‘İlk giden, son geleni beklemektedir’
Hz. Ali (a.s.) buyurdu ki: “Yükünüzü hafifletin de kervana katılın; çünkü ilk gideniniz, son geleni beklemektedir. Kulları ve beldeleri hakkında Allah’tan korkun. Allah’a itaat edin, O’na isyan etmeyin, hayrı gördüğünüz zaman onu alın, şerri gördüğünüzde onu terk edin”
İmam Ali (a.s.) hilafetinden sonra yaptığı ilk konuşmasında şöyle buyurmuştur:
"Münezzeh olan Allah, hayrı ve şerri açıklayan, doğru yolu gösteren Kitabı indirdi. Hidayete ermek için hayır yolunu tutun ve adil olmak için de şer cihetinden yüz çevirin. Farzlara, farzlara dikkat edin! Onları Allah için eda edin ki sizi (neticede) cennete götürürler. Allah bilinmez olmayan şeyleri haram, ayıbı olmayan şeyleri de helal kılmıştır.
Müslüman'ın hürmetini (dokunulmazlığını) bütün hürmetlerden üstün kıldı. Müslümanların haklarını yerinde, ihlâs ve tevhid ile güçlendirdi. Müslüman, haklı olması müstesna, Müslümanların elinden ve dilinden selamette olduğu kişidir. Gerekmedikçe bir Müslüman'a eza etmek helal olmaz.
Hepinize teker teker gelip çatacak olan genel ölüme koşunuz. İnsanlar (veya korku) önünüzde, kıyamet ise ardınızdan sizi sürüp durmaktadır. Yükünüzü hafifletin de kervana katılın; çünkü ilk gideniniz, son geleni beklemektedir. Kulları ve beldeleri hakkında Allah'tan korkun. Çünkü yerlerden ve hayvanlardan bile sorumlusunuz. Allah'a itaat edin, O'na isyan etmeyin, hayrı gördüğünüz zaman onu alın, şerri gördüğünüzde onu terk edin."
Halife olarak kendisine biat edildikten sonra, arkadaşlarından bazıları Hz. Ali Efendimize, "Osman'ı öldürenleri keşke cezalandırsaydın" dediler.
Bunun üzerine şu konuşmayı yaptı:
"Kardeşler!
Bildiklerinizden habersiz değilim. Fakat benim ne kuvvetim var ki! Bu işte eli olanlar son derece güçlü; bize hükmediyorlar, biz onlara hükmedemiyoruz! İşte bu toplum coştu, köleleriniz de onlarla beraber coştular. Bedevileriniz de onlara katıldı. Onlar aranıza karıştı. Size, diledikleri eziyeti ediyorlar. Dilediğinizi yapma gücünü kendinizde görüyor musunuz? Bu iş cahiliye işlerindendir. Bu toplumun yar ve yardımcıları var. İnsanlar bu iş için harekete geçirildiğinde ayrılığa düşüyorlar; bir bölük sizin gördüğünüzü, öbürü sizin görmediğinizi, diğerleri ise ne bunu ne de öbürünü görüyor. O halde halk sakinleşinceye, gönüller yatışıncaya, haklar kolaylıkla alınıncaya kadar sabredin. Sakin olun, size vereceğim emrimi bekleyin. Kuvveti zayıflatacak, kudreti giderecek, gevşekliğe ve zillete düşürecek işlere kalkışmayın. Mümkün olduğu kadar bu işi iyilikle halletmeye çalışacağım. Eğer başka çare bulamazsam, son çare yarayı dağlamaktır, (savaşmaktır)."
(Nehcü'l-Belağa'dan...)