İmam Ali’nin, Muhammed İbn Ebi Bekir’e tavsiyeleri -1-
Muhammed İbn Ebi Bekr'i Mısır'a vali tayin ettiğinde kendisine buyurduğu tavsiyeleri
31.01.2025 18:24:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Muhammed İbn Ebi Bekr'i Mısır'a vali tayin ettiğinde kendisine buyurduğu tavsiyeleri
"Bu, Allah'ın kulu Emirü'l-Müminin Ali'nin, Muhammed İbn Ebi Bekr'i Mısır'a vali tayin ettikleri zaman kendilerine verdikleri emirnamedir.
Ona, Allah'tan çekinmesini, gizlide, açıkta O'na itaat etmesini, O'ndan korkmasını, Müslümanlara yumuşak, facirlere sert davranmasını, zimmîlere adaletli olmasını, mazlumun hakkını (zalimden) almasını, zalime karşı şiddet göstermesini, halkın işlediği suçları affetmesini, mümkün olduğu kadar ihsanda, bağışta bulunmasını emrediyor. Allah-u Teâla ihsanda ve iyilikte bulunanlara mükâfat, günahkârlara ise ceza verir.
Yine ona, Mısır halkını itaat ve birliğe davet etmesini emrediyor. Zira onlar için bunda afiyet ve çok mükâfat vardır ki, onlar bu mükâfatın ne hesabını bilirler, ne de hakikatini idrak ederler.
Yine ona, halka alçak gönüllülük kanadını germesini, oturduğu yerde ve bakışlarında onlara eşit davranmasını, hakta yakınlarını kendisinden uzak olanlarla eşit tutmasını, halkın arasında adaletle hükmetmesini, hükümetini adalet üzere kurmasını, heva ve hevese uymamasını, Allah için olan bir işte, kınayanların kınamasından korkmamasını tavsiye ediyor.
Zira Allah, kendisinden çekinen, itaat ve emrini başkalarının emrine (hoşnut olmasına) tercih eden kimselerle beraberdir. Yazan: (Hz. Ali'nin (a.s) özel kâtibi) Ebu Rafi oğlu Ubeydullah.
Muhammed İbn Ebi Bekr'i Mısır'a vali olarak gönderdikten sonra Mısırlılara hitaben yazdıkları mektuptan seçmeler
Allah'ın kulu Emirü'l-Müminin Ali'den, Muhammed İbn Ebi Bekr'e ve Mısır halkına:
Selâmun aleykum.
Ey Muhammed, mektubun gelip bana ulaştı, sorduğun soruyu anladım, yapılması gerekli olan ve Müslümanların durumunu düzeltebilecek şeyler için gayret göstermen beni hoşnut etti. Bu işlerin, senin iyi niyetli ve iyi görüşlü olduğundan ileri geldiğini anladım.
Her oturup kalkmada, açıkta ve gizlide Allah'tan çekinmelisin. Halk arasında yargıda bulunduğunda, onlara tevazu kanatlarını ger; onlara iyi muamelede bulun; güler yüzlü ol.
Bakışta da, görüşte de tarafları bir tut, fark gözetme ki, büyükler (kudret sahipleri) senin onlardan yana olmanı beklemesinler (kendilerine meylettiğini sanmasınlar); zayıflar da adaletinden meyus olmasınlar.
Müddeiden (davacıdan) beyyine (iki âdil şahit) iste; inkâr edene ise yemin ettir. Bir kimse kardeşiyle sulh ettiğinde, o sulhu geçerli kıl; yalnız bu sulhla helali haram, haramı da helal etmek isterlerse o hariç; sadık, vefalı, hayâlı, edepli, takvalı fakihleri, facir, yalancı, hilekâr ve düzenbazlara tercih et.
İyi iş yapan salih kimseler kardeşin; facir, gaddar, sahtekâr kimseler ise düşmanın olmalıdır. Benim en çok sevdiğim kardeş, Allah'ı herkesten daha çok anan ve O'ndan daha çok korkan kimsedir. Senin de inşaallah bu kimselerden olmanı ümit ederim.
Sorumlu olduğunuz işler ve kendisine doğru ilerlemekte olduğunuz sonuç hususunda size Allah'tan çekinmenizi tavsiye ediyorum. Zira Allah-u Teâla Ku'rân'da buyurmuştur ki: "Herkes kendi kazancının rehinidir."
Yine buyurmuştur ki: "Allah kendisinden (azabından) sakınmanızı emretmektedir ve herkesin dönüşü de Allah'a doğrudur."
Başka bir yerde de: "Andolsun Rabbine ki onların hepsinden yaptığı işleri soracağız." diye buyurmaktadır.
Öyleyse Allah'tan çekinin; takvalı olun; çünkü bu sıfat (yani takva) diğer hiçbir özelliğin içermediği hayırları içermektedir ve diğer hiçbir şeyle elde edilmeyen dünya ve ahiret hayırlarını, onunla elde etmek mümkündür.
Allah-u Teâla buyuruyor ki: "Çekinenlere, "Rabbiniz ne indirdi size?" denince, "Hayır indirdi" derler. Bu dünyada güzel hareket edenlere güzel bir mükâfat var; ahiret eviyse elbette daha da hayırlıdır ve çekinenlerin evleri, gerçekten de ne güzeldir."
Ey Allah'ın kulları, bilin ki çekinenler, hem gelip geçiveren dünyanın faydalarını elde ettiler; hem de bir zaman sonra gelecek ahiretin faydalarını elde edecekler.
Onlar dünya ehlinin dünyalarına ortak oldular; ama dünya ehli onların ahiretine ortak olamadı. Allah-u Teâla Kur'ân'da buyuruyor ki: "De ki: Allah'ın, kulları için meydana getirdiği süslenilecek şeylerle rızk olarak verdiklerinin içinden tertemiz şeyleri, kim haram etmiştir ki? De ki: Bunlar, dünyada inanan kişilerindir, ahiretteyse yalnız onlara aittir..."
Çekinenler, dünyada konakladılar, en güzel bir konaklayışla; dünya nimetlerini yediler en güzel bir yiyişle.
Ey Allah'ın kulları, bilin ki Allah'tan çekinip, Peygamber'in Ehlibeyt'ine saygınızı koruduğunuzda diğer fırkaların namaz, oruç ve sadakaları sizlerden daha çok olmuş olsa bile, sizler, O'na en güzel ibadet, en güzel zikir ve en güzel şükrü etmişsinizdir; sabrın, şükrün, gayret göstermenin en yüce mertebelerine ulaşmışsınızdır; çünkü bu durumda sizler Allah'a daha çok vefalı, dostlarının ve Rasulullah'ın Ehlibeyt'inden olan ulü'l-emrin hayrını daha çok isteyen kimselersiniz.
"Bu, Allah'ın kulu Emirü'l-Müminin Ali'nin, Muhammed İbn Ebi Bekr'i Mısır'a vali tayin ettikleri zaman kendilerine verdikleri emirnamedir.
Ona, Allah'tan çekinmesini, gizlide, açıkta O'na itaat etmesini, O'ndan korkmasını, Müslümanlara yumuşak, facirlere sert davranmasını, zimmîlere adaletli olmasını, mazlumun hakkını (zalimden) almasını, zalime karşı şiddet göstermesini, halkın işlediği suçları affetmesini, mümkün olduğu kadar ihsanda, bağışta bulunmasını emrediyor. Allah-u Teâla ihsanda ve iyilikte bulunanlara mükâfat, günahkârlara ise ceza verir.
Yine ona, Mısır halkını itaat ve birliğe davet etmesini emrediyor. Zira onlar için bunda afiyet ve çok mükâfat vardır ki, onlar bu mükâfatın ne hesabını bilirler, ne de hakikatini idrak ederler.
Yine ona, halka alçak gönüllülük kanadını germesini, oturduğu yerde ve bakışlarında onlara eşit davranmasını, hakta yakınlarını kendisinden uzak olanlarla eşit tutmasını, halkın arasında adaletle hükmetmesini, hükümetini adalet üzere kurmasını, heva ve hevese uymamasını, Allah için olan bir işte, kınayanların kınamasından korkmamasını tavsiye ediyor.
Zira Allah, kendisinden çekinen, itaat ve emrini başkalarının emrine (hoşnut olmasına) tercih eden kimselerle beraberdir. Yazan: (Hz. Ali'nin (a.s) özel kâtibi) Ebu Rafi oğlu Ubeydullah.
Muhammed İbn Ebi Bekr'i Mısır'a vali olarak gönderdikten sonra Mısırlılara hitaben yazdıkları mektuptan seçmeler
Allah'ın kulu Emirü'l-Müminin Ali'den, Muhammed İbn Ebi Bekr'e ve Mısır halkına:
Selâmun aleykum.
Ey Muhammed, mektubun gelip bana ulaştı, sorduğun soruyu anladım, yapılması gerekli olan ve Müslümanların durumunu düzeltebilecek şeyler için gayret göstermen beni hoşnut etti. Bu işlerin, senin iyi niyetli ve iyi görüşlü olduğundan ileri geldiğini anladım.
Her oturup kalkmada, açıkta ve gizlide Allah'tan çekinmelisin. Halk arasında yargıda bulunduğunda, onlara tevazu kanatlarını ger; onlara iyi muamelede bulun; güler yüzlü ol.
Bakışta da, görüşte de tarafları bir tut, fark gözetme ki, büyükler (kudret sahipleri) senin onlardan yana olmanı beklemesinler (kendilerine meylettiğini sanmasınlar); zayıflar da adaletinden meyus olmasınlar.
Müddeiden (davacıdan) beyyine (iki âdil şahit) iste; inkâr edene ise yemin ettir. Bir kimse kardeşiyle sulh ettiğinde, o sulhu geçerli kıl; yalnız bu sulhla helali haram, haramı da helal etmek isterlerse o hariç; sadık, vefalı, hayâlı, edepli, takvalı fakihleri, facir, yalancı, hilekâr ve düzenbazlara tercih et.
İyi iş yapan salih kimseler kardeşin; facir, gaddar, sahtekâr kimseler ise düşmanın olmalıdır. Benim en çok sevdiğim kardeş, Allah'ı herkesten daha çok anan ve O'ndan daha çok korkan kimsedir. Senin de inşaallah bu kimselerden olmanı ümit ederim.
Sorumlu olduğunuz işler ve kendisine doğru ilerlemekte olduğunuz sonuç hususunda size Allah'tan çekinmenizi tavsiye ediyorum. Zira Allah-u Teâla Ku'rân'da buyurmuştur ki: "Herkes kendi kazancının rehinidir."
Yine buyurmuştur ki: "Allah kendisinden (azabından) sakınmanızı emretmektedir ve herkesin dönüşü de Allah'a doğrudur."
Başka bir yerde de: "Andolsun Rabbine ki onların hepsinden yaptığı işleri soracağız." diye buyurmaktadır.
Öyleyse Allah'tan çekinin; takvalı olun; çünkü bu sıfat (yani takva) diğer hiçbir özelliğin içermediği hayırları içermektedir ve diğer hiçbir şeyle elde edilmeyen dünya ve ahiret hayırlarını, onunla elde etmek mümkündür.
Allah-u Teâla buyuruyor ki: "Çekinenlere, "Rabbiniz ne indirdi size?" denince, "Hayır indirdi" derler. Bu dünyada güzel hareket edenlere güzel bir mükâfat var; ahiret eviyse elbette daha da hayırlıdır ve çekinenlerin evleri, gerçekten de ne güzeldir."
Ey Allah'ın kulları, bilin ki çekinenler, hem gelip geçiveren dünyanın faydalarını elde ettiler; hem de bir zaman sonra gelecek ahiretin faydalarını elde edecekler.
Onlar dünya ehlinin dünyalarına ortak oldular; ama dünya ehli onların ahiretine ortak olamadı. Allah-u Teâla Kur'ân'da buyuruyor ki: "De ki: Allah'ın, kulları için meydana getirdiği süslenilecek şeylerle rızk olarak verdiklerinin içinden tertemiz şeyleri, kim haram etmiştir ki? De ki: Bunlar, dünyada inanan kişilerindir, ahiretteyse yalnız onlara aittir..."
Çekinenler, dünyada konakladılar, en güzel bir konaklayışla; dünya nimetlerini yediler en güzel bir yiyişle.
Ey Allah'ın kulları, bilin ki Allah'tan çekinip, Peygamber'in Ehlibeyt'ine saygınızı koruduğunuzda diğer fırkaların namaz, oruç ve sadakaları sizlerden daha çok olmuş olsa bile, sizler, O'na en güzel ibadet, en güzel zikir ve en güzel şükrü etmişsinizdir; sabrın, şükrün, gayret göstermenin en yüce mertebelerine ulaşmışsınızdır; çünkü bu durumda sizler Allah'a daha çok vefalı, dostlarının ve Rasulullah'ın Ehlibeyt'inden olan ulü'l-emrin hayrını daha çok isteyen kimselersiniz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.