Dün, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü'ydü. Yeryüzünde var olan tüm hayvanların yaşam hakkına sahip olduklarını hatırlamamız açısından önemli bir gün.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), 1970 yılından bu yana biyolojik çeşitliliğin %28 azaldığını belirtiyor. Sözün özü, insanlar çoğalırken diğer canlıların sayısı hızla azalıyor.
Oysa yaşam için gerekli olan her şeyin karşılanmasında doğaya ve onun çeşitliliğine muhtacız.
Hayvanların yaşam hakları ve korunmasında Türkiye manzarası insan manzaralarından az vahim ve ürkütücü değil!
Hayvana şiddet tüm hızıyla devam ederken, 1 Ekim'de açılan TBMM hayvan haklarını yine gündemine almadı…Yasa tasarısı Meclis'in tozlu raflarında beklemeye mahkûm edilirken, acil olmayan, antin kuntin işler gündeme getirilmeye çalışılıyor. Örnek mi; daha dün anayasa değişikliği için koşar adım evet diyen ve Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) yapısını kabullenen bir siyasi, bugün çıkmış, AYM'nin bir kararını beğenmediği (!) için, mahkemenin yapısını değiştirelim, diyor. Aynı kişi Türk Tabipler Birliği'nin kaldırılmasını da öne sürmüştü. İşte akla ziyan işlerle uğraşırken ziyan olan can dostlarımız için müebbet erteleme duruşu sergileniyor.
Hayvana şiddet manzaralarına devam edelim:
Üç aylık yavru köpek yere vurula vurula öldürülüyor… Köpeği bıçaklıyor, hayvan, sahipli olduğu için yakalanıyor, serbest kalınca bu sefer öldürüyor… Kedi yavrusunu yere vurup tekmeleyerek öldürüyor… Patileri kesilmiş bir kedi… Hayvana tecavüz… Hayvan barınaklarındaki koşulların olumsuzluğu… Yük hayvanlarının, hayvanat bahçesinde tutsak edilen hayvanların durumu… Örnekler uzar gider.
Korona günlerinden geçiyoruz; tenha sokaklar, kapanan dükkân ve restoranlar nedeniyle sokakta yaşayan ya da sahipleri tarafından terk edilen hayvanlar açlık ve susuzlukla başa çıkmaya çalışıyor… Bu da ayrı bir dram.
Şiddet uygulayan caniler, psikopatlar, kara vicdanlılar sembolik para cezalarıyla kurtuluyor. Şiddet gören hayvan sahipli ise TCK'ya (Türk Ceza Kanunu) göre eşya sayılıyor ve mala zarar suçu oluşuyor. Sahipsiz hayvanlar ise eşya bile sayılmıyor, bu canlara uygulanan şiddet, suç sayılmadığı için Kabahatler Kanunu kapsamında para cezası yeterli görülüyor.
Sahipli-sahipsiz ayrımı neden? Her ikisi de can taşıyor. Ve 15 Ekim 1978'de UNESCO'nun ilân ettiği Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 1.maddesi bütün hayvanların eşit olduğunu belirtmektedir.
Bu adaletsizliğe ve haksızlığa hemen son verilmesi için Meclis'ten acilen yasa çıkarılmasına ihtiyaç vardır. Ama gel gör ki, iş yine başka bahara bırakılıyor.
Ancak, her şeyden önce insanların kendi haklarına sahip çıkmaları ve hayvan haklarını korumaları için öncelikle bilinçlenmeleri gerekiyor. Bilinç için de bilgi ve eğitim önemli; aile çevresinde eğitim, okulda eğitim, toplumda ömür boyu eğitim…
Balık baştan kokar… Sözüm tepedekilere ve hepimize: Kötülüğün dili nefrete bulaşmayalım. Zira, COVID-19 bile bu bulaşın yanında "evliya" kalır!
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023





















































































