Nerede insanlık?
Nerede insaf?
Vicdan nerdesin?
Sosyal medyada paylaşılan; Hatay'da pide çalarken yakalanan iki Suriyeli çocuğun, sopalarla dövülüşünü izlerken, insanlığımdan utandım, midem bulandı!
Baştan ayağa kokmuş, kokuşmuş bir toplumundan hakkaniyet, adâlet çıkar mı?
Benim hakimim, senin hakimini döver!
Benim savcım, senin savcından yetkili!
Benim polisim, senin polisini mahveder!
Benim askerim, senin askerinden kuvvetli!
Benim generalim, senin paşandan esas duruş alır!
Kutuplaşmış, birbirini tamamen ötekileştirmiş bir toplumda, her kesimin "benimki" var!
Hayatımda ilk defa ben de soracağım: NEREDE BU DEVLET?
Eşkıyadan, zorbadan, kanunsuzdan çekinen korkan vatandaş Devlet'e sığınmaz mı?
Ötekilerin hakiminden, savcısından, polisinden, askerinden, generalinden korkan berikiler, nereye kaçacaklar?
Normalde var olan bir yönetimde "Devlet"e sığınması gereken berikiler, ötekilerin tazyikiyle "benimki"leri mecbûren icad etmez mi?
Bu kokuşmuş toplumda, arkasını Hükumete dayamış şımarık, "sonradan görme, gâvurdan dönme" müteahhit; millete sövmez mi?
"Ötekiler"in ve "Berikiler"in kendi güvenlikleri için icad ettikleri "benimkiler" yüzünden, "Nerede bu Devlet?" diye sorgulanan kavram, tamamen yok olmaz mı?
Ya Rabbi! Sen'den medet...
***
Yaygın Boyalı Basın'ın uzun yıllar Kaptan Köşkünde oturan bir "Dolma Kalem"in yazısını okuyorum.
Yandaş Basının Dolma Kalemlerinden, "Yolsuzluk, hırsızlık değildir" fetvasının sahibi ?güya? ilahiyatçı saray soytarısı; "Eskiden ahlakı sağlama görevini âlimler yüklenirdi. Ancak şimdi ipin ucu, ötekilere geçti. Medya, sanat, reklam, sivil toplum örgütleri hep bu 'ötekiler'in elinde olduğu için âlimlerin etkisi devede kulak kaldı." Diye yazmış ve Boyalı Yaygın Basının Dolma kalemi de ?güya? buna itiraz etmiş!
İtiraz ederken yaptığı algı operasyonunu, kimse anlamaz sanmış! Diyor ki; "Bu ülkede 13 yıldır dindarlar iktidarda. Medyanın yüzde 90'ı dindar iktidarın elinde. ... Devlet tiyatroları, şehir tiyatrolarının çoğu dindarların elinde. ... Düğüne, nişana çağrılacak müzisyene bile iktidar karar veriyor."
Ve sonunda can alıcı sorusunu soruyor; "Yani Hocam, dindarlar çok ahlaklı da hâlâ biz mi ahlaksızız?"
Elhamdülillah Müslüman olan bir mütedeyyin Türk olarak, bu itiraz etmiş olmak için yapılan itiraza da ben itiraz ederim! Al birinin ahlakını, vur ötekine!
Hey bana bakın!
Hey oyunu sonradan çıkan Karaman'ın koyunu!
Hey üfleyenin nefes gücüne göre ses veren Vuvuzela!
Bana bakın!
TDK Sözlüğünde dindâr: "Din inancı güçlü, din kurallarına bağlı (kimse), mütedeyyin" diye anlamlandırılırken,
Osmanlıca Lügat'te ise dindâr: "Allah'a inanmış ve bağlanmış olan kimse" diye tarif ediliyor.
Boyalı Basının Dolma Kalem'i ve Yandaş Basın'ın oyunu sonradan çıkacak karaman koyununun, bu tanımlarla bir alâkaları var mı?
"Ben Yüksek Ahlakı tamamlamak üzere gönderildim" buyuran Hz. Peygamber (s.a.a.)'in; "Yalanla iman bir arada olmaz" saşmaz?şaşırtmaz hükümleri ile bu iki Renksiz karakterin aralarındaki uçurum farkı, fark ettiniz mi?
Hey Vuvuzela Dolma kalem!
Eğer hâlâ sizin oralarda oyun oynanabilecek sokaklar varsa senaryosu Okyanus Ötesinden oyunlarda rol paylaşarak "Amerikan Kovboyculuğu" oynayabilirsiniz! Aynı yabancı senaryo ile, "Haydut kaç, Şerif yakala" da oynayabilirsiniz!
Ama hiç biriniz ne dindarsınız, ne de dindarlığı tenkit hakkına ve haddine sahipsiniz!
"Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir" tarifini, "Ötekiler?Berikiler" diye ayrıştıramazsınız!
"Ne mutlu Türk'üm diyene" diyen milletleşmiş bütünü; "Dindâr?Kindâr" diye kutuplaştıramazsınız! Ne hakkınız ne de haddiniz değildir!
Kafanıza akıl koyun!
Sizin, "ötekiler?berikiler" diye güya ayrıştırmaya çalıştığınız, AKP'ye oy verenler ve vermeyenler şeklindeki millet mensubunun tamamına, Hz. Peygamber (s.a.a.)'in; "Nuh'un Gemisi gibidir. Binen kurtulur, binmeyen helâk olur" diye tarif ettikleri Ehl?i Beyt Gemisi'nde; sağı?solu, önü?arkası, yukarısı?aşağısı yani her yanı sevgi ile kurulup donanmış Kuvay?ı Milliye saflarında yer vardır.
Ne bu devlet, ne de bu millet asla sahipsiz değildir!
Binlerce yıllık mazisi ile kadim Türk milleti, devletini sokakta bulmadı!
3 bin 500 yıllık tarih ve teamülleri olan bir devletin kurumlarını "ötekiler?berikiler" veya "seninki?benimki" diye tasnife hiç birinizin, hiç kimsenin gücü yetmez!
Hepinizin inadına ve sizin yapınızdaki insanların en bilinen özelliğiniz korkaklığınızı muhatap alarak deriz ki;
İnadına; Devlet?i Ebed?müddet!
İnadına; Ne mutlu Türk'üm diyene!
İnadına; Bu vatan bizimdir, bizim kalacak!
İnadına; İnsan gönüldür, Gönül!
21. yy. Ehl?i Beyt Gemisi'nin Kaptanı Gönül Adam'ın sevgisi ve merhâmeti herkese yeter!
Sadece; "Adâletle merhâmet bir arada olmaz" ahlâkî düstûra göre, sizin payınıza ne düşer onu da siz tahmin edip başınızın çaresine bakacaksınız!
Ya susacaksınız, ya da beşerî adaletten kurtulabilmek kurnaz korkaklığıyla kaçacaksınız!
Gönül Adam, belki sizi de affeder düşünceniz varsa bu konuda yanılıp yanılmadığınızı bilemem!
Çünkü bilirim ki Gönül Adam'ın merhametinin de, öfkesinin de sınırı yoktur!
"İNSAN GÖNÜLDÜR, GÖNÜL.." Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Nerede insaf?
Vicdan nerdesin?
Sosyal medyada paylaşılan; Hatay'da pide çalarken yakalanan iki Suriyeli çocuğun, sopalarla dövülüşünü izlerken, insanlığımdan utandım, midem bulandı!
Baştan ayağa kokmuş, kokuşmuş bir toplumundan hakkaniyet, adâlet çıkar mı?
Benim hakimim, senin hakimini döver!
Benim savcım, senin savcından yetkili!
Benim polisim, senin polisini mahveder!
Benim askerim, senin askerinden kuvvetli!
Benim generalim, senin paşandan esas duruş alır!
Kutuplaşmış, birbirini tamamen ötekileştirmiş bir toplumda, her kesimin "benimki" var!
Hayatımda ilk defa ben de soracağım: NEREDE BU DEVLET?
Eşkıyadan, zorbadan, kanunsuzdan çekinen korkan vatandaş Devlet'e sığınmaz mı?
Ötekilerin hakiminden, savcısından, polisinden, askerinden, generalinden korkan berikiler, nereye kaçacaklar?
Normalde var olan bir yönetimde "Devlet"e sığınması gereken berikiler, ötekilerin tazyikiyle "benimki"leri mecbûren icad etmez mi?
Bu kokuşmuş toplumda, arkasını Hükumete dayamış şımarık, "sonradan görme, gâvurdan dönme" müteahhit; millete sövmez mi?
"Ötekiler"in ve "Berikiler"in kendi güvenlikleri için icad ettikleri "benimkiler" yüzünden, "Nerede bu Devlet?" diye sorgulanan kavram, tamamen yok olmaz mı?
Ya Rabbi! Sen'den medet...
***
Yaygın Boyalı Basın'ın uzun yıllar Kaptan Köşkünde oturan bir "Dolma Kalem"in yazısını okuyorum.
Yandaş Basının Dolma Kalemlerinden, "Yolsuzluk, hırsızlık değildir" fetvasının sahibi ?güya? ilahiyatçı saray soytarısı; "Eskiden ahlakı sağlama görevini âlimler yüklenirdi. Ancak şimdi ipin ucu, ötekilere geçti. Medya, sanat, reklam, sivil toplum örgütleri hep bu 'ötekiler'in elinde olduğu için âlimlerin etkisi devede kulak kaldı." Diye yazmış ve Boyalı Yaygın Basının Dolma kalemi de ?güya? buna itiraz etmiş!
İtiraz ederken yaptığı algı operasyonunu, kimse anlamaz sanmış! Diyor ki; "Bu ülkede 13 yıldır dindarlar iktidarda. Medyanın yüzde 90'ı dindar iktidarın elinde. ... Devlet tiyatroları, şehir tiyatrolarının çoğu dindarların elinde. ... Düğüne, nişana çağrılacak müzisyene bile iktidar karar veriyor."
Ve sonunda can alıcı sorusunu soruyor; "Yani Hocam, dindarlar çok ahlaklı da hâlâ biz mi ahlaksızız?"
Elhamdülillah Müslüman olan bir mütedeyyin Türk olarak, bu itiraz etmiş olmak için yapılan itiraza da ben itiraz ederim! Al birinin ahlakını, vur ötekine!
Hey bana bakın!
Hey oyunu sonradan çıkan Karaman'ın koyunu!
Hey üfleyenin nefes gücüne göre ses veren Vuvuzela!
Bana bakın!
TDK Sözlüğünde dindâr: "Din inancı güçlü, din kurallarına bağlı (kimse), mütedeyyin" diye anlamlandırılırken,
Osmanlıca Lügat'te ise dindâr: "Allah'a inanmış ve bağlanmış olan kimse" diye tarif ediliyor.
Boyalı Basının Dolma Kalem'i ve Yandaş Basın'ın oyunu sonradan çıkacak karaman koyununun, bu tanımlarla bir alâkaları var mı?
"Ben Yüksek Ahlakı tamamlamak üzere gönderildim" buyuran Hz. Peygamber (s.a.a.)'in; "Yalanla iman bir arada olmaz" saşmaz?şaşırtmaz hükümleri ile bu iki Renksiz karakterin aralarındaki uçurum farkı, fark ettiniz mi?
Hey Vuvuzela Dolma kalem!
Eğer hâlâ sizin oralarda oyun oynanabilecek sokaklar varsa senaryosu Okyanus Ötesinden oyunlarda rol paylaşarak "Amerikan Kovboyculuğu" oynayabilirsiniz! Aynı yabancı senaryo ile, "Haydut kaç, Şerif yakala" da oynayabilirsiniz!
Ama hiç biriniz ne dindarsınız, ne de dindarlığı tenkit hakkına ve haddine sahipsiniz!
"Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir" tarifini, "Ötekiler?Berikiler" diye ayrıştıramazsınız!
"Ne mutlu Türk'üm diyene" diyen milletleşmiş bütünü; "Dindâr?Kindâr" diye kutuplaştıramazsınız! Ne hakkınız ne de haddiniz değildir!
Kafanıza akıl koyun!
Sizin, "ötekiler?berikiler" diye güya ayrıştırmaya çalıştığınız, AKP'ye oy verenler ve vermeyenler şeklindeki millet mensubunun tamamına, Hz. Peygamber (s.a.a.)'in; "Nuh'un Gemisi gibidir. Binen kurtulur, binmeyen helâk olur" diye tarif ettikleri Ehl?i Beyt Gemisi'nde; sağı?solu, önü?arkası, yukarısı?aşağısı yani her yanı sevgi ile kurulup donanmış Kuvay?ı Milliye saflarında yer vardır.
Ne bu devlet, ne de bu millet asla sahipsiz değildir!
Binlerce yıllık mazisi ile kadim Türk milleti, devletini sokakta bulmadı!
3 bin 500 yıllık tarih ve teamülleri olan bir devletin kurumlarını "ötekiler?berikiler" veya "seninki?benimki" diye tasnife hiç birinizin, hiç kimsenin gücü yetmez!
Hepinizin inadına ve sizin yapınızdaki insanların en bilinen özelliğiniz korkaklığınızı muhatap alarak deriz ki;
İnadına; Devlet?i Ebed?müddet!
İnadına; Ne mutlu Türk'üm diyene!
İnadına; Bu vatan bizimdir, bizim kalacak!
İnadına; İnsan gönüldür, Gönül!
21. yy. Ehl?i Beyt Gemisi'nin Kaptanı Gönül Adam'ın sevgisi ve merhâmeti herkese yeter!
Sadece; "Adâletle merhâmet bir arada olmaz" ahlâkî düstûra göre, sizin payınıza ne düşer onu da siz tahmin edip başınızın çaresine bakacaksınız!
Ya susacaksınız, ya da beşerî adaletten kurtulabilmek kurnaz korkaklığıyla kaçacaksınız!
Gönül Adam, belki sizi de affeder düşünceniz varsa bu konuda yanılıp yanılmadığınızı bilemem!
Çünkü bilirim ki Gönül Adam'ın merhametinin de, öfkesinin de sınırı yoktur!
"İNSAN GÖNÜLDÜR, GÖNÜL.." Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017