Tarımda çözüm ve çarenin ithalat olmadığını yıllardır söylüyor, yazıyor ve çiziyoruz. Son 20 yıldan beri ithalata verilen para Türk tarım köylü ve çiftçisine verilse idi, üretmekten zevk alan ve kâr eden bir çiftçi profili çıkardı karşımıza. İthalata feda ve kurban edilen bir tarım politikasıdır şu an yürürlülükte olan. İthal etmediğimiz ürün kalmamış gibi.
Saman ithal etme ayıbını bile yaşattılar bizlere. Temel gıda maddeleri soğan ve patates ithal ettik, etmeye devam ediyoruz. Yıllardan beri öyle fazla et ithal ettik ki, 50 bin ton fazlamız var. Et Balık Kurumu'nun depoları ithal et dolu. Satmak için fellik fellik ülke arıyoruz.
Durum o noktaya geldi ki, artık Ak Parti milletvekilleri bile olaya isyan eder hale geldiler. Yakinen tanıdığım Aydın Ziraat Odası eski başkanı, şimdilerin Tarım Orman ve Köy İşleri Komisyonu üyesi Ak Parti Aydın Milletvekili Rıza Posacı, "Bırakın besilik, kasaplık et ithalatını ithal sinek bile benim midemi bulandırıyor" dedi.
Yıllardan beri ithal ofisi gibi çalışan bir Tarım Bakanlığımız var. Tarım ve Orman Bakanlığında bir ithalat lobisinin bulunduğuna dikkat çeken Ak Parti Aydın Milletvekili Rıza Posacı, "Maalesef Tarım Bakanlığında bu ithalat lobisinin önüne bir türlü geçemiyoruz" şeklinde konuşuyor ve şöyle devam ediyor: "Bir çiftçi olarak tarım ve hayvancılıkta ithalata kesinlikle karşıyım. Sütte sıkıntı kalmadı gibi ancak ette sıkıntılar devam ediyor. İthal sinek bile benim midemi bulandırıyor. Tarım Bakanı geldiği günden beri bunu söylüyorum. İthalat bu işin çözümü değil. Üretime destek olmak zorundayız. 10 senede bir kriz yaşanıyor, ahırlar boşalıyor. Kaynaklar boşa gidiyor."
Yıllar evvel Edirne Ziraat Odası Meclis Başkanı Erdal Akgün ise söyle isyan etmişti: "Hak etmediğimiz durumla karşı karşıyayız. Tarımda girdiler yüzde 200-300 artarken, ürün fiyatlarında düşüş yaşanması çiftçiyi bu hale getirdi. 60, 70, 80, 90'lı yılların tarım bakanlarını özler hale geldik. Feryadımız haykırışlarımız iktidar tarafından görülmedi. Arpa ile buğdayı, pirinçle bulguru ayıramayan insanlar tarım bakanı oldu. Türk çiftçisinin Türk hayvancısının batışını hazırladılar. Tarımsal ürünlerde dışa bağımlılık artarsa Türkiye'nin ekonomisi daha da kötüye gidecek. Tarımın ötesinde hayvancılık da bitiyor. Derhal önlem alınmalı, önlem alınmazsa Türk tarımının başı sağ olsun diyorum."
Evet sevgili okurlar, bir zamanların kendi kendine yeten ve ihracat ile para kazanan tarım ülkesi Türkiye, şimdilerde sefaletle karşı karşıya. Ürettiğinden para kazanamayan ve toprağına küserek köyleri terk eden köylümüz şehirlerde işsizliğin pençesinde. Maalesef asgari ücrete de iş yok…
Ülkenin bu savrulmasını ve zifiri bir karanlığa doğru gitmekte olduğunu yıllardan beri söyleyenlere kulak vermemenin bugün acı faturasını ödüyoruz.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey bu ülke insanının zenginliğinin formülünü yıllardan beri anlattı durdu.Tarımın stratejik sektör olduğu beyanıyla, Milli Ekonomi Modeli'nde eşsiz çözümler koydu ortaya. Yerlerde sürünen ülke tarımının ayağa kalkması için "ilk 5 yıl; gübre, tohum, elektrik, su ve mazotun bedava" olacağını dile getirdi.
Dünya'nın yarı nüfusundan fazlası şu an, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Modeli'ni uygulayıp bolluk içerisinde yüzerken biz sürünmeye devam ediyoruz.
Allah akleden, fikreden ve muhasebe ederek doğru insanları bulanlardan eylesin. Artık serzeniş, isyan ve intiharlar para etmiyor.
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025