ABD ve küresel güçler bir ülkenin dizginlerini ellerinde tuttuklarında, o ülkelerin siyasilerinden talep ettikleri tavizleri hep o konuda aksine iddiada bulunanlardan icraata dökmesini istemişlerdir.
Dini tavizleri en dindar görünenden, milli tavizleri en milliyetçi görünenden, ulusal tavizleri en ulusalcı görünenden?
Bundaki amaç bellidir; tavizleri tereyağından kıl çekercesine, milletin tepkisini çekmeden koparabilmek, yaşanan örtülü işgali millete hissettirmeden gerçekleştirmek.
Ülkemizde yıllardır hep böyle olmadı mı?
İsrail'i en çok tel'in edenler, aldıkları oyları İsrail karşıtlığı üzerinden toplayanlar, iktidar koltuğuna oturduklarında en çok ve en kapsamlı anlaşmaları İsrail'le yapmadılar mı?
Yine onların devamı olanlar, her sıkıştıklarında din örtüsüne sığındıkları halde, bu anlaşmaların içini doldurarak, genişleterek devam ettirmediler mi?
Bir de madalyonun basın-medya yönü var.
Sakal-cübbe ve şalvar örtüsüyle, din kisvesiyle basın dünyasında rant sağlayanlar, dini bir rant kapısı olarak görenler, yeri geldiğinde İsrail'i en fazla tel'in eden olarak görünürler ama İslam coğrafyasında gerçekleşen Büyük İsrail adımlarının da, küresel Büyük İsrail işgalinin de en büyük örtüsü olma vazifesini yaparlar.
Onlar İsrail'in mimarlığını, ABD'nin de taşeronluğunu yaptığı Büyük Ortadoğu Projesi'nin, bu kapsamda atılan her adımın Büyük İsrail hedefli olduğunu gayet iyi bilirler.
Onlar, Barzani ailesinin Yahudi kökenli olduğunu, İsrail ile bağlantılı hareket ettiklerini, attıkları her adımı Büyük İsrail için attıklarını gayet iyi bilirler.
Onlar, Suriye işgali, IŞİD ve ÖSO terörü ve de Kobani süreciyle Suriye'nin kuzeyindeki PYD'nin Barzani'nin kontrolüne girdiğini, böylece Büyük İsrail'in Suriye ayağının da yine Barzani ile kurulduğunu gayet iyi bilirler.
Onlar, güneydoğumuzda, doğumuzda yaşanan terörün, büyük şehirlerimizde yaşanan terör eylemlerinin, Kilis'te, Gaziantep'te yaşanan roket terörünün Arz-ı Mevut, Büyük İsrail hedefli olduğunu gayet iyi bilirler.
Bilirler bilmesine ama bu gerçekleri haykıran bir Vatan Sevdalısı çıkıp, oynanan küresel senaryoları deşifre ettiği zaman hemen karşısına dikilip, bildikleri bu gerçeğin üstünü örtme telaşına girerler.
Malum, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, geçtiğimiz hafta yapılan bir programda Kilis ve Güneydoğu'da yaşananların farksız olduğunu ve Büyük İsrail'in temellerinin atıldığını ifade etmişti.
Sayın Baş şunları söylemişti: "Güneydoğu elimizden çıktı, hâlâ tiyatro oynuyorlar. Topu ilçenin karşısına koyuyor, güm güm güm... Ne cadde kalıyor, ne yol kalıyor, ne ev kalıyor... Kim yaşayacak orada? Oraya Yahudi Peşmergeleri koyacaklar. Güneydoğu'ya Peşmerge adındaki Yahudileri koyup adına Kürt devleti diyecekler. Bu aslında Büyük İsrail'in temellerinin atılmasıdır. Oynanan oyun Kilis'te de budur, Hatay'da da bu olacak. Korkuyorum, Gaziantep'te de yaşanırsa, çok kötü olacak."
Bir de baktık ki, İsrail tel'incisi, dindar gözüken, Büyük İsrail projesinde "örtü" vazifesi gören bu sözüm ona dindar basın çevreleri "Kilis'te yaşananların Büyük İsrail'le alakası ne?", "Bu nasıl iddia?", "skandal iddia" gibi Sayın Baş'ın altını çizdiği gerçeklerin üstünü örtmeye çalıştılar.
Bu çevreler, 1990'lı yıllarda ABD Irak'ı vurmaya başladığında Prof. Dr. Baş, "Irak'ı 3'e bölecekler, kuzeyinde Büyük İsrail adına bir Kürt Devleti kuracaklar, asıl hedef Türkiye" dediğinde de aynı misyonu yerine getirmişler ve bu gerçeklerle alay etmişlerdi.
Suriye işgali başladığında, siyasilerimiz, "3 gün içinde Şam'da namaz kılacağız" dediklerinde, Sayın Baş, bu işgalin bir Büyük İsrail adımı olduğunu, Esad'ın Hz. Hüseyin'in rolünde olduğunu, Şam'a asla giremeyeceklerini belirtmişti, bu çevreler yine Sayın Baş hakkında aksi haberler yapmışlardı.
Bugün onlar da gayet iyi görüyorlar ki, Prof. Dr. Baş hep haklı çıktı ve son dediklerinde de haklı çıkacak.
Gerçeklere örtü olmaya çalışanlar şunu iyi bilsinler ki, güneş asla balçıkla sıvanmaz. Karanlık yarasalar için bir cennet olabilir ama güneş doğduğunda, karanlık güneşe esir olduğunda, karanlıktan nemalananların vay haline?
Dini tavizleri en dindar görünenden, milli tavizleri en milliyetçi görünenden, ulusal tavizleri en ulusalcı görünenden?
Bundaki amaç bellidir; tavizleri tereyağından kıl çekercesine, milletin tepkisini çekmeden koparabilmek, yaşanan örtülü işgali millete hissettirmeden gerçekleştirmek.
Ülkemizde yıllardır hep böyle olmadı mı?
İsrail'i en çok tel'in edenler, aldıkları oyları İsrail karşıtlığı üzerinden toplayanlar, iktidar koltuğuna oturduklarında en çok ve en kapsamlı anlaşmaları İsrail'le yapmadılar mı?
Yine onların devamı olanlar, her sıkıştıklarında din örtüsüne sığındıkları halde, bu anlaşmaların içini doldurarak, genişleterek devam ettirmediler mi?
Bir de madalyonun basın-medya yönü var.
Sakal-cübbe ve şalvar örtüsüyle, din kisvesiyle basın dünyasında rant sağlayanlar, dini bir rant kapısı olarak görenler, yeri geldiğinde İsrail'i en fazla tel'in eden olarak görünürler ama İslam coğrafyasında gerçekleşen Büyük İsrail adımlarının da, küresel Büyük İsrail işgalinin de en büyük örtüsü olma vazifesini yaparlar.
Onlar İsrail'in mimarlığını, ABD'nin de taşeronluğunu yaptığı Büyük Ortadoğu Projesi'nin, bu kapsamda atılan her adımın Büyük İsrail hedefli olduğunu gayet iyi bilirler.
Onlar, Barzani ailesinin Yahudi kökenli olduğunu, İsrail ile bağlantılı hareket ettiklerini, attıkları her adımı Büyük İsrail için attıklarını gayet iyi bilirler.
Onlar, Suriye işgali, IŞİD ve ÖSO terörü ve de Kobani süreciyle Suriye'nin kuzeyindeki PYD'nin Barzani'nin kontrolüne girdiğini, böylece Büyük İsrail'in Suriye ayağının da yine Barzani ile kurulduğunu gayet iyi bilirler.
Onlar, güneydoğumuzda, doğumuzda yaşanan terörün, büyük şehirlerimizde yaşanan terör eylemlerinin, Kilis'te, Gaziantep'te yaşanan roket terörünün Arz-ı Mevut, Büyük İsrail hedefli olduğunu gayet iyi bilirler.
Bilirler bilmesine ama bu gerçekleri haykıran bir Vatan Sevdalısı çıkıp, oynanan küresel senaryoları deşifre ettiği zaman hemen karşısına dikilip, bildikleri bu gerçeğin üstünü örtme telaşına girerler.
Malum, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, geçtiğimiz hafta yapılan bir programda Kilis ve Güneydoğu'da yaşananların farksız olduğunu ve Büyük İsrail'in temellerinin atıldığını ifade etmişti.
Sayın Baş şunları söylemişti: "Güneydoğu elimizden çıktı, hâlâ tiyatro oynuyorlar. Topu ilçenin karşısına koyuyor, güm güm güm... Ne cadde kalıyor, ne yol kalıyor, ne ev kalıyor... Kim yaşayacak orada? Oraya Yahudi Peşmergeleri koyacaklar. Güneydoğu'ya Peşmerge adındaki Yahudileri koyup adına Kürt devleti diyecekler. Bu aslında Büyük İsrail'in temellerinin atılmasıdır. Oynanan oyun Kilis'te de budur, Hatay'da da bu olacak. Korkuyorum, Gaziantep'te de yaşanırsa, çok kötü olacak."
Bir de baktık ki, İsrail tel'incisi, dindar gözüken, Büyük İsrail projesinde "örtü" vazifesi gören bu sözüm ona dindar basın çevreleri "Kilis'te yaşananların Büyük İsrail'le alakası ne?", "Bu nasıl iddia?", "skandal iddia" gibi Sayın Baş'ın altını çizdiği gerçeklerin üstünü örtmeye çalıştılar.
Bu çevreler, 1990'lı yıllarda ABD Irak'ı vurmaya başladığında Prof. Dr. Baş, "Irak'ı 3'e bölecekler, kuzeyinde Büyük İsrail adına bir Kürt Devleti kuracaklar, asıl hedef Türkiye" dediğinde de aynı misyonu yerine getirmişler ve bu gerçeklerle alay etmişlerdi.
Suriye işgali başladığında, siyasilerimiz, "3 gün içinde Şam'da namaz kılacağız" dediklerinde, Sayın Baş, bu işgalin bir Büyük İsrail adımı olduğunu, Esad'ın Hz. Hüseyin'in rolünde olduğunu, Şam'a asla giremeyeceklerini belirtmişti, bu çevreler yine Sayın Baş hakkında aksi haberler yapmışlardı.
Bugün onlar da gayet iyi görüyorlar ki, Prof. Dr. Baş hep haklı çıktı ve son dediklerinde de haklı çıkacak.
Gerçeklere örtü olmaya çalışanlar şunu iyi bilsinler ki, güneş asla balçıkla sıvanmaz. Karanlık yarasalar için bir cennet olabilir ama güneş doğduğunda, karanlık güneşe esir olduğunda, karanlıktan nemalananların vay haline?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025