İslam dünyasına örnek ülke Türkiye
ABD'deki neo-con şahinlerinin başında gelen ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, göreve geldiği günden bu yana en az dört beş kez Türkiye'yi İslam dünyasına örnek olarak gösterdi. Son olarak 17 Nisan tarihinde ABD Gazete Editörleri Derneği üyelerine yaptığı konuşmada Rice, İslam ve Müslüman dünyasının bir evrimden geçtiğini öne sürerek, "bu evrimin potansiyel olumlu ve olumsuz sonuçları olabilir. Olumsuz sonuç, radikalizmin yükselmeye devam etmesi olacaktır" şeklinde konuştu.
Rice devamla şunları söyledi: "Elimizde Türkiye örneği var. İktidarda güçlü bir İslami parti bulunuyor. Bence bunlar Ortadoğu için umut olmalı. Böylece, daha ılımlı siyasi güçleri bulup, İslam ile demokrasi arasında doğru ilişki kurabilen, her ikisine de hizmet eden kurumları oluşturabilen, bütün insanlara hoşgörülü bir demokratik süreç ortaya çıkabilir.''
Rice'ın konuşması çok açık, onların "İslami partisi AKP" Ortadoğu yani BOP için bir umut. Ve AKP gibi "ılımlı siyasi güçler" diğer İslam ülkelerinde de bulunmalı ve iktidara taşınmalı. Sonra?
Sonrası malum, "üstün Amerikan çıkarlarıyla ters düşmeyip, o üstün çıkarlar için azami gayreti göstermek."
Bu tarz açıklamaları sadece Rice yapmıyor ve bu açıklamalar AKP iktidara gelmek üzereyken de yapılıyordu. Mayıs 2002'de ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz California'daki Dünya İlişkileri Konseyi forumunda şunları dile getirmişti: "Sorunlarını yenen ve son yüzyıldaki çerçevede gelişmeye devam eden bir Türkiye, Müslüman dünyasına örnektir. Türkiye, dini inançların, modern, laik, demokratik kurumlar adına kurban edilmesine gerek olmadığını gösteriyor."
Mayıs 2002'de Wolfowitz'in çerçevesini çizdiği "örnek Türkiye profiline" Nisan 2005'te Rice'ın yaptığı "elimizde Türkiye örneği mevcut" açıklamasıyla ulaşıldığı görülüyor.
Yukarıda da ifade ettik, ABD'li şahinler açık konuşmayı seviyor. Daha doğrusu bir fil misali, cüsse büyüklüklerinin verdiği hantallıkla manevralarını gizleyemiyorlar.
Muhafazakar demokrat kılıf
AKP'nin ideolojisi haline gelen ve Erdoğan'ın sık sık tekrar ederek hafızalara kazımak zorunda kaldığı "muhafazakar demokratlık" fikrini geliştiren Yalçın Akdoğan Yeni Şafak gazetesindeki 15 Mart 2004 tarihli yazısında bakın neler diyor:
"Amerika Birleşik Devletleri'nin vizyona koymayı düşündüğü Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) geniş bir coğrafyada siyasal, sosyal, ekonomik ve dini bir dönüşümü hedefliyor. Bu projenin hedeflediği dönüşümlerden ne kastedildiği üç aşağı beş yukarı anlaşılabiliyor. Siyasal olarak yönetimlerin demokratikleştirilmesi, sosyal olarak toplumların modernleştirilmesi, ekonomik olarak serbest piyasa ekonomisinin işler kılınması...
Peki dini olarak ne hedefleniyor?
Kısaca "Ilımlı İslam."
Yalçın Akdoğan BOP'un dini hedefini ılımlı İslam projesi olarak tanımlıyor. AKP'nin son dönemde dilinden düşürmediği "muhafazakar demokrat" vurgusu gerçekten dikkat çekici. ABD'deki şahinlerle en azından isim noktasında buluşma gayretleri olarak da değerlendirilen bu tanımlamanın ardında, Yalçın Akdoğan her ne kadar kabul etmese de AKP'nin ılımlı İslam çizgisinde üstlendiği misyon yatıyor.
Bu konuda Yaşar Nuri Öztürk'ün bile söyleyeceği bir şeyler var. Öztürk şunları söylüyor: "Batı, İslam'ın sahneden uzaklaştırılması stratejisinin uygulanmasında Türkiye'yi ciddî bir engel görmektedir.
Son yıllarda tüm gayretler Türkiye'yi 'düşürmek' ve ötekilerin yanına koymak üzere seferber edilmiştir. ABD'nin, AKP ve dinci-fırkacı bir cemaat eşliğinde yürüttüğü Ilımlı İslam projesi bu gayretin en belirgin ürünüdür."
Öztürk'ün "dinci-fırkacı bir cemaat"ten kimleri kastettiği malum.
Evet Türkiye hızla Ilımlı İslam projesinin kapsama alanına çekiliyor. On yıllardır devam eden gizli çalışmalar meyvesini vermeye başladı. İslam'ın Protestanlaştırılarak, özünden kopartılması yolunda ciddi mesafe kaydettiler. O cemaatin tüm Avrasya coğrafyasına yayılan teşkilatlarında yürütülen hummalı çalışmaların Türkiye'yi çepeçevre kuşatma operasyonunda nasıl bir misyon üstlendiği şimdi daha açık bir şekilde görülüyor. Son yıllarda artık Türkiye'den daha somut sonuçlar elde etmek istiyorlar.
"Muhafazakar demokrasi", Erdoğan'ın tabiriyle "muhafazakar demokrat" kavramlarıyla kamufle edilmeye çalışılan Ilımlı İslam projesinde son dönemece girildi diyebiliriz.
Devam edecek
ABD'deki neo-con şahinlerinin başında gelen ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, göreve geldiği günden bu yana en az dört beş kez Türkiye'yi İslam dünyasına örnek olarak gösterdi. Son olarak 17 Nisan tarihinde ABD Gazete Editörleri Derneği üyelerine yaptığı konuşmada Rice, İslam ve Müslüman dünyasının bir evrimden geçtiğini öne sürerek, "bu evrimin potansiyel olumlu ve olumsuz sonuçları olabilir. Olumsuz sonuç, radikalizmin yükselmeye devam etmesi olacaktır" şeklinde konuştu.
Rice devamla şunları söyledi: "Elimizde Türkiye örneği var. İktidarda güçlü bir İslami parti bulunuyor. Bence bunlar Ortadoğu için umut olmalı. Böylece, daha ılımlı siyasi güçleri bulup, İslam ile demokrasi arasında doğru ilişki kurabilen, her ikisine de hizmet eden kurumları oluşturabilen, bütün insanlara hoşgörülü bir demokratik süreç ortaya çıkabilir.''
Rice'ın konuşması çok açık, onların "İslami partisi AKP" Ortadoğu yani BOP için bir umut. Ve AKP gibi "ılımlı siyasi güçler" diğer İslam ülkelerinde de bulunmalı ve iktidara taşınmalı. Sonra?
Sonrası malum, "üstün Amerikan çıkarlarıyla ters düşmeyip, o üstün çıkarlar için azami gayreti göstermek."
Bu tarz açıklamaları sadece Rice yapmıyor ve bu açıklamalar AKP iktidara gelmek üzereyken de yapılıyordu. Mayıs 2002'de ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz California'daki Dünya İlişkileri Konseyi forumunda şunları dile getirmişti: "Sorunlarını yenen ve son yüzyıldaki çerçevede gelişmeye devam eden bir Türkiye, Müslüman dünyasına örnektir. Türkiye, dini inançların, modern, laik, demokratik kurumlar adına kurban edilmesine gerek olmadığını gösteriyor."
Mayıs 2002'de Wolfowitz'in çerçevesini çizdiği "örnek Türkiye profiline" Nisan 2005'te Rice'ın yaptığı "elimizde Türkiye örneği mevcut" açıklamasıyla ulaşıldığı görülüyor.
Yukarıda da ifade ettik, ABD'li şahinler açık konuşmayı seviyor. Daha doğrusu bir fil misali, cüsse büyüklüklerinin verdiği hantallıkla manevralarını gizleyemiyorlar.
Muhafazakar demokrat kılıf
AKP'nin ideolojisi haline gelen ve Erdoğan'ın sık sık tekrar ederek hafızalara kazımak zorunda kaldığı "muhafazakar demokratlık" fikrini geliştiren Yalçın Akdoğan Yeni Şafak gazetesindeki 15 Mart 2004 tarihli yazısında bakın neler diyor:
"Amerika Birleşik Devletleri'nin vizyona koymayı düşündüğü Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) geniş bir coğrafyada siyasal, sosyal, ekonomik ve dini bir dönüşümü hedefliyor. Bu projenin hedeflediği dönüşümlerden ne kastedildiği üç aşağı beş yukarı anlaşılabiliyor. Siyasal olarak yönetimlerin demokratikleştirilmesi, sosyal olarak toplumların modernleştirilmesi, ekonomik olarak serbest piyasa ekonomisinin işler kılınması...
Peki dini olarak ne hedefleniyor?
Kısaca "Ilımlı İslam."
Yalçın Akdoğan BOP'un dini hedefini ılımlı İslam projesi olarak tanımlıyor. AKP'nin son dönemde dilinden düşürmediği "muhafazakar demokrat" vurgusu gerçekten dikkat çekici. ABD'deki şahinlerle en azından isim noktasında buluşma gayretleri olarak da değerlendirilen bu tanımlamanın ardında, Yalçın Akdoğan her ne kadar kabul etmese de AKP'nin ılımlı İslam çizgisinde üstlendiği misyon yatıyor.
Bu konuda Yaşar Nuri Öztürk'ün bile söyleyeceği bir şeyler var. Öztürk şunları söylüyor: "Batı, İslam'ın sahneden uzaklaştırılması stratejisinin uygulanmasında Türkiye'yi ciddî bir engel görmektedir.
Son yıllarda tüm gayretler Türkiye'yi 'düşürmek' ve ötekilerin yanına koymak üzere seferber edilmiştir. ABD'nin, AKP ve dinci-fırkacı bir cemaat eşliğinde yürüttüğü Ilımlı İslam projesi bu gayretin en belirgin ürünüdür."
Öztürk'ün "dinci-fırkacı bir cemaat"ten kimleri kastettiği malum.
Evet Türkiye hızla Ilımlı İslam projesinin kapsama alanına çekiliyor. On yıllardır devam eden gizli çalışmalar meyvesini vermeye başladı. İslam'ın Protestanlaştırılarak, özünden kopartılması yolunda ciddi mesafe kaydettiler. O cemaatin tüm Avrasya coğrafyasına yayılan teşkilatlarında yürütülen hummalı çalışmaların Türkiye'yi çepeçevre kuşatma operasyonunda nasıl bir misyon üstlendiği şimdi daha açık bir şekilde görülüyor. Son yıllarda artık Türkiye'den daha somut sonuçlar elde etmek istiyorlar.
"Muhafazakar demokrasi", Erdoğan'ın tabiriyle "muhafazakar demokrat" kavramlarıyla kamufle edilmeye çalışılan Ilımlı İslam projesinde son dönemece girildi diyebiliriz.
Devam edecek
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012