İsrail ve dostluk, yan yana kullanılamayacak iki kelimedir. Ama gel gör ki, AKP sözcüsü, "İsrail devleti ve halkı Türkiye'nin dostudur" diyebiliyor. Madem öyleydi, AKP hükümeti neden "İsrail ile ilişkileri alt düzeye indirdik" dedi? Evet, sadece dedi, zira ticari ilişkilerde hiçbir aksama olmadı, aynen devam etti.
Şimdi kalkmış AKP, dostluk mesajları veriyor. AKP'liler, şunu kulaklarına küpe etmelidirler: İsrail'den dost olmaz, onu dost belleyenler, ihanete uğramaktan ve tuzağa düşmekten kurtulamazlar.
Dostluğu geçiniz, esasa geliniz, esas mesele şudur: "ABD ile dost olan, İsrail ile düşman olamaz." Çünkü ABD'yi yönlendiren ve yöneten İsrail'dir. Bunu biz değil, bizzat ABD'li yetkililer söylüyor.
Adbuster dergisinin editörü Kalle Lasn, Yahudiler, ABD nüfusunun yüzde ikisini oluşturduğu halde, ABD'de en çok etkili olan 50 Neo-con'un (yeni muhafazakâr) Yahudi olduğunu ve dış politikayı belirlediğini ifade ediyor. Sonra da şu soruyu soruyor: "Eğer Neo-con'ların yarısı Filistinli olsaydı, acaba ABD, Irak'ı işgal eder miydi?" Tabii ki etmezdi.
Irak'ın işgali, Büyük Ortadoğu Projesi'nin gereği olarak gerçekleştirilmiştir. Büyük Ortadoğu Projesi'yle hedeflenen Büyük İsrail'in kurulması ve Anadolu'nun yeniden Hıristiyanlaştırılmasıdır. Bir başka deyişle, Büyük Ortadoğu Projesi'nin kilit ülkesi Türkiye'dir. Çünkü Yahudi ve Hıristiyanlara göre Anadolu, kutsal bir bölgedir ve Müslümanlardan mutlaka temizlenmelidir.
Bu hedefe ulaşmak için Yahudi ve Evanjelik Hıristiyanlar, birlikte çalışmaktadırlar. ABD'nin eski başkanlarından George W. Bush'un akıl hocası Evanjelik Hıristiyan papaz Van İmpe'ye göre dünyanın sonu, Ortadoğu'da yaşanacak olan Armagedon Savaşı'yla gelecektir.
ABD'de yaşayan 75 milyon Evanjelik Hıristiyan, Hz. İsa'nın tekrar yeryüzüne dönmesi için Ortadoğu'da, Büyük İsrail'in kurulmasını şart görüyorlar. Bunu çabuklaştırmak için de Yahudi ve Evanjelik Hıristiyanlar, birlikte Müslümanlara saldırıyorlar. Bu birlikteliğin siyasi boyutunu Evanjelik Hıristiyan Jerry Falwell şöyle dile getiriyor: "ABD'nin geleceği İsrail'e vereceği desteğe bağlıdır."
Yahudi ve Evanjelik Hıristiyanların inancını, Müslümanlar için tehlikeli kılan, işte budur, yani ABD ve İsrail'in politikalarının bu inanca göre düzenlenmesidir. Bundan dolayıdır ki, ABD ve İsrail ile işbirliği yapmak, hele dostluk kurmak, idama rıza göstermek ve cellâda ip vermekle eşanlamlıdır.
Türkiye, Rusya ile ilişkileri bozulunca, AB, ABD ve İsrail'e daha bir şevkle sarılma gereği duydu. İlle de bir güce dayanma ihtiyacı hissediliyor. Bu ruh hali, milletimizin inancıyla, tarihiyle ve onuruyla asla bağdaşmamaktadır.
Türkiye'ye karşı, tüm dünya ittifak etse bile, Türkiye çaresiz bir duruma düşmez. Kaldı ki, böyle bir şey de olmamıştır, olmaz da. Zira dünyada, her halükârda Türkiye'nin yanında yer alacak milletler ve topluluklar mevcuttur.
Türkiye, tarih boyunca daima haklıdan ve mazlumdan yana olduğu için, hiçbir zaman yalnız kalmamıştır. Tam aksine gerçek dostları sürekli olmuş ve artmıştır. AKP, böyle bir politika izlemediği içindir ki, dostu düşmanı birbirine karıştırmış, İsrail'i dost ilân etme gibi büyük bir gaflet ve dalalet çukuruna yuvarlanmıştır.
Temennimiz, AKP'nin uyanması ve eski söylemlerini tekrar hatırlamasıdır. Elbette hatırlama yetmez, söylemler doğrultusunda politika geliştirmek de şarttır. Değilse, devletimizin ve milletimizin büyük kayıplara uğraması kaçınılmaz olacaktır.
Şimdi kalkmış AKP, dostluk mesajları veriyor. AKP'liler, şunu kulaklarına küpe etmelidirler: İsrail'den dost olmaz, onu dost belleyenler, ihanete uğramaktan ve tuzağa düşmekten kurtulamazlar.
Dostluğu geçiniz, esasa geliniz, esas mesele şudur: "ABD ile dost olan, İsrail ile düşman olamaz." Çünkü ABD'yi yönlendiren ve yöneten İsrail'dir. Bunu biz değil, bizzat ABD'li yetkililer söylüyor.
Adbuster dergisinin editörü Kalle Lasn, Yahudiler, ABD nüfusunun yüzde ikisini oluşturduğu halde, ABD'de en çok etkili olan 50 Neo-con'un (yeni muhafazakâr) Yahudi olduğunu ve dış politikayı belirlediğini ifade ediyor. Sonra da şu soruyu soruyor: "Eğer Neo-con'ların yarısı Filistinli olsaydı, acaba ABD, Irak'ı işgal eder miydi?" Tabii ki etmezdi.
Irak'ın işgali, Büyük Ortadoğu Projesi'nin gereği olarak gerçekleştirilmiştir. Büyük Ortadoğu Projesi'yle hedeflenen Büyük İsrail'in kurulması ve Anadolu'nun yeniden Hıristiyanlaştırılmasıdır. Bir başka deyişle, Büyük Ortadoğu Projesi'nin kilit ülkesi Türkiye'dir. Çünkü Yahudi ve Hıristiyanlara göre Anadolu, kutsal bir bölgedir ve Müslümanlardan mutlaka temizlenmelidir.
Bu hedefe ulaşmak için Yahudi ve Evanjelik Hıristiyanlar, birlikte çalışmaktadırlar. ABD'nin eski başkanlarından George W. Bush'un akıl hocası Evanjelik Hıristiyan papaz Van İmpe'ye göre dünyanın sonu, Ortadoğu'da yaşanacak olan Armagedon Savaşı'yla gelecektir.
ABD'de yaşayan 75 milyon Evanjelik Hıristiyan, Hz. İsa'nın tekrar yeryüzüne dönmesi için Ortadoğu'da, Büyük İsrail'in kurulmasını şart görüyorlar. Bunu çabuklaştırmak için de Yahudi ve Evanjelik Hıristiyanlar, birlikte Müslümanlara saldırıyorlar. Bu birlikteliğin siyasi boyutunu Evanjelik Hıristiyan Jerry Falwell şöyle dile getiriyor: "ABD'nin geleceği İsrail'e vereceği desteğe bağlıdır."
Yahudi ve Evanjelik Hıristiyanların inancını, Müslümanlar için tehlikeli kılan, işte budur, yani ABD ve İsrail'in politikalarının bu inanca göre düzenlenmesidir. Bundan dolayıdır ki, ABD ve İsrail ile işbirliği yapmak, hele dostluk kurmak, idama rıza göstermek ve cellâda ip vermekle eşanlamlıdır.
Türkiye, Rusya ile ilişkileri bozulunca, AB, ABD ve İsrail'e daha bir şevkle sarılma gereği duydu. İlle de bir güce dayanma ihtiyacı hissediliyor. Bu ruh hali, milletimizin inancıyla, tarihiyle ve onuruyla asla bağdaşmamaktadır.
Türkiye'ye karşı, tüm dünya ittifak etse bile, Türkiye çaresiz bir duruma düşmez. Kaldı ki, böyle bir şey de olmamıştır, olmaz da. Zira dünyada, her halükârda Türkiye'nin yanında yer alacak milletler ve topluluklar mevcuttur.
Türkiye, tarih boyunca daima haklıdan ve mazlumdan yana olduğu için, hiçbir zaman yalnız kalmamıştır. Tam aksine gerçek dostları sürekli olmuş ve artmıştır. AKP, böyle bir politika izlemediği içindir ki, dostu düşmanı birbirine karıştırmış, İsrail'i dost ilân etme gibi büyük bir gaflet ve dalalet çukuruna yuvarlanmıştır.
Temennimiz, AKP'nin uyanması ve eski söylemlerini tekrar hatırlamasıdır. Elbette hatırlama yetmez, söylemler doğrultusunda politika geliştirmek de şarttır. Değilse, devletimizin ve milletimizin büyük kayıplara uğraması kaçınılmaz olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018