logo
09 NİSAN 2025

İç borç stokundaki vahim durum

04.02.2005 00:00:00
Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı verilerine göre 2004 yılı iç borç stokumuz, 1998 yılına kıyasla 4.5 kat, 2002 yılına kıyasla ise 1.8 kat arttı.

AKP iktidarının göreve başladığı 2002 yılından bu yana yüzde 84'lük bir iç borç stoku artışı söz konusu. Oldukça düşündürücü bir oran.

Gerek iç borçlarımızın gerekse toplam borcumuzun artmasının birçok sebebi mevcuttur. Bunlardan başlıcaları şunlardır:

* Hükümetimizin, borcumuzu ödememize yardımcı olacak kamu şirketlerini değerlendirememesi ve de işletemiyoruz mantığıyla cömertçe yerli ve yabancı sermaye gruplarına peşkeş çekmesi.

* Madenlerimizin değerlendirilemeyerek yabancılara peşkeş çekilmesi.

* Tarımda önemli atılımlar atılması gerekirken, AB ve IMF talepleri doğrultusunda tahditlerle, ucuz ithal ürünlerle ve desteklerin azlığıyla tarım kesiminin bitirilmesi.

* İhracata ağırlık verileceğine, önünün açılacağına, tam tersi ithalata ağırlık verilmesi. İthalatta yerli üretici korunmadığından dolayı da yerli üreticinin zor durumda kalması.

* Böylece her sene artan dış ticaret açığından kaynaklanan cari açıktaki artış.

* Hükümetin borçla borç ödeme politikaları. (Borçlar yüksek faizle alındığından bize maliyeti yüksek. Hükümetin ekonomik politikalarıyla asla azalmayacak bir borçlanma sistemi. Zaten Ali Babacan "Bu borç asla bitmez" diyor)

* Gerek faizlerin yüksek olması gerekse Türkiye üzerindeki siyasi baskıları arttırmak gayesiyle ülkemize giren spekülatif amaçlı sıcak paranın her yıl borca milyarlarca dolar eklemesi. (ATO'nun hazırladığı raporda geçen yıl bono, tahvil gibi spekülatif amaçlı piyasada 23.6 milyar dolar para 7 milyar dolar daha borcumuzu arttırmıştır. Buna rağmen, bu iyi bir şeymiş gibi ekonominin iyiye gittiği izlenimi verilmesi oldukça mantıksız, Borçla, para politikalarıyla zarar ederek ekonomiyi döndürmenin neresi iyi?)

* Hükümetin bu izlenimden yola çıkarak ve de kolayca para bulmanın verdiği rehavetle borcun büyümesine aldırış etmemesi.

* Hükümetin özel bankaların ve kuruluşların dışarıdan aldığı sendikasyon kredilerine kefil olması. (Batık bankalardan dolayı en az 40 milyar dolarlık bir borç daha eklenmiş oldu. Hala batıranlardan bu para tahsil edilemiyor. Bu devletin bu kefil olmasının devam etmesi konusunda IMF baskı yapıyor)

* Yatırımlar ve mekanizmanın işlemesi için gerekli paranın Merkez Bankası kullanılarak temin edilmesi gerekirken, yüksek faizli dövizle bu açığı kapatma politikaları.

* Merkez Bankasının emisyonu genişletmek yerine borçlanmayı teşvik edici tutumları. Enflasyonu kontrol ediyor görüntüsüyle dövizi düşük, faizi yüksek tutarak sıcak para hareketlerini teşviki.

* Kendi paramızı devreye koymayıp bize maliyeti daha fazla olan yabancı paraları devreye koymamızın üretim maliyetlerini yukarı çekmesi, vatandaştaki para darlığı sebebiyle tüketimin yetersizliği ve buna maliyetlerdeki diğer artışlar da ilave olduğunda her geçen gün üretimin daralması. (Üretim daralınca toplanan vergiler de belli sınırları geçememektedir. Vergi oranlarını arttırmak ise üreticiyi ve tüketiciyi tamamen bitirmektedir)

* Toplanan vergilerin, kat kat artan borcun faizini bile karşılayamayacak noktaya gelmesi ve ülkenin kalkınması için gerekli gelirlerin tamamına yakınının faize gitmesi.

* Daralan piyasa sebebiyle yeni belirlenen bütçenin bile hedef aşamasında açık vermesi. (Unakıtan'ın açıkladığı bütçede 29 katrilyon açık vardı, bu nasıl finanse edilecek? İşleyen çarkın dönmesi için bile borca ihtiyacın var, ekonominin neresi iyi?)

* Faize giden paranın büyük kısmı da ucuz olarak dövize çevrilerek yurtdışına kaçması.

Bütün bu ekonomik paradox içinde hükümet kıvranmaktadır.

Üretimimiz, tüketimimiz, kaynaklarımız bittikçe bitecektir, Cari açık arttıkça artacaktır.

İşte bütün bu gerçekler iç ve dış borçlarımızı sürekli arttırmaktadır.

Görünen o ki, IMF ile 3 yıl daha stand-by imzalayan AKP hükümetinin ekonomik politikalarında herhangi değişme olmayacaktır. Çünkü bu noktaya gelişimiz IMF talimatları sebebiyledir..

Dolayısıyla mevcut borcumuz katlanarak artmaya devam edecektir.

Burada şaşılacak olan, hiçbir tutulacak yanı bulunmayan, tamamen büyüyen bir borçla döndürülmeye çalışılan ekonominin iyiye gittiği söylemleridir.

Reel hayatın içinde bunun böyle olmadığını milletimiz, işçisiyle, çiftçisiyle, memuruyla, emeklisiyle, esnafıyla gayet iyi bilmektedir. Hükümetimiz ise sadece kendini kandırmaktadır.

Çözüm de var, çözecek insan da, uygulayacak millet de.

Dün en zor şartlarda sıhhatli politikalarla Mustafa Kemal Atatürk Osmanlıdan kalan borçları kapatmış ve ülkeyi artıya geçirmiştir.

Geçmişe nazaran nüfus, işgücü, eğitim ve teknoloji olarak çok daha avantajlıyız. Tek eksiğimiz, başında bağımsız düşünen ve milleti adına varolan Atatürk gibi bir lidere sahip iktidarımızın olmaması.

Bu noktada siyasilerimiz içerisinde IMF, AB ve ABD'ci olmayan, aziz Türk milletinin emeğini ve öz kaynaklarını devreye koyarak milli bir politika geliştiren proje sahibi, çözüm sahibi tek lider Prof. Dr. Haydar Baş Bey'dir.

İç ve dış siyaset, toplumsal yapı, milli bir duruş iktisadi bağımsızlıktan geçer.

Başkalarına el avuç açan bir iktidar, bu aziz milleti ancak köle ve dilenci yapar.

Milli projeler üreterek, kendi öz kaynaklarını devreye koyan bir iktidar ise bu milleti hakkettiği yere getirir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Murat Çabas / diğer yazıları
'Ortada ciddi bir belirsizlik var'
'Süreçten hasar almadan çıkmak istiyoruz'
Gazzeli çocukların dramı
60 bin çocuk risk altında
Çin'den ABD'ye rest
'Zorbalığa boyun eğmeyeceğiz'
İstanbul'da kritik buluşma
ABD - Rusya heyetleri görüşecek
Gümüşhane'de korkutan deprem
Naci Görür'den kritik uyarı
Trump, kömür üretimine yönelik kararnameyi imzaladı
İklim anlaşmasını hedef aldı
Limon da yumurtanın kaderini yaşayacak
Limon ihracatında kısıtlama kaldırıldı
Onlarca kişi hayatta kalamadı!
Survivor'ın çekildiği ülkede büyük felaket
İktidar yine 'sıfır'la çarptı
Meclis'te muhalefet yine saf dışı!
Engin Polat'ta 'halkçı' çıktı
'Onlarca şubemiz kapandı, binlerce kişi işsiz kaldı'
Mart ayında 145 işçi hayatını kaybetti
3 ayda 447 işçi öldü
Türkiye listede var mı?
En zengin şehirlerin çoğu Amerika'da
CHP'nin yol haritası belli oldu
İlk miting yarın Şişli'de
Oysa Türkiye mutlu etti!
Almanya'nın iftiharı Porsche'da şok
Protestoculara hapis talebi
139 kişi için 3'er yıl istendi
'Ortada ciddi bir belirsizlik var'
'Süreçten hasar almadan çıkmak istiyoruz'
Gazzeli çocukların dramı
60 bin çocuk risk altında
Çin'den ABD'ye rest
'Zorbalığa boyun eğmeyeceğiz'
İstanbul'da kritik buluşma
ABD - Rusya heyetleri görüşecek
Gümüşhane'de korkutan deprem
Naci Görür'den kritik uyarı
Trump, kömür üretimine yönelik kararnameyi imzaladı
İklim anlaşmasını hedef aldı
Limon da yumurtanın kaderini yaşayacak
Limon ihracatında kısıtlama kaldırıldı
Onlarca kişi hayatta kalamadı!
Survivor'ın çekildiği ülkede büyük felaket
İktidar yine 'sıfır'la çarptı
Meclis'te muhalefet yine saf dışı!
Engin Polat'ta 'halkçı' çıktı
'Onlarca şubemiz kapandı, binlerce kişi işsiz kaldı'
Mart ayında 145 işçi hayatını kaybetti
3 ayda 447 işçi öldü
Türkiye listede var mı?
En zengin şehirlerin çoğu Amerika'da
CHP'nin yol haritası belli oldu
İlk miting yarın Şişli'de
Oysa Türkiye mutlu etti!
Almanya'nın iftiharı Porsche'da şok
Protestoculara hapis talebi
139 kişi için 3'er yıl istendi
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.