En son söylenmesi gerekeni en başta söyleyelim.
"Türk halkı fena halde kandırılıyor."
Nasıl mı?
İzah edelim.
Önümüzde 2 güncel örnek var.
Biri terörle müzakere süreci diğeri de İsrail özür diledi iddiası.
***
PKK meselesini önceki yazılarımızda detaylıca değerlendirdik.
Ortada PKK silah bıraktı diye koskoca bir yalan var.
Adamlar yurt dışına çekilmek için TBMM'den yasal güvence istiyor.
Bakın terör örgütünün 2 numaralı ismi Bayık neler söylüyor; "Gerilla yasal güvenceyi görmeden tek bir adım geri atamaz. Meclisin karar alması, çağrıda bulunması gerekiyor.”
Evet... Herşey ortada, bir bölünme pazarlığı var. Biz ise "PKK bitirildi" yalanıyla uyutuluyoruz.
Başbakan, Apo'ya bir tv ve jimnastik aleti dışında hiç bir şey vermemişmiş...
Başkanlık sistemi ve eyalet açıklamasının, anayasanın ilk 3 maddesinin dahi değiştirilmek istenmesinin bu işle zinhar bir alakası yok!
Uzun lafın kısası PKK meselesinde halk kan-dı-rı-lı-yor.
***
Gelelim kandırıldığımız ikinci mevzuya.
O da İsrail'in Mavi Marmara baskını.
"İsrail'i dize getirdik, özür dilettik, tüm şartlarımız koşulsuz kabul edildi" diyorlardı.
Ne yazık ki gerçekler Türkiye'de estirilen zafer havasının tam tersi.
***
İşte bunun delili, ispatı.
Önce şartlarımız neydi onu hatırlayalım.
1-İsrail resmen özür dileyecek.
2-Mavi Marmara kurbanlarının yakınlarına tazminat ödenecek.
3-Gazze'ye ambargo kaldırılacak.
Gelin şimdi madde madde "tüm şartlarımız koşulsuz kabul edildi" kandırmacasını deşifre edelim.
***
"İsrail özür diledi" diyorlar ancak ortada bu özüre dair hiç bir yazılı belge yok.
Bir devlet başka bir devletten özür diliyorsa bunun kaydının olması lazım, değil mi?
Ama yok!
Bu özürü Erdoğan'dan başka duyan yok.
Onun şahidi de Obama!
***
İkinci şartımız İsrail'in Mavi Marmara kurbanlarının ailelerine tazminat ödemesiydi.
Burada da ince bir detay ortaya çıktı.
Bizimkiler İsrai'e davaları geri çekme sözü vermiş. Şimdi ailelere bu yönde telkinler yapılıyor. Zira İsrail davasını geri çekmeyene tazminat ödemeyecek.
Bu da etti mi size ikinci kandırmaca.
***
3. kandırmaca ise "İsrail Gazze'ye amgargoyu gevşetecek" açıklaması.
Kandırmacanın en büyüğü de bu.
Çünkü İsrail Gazze'ye ambargoyu bırakın kaldırmayı daha da sertleştirdi.
Obama, Erdoğan ve Netanyahu arasında o meşhur telefon görüşmenin gerçekleştirildiği gün Gazzeli balıkçıların 6 mil olan denize açılma hakkı 3 mile indirildi.
Bu yazıyı kaleme aldığım sırada ise İsrail uçakları Gazze'ye yine bomba yağdırıyordu.
***
Evet... 3 şart ve 3 kandırmaca...
Herşey ayan beyan ortada.
Tüm bunlar olurken bizim strateji dehası Dışişleri Bakanımızın şu sözleri aklıma geldi.
"Eğer haklı iseniz, haklı olduğunuza inanıyorsanız ve bunu kararlılıkla başı dik bir şekilde, hiçbir zaman hiçbir kimseye dönük olarak öfkeyle ifade etmeden, basiretle sabit bir adımla bunu takip ediyorsanız; sonunda o hakkı alırsınız. Biz bu inançla son üç yıldır gizli açık her türlü diplomatik yolu denedik ve hamdolsun bugün bu hedefe ulaştık."
***
Hedefe ulaştık diyen sayın Davutoğlu'na TBMM'nin 2 Haziran 2010 tarihinde oy birliği ile kabul ettiği şu bildiriyi hatırlatmak isterim.
"Bu saldırı BM yasasının ve uluslararası hukukun açık bir ihlâlidir.
İsrail Hükümeti, bu saldırı dolayısıyla resmen özür dilemeli, olayın sorumlularının yargılanarak cezalandırılmalarını sağlamalı, saldırının mağdurlarına tazminat ödemelidir.
Türkiye, İsraile karşı millî ve uluslararası yargı yollarına başvurmalıdır.
TBMM Gazzeye yönelik insanlık dışı abluka ve ambargonun derhal kaldırılmasını beklemektedir. "
Bildiri böyle.
Şimdi bir bu bildiriye bakın bir de fiili duruma.
***
Sesini özlediği Obama'nın ricasını (!) kıramayan sayın Erdoğan'ın gözü ne meclis kararı dinlemiş, ne de dış politika teamülleri.
Ne sesmiş şu Obama'daki be...
Bir rica(!) ile yelkenler suya indirildi.
Yazımı şöyle bitirmek istiyorum.
"Ey aşk sen nelere kadirsin!..”
"Türk halkı fena halde kandırılıyor."
Nasıl mı?
İzah edelim.
Önümüzde 2 güncel örnek var.
Biri terörle müzakere süreci diğeri de İsrail özür diledi iddiası.
***
PKK meselesini önceki yazılarımızda detaylıca değerlendirdik.
Ortada PKK silah bıraktı diye koskoca bir yalan var.
Adamlar yurt dışına çekilmek için TBMM'den yasal güvence istiyor.
Bakın terör örgütünün 2 numaralı ismi Bayık neler söylüyor; "Gerilla yasal güvenceyi görmeden tek bir adım geri atamaz. Meclisin karar alması, çağrıda bulunması gerekiyor.”
Evet... Herşey ortada, bir bölünme pazarlığı var. Biz ise "PKK bitirildi" yalanıyla uyutuluyoruz.
Başbakan, Apo'ya bir tv ve jimnastik aleti dışında hiç bir şey vermemişmiş...
Başkanlık sistemi ve eyalet açıklamasının, anayasanın ilk 3 maddesinin dahi değiştirilmek istenmesinin bu işle zinhar bir alakası yok!
Uzun lafın kısası PKK meselesinde halk kan-dı-rı-lı-yor.
***
Gelelim kandırıldığımız ikinci mevzuya.
O da İsrail'in Mavi Marmara baskını.
"İsrail'i dize getirdik, özür dilettik, tüm şartlarımız koşulsuz kabul edildi" diyorlardı.
Ne yazık ki gerçekler Türkiye'de estirilen zafer havasının tam tersi.
***
İşte bunun delili, ispatı.
Önce şartlarımız neydi onu hatırlayalım.
1-İsrail resmen özür dileyecek.
2-Mavi Marmara kurbanlarının yakınlarına tazminat ödenecek.
3-Gazze'ye ambargo kaldırılacak.
Gelin şimdi madde madde "tüm şartlarımız koşulsuz kabul edildi" kandırmacasını deşifre edelim.
***
"İsrail özür diledi" diyorlar ancak ortada bu özüre dair hiç bir yazılı belge yok.
Bir devlet başka bir devletten özür diliyorsa bunun kaydının olması lazım, değil mi?
Ama yok!
Bu özürü Erdoğan'dan başka duyan yok.
Onun şahidi de Obama!
***
İkinci şartımız İsrail'in Mavi Marmara kurbanlarının ailelerine tazminat ödemesiydi.
Burada da ince bir detay ortaya çıktı.
Bizimkiler İsrai'e davaları geri çekme sözü vermiş. Şimdi ailelere bu yönde telkinler yapılıyor. Zira İsrail davasını geri çekmeyene tazminat ödemeyecek.
Bu da etti mi size ikinci kandırmaca.
***
3. kandırmaca ise "İsrail Gazze'ye amgargoyu gevşetecek" açıklaması.
Kandırmacanın en büyüğü de bu.
Çünkü İsrail Gazze'ye ambargoyu bırakın kaldırmayı daha da sertleştirdi.
Obama, Erdoğan ve Netanyahu arasında o meşhur telefon görüşmenin gerçekleştirildiği gün Gazzeli balıkçıların 6 mil olan denize açılma hakkı 3 mile indirildi.
Bu yazıyı kaleme aldığım sırada ise İsrail uçakları Gazze'ye yine bomba yağdırıyordu.
***
Evet... 3 şart ve 3 kandırmaca...
Herşey ayan beyan ortada.
Tüm bunlar olurken bizim strateji dehası Dışişleri Bakanımızın şu sözleri aklıma geldi.
"Eğer haklı iseniz, haklı olduğunuza inanıyorsanız ve bunu kararlılıkla başı dik bir şekilde, hiçbir zaman hiçbir kimseye dönük olarak öfkeyle ifade etmeden, basiretle sabit bir adımla bunu takip ediyorsanız; sonunda o hakkı alırsınız. Biz bu inançla son üç yıldır gizli açık her türlü diplomatik yolu denedik ve hamdolsun bugün bu hedefe ulaştık."
***
Hedefe ulaştık diyen sayın Davutoğlu'na TBMM'nin 2 Haziran 2010 tarihinde oy birliği ile kabul ettiği şu bildiriyi hatırlatmak isterim.
"Bu saldırı BM yasasının ve uluslararası hukukun açık bir ihlâlidir.
İsrail Hükümeti, bu saldırı dolayısıyla resmen özür dilemeli, olayın sorumlularının yargılanarak cezalandırılmalarını sağlamalı, saldırının mağdurlarına tazminat ödemelidir.
Türkiye, İsraile karşı millî ve uluslararası yargı yollarına başvurmalıdır.
TBMM Gazzeye yönelik insanlık dışı abluka ve ambargonun derhal kaldırılmasını beklemektedir. "
Bildiri böyle.
Şimdi bir bu bildiriye bakın bir de fiili duruma.
***
Sesini özlediği Obama'nın ricasını (!) kıramayan sayın Erdoğan'ın gözü ne meclis kararı dinlemiş, ne de dış politika teamülleri.
Ne sesmiş şu Obama'daki be...
Bir rica(!) ile yelkenler suya indirildi.
Yazımı şöyle bitirmek istiyorum.
"Ey aşk sen nelere kadirsin!..”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Teröriste kravat taktırınca! / 01.03.2025
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024