İnsan madde boyutunda aramaya devam ettiği için huzur bulamamaktadır. Ev alıyor, araba alıyor, yazlık, dükkân vs. alıyor, içlerini en mükemmel şekilde döşüyor fakat içinde yaşayan kuru, huzursuz, mutsuz insan. Kalbi huzur bulamadığı için günümüz insanı psikologlara başvuruyor, sonuçta ilaçların esiri olmaya başlıyor.
Bugün, dünyada ve ülkemizde bunalımın, stres ve de huzursuzluğun olduğu bilinen bir gerçek. Teknolojik ilerlemelere, hayatı kolaylaştıran imkânların genişlemesine rağmen, insanlık stresten, bunalımdan kurtulamıyor.
Bazılarının iddia ettiği, 'insanların ekonomilerini iyileştirirseniz, mutlu ve huzurlu yaşamalarını temin edersiniz. Bugün insanlıkta bir kaos, bir bunalım, bir stres varsa bu ekonomik açıdan aç olmalarından kaynaklanıyor' denilmekte.
Materyalizmin temeline bakıldığı zaman, hayatı sadece maddeden ibaret görmesi münasebetiyle her şeyi o kulvarda değerlendirir; huzur varsa, mutluluk varsa, saadet varsa, iktisadî imkânların mevcudiyetinden dolayı vardır.
Materyalist düşünceye bakarsak, maddi imkânların fazla ise dünyanın en mutlu, huzurlu ve stresten uzak insanı sensin. Fakat bu durum bu düşüncedeki göründüğü gibi değil.
Bu görüşe göre dünyada en zenginlerin yaşadığı ülkelerdeki insanlar mutlu, stressiz, huzurlu, antidepresan ilaçlar kullanmayan insanlardır. Fakat dünyada en zenginlerin yaşadığı ülkeler İsviçre, ABD, İngiltere, Fransa gibi ülkeler. Fakat nedense en fazla intiharların, intihara teşebbüslerin, adam öldürmelerin vs. görüldüğü ülkeler de bu gibi ülkelerdir.
İnsanlarda asıl açlık gönül dünyasında yaşanır. İnsan neyi aradığını bilmediği müddetçe huzuru, mutluluğu bulması mümkün değildir.
İmam Ali efendimiz, "Dünyayı tanıyan aldanmaz, Ahiretini tanıyan ise aldatmaz" buyurmuştur.
Ahirete irtihal etmiş olan Üstadım Prof. Dr. Haydar Baş Hocam şöyle söylemişti: "Müslümanız" diyoruz ama onun inceliğinden, onun zarafetinden, nezaketinden maalesef mahrumuz. O kimlikten mahrumuz. O kimlik bizim iç tabiatımızda olmayınca, bu kimliğin sahibi olan Cenab–ı Hak ile irtibatımızı kuramıyoruz. Hâlbuki "ruh" dediğimiz cevher sahibi ile beraber olma aşkını, sevdasını, hasretini yaşıyor.
O'ndan gelen ruh, Hak'tan gelen ruh, O'nu bulamayınca, O'nu göremeyince, O'nu sezemeyince, O'nu yaşayamayınca artık önüne ne koyulursa koyulsun hiçbir şey ile doymuyor.
İnsan neyi aradığını bilmiyor
Bugün insanlığın aradığı Allah'tır. Neden? Çünkü O'ndan geldik ve mutlaka O'na döneceğiz. Allah, "Ben, ona ruhumdan üfledim" diyor. O'nun cevherini taşıyoruz. O'nu bulana kadar bu sevda devam eder, bu arayış devam eder. Bu arayışı bitirmek istiyorsak, bilmemiz lazım ki, bunun yolu dış tabiatımızda değil, iç tabiatımızda, kalptedir.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a ) şöyle buyurmuştur:
"Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışın."
İnsanımızın mutlu ve huzurlu bir dünya için ahiret hayatımızı kazanmamız gerekir. Allah'ın (c. c.) muradı doğrultusunda ibadetlerimizi yaparak mutmain olmuş kalp ile dünyada mutlu ve huzurlu bir hayat yaşarız.
- Milli Ekonomi Modeli’nin uygulanması mecburdur / 23.09.2024
- Kerbela’dan günümüze / 13.07.2024
- Gadr-i Hum Bayramımız mübarek olsun / 25.06.2024
- Kur’ an ve Ehl-i Beyt rehberliğinde yaşamak / 24.05.2024
- Peygamber Efendimizin emanetlerine sahip çıkmak / 29.01.2024
- Cumhuriyetimizin 100. Yılı bayramı kutlu olsun / 27.10.2023
- Zafer Bayramımız kutlu olsun / 30.08.2023
- Hatem-ül Enbiya Peygamber Efendimiz / 22.08.2023
- Kerbela ve Aşura gününün düşündürdükleri / 26.07.2023