Artık siyaset paparazziye döndü. Daha doğrusu ülkeyi yönetme görevi verilen parti ve onun eksiklerini, yanlışlarını düzeltme, uyarma ve millete götürme görevinde olan muhalefet, bütün sorumluluklarını bırakmışlar; kim kiminle, nerede, ne yaptı dalaşındalar.
Yarış “laf” üzerine olunca Erdoğan bir sıfır değil, beş sıfır önde başlıyor. İHL’ de okurken “Hitabet” dersine iyi çalışmış. Sonra siyasetteki en kârlı sektöre yönelmiş. İnsanların hassas olduğu alanlarda (din, namus, şeref gibi) hitabetini kullanıyor. Rakiplerinin de bu alanlarda sicili bozuk olunca Erdoğan, gerçeklerin üzerine hayaller koydukça koyuyor.
Vatandaşın mantığı ise geçenlerde hem duygulanarak hem gülümseyerek okuduğum aç bir çocuğun, babasına sorduğu şu sorularda gizli;
“Yoksulluk kaç gün sürer baba? Kırk gün oğlum. Kırk günden sonra zengin olur muyuz? Yok oğul, alışırız.”
İşte olay bu. Bu gerçeği görebilseydik dün ile bugünü çok farklı kutuplarda olan, dün dediğinin aksini yapan, 2012’yi değil 2023’ü hedef gösteren, “hayaldi gerçek oldu” marşına basıp, “durmak yok, yola devam” gazını sonuna kadar veren Erdoğan, bu ülkede 3 dönem iktidar olabilir miydi?
Sizde aşırıya kaçıyorsunuz, diyenler olabilir. Yok, kardeşim yok. Tam aksine biz insaf ehliyiz. “Hakikatin hatırı dostun hatırından üstündür. Hz. Ali (k.v) hayat tarzımızdır.
Ama eğer rahatlayacaksanız hem Sayın Erdoğan’dan, hem yola çıktıklarından hem de yolda bulduklarından bir profil çizelim…
Ne demişti Erdoğan AKP’nin 10. kuruluş yılında; “İslâm devleti veya şeriat devleti modeli Türkiye’nin şartlarına uygun değildir. Erbakan modeli İslam’ın karikatürüdür. Varlığımızın temel şartı Batı’yı anlamak. Kapitalizme alternatif ekonomi rejimi yoktur…”
Wikileakst’dan ne sızmıştı Erdoğan için; “Allah’a inanır ama güvenmez.”
Hem Milli görüşten, hem AKP’nin kurulmasında yol arkadaşı olan Abdüllatif Şener ise şöyle diyor: “Erdoğan taşerondur, işi bitince çöpe atılır!”
Ya ikinci hocası sayılabilecek Şevket Kazan ne diyor biliyor musunuz?
“Bir zamanlar Milli Görüş davasının, Milli Selamet döneminin, Refah döneminin bir delikanlısı vardı. Düz duvarlara çıkardı, gençlik başkanlığımızı yaptı, hatta Refah döneminde İstanbul İl Başkanlığımızı yaptı. Başarısından dolayı da kendisini Belediye Başkanı yaptık. Ama o zaman Milli Görüş gömleği vardı üzerinde. O zaman nereye gitse Milli Görüş davasını konuşur ve nerede bir itiraz olsa; Erbakan hocam mademki Amerika’ya karşıdır, ben de karşıyım. Erbakan hocam mademki İsrail’e karşıdır, bende karışıyım. Erbakan Hocam mademki Siyonizm’e karşıdır, ben de karşıyım. Erbakan hocam mademki Avrupa Birliğine karşıdır, bende karşıyım derdi. Öyle bir delikanlıydı. Şimdi diyor ki Milli Görüş gömleğini çıkardım, ABD doğrultusunda siyaset yaparım, Avrupa Birliği ile beraberim, ne talimat gelirse onu uygularım. Peki, bizim delikanlı neydi? Gerçekti. Şimdi hayal oldu.”
Birde AB hayranlarından dinleyelim Sayın Erdoğan’ı. “ABhaber” adlı bir internet sitesi yayınladığı makalede bakın Erdoğan’ın nasıl bir AB’ci olduğuna ve Batının Erdoğan’a bakış açısını şöyle anlatıyor. (Ayrıca bu site kendini şöyle tarif ediyor; ABHaber.com, Avrupa Birliği ve Türkiye arasında karşılıklı anlayış, iletişim ve bilgilendirmeyi amaçlayan, bağımsız, tarafsız ve kâr amacı gütmeyen bir internet haber portalıdır.”
“AKP iktidara geldiğinde, “İslamcı” diye bilinmesine rağmen Batı’da kısa zamanda “Türkiye’nin yeni umudu” olarak görüldü. İdareyi ele alır almaz AB ve Kıbrıs konularında sergilediği ve eski kalıpları kıran yaklaşımlarının etkisi burada büyük oldu…”
“…Başbakan Erdoğan’ın “statükoyu korumak için gelmedik” söylemi ise çok beğenildi. Kendisi birdenbire “dünyanın en etkin liderleri” arasında gösterilmeye başlandı.”
“Zaman içinde TSK ile girdiği demokrasi mücadelesi ve Kürt sorunu konusundaki farklı söylemi ise itibarının daha da artmasına neden oldu…”
“Bu arada İslami yanı ağır basan bir siyasetçi olmasına rağmen demokrasiden yana söylemiyle “ılımlı İslam” adına model isim oldu. Uzun lafın kısası, Erdoğan uzun süreyle hem ABD, hem de AB tarafından açıkça desteklendi…”
“AKP’nin birçok icraatından hâlâ övgü ile söz edilse de, Erdoğan Batı’da bugün daha çok “sinirli”, “muhaliflerine karşı saldırgan”, “eleştiriye karşı tahammülsüz”, “basın özgürlüğüne saygısız” gibi tanımlamalarla anılıyor. Kürt meselesinde statükocu bir söyleme yönelmiş olması ise hakkındaki kuşkuları daha da arttırıyor...”
Ne diyelim? Bizde; hayaldi gerçek oldu, diyelim…
Yarış “laf” üzerine olunca Erdoğan bir sıfır değil, beş sıfır önde başlıyor. İHL’ de okurken “Hitabet” dersine iyi çalışmış. Sonra siyasetteki en kârlı sektöre yönelmiş. İnsanların hassas olduğu alanlarda (din, namus, şeref gibi) hitabetini kullanıyor. Rakiplerinin de bu alanlarda sicili bozuk olunca Erdoğan, gerçeklerin üzerine hayaller koydukça koyuyor.
Vatandaşın mantığı ise geçenlerde hem duygulanarak hem gülümseyerek okuduğum aç bir çocuğun, babasına sorduğu şu sorularda gizli;
“Yoksulluk kaç gün sürer baba? Kırk gün oğlum. Kırk günden sonra zengin olur muyuz? Yok oğul, alışırız.”
İşte olay bu. Bu gerçeği görebilseydik dün ile bugünü çok farklı kutuplarda olan, dün dediğinin aksini yapan, 2012’yi değil 2023’ü hedef gösteren, “hayaldi gerçek oldu” marşına basıp, “durmak yok, yola devam” gazını sonuna kadar veren Erdoğan, bu ülkede 3 dönem iktidar olabilir miydi?
Sizde aşırıya kaçıyorsunuz, diyenler olabilir. Yok, kardeşim yok. Tam aksine biz insaf ehliyiz. “Hakikatin hatırı dostun hatırından üstündür. Hz. Ali (k.v) hayat tarzımızdır.
Ama eğer rahatlayacaksanız hem Sayın Erdoğan’dan, hem yola çıktıklarından hem de yolda bulduklarından bir profil çizelim…
Ne demişti Erdoğan AKP’nin 10. kuruluş yılında; “İslâm devleti veya şeriat devleti modeli Türkiye’nin şartlarına uygun değildir. Erbakan modeli İslam’ın karikatürüdür. Varlığımızın temel şartı Batı’yı anlamak. Kapitalizme alternatif ekonomi rejimi yoktur…”
Wikileakst’dan ne sızmıştı Erdoğan için; “Allah’a inanır ama güvenmez.”
Hem Milli görüşten, hem AKP’nin kurulmasında yol arkadaşı olan Abdüllatif Şener ise şöyle diyor: “Erdoğan taşerondur, işi bitince çöpe atılır!”
Ya ikinci hocası sayılabilecek Şevket Kazan ne diyor biliyor musunuz?
“Bir zamanlar Milli Görüş davasının, Milli Selamet döneminin, Refah döneminin bir delikanlısı vardı. Düz duvarlara çıkardı, gençlik başkanlığımızı yaptı, hatta Refah döneminde İstanbul İl Başkanlığımızı yaptı. Başarısından dolayı da kendisini Belediye Başkanı yaptık. Ama o zaman Milli Görüş gömleği vardı üzerinde. O zaman nereye gitse Milli Görüş davasını konuşur ve nerede bir itiraz olsa; Erbakan hocam mademki Amerika’ya karşıdır, ben de karşıyım. Erbakan hocam mademki İsrail’e karşıdır, bende karışıyım. Erbakan Hocam mademki Siyonizm’e karşıdır, ben de karşıyım. Erbakan hocam mademki Avrupa Birliğine karşıdır, bende karşıyım derdi. Öyle bir delikanlıydı. Şimdi diyor ki Milli Görüş gömleğini çıkardım, ABD doğrultusunda siyaset yaparım, Avrupa Birliği ile beraberim, ne talimat gelirse onu uygularım. Peki, bizim delikanlı neydi? Gerçekti. Şimdi hayal oldu.”
Birde AB hayranlarından dinleyelim Sayın Erdoğan’ı. “ABhaber” adlı bir internet sitesi yayınladığı makalede bakın Erdoğan’ın nasıl bir AB’ci olduğuna ve Batının Erdoğan’a bakış açısını şöyle anlatıyor. (Ayrıca bu site kendini şöyle tarif ediyor; ABHaber.com, Avrupa Birliği ve Türkiye arasında karşılıklı anlayış, iletişim ve bilgilendirmeyi amaçlayan, bağımsız, tarafsız ve kâr amacı gütmeyen bir internet haber portalıdır.”
“AKP iktidara geldiğinde, “İslamcı” diye bilinmesine rağmen Batı’da kısa zamanda “Türkiye’nin yeni umudu” olarak görüldü. İdareyi ele alır almaz AB ve Kıbrıs konularında sergilediği ve eski kalıpları kıran yaklaşımlarının etkisi burada büyük oldu…”
“…Başbakan Erdoğan’ın “statükoyu korumak için gelmedik” söylemi ise çok beğenildi. Kendisi birdenbire “dünyanın en etkin liderleri” arasında gösterilmeye başlandı.”
“Zaman içinde TSK ile girdiği demokrasi mücadelesi ve Kürt sorunu konusundaki farklı söylemi ise itibarının daha da artmasına neden oldu…”
“Bu arada İslami yanı ağır basan bir siyasetçi olmasına rağmen demokrasiden yana söylemiyle “ılımlı İslam” adına model isim oldu. Uzun lafın kısası, Erdoğan uzun süreyle hem ABD, hem de AB tarafından açıkça desteklendi…”
“AKP’nin birçok icraatından hâlâ övgü ile söz edilse de, Erdoğan Batı’da bugün daha çok “sinirli”, “muhaliflerine karşı saldırgan”, “eleştiriye karşı tahammülsüz”, “basın özgürlüğüne saygısız” gibi tanımlamalarla anılıyor. Kürt meselesinde statükocu bir söyleme yönelmiş olması ise hakkındaki kuşkuları daha da arttırıyor...”
Ne diyelim? Bizde; hayaldi gerçek oldu, diyelim…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025