Kültür ve sanatta yetersiz kaldıklarını itiraf etmiş bulunan AKP iktidarı atağa kalktı. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı atamalarla sanat yönetimine yandaşları getirdi.
Oysa; sanatın kurumları ve sanatçılar hiçbir zaman siyasal iktidarların görüşleri doğrultusunda olmaya zorlanmamalı; tiyatro, opera, bale, senfoni orkestraları gibi tüm sanat kurumları hükûmetlerin değil, halkın hizmetinde olmalıdırlar.
Sanat ve sanat tartışmaları, gelişmiş olsun gelişmekte olsun tüm ulusların yaşamlarındaki ilerleme yollarından biridir. Dünya ülkelerine baktığımızda her toplumun sanatla içli dışlı olduğunu görürüz. Ancak sanatın, ne yazık ki her ülkede var olduğunu söyleyemeyiz.
Sanatın, yaşamın yerini tutması, sanatın kişiyle çevresi arasında bir uyum sağlaması düşüncesi, sanatın gerekliliğini az çok tanımlıyor. Ayrıca bu sürekli uyum gelişmiş toplumlarda bile tam olarak sağlanmamıştır.
Bu bakımdan, sanat her zaman gereklidir. Sanatın, yaşamın yerini tutmasında başka bir görevi yok mudur? Bu ve bunun gibi sorulara sağlıklı yanıt verebilmek için sanattan insana giden yolun kısa olmadığını bilmemiz gerekir. Sanatçının birçok değişik deneylerinden ve halkın geniş ölçüde bütün olanaklardan yararlanarak eğitilmesinden geçen bir yoldur.
Sanatın kökleri üzerine düşünüp, doğuşu sonrasındaki görevlerinin ne olduğunu öğrendikçe toplumun değişmesi ile bu görevin de değişmiş olduğunu, ortaya yeni görevlerin çıktığını görürüz. Buna karşın toplumsal durumlar değişse bile sanatın hiç değişmeyen gerçeği yansıtma niteliğini önemle vurgulamalıyız.
Çağımız sanatçısı, sanattaki ilerici özellikleri arayıp, bundan yola çıkmalı, hızlı gelişen bir toplumun gereksinimlerine ters düşen sanat anlayışının karşısında olmalıdır.
Arzulanan; gerçekleri dile getiren, onu etkileyen ve değişen çoğunluğun, yaşam koşullarını düzeltmeyi amaçlayan bir sanat olmalıdır.
Gelelim sanatçının üst düzeyde üretim yapabileceğini engelleyen güçlüklere… Sanatın bir ülkede rolünü yerine getirebilmesi için yeşerdiği, boy attığı ortamın özgür olması gereklidir.
Sanat kurumlarının ve sanatçının program ve repertuvarlarına kısıtlama ve benzeri baskı sanatçıyı yaralar, moralini bozar. Yapılacak herhangi bir zorlama, halk ve sanatçısı arasındaki bağı koparır.
İnsanlarımız bir şeyin kıymetini, anlamını veya öğretisini onu kaybetmeden asla anlayamaz. O güzelliklerin yok olmasıyla da boşlukta kalır. Vücudumuzdaki organlar, sinirler, adaleler sessizce görevlerini senelerce yaparlar, ancak onlardan biri rahatsızlandığı zaman aklımız başımıza gelir ama iş işten geçmiştir artık. Ve artık hayatımızda bir renksizliktir gider…
İnsanın doğuştan var olan temiz duyguları zamanımızdaki yaşamın zor koşulları müthiş şekilde endişelendiren bir duruma getirmiştir. İşte bu kertede toplumumuzun güler yüzü sanat ve onu uygulayan sanatçılar Cumhuriyet ilkeleri ve geleceğin inşası için en büyük umudumuz olmalıdır.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023