Prof. Dr. Haydar Baş’ın gazetemizde 15.01.2002 tarihli yayımlanan yazısıdır
Dengelerin yeniden oluşmaya başladığı günümüz dünyasında, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nden, stratejik konumu ve tarihten gelen misyonu sebebiyle çok şeyler beklenmektedir.
Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar, Türk dünyası ve İslam alemi, liderliğimizde kurulacak birliklere
muhtaçtır.
Zamanında bu çevrelerde birliği temin etmiş, tevhid akidesini temel alan yönetim anlayışıyla
girdiği her yerde adaleti sağlamış, can emniyetinin, mal emniyetinin, vatan emniyetinin, namus
emniyetinin, din ve vicdan hürriyetinin teminatı olmuş Türkler, bugün Türk izlerini ve eserlerini
hâlâ taşıyan o bölgelerde özlenerek yâd edilmektedir.
Devletimizin ise, önce bölgesinde, kısa bir süre sonra da dünyada eski lider vasfını kazanması
hiç de uzak değildir.
Önemli olan, devlet-millet, sivil-asker, en üst kademesindeki insanımızdan en vasatımıza kadar
birlik ve beraberlik içinde, bir gaye etrafında kenetlenmemizdir.
İnancımız, maksat ve gayemiz tek olmalıdır.
Zira, gaye ve maksat aynı olunca ülke içinde tefrikanın çıkması sözkonusu değildir. Bu sayede,
bazı dış güçlerin de desteğiyle ülkemiz içinde ayrılıkçı çevrelerin tutunması da önlenmiş
olacaktır.
Birlik ve beraberlik düşmana karşı bir kalkandır. Caydırıcı bir özelliktir.
Ve ancak içte istikrarını sağlayabilmiş toplumlar diğer ülke meseleleriyle ilgilenebilirler. Bu
sebeplerle, Türkiye'nin kendinden bekleneni verebilmesi için önce bunu temin etmesi şarttır.
Birlik ve beraberliği temin edecek ise insandır. Toplumu oluşturan her ferdin bu bilinçte olması
zarurîdir.
Ülkemizin ictimaî, iktisadî, hukukî, sınaî, siyasî vs. her sahada büyük problemler yaşadığı
günümüzde, meselelerin halli, toplumu tek bilek, tek yürek hâle getirebilecek, birliği, düzeni ve
istikrarı temin edecek insanda gizlidir.
Yeni sistemler geliştirmemize, değişik kanunlar çıkarmamıza rağmen sorunlarımızı
halledemememizin, istikrarı yakalayamamamızın temel sebebi, sorunlara olan yanlış
yaklaşımımızdır.
Meselelerin temeline kurumları, sistemleri, kanunları koymak yerine; o kurumda çalışan, o
sistemi işleten ve o kanunu uygulayacak insanı ele almalıyız.
Toplumları ihya etmek maksadıyla hazırlanan programlar, sisteme göre "insan değil, insana göre
sistem" esasına göre yapılmalıdır.
Birliğin esası Tevhid akidesidir.
Toplumda bunun tesis edilmesi de, önce toplumu oluşturan bireylerin iç dünyasında bu akidenin
hakim olmasıyla başlar.
Kişiyi, sufli arzularının esiri yapan düşünce ve görüşten kurtarmak, arayışını imanî ve ilahî
mikyaslar içinde sonlandırmak gerekmektedir.
İnsanın önce kendini bir şekle sokması, içte birliğini temin etmesi; fertlerden oluşan toplumun
birliğinin temel şartıdır.
İnsanımıza Allah inancı kazandırılmalı, bir gün zerreden kürreye yaptıklarının hesabını vereceği
şuuruyla yetiştirilmelidir.
Her yapılan işte, "Hakk'a kulluk" şeklindeki yaradılış gayesi ölçü olarak verilmelidir.
Ancak böyle bireylerden oluşan bir toplum, bir ve beraber olarak hareket edebilir, aynı gaye
etrafında kenetlenerek varlığını sürdürebilir.
Güçlü ve büyük bir Türkiye olmanın sırrı da birlik ve beraberlikte gizlidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- İçte sağlanacak birlik liderliğin şartıdır / 24.02.2025
- Herkes üzerine düşeni yapmalı / 23.02.2025
- Milli irade Meclis'tedir / 22.02.2025
- Sosyal devlet olmak için / 21.02.2025
- Hukuk dışı siyaset / 20.02.2025
- Farklı hangisi? / 19.02.2025
- Yine AB, yine AB / 18.02.2025
- KKTC tam bağımsız olmalıdır / 17.02.2025
- Türk tarımı diye bir şey kalmadı / 16.02.2025
- Hz. Peygamberin güzel ahlakı / 15.02.2025
- Herkes üzerine düşeni yapmalı / 23.02.2025
- Milli irade Meclis'tedir / 22.02.2025
- Sosyal devlet olmak için / 21.02.2025
- Hukuk dışı siyaset / 20.02.2025
- Farklı hangisi? / 19.02.2025
- Yine AB, yine AB / 18.02.2025
- KKTC tam bağımsız olmalıdır / 17.02.2025
- Türk tarımı diye bir şey kalmadı / 16.02.2025
- Hz. Peygamberin güzel ahlakı / 15.02.2025