Bir konunun aslını bilmezsen neslini de, neticesini de iyi analiz edemezsin, mantığıyla 20 yıl kadar geri gidelim.
80'lerde başlayan arabesk fırtınası 2 binli yıllarda kendini siyasette de göstermeye başladı.
Sayın Erdoğan'ın, Pınarhisar'a götüren süreç tam bir arabesk idi. Milletimiz de zaten arabesk bir hayat yaşıyor, arabesk müzik dinliyordu.
Siyasette mağdur edilmiş (!) hakkı elinden alınmış bir belediye başkanı vardı. Ve bu başkan her nefesinde vatan, millet, din, iman vurgusu yapıyordu. Milletin duyguları uçmuştu artık.
Pınarhisar'da 5 ayda 32 bin ziyaretçi kabul eden ve çok zor bir hapishane süreci geçirdiğini ifade eden Erdoğan sahaya indi.
'Milletin efendisi değil hizmetkarı' olacaklarını vaat ediyordu. 'Başını iki eli arasına alıp, asgari ücretle insanlar nasıl geçiniyor' diye derin derin düşündüğünü anlatıyordu.
İşsizlik bitecekti. Hele atanamayan öğretmenler (!) Bu insanlar boşuna mı okumuştu, diye soruyordu.
Hele Meclis'te vekillerin, hükümetin, bürokratların sürdüğü saltanat kabul edilemezdi. Millet geçim derdindeyken bu tablo iman ile insanlık ile anlatılamazdı Erdoğan'a göre.
Millet, kendinden geçmişti. Hele o yıl ki, Ramazan ayında Erdoğan'ın her akşam fakir sofralarına gidişi bu işi tamam noktasına getirmişti.
Ve AKP iktidar… "Halkımız gecekondularda yaşarken bizler lojmanda oturamayız" diyerek milletvekili lojmanlarını sattılar. Bizzat Erdoğan birkaç yıl başbakanlık konutuna taşınmayıp, kirada oturdu.
Maya tutmuştu. Artık milletin önemli bir kesimi, 'bir şarkısın sen' şarkısını söylüyordu. Haliyle değişmeye başlayan tabloyu görmediği gibi tabloya da laf attırmıyordu.
Meclis lojmanlarında oturmayan bakanlar, vekilleri çok daha lüks dairelerde oturduğunu öğrendik. Makam aracı sevdası bitecekti. Ama son modellerin, zırhlıların sevdası karşısında duramadılar. Her taraftan israf fışkırıyordu. Binali Yıldırım'ın dediği gibi 'para varken her şey çok güzeldi'.
Yat, kat, araba filan artık sıradan tüketim malzemesiydi. Hem karada saray lazımdı, hem havada, hem de denizde. Karadaki yapıldı. Havadaki (Boeing 747-8) alındı. Denizler zaten bizim.
Akrabalarını da hem bürokraside, hem de özelde ihya dönemi başlamıştı. 20-25 yaşında gemi filoları, şirketler gurubu olan gençler tanıdı milletimiz.
Zaman geçiyor ve yandaş (dinci) kalemler gelen tehlikeyi görmüş olacak ki, 'bu saltanatın, sefanın, lüksün, israfın bedeli ağır olacak' diye uyarılar hatta kınayıcı yazılar yazmaya başladılar.
O günler henüz gelmedi ama yerel seçimlerde o günlerde neler ile karşılaşacağımızın haberini verdi, tablosunu gösterdi.
O günler henüz gelmedi ama yerel seçimlerde o günlerde neler ile karşılaşacağımızın haberini verdi, tablosunu gösterdi.
İşte İstanbul Büyükşehir Belediyesi… Kısaca AKP'nin kimlik kartı, hafızası… Ortaya atılan iddia akıl alır gibi değil.
İBB zaten yalanladı. Ama Türkiye'nin 17 yılını, İstanbul'un 25 yılını epeyce bilen birisi olarak bu yalanlama bana sadece prosedür olarak geldi.
İYİ Parti İBB meclis üyesi Suat Sarı konuyu soru önergesi olarak verip bunu medya ile paylaştı. Gerçekten zor yerden sormuş!
İBB bünyesinde 643 yöneticiye karşılık 1717 makam aracı tahsis edilmiş.
İETT'nin 48 yöneticisine 150 adet kiralık araç tahsis edilmiş.
İSKİ'de 124 yönetici, 874 makam aracı kullanıyor. Binek araçlara yılda 52 milyon TL (trilyon) kiralama bedeli ödenirken 3,7 milyon (trilyon) TL'de yakıt masrafı ödeniyormuş.
Doğru mu? Yalan mı?
* * *
Dediğim gibi İBB yazılı açıklama ile 'bu iddiaların tamamının bilinçli bir çarpıtma ile kamuoyunda algı oluşturmak için ortaya atılan iftiralar' olduğunu açıkladı.
Çarpıtma olsun kardeşim. Hatta iftira olsun. Ne çıkar.
Yapılmış bir seçimin sonucu için sandık kurulu başkanları kişinin gözünden kime oy verildiği, iddiası (çarpıtma ve iftira da diyebilirsiniz) seslendiriliyorsa bırakın araçlarınız da çarpıtılsın.
Birazda başkaları çarpıtsın, ne çıkar. Dimi ama…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025