AKP hükümeti, terörün önünü İmralı, Kandil ve Erbil ile müzakere ederek keseceğini zannediyor ama yanılıyor. Terörle ve terörün arkasındaki iradelerle yapılan her müzakere, bunlara taviz vermek anlamına gelmektedir.
Bunu gayet iyi bilen ve milletin de tepkisinden çekinen AKP’li yetkililer gerektiğinde topu taca atabilmek için bu müzakereyi bizzat kendileri, bürokratlarına yaptırmaktadırlar.
Ha kendileri yapıyor ha emir erleri yapıyor ne fark ediyorsa…
Başbakan Erdoğan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı Öcalan’a bizzat kendisinin gönderdiğini birçok kez ifade etmişti. Yani “Fidan’ın Öcalan ile yaptığı her müzakere esasen Başbakan’ın Öcalan ile yaptığı müzakeredir” de diyebiliriz.
Terörle müzakere süreciyle ilgili Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açıklamaları da bir hayli ilginç… Manisa AKP İl teşkilatı’nda yaptığı açıklamada Arınç şunları söyledi:
‘’Şu anda sürecin içerisinde hükümetimiz yok. Çünkü böyle bir sürecin bir şekilde başlaması şüphesiz Türkiye şartları içerisinde bir yol haritasına bağlı. Biz doğrudan karşımıza muhatap alarak, hükümet olarak, başbakan olarak, bakan olarak ‘gel bakalım Öcalan seninle oturalım, pazarlık yapalım’ diyemeyiz. Bunu dersek millet bizi affetmez, böyle bir şey olmaz. Bu süreçte biz istihbarat teşkilatımızı kullandık’’ .
Sayın Arınç cümlenin başında müzakere sürecinde hükümetin olmadığından bahsederken, sonlarda MİT’i bu müzakerede bizzat kullandıklarını itiraf ediyor, diğer bir ifadeyle “sürecin içindeyiz, hatta komutasındayız” demek istiyor.
Sayın Arınç açıklamasında İmralı ile yapılan müzakerenin aynı zamanda Öcalan’la pazarlık yapma ve bir yol haritası belirleme olduğunu da itiraf ediyor.
Bunu millet affetmeyeceği için biz yapamadık, ama bürokratlarımıza yaptırdık diyor.
Başta da belirttiğimiz gibi koskoca Türkiye Cumhuriyetini idare edenlerin ve onların bürokratlarının, teröristleri idare edenlerle ve onları bize karşı kullananlarla masaya oturup müzakere etmesi, pazarlık yapması terörü bitirmez, palazlandırır.
Çünkü teröristler, seni terörle tehdit ederek o masaya oturtuyorlar, adamlar hiç ellerindeki bu kozu bırakırlar mı?
Askeri mücadele de çözümün bir parçasıdır ama şu aşamada sonuca götürmeyecektir. Çünkü siyasilerimizin yaptığı yanlışlar sebebiyle, terör ciddi bir siyasi zemin kazanmıştır.
Toplumda, gerçekten bu ülkeyi parçalamak isteyenlerle, bu uğurda tuzağa düşenleri, propaganda seline kapılanları ayırt etmek ayrı bir çözümü gerektirmektedir.
Mevcut ekonomik tabloda dürüst, vatanını seven insanların bile devletine güveni kalmamışken, tuzağa düşenlerin ayıkmasını beklemek hayalden öteye geçmez.
Bu noktada gerçek çözümü ortaya koyan tek lider Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’tır.
Sayın Baş, Milli Ekonomi Modeli ile Türkiye Cumhuriyeti kimliğini taşıyan her erkek vatandaşa, ayırt etmeden 500 TL vatandaşlık maaşı, her bayana da 1000 lira maaş, her çocuğa da 250 lira burs verecektir.
Daha birçok imkan sağlanacak ama sadece bu projeler bile terörü bitirmeye yeterlidir.
Güneydoğu’da birçok kişi geçimini sağlayamadığı ve devletine bu sebeple güveni kalmadığı için terörün tuzağına düşmektedir.
Bu projeler sayesinde vatandaşlar hem geçimlerini sağlayacaklardır hem de bu imkanı sağlayan devlete olan sevgileri ve bağlılıkları artacaktır.
İşte “milleti yaşat ki devlet yaşasın” mantığı budur.
Halkın sıkıntılarını anlamadan terörün başındakilerle pazarlığa oturmak, terörün elini kuvvetlendirir, halkı terörün kucağına doğru iter.
Bunu gayet iyi bilen ve milletin de tepkisinden çekinen AKP’li yetkililer gerektiğinde topu taca atabilmek için bu müzakereyi bizzat kendileri, bürokratlarına yaptırmaktadırlar.
Ha kendileri yapıyor ha emir erleri yapıyor ne fark ediyorsa…
Başbakan Erdoğan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı Öcalan’a bizzat kendisinin gönderdiğini birçok kez ifade etmişti. Yani “Fidan’ın Öcalan ile yaptığı her müzakere esasen Başbakan’ın Öcalan ile yaptığı müzakeredir” de diyebiliriz.
Terörle müzakere süreciyle ilgili Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açıklamaları da bir hayli ilginç… Manisa AKP İl teşkilatı’nda yaptığı açıklamada Arınç şunları söyledi:
‘’Şu anda sürecin içerisinde hükümetimiz yok. Çünkü böyle bir sürecin bir şekilde başlaması şüphesiz Türkiye şartları içerisinde bir yol haritasına bağlı. Biz doğrudan karşımıza muhatap alarak, hükümet olarak, başbakan olarak, bakan olarak ‘gel bakalım Öcalan seninle oturalım, pazarlık yapalım’ diyemeyiz. Bunu dersek millet bizi affetmez, böyle bir şey olmaz. Bu süreçte biz istihbarat teşkilatımızı kullandık’’ .
Sayın Arınç cümlenin başında müzakere sürecinde hükümetin olmadığından bahsederken, sonlarda MİT’i bu müzakerede bizzat kullandıklarını itiraf ediyor, diğer bir ifadeyle “sürecin içindeyiz, hatta komutasındayız” demek istiyor.
Sayın Arınç açıklamasında İmralı ile yapılan müzakerenin aynı zamanda Öcalan’la pazarlık yapma ve bir yol haritası belirleme olduğunu da itiraf ediyor.
Bunu millet affetmeyeceği için biz yapamadık, ama bürokratlarımıza yaptırdık diyor.
Başta da belirttiğimiz gibi koskoca Türkiye Cumhuriyetini idare edenlerin ve onların bürokratlarının, teröristleri idare edenlerle ve onları bize karşı kullananlarla masaya oturup müzakere etmesi, pazarlık yapması terörü bitirmez, palazlandırır.
Çünkü teröristler, seni terörle tehdit ederek o masaya oturtuyorlar, adamlar hiç ellerindeki bu kozu bırakırlar mı?
Askeri mücadele de çözümün bir parçasıdır ama şu aşamada sonuca götürmeyecektir. Çünkü siyasilerimizin yaptığı yanlışlar sebebiyle, terör ciddi bir siyasi zemin kazanmıştır.
Toplumda, gerçekten bu ülkeyi parçalamak isteyenlerle, bu uğurda tuzağa düşenleri, propaganda seline kapılanları ayırt etmek ayrı bir çözümü gerektirmektedir.
Mevcut ekonomik tabloda dürüst, vatanını seven insanların bile devletine güveni kalmamışken, tuzağa düşenlerin ayıkmasını beklemek hayalden öteye geçmez.
Bu noktada gerçek çözümü ortaya koyan tek lider Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’tır.
Sayın Baş, Milli Ekonomi Modeli ile Türkiye Cumhuriyeti kimliğini taşıyan her erkek vatandaşa, ayırt etmeden 500 TL vatandaşlık maaşı, her bayana da 1000 lira maaş, her çocuğa da 250 lira burs verecektir.
Daha birçok imkan sağlanacak ama sadece bu projeler bile terörü bitirmeye yeterlidir.
Güneydoğu’da birçok kişi geçimini sağlayamadığı ve devletine bu sebeple güveni kalmadığı için terörün tuzağına düşmektedir.
Bu projeler sayesinde vatandaşlar hem geçimlerini sağlayacaklardır hem de bu imkanı sağlayan devlete olan sevgileri ve bağlılıkları artacaktır.
İşte “milleti yaşat ki devlet yaşasın” mantığı budur.
Halkın sıkıntılarını anlamadan terörün başındakilerle pazarlığa oturmak, terörün elini kuvvetlendirir, halkı terörün kucağına doğru iter.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025