"Asli unsurlarıyla yönetilmeyen milletler için izmihlâl mukadderdir."(Mustafa Kemâl Atatürk).Kıssa bu ya!Padişah; yabancı birisine etkili bir görev vermeyi düşünmektedir. Vezir itiraz eder. Bu kişinin, kendi milletlerinden olmadığını ve geçmişte bu şahsın mensup olduğu millet ile çok sert savaşlar yaptıklarını onları öldürdüklerini hatırlatır. Bu şahsın, kin tutabileceğini, intikam almak isteyebileceğini söyler. Padişah ise şahsın çok zeki olduğunu ve eğitilerek çok yararlı bir hale getirilebileceği inancıyla ısrar eder.Vezir de endişelerinde ısrar edince, asalet mi yoksa terbiye mi üstündür diye iddialaşırlar.İddia sertleşir. Padişah, terbiyenin; vezir ise asaletin üstünlüğünü savunur. Padişah, sonunda vezire:? Sana kırk gün süre!... Kırk gün sonra ben sana terbiyenin nelere muktedir olduğunu ispatlayacağım. Sen de asaletin üstünlüğünü ispatlamak zorundasın. Aksi halde kelleni alırım! Deyip, kuralları ve yapılacak bir sonraki toplantının tarihini belirleyerek toplantıyı kapatır.Süre başlar; Padişah da, Vezir de iddialarını ispat için çalışmaya başlayacaktır.Vezir; yakın adamlarından, padişahın neyle uğraştığını öğrenir ve evinde istirahate çekilir. Herkes, iddianın sonucunu merak etmektedir. Padişah, harıl harıl çalışmaya başlar ama vezir evde yan gelip yatmakta, okuyup yazarak zaman geçirmektedir! Karısı, eşinin bu rahatlığına dayanamaz:? Efendi! Ocağımın direği, çocuklarımın atası! Bu ne haldir? İddiayı kaybedersen padişah kelleni almaz mı? Neden boş duruyorsun? Diye siteme başlar ama vezir, eşinin endişelerine de aldırmaz! Aynı vurdumduymaz tavrıyla istirahate devam eder!Sayılı gün, çabuk geçer. Kırkıncı gün; hakemlik yapacak komite toplanır. Padişah ta yerini alır. Vezirden başka herkes, divandadır. Kalabalık, fısıltıyla;? Her halde vezir kaybedeceğini bildiği için kaçtı! Kellesini kaçarak kurtaracağını zannediyor! Diye söylenirken, Vezir salona girer.Selamlaşma ve hoş?beşten sonra Padişah;? Seyret vezir! Diye seslenerek ellerini şak şak diye birbirine vurur. Bir kapı açılır ve içeriye, elinde fincan dolu bir tepsiyle, bir kedi girer. Kediye ceviz kabuklarından özel ayakkabılar giydirilmiştir.Kedi çok rahat bir şekilde, misafirleri tek tek dolaşarak kahve ikram etmektedir.Padişahın keyfine söz yoktur. Gözlerini vezire dikerek bu terbiye karşısında ne diyeceğini ve karşılık olarak yapacağını merak etmektedir. Kedi, herkesin kahvesini dağıtır ve ev sahibi olduğu için en sona bıraktığı Padişaha yönelir...Padişah, Vezire dönerek:? Gördün mü? Terbiye edilen bir kedi neler yapabiliyormuş, gördün mü? Vezir:? Haklısınız Hünkârım, gördüm. Der bütün edebiyle.Kedi, tam Padişahın kahvesini ikram edecekken Vezir, elini cebine sokar. Küçük bir kutu çıkararak kapağını açar. Kutudan bir fare fırlar! Fareyi gören kedi, kahve tepsisini padişahın üstüne fırlatarak fareyi kovalamaya başlar!...Salonda bulunan herkes, iddiayı Vezirin kazandığını anlamıştır. Vezir, edep ve âdap kurallarına uygun bir eda ile:? Siz de asâletin ne olduğunu gördünüz mü Hünkarım?Konuklara toplantının bittiği ilan edilir.Her ne kadar iddiayı vezir kazanmışsa da asıl kazanan, böyle bir ferâset sahibini vezir eden Padişahtır! Kazanan, devlet yönetimidir! Padişah, Vezirini tebrik ederek ödüllendirir.Kıssa bu. Bu da, hisse:Allah (c.c.), köpeği kurttan korkacak karakterde yaratmıştır. Köpek, kurttan korkar. İnsanoğlu kurttan korunabilmek için 'kurtçul' köpek elde etmeye çalışmış ve ortaya değişik değişik köpek cinsleri çıkarmışlardır. Kurt Köpeği de bunlardandır. Kurt ile köpeğin karışımı kırma, melez bir ırktır.Kurtun kurtluğunu, köpeğin köpekliğini yapması elbette doğaldır. İkisi de yaratılışlarının, genlerinin gereğini yaparlar. Ama kurt köpeğinin ne zaman, ne yapacağı bilinmez! Ne zaman kurtlaşacağını, ne zaman köpekleşeceğini kendisi de bilemez! Köpeklik beklenirken kurtlaşabilir; kurtluk yapması gerekirken köpekleşebilir! Kurtlaştığında sahibine saldırır, köpekleştiğinde komşuya...Besledikleri kurt köpeklerini kurt zannedenlere bir hatırlatma olsun istedik!...KAYNATILMAKLA ŞAPTAN ŞEKER ÇIKMAZ vesselâm!...Selam, sevgi, dua
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017