Bir rivayette şöyle nakledilir: "Eğer Ebu Tâlib Müslüman olsaydı Resûlullah cenaze namazını kılardı." Halbuki Ehl-i Sünnet âlimlerinin de kabul ettiği üzere o zamanlar cenaze namazı farz kılınmamıştı. Nitekim Hz. Peygamber, Hz. Hatice'nin de cenaze namazını kılmamıştır.
İbn Sa'd şöyle nakleder: "Ebu Tâlib, Resûlullah'ın zamanında vefat etti. Cafer ve Ali ona vâris olmadı ama Akil ve Tâlib ona vâris oldu. Zira Müslüman kâfire mirasçı olamaz. Kâfir de Müslümana olamaz."
Kazvini bu rivayete cevaben der ki: "Kâfirler Müslümanlara vâris olamasa da Müslümanlar kâfirlerden miras alabilirler. Ali de Ebu Tâlib'e vâris olmuştur. Kaldı ki Ebu Tâlib'in kendisi Müslüman idi."
Hz. Ebu Tâlib, Hz. Ali'ye, "Oğlum! Seçtiğin bu din nedir?" diye sordu. Hz. Ali de, "Baba, Ben Allah'a ve Resulüne itaat ettim. Peygamber'in elçiliğini tasdik ettim. Allah için O'nunla namaz kıldım. Kendisine tâbi oldum" dedi. Ebu Tâlib ise cevaben şöyle dedi: "İyi bil ki, Peygamber seni iyilikten başka bir şeye davet etmemiştir. O halde O'na tâbi ol."
Şeyh Müfid şöyle demiştir: "Ebu Tâlib'in iman ettiğinin bil delili de oğlu Ali ile Cafer'e Resûlullah'a itaat etmelerini emretmesidir."
Ebu Tâlib, Kureyş'in Resûlullah'ı öldürmeye kesin karar kıldığını duyunca şöyle dedi: "Allah'a and olsun ki, beni defnetmedikleri müddetçe Sana dokunamazlar. Sen sadıksın ve eminsin. Sen dinlerin en hayırlısını getirdin."
Ebu'l-Fütuh Razi bu hususta şöyle söylemiştir: "Bu sözler, Ebu Tâlib'in imanını açıkça göstermektedir. Zira 'Sana iman ettim ve Seni tasdik ettim' sözü ile Sen sadıksın' sözü arasında fark yoktur."
Hz. Ebu Tâlib, vefat anındaki vasiyetinde şöyle demektedir: "Ey Kureyş kabilesi! Peygamber'i seviniz. O'nu himaye ediniz. Allah'a and olsun ki, O'nun yolunda ilerleyen kemale erer ve hidayetine tâbi olan saadete kavuşur. Eğer sağ kalsaydım O'ndan bela ve zorlukları gidermeye çalışırdım."
Resûlullah, Ebu Tâlib'in cenazesinin yanına vardığında keder ve üzüntü içinde şöyle buyurdu: "Ey amca! Seninle akrabalık ilişkim vardı. Allah tarafından mükâfatlandırılacaksın. Beni çocukken terbiye ettin; büyüdüğümde Bana yardımcı oldun." Daha sonra halka dönerek şöyle buyurdu: "Allah'a and olsun ki, amcama öyle bir şefaatte bulunacağım ki ins ve cin toplumu şaşıracaktır!"
İmam Sâdık buyuruyor: "Cebrail, Resûlullah'a gelerek şöyle dedi: Ey Muhammed! Rabbin Sana selam gönderiyor ve Seni dünyaya getiren sülbe, Sana hamile kalan kadına ve Seni yetiştiren ve sorumluluğunu üstlenen şahsa ateşi haram kıldım."
Tarihçiler, Ebu Tâlib'den çok güzel eserler naklederler. O, şöyle buyuruyor: "İyi insanlar bilmelidir ki, Muhammed de Musa ve İsa gibi bir peygamberdir. O ikisinin sahip olduğu semavi aydınlığa O da sahiptir. Hepsi de Allah'ın emriyle insanlara hidayet eder ve onları günahlardan korurlar."
"Yüce Allah, peygamberi Muhammed'i yüce kılmıştır. Dolayısıyla da Allah'ın en yüce yarattığı Ahmed'dir. Allah, makamını yüce kılmak için O'nun adını Kendi adından türetmiştir. Arş'ın sahibi Allah Mahmud (Övülmüş)'dur; Peygamberi ise Muhammed'dir."
Hz. Ebu Tâlib, ölüm döşeğinde iken, çevresindekilere şu vasiyette bulunmuştur: "Dört kişiye İyilik Peygamberine yardımcı olmalarını tavsiye ediyorum. Oğlum Ali'ye, kabilemizin büyüğü Abbas'a, her zaman Muhammed'i savunan Hamza'ya ve oğlum Cafer'e? Peygamber'e yar ve yardımcı olun. Ve sizler Allah Resulü için düşmanlar karşısında kalkan olun."
İbn Ebi'l-Hadid şunları nakleder: "Eğer Hz. Ebu Tâlib ve oğlu olmasaydı asla İslam dini kıvama gelmezdi. Ne boş konuşan cahiller, ne de gerçekleri görmezden gelen âlimler Hz. Ebu Tâlib'in azametine zarar verebilirler."
Bir adam, Hz. Ali'nin yanında Hz. Ebu Tâlib için çirkin bir ithamda bulundu. Hz. Ali buyurdu ki: "Sus! Allah ağzını kırsın! Muhammed'i (s.a.a.) peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, eğer babam, yeryüzündeki bütün günahkârlara şefaat etmek isterse, Allah onun şefaatini kabul eder."
İmam Muhammed Bâkır şöyle buyurdu: "Eğer Ebu Tâlib'in imanı terazinin bir kefesine, bu insanların imanı da diğer kefesine konsa Hz. Ebu Tâlib'in imanı ağır çeker."
Konu ile ilgili detaylı bilgi ve kaynaklar için Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ehl-i Beyt Külliyatına bakınız.
İbn Sa'd şöyle nakleder: "Ebu Tâlib, Resûlullah'ın zamanında vefat etti. Cafer ve Ali ona vâris olmadı ama Akil ve Tâlib ona vâris oldu. Zira Müslüman kâfire mirasçı olamaz. Kâfir de Müslümana olamaz."
Kazvini bu rivayete cevaben der ki: "Kâfirler Müslümanlara vâris olamasa da Müslümanlar kâfirlerden miras alabilirler. Ali de Ebu Tâlib'e vâris olmuştur. Kaldı ki Ebu Tâlib'in kendisi Müslüman idi."
Hz. Ebu Tâlib, Hz. Ali'ye, "Oğlum! Seçtiğin bu din nedir?" diye sordu. Hz. Ali de, "Baba, Ben Allah'a ve Resulüne itaat ettim. Peygamber'in elçiliğini tasdik ettim. Allah için O'nunla namaz kıldım. Kendisine tâbi oldum" dedi. Ebu Tâlib ise cevaben şöyle dedi: "İyi bil ki, Peygamber seni iyilikten başka bir şeye davet etmemiştir. O halde O'na tâbi ol."
Şeyh Müfid şöyle demiştir: "Ebu Tâlib'in iman ettiğinin bil delili de oğlu Ali ile Cafer'e Resûlullah'a itaat etmelerini emretmesidir."
Ebu Tâlib, Kureyş'in Resûlullah'ı öldürmeye kesin karar kıldığını duyunca şöyle dedi: "Allah'a and olsun ki, beni defnetmedikleri müddetçe Sana dokunamazlar. Sen sadıksın ve eminsin. Sen dinlerin en hayırlısını getirdin."
Ebu'l-Fütuh Razi bu hususta şöyle söylemiştir: "Bu sözler, Ebu Tâlib'in imanını açıkça göstermektedir. Zira 'Sana iman ettim ve Seni tasdik ettim' sözü ile Sen sadıksın' sözü arasında fark yoktur."
Hz. Ebu Tâlib, vefat anındaki vasiyetinde şöyle demektedir: "Ey Kureyş kabilesi! Peygamber'i seviniz. O'nu himaye ediniz. Allah'a and olsun ki, O'nun yolunda ilerleyen kemale erer ve hidayetine tâbi olan saadete kavuşur. Eğer sağ kalsaydım O'ndan bela ve zorlukları gidermeye çalışırdım."
Resûlullah, Ebu Tâlib'in cenazesinin yanına vardığında keder ve üzüntü içinde şöyle buyurdu: "Ey amca! Seninle akrabalık ilişkim vardı. Allah tarafından mükâfatlandırılacaksın. Beni çocukken terbiye ettin; büyüdüğümde Bana yardımcı oldun." Daha sonra halka dönerek şöyle buyurdu: "Allah'a and olsun ki, amcama öyle bir şefaatte bulunacağım ki ins ve cin toplumu şaşıracaktır!"
İmam Sâdık buyuruyor: "Cebrail, Resûlullah'a gelerek şöyle dedi: Ey Muhammed! Rabbin Sana selam gönderiyor ve Seni dünyaya getiren sülbe, Sana hamile kalan kadına ve Seni yetiştiren ve sorumluluğunu üstlenen şahsa ateşi haram kıldım."
Tarihçiler, Ebu Tâlib'den çok güzel eserler naklederler. O, şöyle buyuruyor: "İyi insanlar bilmelidir ki, Muhammed de Musa ve İsa gibi bir peygamberdir. O ikisinin sahip olduğu semavi aydınlığa O da sahiptir. Hepsi de Allah'ın emriyle insanlara hidayet eder ve onları günahlardan korurlar."
"Yüce Allah, peygamberi Muhammed'i yüce kılmıştır. Dolayısıyla da Allah'ın en yüce yarattığı Ahmed'dir. Allah, makamını yüce kılmak için O'nun adını Kendi adından türetmiştir. Arş'ın sahibi Allah Mahmud (Övülmüş)'dur; Peygamberi ise Muhammed'dir."
Hz. Ebu Tâlib, ölüm döşeğinde iken, çevresindekilere şu vasiyette bulunmuştur: "Dört kişiye İyilik Peygamberine yardımcı olmalarını tavsiye ediyorum. Oğlum Ali'ye, kabilemizin büyüğü Abbas'a, her zaman Muhammed'i savunan Hamza'ya ve oğlum Cafer'e? Peygamber'e yar ve yardımcı olun. Ve sizler Allah Resulü için düşmanlar karşısında kalkan olun."
İbn Ebi'l-Hadid şunları nakleder: "Eğer Hz. Ebu Tâlib ve oğlu olmasaydı asla İslam dini kıvama gelmezdi. Ne boş konuşan cahiller, ne de gerçekleri görmezden gelen âlimler Hz. Ebu Tâlib'in azametine zarar verebilirler."
Bir adam, Hz. Ali'nin yanında Hz. Ebu Tâlib için çirkin bir ithamda bulundu. Hz. Ali buyurdu ki: "Sus! Allah ağzını kırsın! Muhammed'i (s.a.a.) peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, eğer babam, yeryüzündeki bütün günahkârlara şefaat etmek isterse, Allah onun şefaatini kabul eder."
İmam Muhammed Bâkır şöyle buyurdu: "Eğer Ebu Tâlib'in imanı terazinin bir kefesine, bu insanların imanı da diğer kefesine konsa Hz. Ebu Tâlib'in imanı ağır çeker."
Konu ile ilgili detaylı bilgi ve kaynaklar için Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ehl-i Beyt Külliyatına bakınız.
Şeyma Özdemir / diğer yazıları
- Bu hangi dinin dersi? / 30.03.2016
- Hz. Ebu Tâlib'in imanı-II / 19.01.2016
- Hz. Ebu Tâlib'in imanı / 17.01.2016
- Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt / 09.01.2016
- İmamet nuru / 24.12.2015
- Hz. Ebu Tâlib'in imanı-II / 19.01.2016
- Hz. Ebu Tâlib'in imanı / 17.01.2016
- Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt / 09.01.2016
- İmamet nuru / 24.12.2015