Elbette ki her değerli şeyin bir istismar edeni, çıkarı uğruna kullanmaya çalışanı olur. Bir yerde ne kutsal sayılırsa, insanların gönlündeki kutsalın sevgisi birtakım art niyetli, menfaat odaklı kimseler tarafından çokça kullanılır.
En büyük devrimi getiren dinimiz İslam da, yüzyıllardır pek çok şarlatanın şahsi menfaat elde etmek niyetiyle maalesef kullanmaya çalıştığı bir kurum olagelmiş. Ve yine maalesef, bu inancın mensubu olduğu iddiasında bulunan toplumlar ise ya bu istismara kanmış ya da "Sen haklısın ya Musa ama karnımızı Firavun doyuruyor" diyenlerin zihniyeti misali menfaat niyeti ile göz yummuş.
İşte bu "istismar zihniyeti" İslam ve İslamcılık nedir diye baktığımızda bize arada kalan uçurumu bıraktı. Mesela İslam, "Kızı Fâtıma aynı şeyi yapsa, aynı muameleyi yapmayı" emrederken; İslamcılık, sevdiği ve desteklediği kimselerin hırsızlığına, yolsuzluğuna, cinayetlerine göz yummayı ve hatta desteklemeyi getirdi.
Veyahut İslam, esareti reddederken, İslamcılık sıfatıyla siyonizme sövenler, bu ülke adına siyonizme en büyük tavizleri, en büyük anlaşmaları, en büyük öncelikleri verdi.
Bunun keskin ayrımlarını, İslam cephesi ve İslamcılar cephesi olarak İslam'ın her vaktinde görebiliriz. Mesela "Halife Osman'ın katilini bulacağız" diyerek insanların desteğini alma hedefine giden ve halife olunca bu konuyla hiç mi hiç ilgilenmeyen Muaviye İslamcılık iken, onun mücadele ile uğraştığı Hz. Ali, İslam'ın temsilcisiydi.
"Cennet gençlerinin efendisi" olduğu bilinen Hz. Hüseyin İslam iken, O'nu binlerce mektupla çağırıp ardından güç ve menfaat uğruna, Yezit ile beraber namertçe katledenler İslamcılık idi. Zira onların bu güç korkusu, otorite korkusuna kılıf olarak kullandıkları ana argüman da, halife saydıkları Yezit'in emrine itaatsizlik etmenin günah olacağıydı. Halbuki onlar, bu kılıfçılıkla belki de gelmiş geçmiş en büyük cinayete, en büyük katliama ortak oldular.
Bir başka örnek: İstiklal Harbimizde, Kurtuluş Mücadelemizde, Hürriyet Savaşımızda haçlıya esareti öngören, haçlının namlusu namusumuza doğrulmuşken, haçlıya övgü ile dolu fetvalar veren İskilipli ve niceleri İslamcılık iken, ülkemizde haçlı tecavüzünü, ülkemizde haçlı bayrağını reddeden Rıfat Börekçi Hoca ve benzerleri İslam'ın emsalleri idi.
Hülasa İslamcılık, İslam'ı, "bir şeylere", "bir görüşlere" bir kılıf, bir savunma mekanizması olarak kullanmak oldu. Gerçi! Allah, Kur'an'da, "Müslüman" diyor, "Mümin" diyor.
İslamcılığı kim diyor?
En büyük devrimi getiren dinimiz İslam da, yüzyıllardır pek çok şarlatanın şahsi menfaat elde etmek niyetiyle maalesef kullanmaya çalıştığı bir kurum olagelmiş. Ve yine maalesef, bu inancın mensubu olduğu iddiasında bulunan toplumlar ise ya bu istismara kanmış ya da "Sen haklısın ya Musa ama karnımızı Firavun doyuruyor" diyenlerin zihniyeti misali menfaat niyeti ile göz yummuş.
İşte bu "istismar zihniyeti" İslam ve İslamcılık nedir diye baktığımızda bize arada kalan uçurumu bıraktı. Mesela İslam, "Kızı Fâtıma aynı şeyi yapsa, aynı muameleyi yapmayı" emrederken; İslamcılık, sevdiği ve desteklediği kimselerin hırsızlığına, yolsuzluğuna, cinayetlerine göz yummayı ve hatta desteklemeyi getirdi.
Veyahut İslam, esareti reddederken, İslamcılık sıfatıyla siyonizme sövenler, bu ülke adına siyonizme en büyük tavizleri, en büyük anlaşmaları, en büyük öncelikleri verdi.
Bunun keskin ayrımlarını, İslam cephesi ve İslamcılar cephesi olarak İslam'ın her vaktinde görebiliriz. Mesela "Halife Osman'ın katilini bulacağız" diyerek insanların desteğini alma hedefine giden ve halife olunca bu konuyla hiç mi hiç ilgilenmeyen Muaviye İslamcılık iken, onun mücadele ile uğraştığı Hz. Ali, İslam'ın temsilcisiydi.
"Cennet gençlerinin efendisi" olduğu bilinen Hz. Hüseyin İslam iken, O'nu binlerce mektupla çağırıp ardından güç ve menfaat uğruna, Yezit ile beraber namertçe katledenler İslamcılık idi. Zira onların bu güç korkusu, otorite korkusuna kılıf olarak kullandıkları ana argüman da, halife saydıkları Yezit'in emrine itaatsizlik etmenin günah olacağıydı. Halbuki onlar, bu kılıfçılıkla belki de gelmiş geçmiş en büyük cinayete, en büyük katliama ortak oldular.
Bir başka örnek: İstiklal Harbimizde, Kurtuluş Mücadelemizde, Hürriyet Savaşımızda haçlıya esareti öngören, haçlının namlusu namusumuza doğrulmuşken, haçlıya övgü ile dolu fetvalar veren İskilipli ve niceleri İslamcılık iken, ülkemizde haçlı tecavüzünü, ülkemizde haçlı bayrağını reddeden Rıfat Börekçi Hoca ve benzerleri İslam'ın emsalleri idi.
Hülasa İslamcılık, İslam'ı, "bir şeylere", "bir görüşlere" bir kılıf, bir savunma mekanizması olarak kullanmak oldu. Gerçi! Allah, Kur'an'da, "Müslüman" diyor, "Mümin" diyor.
İslamcılığı kim diyor?
Hüseyin Taşkın / diğer yazıları
- Ölenden borç var doğana borç kalıyor / 08.06.2019
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018