Muhterem okuyuculara yazımızın başlığı tuhaf gelmesin. Nereden çıktı bu diye sormasınlar. Şimdilerde şu boyalı camda öyle şeylerle karşılaşıyoruz ki, anlamak, içinden çıkmak mümkün değil. Hani İmam Gazali merhum bir kasabaya gitmiş. Halk yollara dökülmüş. Şehir dışında karşılamışlar. Kalabalığı gören bir yaşlı kadın, merak edip sormuş. "Nedir bu kalabalık?" Cevap vermişler: "İmam Gazali geliyor, onu karşılamaya çıkanlar." Kadıncağız tekrar sormuş: "Kim bu İmam Gazali?" Demişler: "Allah'ın varlığını şu kadar delille ispat eden büyük alim." Bu söz üzerine kadın dudak bükmüş. "Allah'ın varlığından şüphesi mi varmış bu kadar delil arama lüzumu duymuş!" Bu kadıncağızın sözündeki gibi şüphe eden mi var ki böyle bir başlık kullanmışsınız da demesinler.
İslam Akaidi esaslarına tam anlamıyla inanmış samimi dindar Müslümanların eminiz, böyle bir şüphesi veya tereddüdü yok. Onlar böyle bir soru sormayı bile abesle iştigal etmek sayarlar. Ama gelin görün ki ortada dolaşan her ideolojik yaklaşıma İslami bir izah getirmek yanlışı olanlara göre iş değişik bir boyuta giriyor.
Sözü fazla uzatmadan asıl meseleye gelelim. Televizyon kanallarının birinde Darwin'in eski adıyla tekamül nazariyesi; günümüzdeki deyişiyle evrim teorisini konu alan iki program yayınlandı. İlkini, rahatsızlık nedeniyle izleme imkanım olmadı. Ancak Yeni Mesaj'da yayınlanan bir haberden o programın ağırlık noktası hakkında bilgi almak mümkün oldu. Kendimi biraz zorlama ve geç vakitlere kadar uykusuz kalma bahasına ikinciyi seyrettim. Pek çok televizyon programında olduğu gibi yöneticinin söylenenleri belli bir noktaya çekmek için gösterdiği çaba, hayal kırıklığına neden oldu. Programa katılan üç profesörden biyoloji uzmanı birisi konuşmak için ne zaman ağzını açsa iki söz söylemeden susturuldu. İlahiyat Fakültesi Dekanı olan diğeri güzel bir girişle başladığı sözlerinin kesilmesinden sonraki konuşmalarında sadra şifa bir açıklama yapmadı. Daha doğrusu yapmasına imkan verilmedi. Bu arada Hz. Adem'in ilk insan olmadığını Kur'an ima ediyor gibi yakışıksız, gerçekle ilgisi olmayan bazı sözler sarfetmekten de kurtulamadı.
Allah'a inanmadığı anlaşılan evrimci biyoloji uzmanının sineklerle, çekirgelerle evrimi ispata kalkışması karşısında özellikle ilahiyatçı hocamızdan doyurucu izahlar beklerdik. Ne var ki ceviz kabuğunu bile doldurmayan açıklamaları arasında İslam akaidine ve vahye dayanan değişmez gerçeğe gölge düşürecek iddiada bulunması cidden üzüntüye neden oldu.
Sunucunun araya girerek işi duygusallığa dökmesi, yakın plandan da gösterilen bir damla gözyaşı bile bana kalırsa programı kurtaramadı. Televizyon programcılarının çoğunun zaten adetidir, bilimsel bazda yetersizlikleri örtmekte pek ustadırlar. Tekeden sütü sağarlar; "karasudan kaymak" çıkarırlar evelallah.
Bir de şunu ekleyelim. Programa katılan araştırmacı-yazar unvanlı birisi de Kur'an'dan deliller getirerek evrimi ispata kalkıştı. Bu da ayrı bir sorun. Son zamanlarda kendisine araştırmacı yazar unvanı veren kişiler görülmeye başlandı. Neler araştırırlar, neler yazarlar pek belli olmaz. Kim verdi bu unvanı kendilerine? Orasını da pek kurcalamayın.
Şimdi gelelim bizce programın can alıcı noktasına. Hz. Adem (as) ilk insan değil miydi? Araştırmacı yazara bakarsanız, İnsan Suresinin birinci ayetine göre değildi. İlahiyat Dekanına bakarsanız Kur'an-ı Kerim Hz. Adem'in ilk insan olduğunu ima ediyor! Buradaki imânın altını çizip geçelim. İnsan Suresinin ilk ayeti söylenenlerin tersine Hz. Adem'in ilk insan olduğunun açık belgesini oluşturuyor. Şöyle ki, ayette "insanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?" buyruluyor. Buradaki soru, özel tabiriyle takriîrî istifhamdır. Sorulanı tasdik sadedindendir ve "geçti" manasını verir. Öyle olunca ayetin anlamı şöyle verilir: "İnsan üzerine zamandan bir süre geçti ki o anılır bir şey değildi. Yani insan adıyla anılan, anlaşılan, insanlık mahiyetiyle düşünülen bir şey olmamış, insan diye tasavvur edilen bir varlık vücut bulmamıştı". Böylesine açık bir ilahi deyişten anlaşılan, insan cinsinden (Hz. Adem'den) önce başka varlıkların yaratılmış olduğudur. Bu ise Hz. Adem'in insan cinsi olarak ilk yaratılan varlıktır demektir.
Yine Kur'an-ı Kerim'in Hz. Adem'in ilk insan olmadığını ima ettiği ileri sürülürken Nuh Suresinin "Allah sizi aşama aşama yarattı" manasına gelen 14. ayetinden söz edildi. Kısa bir etimolojik açıklama yapılarak, ayetteki atvâr sözcüğünün merhaleler, aşamalar, tavırlar manasına geldiği, aynı kökten "tatavvur" kelimesinin evrim manasına kullanıldığı söylenerek evrime dayanak yapılmak istendi. Kanımızca bu da bir boşa gayretten öte gitmez. Kelime benzerliği bir teoriyi açıklamaya yardım ederse de ispata delil olmaz. Kaldı ki ayette sözü edilen Hz. Adem'in yaratılışı değil, insan cinsinin yaratılışıdır. Hz. Adem ile Hz. İsa hariç olmak üzere tüm insanlar aynı tavırlardan geçerek yaratılırlar. Nitekim "Allah'a göre İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı..." mealindeki ayette (Ali İmran: 59) Hz. Adem'in yaratılış kanunları dışında topraktan yaratıldığı beyan buyurulmuştur. Bu ise O'nun ilk insan cinsi olması demektir. Buna göre Darwin'in evrim nazariyesini İslami açıdan yorumlamak üzere zoraki teviller yapmaya gerek yoktur. İslam akaidinin esasları vahye dayandığından şüphe ve tereddüde yer vermeyecek şekilde sağlamdır.
Şunu da hatırlatmakta yarar vardır. Kur'an-ı Kerim'i herhangi bir fikir etrafında yorumlarsanız sağlıklı bir sonuca ulaşamazsınız. Hele günümüzde pek geçerli bir tutumla herhangi bir görüşe Kur'an'dan delil arama yoluna girerseniz yaptığınız tevilden öte gitmez. Sonuç da sağlıklı olmaz. Kur'an-ı Kerim'i obje değil süje olarak almalı, kendi değer ölçüleri içinde yorumlamalıdır. Bilinen bir gerçektir ki gözünüzde renkli gözlük varsa baktığınızı camın renginde görürsünüz. Oysa çıplak gözle bakarsanız daha berrak görüp en doğru sonuca ulaşmanız mümkün olur.
Hz. Adem'in ilk insan olduğuna bizzat Allah vahyinde çeşitli kanıtlar getirmiştir. Bunları sıralamak işi uzatır. Şu kadarını tekrar etmeliyiz. Adem (as)'ın yaratılışı ilk insan yaratılışıdır. Öteki deyişle insan cinsinin yaratılışı Hz. Adem'in yaratılışıyla başlamıştır. Hz. Adem zaman kavramının başlangıcından, alemin yaratılışından çok sonra vücuda gelmiştir. Yaratılışı elbette bazı merhalelerden geçmiş olabilir.
Darwin nazariyesini savunanlar insanların da hayvanların da müşterek bir atadan, asıldan geldiğini ileriye sürüyorlar. Peki bu ata nereden çıktı, gökten zembille mi indi, bunu izah edemiyorlar. Zaten böyle nazariyelerin çıkmaz sokak olduğu bellidir. Bu konuda en doğru bilgi Kur'an-ı Kerim vahyi ile verilenlerdir.
Yaratılış konusunda tereddüdü olanlar varsa bizim yayına hazırlandığımız Kur'an-ı Kerim ve Modern Tıbba Göre İnsanın Yaratılışı kitabına başvurabilirler. Şüphe ve tereddütlerini giderecek doğru bilgileri orada bulabilirler.
İslam Akaidi esaslarına tam anlamıyla inanmış samimi dindar Müslümanların eminiz, böyle bir şüphesi veya tereddüdü yok. Onlar böyle bir soru sormayı bile abesle iştigal etmek sayarlar. Ama gelin görün ki ortada dolaşan her ideolojik yaklaşıma İslami bir izah getirmek yanlışı olanlara göre iş değişik bir boyuta giriyor.
Sözü fazla uzatmadan asıl meseleye gelelim. Televizyon kanallarının birinde Darwin'in eski adıyla tekamül nazariyesi; günümüzdeki deyişiyle evrim teorisini konu alan iki program yayınlandı. İlkini, rahatsızlık nedeniyle izleme imkanım olmadı. Ancak Yeni Mesaj'da yayınlanan bir haberden o programın ağırlık noktası hakkında bilgi almak mümkün oldu. Kendimi biraz zorlama ve geç vakitlere kadar uykusuz kalma bahasına ikinciyi seyrettim. Pek çok televizyon programında olduğu gibi yöneticinin söylenenleri belli bir noktaya çekmek için gösterdiği çaba, hayal kırıklığına neden oldu. Programa katılan üç profesörden biyoloji uzmanı birisi konuşmak için ne zaman ağzını açsa iki söz söylemeden susturuldu. İlahiyat Fakültesi Dekanı olan diğeri güzel bir girişle başladığı sözlerinin kesilmesinden sonraki konuşmalarında sadra şifa bir açıklama yapmadı. Daha doğrusu yapmasına imkan verilmedi. Bu arada Hz. Adem'in ilk insan olmadığını Kur'an ima ediyor gibi yakışıksız, gerçekle ilgisi olmayan bazı sözler sarfetmekten de kurtulamadı.
Allah'a inanmadığı anlaşılan evrimci biyoloji uzmanının sineklerle, çekirgelerle evrimi ispata kalkışması karşısında özellikle ilahiyatçı hocamızdan doyurucu izahlar beklerdik. Ne var ki ceviz kabuğunu bile doldurmayan açıklamaları arasında İslam akaidine ve vahye dayanan değişmez gerçeğe gölge düşürecek iddiada bulunması cidden üzüntüye neden oldu.
Sunucunun araya girerek işi duygusallığa dökmesi, yakın plandan da gösterilen bir damla gözyaşı bile bana kalırsa programı kurtaramadı. Televizyon programcılarının çoğunun zaten adetidir, bilimsel bazda yetersizlikleri örtmekte pek ustadırlar. Tekeden sütü sağarlar; "karasudan kaymak" çıkarırlar evelallah.
Bir de şunu ekleyelim. Programa katılan araştırmacı-yazar unvanlı birisi de Kur'an'dan deliller getirerek evrimi ispata kalkıştı. Bu da ayrı bir sorun. Son zamanlarda kendisine araştırmacı yazar unvanı veren kişiler görülmeye başlandı. Neler araştırırlar, neler yazarlar pek belli olmaz. Kim verdi bu unvanı kendilerine? Orasını da pek kurcalamayın.
Şimdi gelelim bizce programın can alıcı noktasına. Hz. Adem (as) ilk insan değil miydi? Araştırmacı yazara bakarsanız, İnsan Suresinin birinci ayetine göre değildi. İlahiyat Dekanına bakarsanız Kur'an-ı Kerim Hz. Adem'in ilk insan olduğunu ima ediyor! Buradaki imânın altını çizip geçelim. İnsan Suresinin ilk ayeti söylenenlerin tersine Hz. Adem'in ilk insan olduğunun açık belgesini oluşturuyor. Şöyle ki, ayette "insanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?" buyruluyor. Buradaki soru, özel tabiriyle takriîrî istifhamdır. Sorulanı tasdik sadedindendir ve "geçti" manasını verir. Öyle olunca ayetin anlamı şöyle verilir: "İnsan üzerine zamandan bir süre geçti ki o anılır bir şey değildi. Yani insan adıyla anılan, anlaşılan, insanlık mahiyetiyle düşünülen bir şey olmamış, insan diye tasavvur edilen bir varlık vücut bulmamıştı". Böylesine açık bir ilahi deyişten anlaşılan, insan cinsinden (Hz. Adem'den) önce başka varlıkların yaratılmış olduğudur. Bu ise Hz. Adem'in insan cinsi olarak ilk yaratılan varlıktır demektir.
Yine Kur'an-ı Kerim'in Hz. Adem'in ilk insan olmadığını ima ettiği ileri sürülürken Nuh Suresinin "Allah sizi aşama aşama yarattı" manasına gelen 14. ayetinden söz edildi. Kısa bir etimolojik açıklama yapılarak, ayetteki atvâr sözcüğünün merhaleler, aşamalar, tavırlar manasına geldiği, aynı kökten "tatavvur" kelimesinin evrim manasına kullanıldığı söylenerek evrime dayanak yapılmak istendi. Kanımızca bu da bir boşa gayretten öte gitmez. Kelime benzerliği bir teoriyi açıklamaya yardım ederse de ispata delil olmaz. Kaldı ki ayette sözü edilen Hz. Adem'in yaratılışı değil, insan cinsinin yaratılışıdır. Hz. Adem ile Hz. İsa hariç olmak üzere tüm insanlar aynı tavırlardan geçerek yaratılırlar. Nitekim "Allah'a göre İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı..." mealindeki ayette (Ali İmran: 59) Hz. Adem'in yaratılış kanunları dışında topraktan yaratıldığı beyan buyurulmuştur. Bu ise O'nun ilk insan cinsi olması demektir. Buna göre Darwin'in evrim nazariyesini İslami açıdan yorumlamak üzere zoraki teviller yapmaya gerek yoktur. İslam akaidinin esasları vahye dayandığından şüphe ve tereddüde yer vermeyecek şekilde sağlamdır.
Şunu da hatırlatmakta yarar vardır. Kur'an-ı Kerim'i herhangi bir fikir etrafında yorumlarsanız sağlıklı bir sonuca ulaşamazsınız. Hele günümüzde pek geçerli bir tutumla herhangi bir görüşe Kur'an'dan delil arama yoluna girerseniz yaptığınız tevilden öte gitmez. Sonuç da sağlıklı olmaz. Kur'an-ı Kerim'i obje değil süje olarak almalı, kendi değer ölçüleri içinde yorumlamalıdır. Bilinen bir gerçektir ki gözünüzde renkli gözlük varsa baktığınızı camın renginde görürsünüz. Oysa çıplak gözle bakarsanız daha berrak görüp en doğru sonuca ulaşmanız mümkün olur.
Hz. Adem'in ilk insan olduğuna bizzat Allah vahyinde çeşitli kanıtlar getirmiştir. Bunları sıralamak işi uzatır. Şu kadarını tekrar etmeliyiz. Adem (as)'ın yaratılışı ilk insan yaratılışıdır. Öteki deyişle insan cinsinin yaratılışı Hz. Adem'in yaratılışıyla başlamıştır. Hz. Adem zaman kavramının başlangıcından, alemin yaratılışından çok sonra vücuda gelmiştir. Yaratılışı elbette bazı merhalelerden geçmiş olabilir.
Darwin nazariyesini savunanlar insanların da hayvanların da müşterek bir atadan, asıldan geldiğini ileriye sürüyorlar. Peki bu ata nereden çıktı, gökten zembille mi indi, bunu izah edemiyorlar. Zaten böyle nazariyelerin çıkmaz sokak olduğu bellidir. Bu konuda en doğru bilgi Kur'an-ı Kerim vahyi ile verilenlerdir.
Yaratılış konusunda tereddüdü olanlar varsa bizim yayına hazırlandığımız Kur'an-ı Kerim ve Modern Tıbba Göre İnsanın Yaratılışı kitabına başvurabilirler. Şüphe ve tereddütlerini giderecek doğru bilgileri orada bulabilirler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mücteba Uğur / diğer yazıları
- Savaşa alkış tutmak mı / 26.09.2001
- Konulu Kur'an-ı Kerim tefsiri / 23.09.2001
- Bir öğrenim yılı daha başladı / 16.09.2001
- Hava üzerine / 12.09.2001
- Dolar hutbesinin düşündürdükleri / 08.09.2001
- Bitmeyen hikâye yolsuzluk / 31.08.2001
- Suç işleme oranı artıyor / 07.08.2001
- Sivil hayata sıçrayan başörtüsü haksızlığı / 03.08.2001
- Tarafsızlık mı, ihanet mi? / 27.07.2001
- Cuma namazı kadınlara da farz mı? / 25.07.2001
- Konulu Kur'an-ı Kerim tefsiri / 23.09.2001
- Bir öğrenim yılı daha başladı / 16.09.2001
- Hava üzerine / 12.09.2001
- Dolar hutbesinin düşündürdükleri / 08.09.2001
- Bitmeyen hikâye yolsuzluk / 31.08.2001
- Suç işleme oranı artıyor / 07.08.2001
- Sivil hayata sıçrayan başörtüsü haksızlığı / 03.08.2001
- Tarafsızlık mı, ihanet mi? / 27.07.2001
- Cuma namazı kadınlara da farz mı? / 25.07.2001