Sizinki milli ekonomiyse, söyler misiniz, neden icralar, hacizler artıyor, neden asgari ücret açlık sınırının altında, neden halkın yüzde 90'ı yoksulluk sınırı altında?
Neden taşı, kumu, betonu, demiri, çeliği Türkiye'de olmasına rağmen, çalışan Türk işçisi olmasına rağmen yollarımızı, tünellerimiz, köprülerimizi yabancı sermaye yapmak zorunda?
Siyasilerimiz yaptıklarına milli ekonomi modeli diyerek iki cinayeti aynı anda işliyorlar:
Birincisi patentli bir modelin ismini kendilerine mal ederek çalmış oluyorlar. İkincisi ise, kapitalist anlayışla yaptıkları bütün yanlışlara "milli ekonomi" diyerek modelin ismini lekelemeye çalışıyorlar. Ama şu bir gerçek ki güneş asla balçıkla sıvanamaz.
Sadece kendilerini kandırıyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkçası ne yaptığını,
ne söylediğini bilmiyor.
Normal vatandaşları saymıyorum, onlar zaten ne
olduğunu anlayamıyor.
Sayın Erdoğan bir taraftan "serbest piyasa ekonomisi" derken, diğer taraftan "milli ekonomi" diyebiliyor.
Kendileri ve ekonomi kurmayları ABD'lerde, İngilterelerde kesilen yabancı para musluklarının akması için kırk takla atarken, yaptığı konuşmalarda milli ekonomi, milli para, yerli para diyebiliyor.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Hatırlarsanız, Sayın Erdoğan geçtiğimiz aylarda, İran'la, Rusya'yla ve Çin'le milli paralarla ticaret yapmaya başlandığından bahsediyordu. Önceki gün de bir haber kanalı ve yandaş basın organlarında çıkan bir haber, gerçekten akla durgunluk verecek bir nitelikteydi.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın milli ekonomi modeli Batı'yı rahatsız etti" başlığıyla verilen haberde doların artış nedeni olarak "Erdoğan'ın kendine özgü bir milli ekonomi modeli uygulaması ve bu sebeple Batının Erdoğan'ı istememesi" olarak gösterildi.
Erdoğan milli ekonomi modeli uyguladığı için Batı ona operasyon yapıyormuş! Ülkemin ekonomik ve siyasi tablosu "tiyatro"yu geçti artık "komedi"ye dönüştü.
Halbuki Erdoğan, AKP'li eski milletvekillerine Beştepe'de verdiği iftarda şunları söyledi:
"Türkiye, serbest piyasa ekonomisini tüm kurallarıyla ve kurumlarıyla uygulayan bir ülkedir. Bugün olduğu gibi yeni yönetim sisteminde de para politikalarında küresel yönetişim ilkelerine bağlı kalmayı sürdüreceğiz." (www.tccb.gov.tr, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı resmi internet sitesi)
Serbest piyasa ekonomisi, Kapitalizmin diğer adıdır. Kapitalizmi tüm kurallarıyla ve kurumlarıyla uyguladığını açıkça beyan eden Erdoğan'ın modeli nasıl milli ekonomi olabilir? "Küresel yönetişim ilkelerine bağlı kalınarak" nasıl milli ekonomi uygulanabilir?
Daha önce de defalarca ifade ettik ama bir kez daha altını çizerek vurgulamak istiyorum: Sayın Erdoğan! Sizin de gayet iyi bildiğiniz gibi, "Milli Ekonomi Modeli", "Milli Para", "Milli Paralarla Ticaret" Prof. Dr. Haydar Baş'ın adına tescillidir ve patenti alınmıştır.
Sahibinin onayı alınmadan bunların ismini ifade edemeyeceğiniz gibi, kendinize hiç mal edemezsiniz. Bunun hukuktaki karşılığı bellidir.
Milli Ekonomi Modeli (MEM) 2005 yılında İstanbul'da gerçekleştirilen Birinci MEM Kongresi'nde tüm dünyaya ilan edilmiş ve o günden bugüne 9 uluslararası kongre gerçekleştirilmiştir. Bu kongrelere Rusya, ABD, Almanya, İngiltere, Hollanda, Fransa, Avusturya ve daha birçok ülkeden 500'ü aşkın bilim adamı katılmış ve modeli öven tebliğler sunmuşlardır. 10'uncusu da bu hafta sonu Bursa Buttim'de "Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli tezi ekseninde şekillenen milli paraların oluşturduğu yeni dünya düzeni" konu başlığıyla 40'ı aşkın yerli-yabancı akademisyenin katılımıyla
gerçekleştirilecek.
Sayın Erdoğan! Hem sürdürülebilir borçlanma deyip kapı kapı yabancı para dileneceksiniz, hem de milli ekonomi diyeceksiniz; halbuki Milli Ekonomi Modeli (MEM) emek ve üretim karşılığı Milli Para'yı devreye koyarak borçlanmayı sıfır düzeyine indirmektedir.
Hem madenleri, stratejik, karlı kamu kuruluşlarını haraç mezat yabancılara devredeceksiniz, hem de milli ekonomi diyeceksiniz; halbuki MEM, gerek madenlerin gerekse kamu şirketlerinin millileştirilmesinden ve devlet-millet ortaklığıyla işletilmesinden yanadır.
Hem tarımı, hayvancılığı yerli ve milli olmaktan çıkartıp AB'ye, ABD'ye kurban edip ithalata bağımlı kılacaksınız, hem de milli ekonomi, milli tarım diyeceksiniz; halbuki MEM, yüzde 100 yerli ve milli tarımın ve de hayvancılığın formüllerini ortaya koymaktadır.
Hem faizle borç alınan doların karşılığı TL basmaya devam edeceksiniz, hem de milli ekonomi, milli para, yerli para diyeceksiniz; halbuki Milli Ekonomi Modeli emek ve üretim karşılığı para basılması gerektiğini belirtiyor, bu paraya Milli Para diyor, bununla yapılan
ticarete Milli Paralarla Ticaret diyor.
Sayın Erdoğan! 1 kuruş milli paranın olmadığı ekonominin adı nasıl "milli ekonomi" olabilir?
Hem ülkemizi hammadde ve enerji ithalatına mahkum edeceksiniz, hem de milli ekonomi, milli enerji diyeceksiniz; halbuki MEM, 3 katrilyon dolarlık yerli hammadde ve enerji kaynağını devreye koyacağını
belirtmektedir.
Sizinki milli ekonomiyse, söyler misiniz, neden icralar, hacizler artıyor, neden asgari ücret açlık sınırının altında, neden halkın yüzde 90'ı yoksulluk sınırı altında?
Neden taşı, kumu, betonu, demiri, çeliği Türkiye'de olmasına rağmen, çalışan Türk işçisi olmasına rağmen yollarımızı, tünellerimiz, köprülerimizi yabancı sermaye yapmak zorunda?
Siyasilerimiz yaptıklarına milli ekonomi modeli diyerek iki cinayeti aynı anda işliyorlar:
Birincisi patentli bir modelin ismini kendilerine mal ederek çalmış oluyorlar. İkincisi ise, kapitalist anlayışla yaptıkları bütün yanlışlara "milli ekonomi" diyerek modelin ismini lekelemeye çalışıyorlar. Ama şu bir gerçek ki güneş asla balçıkla sıvanamaz.
Sadece kendilerini kandırıyorlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025