ABD'de, Türkiye'yi dikkatle takip eden bir strateji kuruluşundaki siyaset bilimcisi Graham Fuller, ABD'nin önemli bir ismi...
Daha önce de CIA ve Ortadoğu masasında da çalışan Fuller'in, ABD Dışişleri Bakanlığı'nda 20 yıl gibi uzun geçmişi var.
Türkiye üzerinde önemli çalışmalara imza atmış.
Zaman gazetesi adına Mayıs 1998'de Washington'da Ali Arslan'ın kendisiyle yaptığı bir röportajda diyor ki:
"İnancım odur ki, eğer İslamcıların (Türkiye'de) katılımına izin verirlerse, hatta iki ya da üç İslamî parti olursa, çok daha arzulanan bir şey olur..."
Fuller, bununla neyi kasdettiğini konuşmasının devamında şöyle açıklıyor:
"Bu konuda bir de espri yapayım. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Fransız bir diplomat dedi ki, "Biz Almanya'yı seviyoruz. O kadar çok seviyoruz ki, iki tane Almanya olsun istiyoruz."
***
ABD'nin, Müslüman memleketlerdeki İslamî gözüken partilere bakış tarzı tamamen farklıdır. Onlar için bu partilerin "Dünya Yahudiliğine nasıl baktıkları" önemlidir.
Yahudiliğe sert bakmıyorlarsa, kaç tane oldukları hiç önem arzetmiyor.
***
ABD yönetiminde söz sahibi olan Yahudiler, Türkiye gibi, yönetimlerin seçimle geldiği ülkelerde, yönetimde gelecek vadeden şahıslara fazlaca ilgi duyuyorlar.
Recep Tayyip Erdoğan da ilgi duydukları isimlerden biri.
Tayyip Bey, taa RP Beyoğlu İlçe Başkanı'yken, onunla görüşmeleri başlamıştı.
Erdoğan, Kasımpaşa'daki bir vakıfta, o zamanki ABD Ankara Büyükelçisi Morton Abromowitz ile görüştürülüp tanıştırılmıştı.
Bu tanıştırmanın aracısı da solculuğu belli bir isimdi: Kanal 7'de kırk tane kadının arasında program danışmanlığı yapan Çakır erkek.
Abromowitz, gittiği her ülkede karışıklıklar çıkaran ve kovulan bir şahıs.
Tayland'da yaptığı gibi, kriz çözme konusundaki maharetini, darbe planlamaya kadar götürmekte usta.
Ankara'dayken de, Kuzey Irak ve Kürt meselesinde aktifti.
Foreing Policy Dergisi'nin 1993 yaz sayısında, hem "Kürt sorunu kendi haline bırakılamaz" diye Kürtlere olan aşkını (!) dile getiriyor, hem de "Türkiye'nin bölüneceğini" söylüyordu.
Rol aldığı en aktif konular arasında İsrail ile ilişkiler geliyordu.
Tayyip Bey'in görüşüp tanıştığı isim işte böyle birisiydi...
***
Tayyip bey kendisi arzu ederek, Ekim 1999'da Tüsiad Yönetim Kurulu Üyesi Nejat Eczacıbaşı'nın evinde, bir yemekte önemli isimlerle de bir araya gelmişti. Ve... şu sıralarda hapiste bulunan Con Ajans'ın sahibi Nail Keçili ile "Danışmanlık anlaşması" yapmıştı.
***
ABD Başkonsolosu Caroline Huggins de Erdoğan'la görüşenler arasındaydı. 28 Eylül 1998'deki görüşmenin arkasından, Erdoğan'a verilen ceza sebebiyle Erdoğan'ı destekliyor ve Türkiye'deki yönetimi de açıkça suçluyordu.
Ankara'nın sert tepkisi karşısında, ABD yönetimi de Ankara'ya karşı sertleşti:
"Başkonsolusun tamamen arkasında olduğunu" açıkladı.
Yani, ABD yönetiminin kararı, Türkiye yönetimine karşı Tayyip Erdoğan'ın desteklenmesi şeklindeydi.
Çok sonraları Vural Savaş da "ABD'nin Tayyip Erdoğan'ı istediğini ve desteklediğini" açıkladı.
10 Temmuz 2000 tarihli Zaman Gazetesi'nde, Ali Halit Aslantürk'ün değerlendirmesi, ABD'nin kişileri desteklerken hangi ölçülere göre hareket ettiğini ele alıyordu.
AK Parti kurulmadan kısa süre önce, 4 Temmuz 2001'de, ABD Büyükelçiliği'ndeki ABD'nin bağımsızlık günü kutlamalarına katılan Erdoğan'a ilgi, gerçekten çok büyüktü.
***
Orgeneral Çevik Bir de, cezaevinden çıktıktan sonra Erdoğan'la hayli sıcak bir görüşme yaptı.
Erdoğan, 16 Temmuz 2000'de ABD'ye gitti.
Çevik Bir ve Erdoğan, program çakışması sebebiyle bir defa da ABD'deki Yahudi Komitesi'nin bu davetinde, ABD'de bir araya gelmişlerdi...
Erdoğan ayrıca burada JINSA yani Yahudi Güvenlik Ulusal Enstitüsi yetkilileriyle de görüşmeler yaptı.
Erdoğan, ABD'ye gide gele adeta okyanusta iz yapmıştı.
İşte gidişler:
17-21 Nisan 1995
17-22 Kasım 1996
20-23 Aralık 1996
26 Mart 1998
16 Temmuz 2000.
2001 yılında yapacağı ziyareti ise iptal etti.
Erdoğan, sık sık gerçekleştirdiği ABD ziyaretlerine, "Dil öğrenme... Çocuklarımla tatil yaptım..." şeklinde açıklamalar getirdi.
Ancak her ziyaretinde, ağırlıklı olarak Yahudi lobileriyle görüşmeler yapıyordu.
***
Erdoğan'ın, parti kurulmadan önce görüştüğü önemli şahsiyetlerden İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosu Roger Short'ın sözleri de enteresandı:
"Bu partinin kurulması bizi mutlu eder."
***
Değerli okuyucular,
Bu bilgiler, "Yenilikçi Hareket" isimli 170 sahifelik yeni çıkan bir kitaptan alınma.
Kitapta, bu konularla ilgili daha bir hayli bilgi var.
Daha önce de CIA ve Ortadoğu masasında da çalışan Fuller'in, ABD Dışişleri Bakanlığı'nda 20 yıl gibi uzun geçmişi var.
Türkiye üzerinde önemli çalışmalara imza atmış.
Zaman gazetesi adına Mayıs 1998'de Washington'da Ali Arslan'ın kendisiyle yaptığı bir röportajda diyor ki:
"İnancım odur ki, eğer İslamcıların (Türkiye'de) katılımına izin verirlerse, hatta iki ya da üç İslamî parti olursa, çok daha arzulanan bir şey olur..."
Fuller, bununla neyi kasdettiğini konuşmasının devamında şöyle açıklıyor:
"Bu konuda bir de espri yapayım. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Fransız bir diplomat dedi ki, "Biz Almanya'yı seviyoruz. O kadar çok seviyoruz ki, iki tane Almanya olsun istiyoruz."
***
ABD'nin, Müslüman memleketlerdeki İslamî gözüken partilere bakış tarzı tamamen farklıdır. Onlar için bu partilerin "Dünya Yahudiliğine nasıl baktıkları" önemlidir.
Yahudiliğe sert bakmıyorlarsa, kaç tane oldukları hiç önem arzetmiyor.
***
ABD yönetiminde söz sahibi olan Yahudiler, Türkiye gibi, yönetimlerin seçimle geldiği ülkelerde, yönetimde gelecek vadeden şahıslara fazlaca ilgi duyuyorlar.
Recep Tayyip Erdoğan da ilgi duydukları isimlerden biri.
Tayyip Bey, taa RP Beyoğlu İlçe Başkanı'yken, onunla görüşmeleri başlamıştı.
Erdoğan, Kasımpaşa'daki bir vakıfta, o zamanki ABD Ankara Büyükelçisi Morton Abromowitz ile görüştürülüp tanıştırılmıştı.
Bu tanıştırmanın aracısı da solculuğu belli bir isimdi: Kanal 7'de kırk tane kadının arasında program danışmanlığı yapan Çakır erkek.
Abromowitz, gittiği her ülkede karışıklıklar çıkaran ve kovulan bir şahıs.
Tayland'da yaptığı gibi, kriz çözme konusundaki maharetini, darbe planlamaya kadar götürmekte usta.
Ankara'dayken de, Kuzey Irak ve Kürt meselesinde aktifti.
Foreing Policy Dergisi'nin 1993 yaz sayısında, hem "Kürt sorunu kendi haline bırakılamaz" diye Kürtlere olan aşkını (!) dile getiriyor, hem de "Türkiye'nin bölüneceğini" söylüyordu.
Rol aldığı en aktif konular arasında İsrail ile ilişkiler geliyordu.
Tayyip Bey'in görüşüp tanıştığı isim işte böyle birisiydi...
***
Tayyip bey kendisi arzu ederek, Ekim 1999'da Tüsiad Yönetim Kurulu Üyesi Nejat Eczacıbaşı'nın evinde, bir yemekte önemli isimlerle de bir araya gelmişti. Ve... şu sıralarda hapiste bulunan Con Ajans'ın sahibi Nail Keçili ile "Danışmanlık anlaşması" yapmıştı.
***
ABD Başkonsolosu Caroline Huggins de Erdoğan'la görüşenler arasındaydı. 28 Eylül 1998'deki görüşmenin arkasından, Erdoğan'a verilen ceza sebebiyle Erdoğan'ı destekliyor ve Türkiye'deki yönetimi de açıkça suçluyordu.
Ankara'nın sert tepkisi karşısında, ABD yönetimi de Ankara'ya karşı sertleşti:
"Başkonsolusun tamamen arkasında olduğunu" açıkladı.
Yani, ABD yönetiminin kararı, Türkiye yönetimine karşı Tayyip Erdoğan'ın desteklenmesi şeklindeydi.
Çok sonraları Vural Savaş da "ABD'nin Tayyip Erdoğan'ı istediğini ve desteklediğini" açıkladı.
10 Temmuz 2000 tarihli Zaman Gazetesi'nde, Ali Halit Aslantürk'ün değerlendirmesi, ABD'nin kişileri desteklerken hangi ölçülere göre hareket ettiğini ele alıyordu.
AK Parti kurulmadan kısa süre önce, 4 Temmuz 2001'de, ABD Büyükelçiliği'ndeki ABD'nin bağımsızlık günü kutlamalarına katılan Erdoğan'a ilgi, gerçekten çok büyüktü.
***
Orgeneral Çevik Bir de, cezaevinden çıktıktan sonra Erdoğan'la hayli sıcak bir görüşme yaptı.
Erdoğan, 16 Temmuz 2000'de ABD'ye gitti.
Çevik Bir ve Erdoğan, program çakışması sebebiyle bir defa da ABD'deki Yahudi Komitesi'nin bu davetinde, ABD'de bir araya gelmişlerdi...
Erdoğan ayrıca burada JINSA yani Yahudi Güvenlik Ulusal Enstitüsi yetkilileriyle de görüşmeler yaptı.
Erdoğan, ABD'ye gide gele adeta okyanusta iz yapmıştı.
İşte gidişler:
17-21 Nisan 1995
17-22 Kasım 1996
20-23 Aralık 1996
26 Mart 1998
16 Temmuz 2000.
2001 yılında yapacağı ziyareti ise iptal etti.
Erdoğan, sık sık gerçekleştirdiği ABD ziyaretlerine, "Dil öğrenme... Çocuklarımla tatil yaptım..." şeklinde açıklamalar getirdi.
Ancak her ziyaretinde, ağırlıklı olarak Yahudi lobileriyle görüşmeler yapıyordu.
***
Erdoğan'ın, parti kurulmadan önce görüştüğü önemli şahsiyetlerden İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosu Roger Short'ın sözleri de enteresandı:
"Bu partinin kurulması bizi mutlu eder."
***
Değerli okuyucular,
Bu bilgiler, "Yenilikçi Hareket" isimli 170 sahifelik yeni çıkan bir kitaptan alınma.
Kitapta, bu konularla ilgili daha bir hayli bilgi var.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Eren / diğer yazıları
- Alın size Avrupa'dan taze cevap / 16.03.2002
- Derviş'e ODTÜ'yü dar etmek / 02.03.2002
- Bayram sonrası düşünceleri / 26.02.2002
- Artık açıkça "ha kilese ha câmi" diyebiliyorlar / 16.02.2002
- Müfsidi Kebir (Büyük Fesatçı) / 13.02.2002
- Bir maskara / 12.02.2002
- Tarihe ve zihinlere bir-iki hatıra kaydı / 09.02.2002
- Başbakanlığı al, neyi ver? / 02.02.2002
- Papa'nın davet etmemesine üzülünür (!) / 26.01.2002
- Bizi, onlarca sene dinsiz tanıtmışlar / 19.01.2002
- Derviş'e ODTÜ'yü dar etmek / 02.03.2002
- Bayram sonrası düşünceleri / 26.02.2002
- Artık açıkça "ha kilese ha câmi" diyebiliyorlar / 16.02.2002
- Müfsidi Kebir (Büyük Fesatçı) / 13.02.2002
- Bir maskara / 12.02.2002
- Tarihe ve zihinlere bir-iki hatıra kaydı / 09.02.2002
- Başbakanlığı al, neyi ver? / 02.02.2002
- Papa'nın davet etmemesine üzülünür (!) / 26.01.2002
- Bizi, onlarca sene dinsiz tanıtmışlar / 19.01.2002