İmam Bakır’ın İslam ile imanı birbirinden ayıran görüşleri -1-
Bu konuda İmam Bâkır'dan nakledilen hadisler mevcuttur. İmam Bâkır (a.s.), iman konusunun kalbî bir mesele olduğunu ve İslam esaslarından ayrı tutulması gerektiğini söylemektedir. İslam zâhirdir ancak iman kalbîdir
16.11.2023 18:27:00 / Güncelleme: 17.11.2023 10:50:52
Hasan Parlak
Hasan Parlak
Bu konuda İmam Bâkır'dan nakledilen hadisler mevcuttur. İmam Bâkır (a.s.), iman konusunun kalbî bir mesele olduğunu ve İslam esaslarından ayrı tutulması gerektiğini söylemektedir. İslam zâhirdir ancak iman kalbîdir.
Açıklamalarını kendisine sorulan Hucûrat sûresi 14. ayetin tefsirinde vermiştir.
Humran b. A'yen şöyle rivayet etmiştir:
"Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır) şöyle dediğini duydum: 'İman kalpte yerleşen inançtır, kulu Allah'a (Azze ve Celle) yöneltir. Allah'a itaat etmek ve emrine teslim olmak şeklindeki amel ise onu doğrular.
İslam zâhiri söz ve fiillerden ibarettir. İnsanlar bütün grupları ile bu zâhirî durum üzeredirler.
Onunla bir kişinin kanı dokunulmazlık kazanır, onunla miraslar paylaştırılır, Müslüman bir kadınla evlenmek câiz olur.
Toplum namaz, zekât, oruç ve hac üzerinde ittifak ettiler. Bununla küfürden çıkıp, imana girdiler.
İslam, imana ortak değildir, buna karşılık iman, İslam'a ortaktır. Bu ikisi söz ve fiilde birleşirler. Tıpkı Kâbe'nin mescidde olması, buna karşılık mescidin Kâbe'de olmaması gibi.
Tıpkı bunun gibi iman İslam'a ortaktır ama İslam, imana ortak değildir. Nitekim, Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: 'Arabîler (bedevîler) inandık dediler. De ki: Siz iman etmediniz ama İslam olduk deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi.' Bu hususta Allah'ın (Azze ve Celle) sözü en doğru kanıttır.'
Dedim ki: 'Acaba faziletler, hükümler, hadler ve benzeri hususlarda mü'minin müslime bir üstünlüğü var mıdır?'
İmam (a.s.), 'Hayır. Bu hususta iman ve İslam birdir. Ancak, işlenen ameller ve Allah'a (Azze ve Celle) sunulan kurbanlar bakımından mü'min, müslümandan daha üstündür.'
Dedim ki: 'Allah Azze ve Celle, 'Kim bir iyilik getirirse, ona bu iyiliğin on misli ödül verilir' dememiş midir? Ben bu ayete dayanarak Müslüman olanların da namaz, zekât, oruç ve hac noktasında mü'minle birleştiklerini sanıyordum?'
Buyurdu ki: 'Allah Azze ve Celle şöyle buyurmamış mıdır: 'Onun karşılığını kat kat fazla verir.'
Buna göre Allah, mü'minlerin işlediği her bir iyiliğin karşılığını yetmiş kat fazlasıyla verir. İşte, mü'minin üstünlüğü budur.
Allah Azze ve Celle, onun imanının sıhhatinin oranınca iyiliklerini kat be-kat arttırır. Ve mü'minlere dilediği hayırlarda bulunur.'
Dedim ki: 'Sence, İslam'a giren bir kimse imana da girmiş olmaz mı?'
'Hayır. Fakat o, artık imana eklemlenmiş ve küfür kapsamından çıkmıştır. Sana bir örnek vereceğim ki, bu örnek sayesinde imanın, İslam'dan üstünlüğünü anlayacaksın. Düşün bir kere... Bir adamı Mescid-i Haram içinde görsen, onu Kâbe'nin içinde gördüğüne de şahitlik eder misin?'
'Böyle bir şahitlikte bulunmam bana câiz değildir' dedim.
Buyurdu ki: 'Peki, söyle bakalım, bir adamı Kâbe'nin içinde görsen, onun Mescid-i Haram'da olduğuna da şahitlik eder misin?' ."
'Evet' dedim.
'Bu nasıl olur?' buyurdu.
Dedim ki: 'Çünkü o, Mescid-i Haram'a girmeden Kâbe'ye giremez.'
'Doğru söyledin ve güzel bir açıklama yaptın.'
Sonra şöyle dedi: İşte iman ile İslam arasındaki münasebet de böyledir."
Eban, Ebu Bâsir'den şöyle rivayet etmiştir:
"Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır) şöyle dediğini duydum: 'Arabîler inandık, dediler. De ki: Siz iman etmediniz ama İslam olduk deyin...'
Kim, onların iman ettiklerini iddia ederse yalan söylemiş olur. Kim de, onların müslüman olmadıklarını söylerse yalan söylemiş olur."
Hurman b. A'yen rivayet eder: "Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır) şöyle dediğini duydum: Allah, Kâbe'yi Mescid-i Haram'dan bir derece üstün kıldığı gibi, imanı da bir derece İslam'dan üstün kılmıştır." Devam edecek
Açıklamalarını kendisine sorulan Hucûrat sûresi 14. ayetin tefsirinde vermiştir.
Humran b. A'yen şöyle rivayet etmiştir:
"Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır) şöyle dediğini duydum: 'İman kalpte yerleşen inançtır, kulu Allah'a (Azze ve Celle) yöneltir. Allah'a itaat etmek ve emrine teslim olmak şeklindeki amel ise onu doğrular.
İslam zâhiri söz ve fiillerden ibarettir. İnsanlar bütün grupları ile bu zâhirî durum üzeredirler.
Onunla bir kişinin kanı dokunulmazlık kazanır, onunla miraslar paylaştırılır, Müslüman bir kadınla evlenmek câiz olur.
Toplum namaz, zekât, oruç ve hac üzerinde ittifak ettiler. Bununla küfürden çıkıp, imana girdiler.
İslam, imana ortak değildir, buna karşılık iman, İslam'a ortaktır. Bu ikisi söz ve fiilde birleşirler. Tıpkı Kâbe'nin mescidde olması, buna karşılık mescidin Kâbe'de olmaması gibi.
Tıpkı bunun gibi iman İslam'a ortaktır ama İslam, imana ortak değildir. Nitekim, Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: 'Arabîler (bedevîler) inandık dediler. De ki: Siz iman etmediniz ama İslam olduk deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi.' Bu hususta Allah'ın (Azze ve Celle) sözü en doğru kanıttır.'
Dedim ki: 'Acaba faziletler, hükümler, hadler ve benzeri hususlarda mü'minin müslime bir üstünlüğü var mıdır?'
İmam (a.s.), 'Hayır. Bu hususta iman ve İslam birdir. Ancak, işlenen ameller ve Allah'a (Azze ve Celle) sunulan kurbanlar bakımından mü'min, müslümandan daha üstündür.'
Dedim ki: 'Allah Azze ve Celle, 'Kim bir iyilik getirirse, ona bu iyiliğin on misli ödül verilir' dememiş midir? Ben bu ayete dayanarak Müslüman olanların da namaz, zekât, oruç ve hac noktasında mü'minle birleştiklerini sanıyordum?'
Buyurdu ki: 'Allah Azze ve Celle şöyle buyurmamış mıdır: 'Onun karşılığını kat kat fazla verir.'
Buna göre Allah, mü'minlerin işlediği her bir iyiliğin karşılığını yetmiş kat fazlasıyla verir. İşte, mü'minin üstünlüğü budur.
Allah Azze ve Celle, onun imanının sıhhatinin oranınca iyiliklerini kat be-kat arttırır. Ve mü'minlere dilediği hayırlarda bulunur.'
Dedim ki: 'Sence, İslam'a giren bir kimse imana da girmiş olmaz mı?'
'Hayır. Fakat o, artık imana eklemlenmiş ve küfür kapsamından çıkmıştır. Sana bir örnek vereceğim ki, bu örnek sayesinde imanın, İslam'dan üstünlüğünü anlayacaksın. Düşün bir kere... Bir adamı Mescid-i Haram içinde görsen, onu Kâbe'nin içinde gördüğüne de şahitlik eder misin?'
'Böyle bir şahitlikte bulunmam bana câiz değildir' dedim.
Buyurdu ki: 'Peki, söyle bakalım, bir adamı Kâbe'nin içinde görsen, onun Mescid-i Haram'da olduğuna da şahitlik eder misin?' ."
'Evet' dedim.
'Bu nasıl olur?' buyurdu.
Dedim ki: 'Çünkü o, Mescid-i Haram'a girmeden Kâbe'ye giremez.'
'Doğru söyledin ve güzel bir açıklama yaptın.'
Sonra şöyle dedi: İşte iman ile İslam arasındaki münasebet de böyledir."
Eban, Ebu Bâsir'den şöyle rivayet etmiştir:
"Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır) şöyle dediğini duydum: 'Arabîler inandık, dediler. De ki: Siz iman etmediniz ama İslam olduk deyin...'
Kim, onların iman ettiklerini iddia ederse yalan söylemiş olur. Kim de, onların müslüman olmadıklarını söylerse yalan söylemiş olur."
Hurman b. A'yen rivayet eder: "Ebu Câfer'in (Muhammed Bâkır) şöyle dediğini duydum: Allah, Kâbe'yi Mescid-i Haram'dan bir derece üstün kıldığı gibi, imanı da bir derece İslam'dan üstün kılmıştır." Devam edecek
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.