Görünen o ki, bu yaz hararet çok yüksek olacak.
Ekonomiden dış politikaya başı kesik tavuk gibi savruluyoruz.
Çok sürmez, bu gidişle Türkiye motor kaynatacak.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, 7 Haziran 2015 seçimlerinde "Türkiye karanlık bir döneme girmiştir" demişti? Öyle de oldu.
Sayın Baş, bu öngörüsünü Eylül 2015'te "Türkiye artık zifirî karanlık bir döneme girdi? Oynanan oyun Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Büyük İsrail devletini kurmaktır. Bunu göremeyen hiç kimse Türkiye'nin içine sokulduğu durumu çözemez" şeklinde güncellemişti.
O gün bugündür, Türkiye, gittikçe kesifleşen zifiri karanlıkta seyrediyor.
Ekonomide iflaslara oynuyoruz. İç-dış borç toplamı 1 trilyon doları aşmış.Tüketici borcu 500 milyar TL'ye varmış... Yanı sıra vatandaşın faizli kredi tutarı 2.2 trilyon TL'yi çoktan aşmış. Bu kredilerin 70 milyar TL'si ise batak.
Prof. Dr. Baş'a kulak vermedik, milli para kıtlığına yakalandık.
Milli para kıtlığı devleti, milleti ve piyasayı kavuruyor.
Artık satılacak pek de bir şey kalmamış.
Etrafımız ise ateş çemberi?
Hemen KKTC'mizin etrafına, Akdeniz'e, İsrail'den Amerika'ya bilumum hortumcular çöreklenmiş, mera malı petrol ve gazı paylaşıyorlar.
Ege'deki vaziyetimiz gerçekten keşmekeş; Avrupa Konseyi, bizi kınama kararı için toplanıyor.
Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeliyle şahlanan Rusya, çok kutuplu yeni dünyanın önce denge unsuru, sonra da baş olma çabasını artırıyor.
BRICS ülkelerinin Milli Ekonomi Modeli etkileşimleriyle ekonomisini yepyeni bir kulvara oturtan Çin ile Amerika arasındaki eko-politik mücadele tüm gaz sürüyor.
Biz ise Suriye'deiğne ile kuyu kazıyoruz.
Suriye'de öyle müttefiklerle iş tutuyoruz ki, gün oluyor kendi kazdığımız kuyuya kendimiz düşüyoruz.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, önceki gün, Amerika ile anlaştık demedik, anlayışa vardık, dedik diyor.
20 Mart'ta "Münbiç konusunda Amerika ile anlaştık" şeklinde bir ifade varid olmuş, piyasaya öyle gaz verilmişti. Meğer öyle değilmiş, anlaşmamışız? Anlayışa varmışız.
Türk siyasetinin takıldığı anlayışa bakın Allah aşkına!
Amerikan menşeli silahlar Afrin'de çıkıyor.
Amerika'nın teröristlere sağladığı 5 bin TIR silah üstüne kükrüyoruz.
Şubat 2015'te Amerika ile yaptığımız eğit-donat anlaşması çerçevesinde birlikte eğittiğimiz gruplara şimdi operasyon yapmak durumunda kalıyoruz. Amerikalı think-tankçı Charles Lister, eğittiğimiz Amerikalılar Suriye'de Türkiye'ye karşı savaşıyor, ifşaatı yapıyor; ayıkmıyoruz.
Hala BOP çukurunda debeleniyoruz, debelendikçe batıyoruz, lakin aklımız başımıza bir türlü gelmiyor.
15-20 yıldan bu yana bölgemizi kan gölüne çeviren ve BOP hedefini Büyük İsrail oluşumu olarak ilan eden işgalci Amerika ile sanki gerçekten müttefikmişiz gibi kendi kendimize gelin-güvey oluyoruz. Bölgemizin haritasını birlikte şekillendiriyormuşuz gibi yapıyoruz. Minare kılıftan dışarı fırlayınca da; anlaştık demedik, yok anlaşmadık ama anlayışa vardık türünden demagojilere sarılıyoruz.
Bir yandan da Amerika'nın ekonomide 53. eyaleti olmuşuz, ağlayanımız yok!
Gözümüz-kulağımız Amerikan Merkez Bankası (FED) Başkanı'nın faiz açıklamasında?Ne olacak bu dolar diye üstümüze karabasanlar çöküyor.Faiz-kur kıskacındayız.
Türk askeri canını dişine takıyor, canlarımız gidiyor, destanlar yazıyor. Ancak şu bir vakıa ki, müflis bir ekonomiyi ve müflis bir siyaseti, hiçbir askeri zafer ayağa kaldıramaz.
Gazi M. Kemal Atatürk'ün 1923'teki ikazını hatırlayın: "Siyasal, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner."
Kapitalizmle batmış bu AKP ekonomisi ve siyaseti ile Türkiye felaha çıkmaz, çıkamaz.
Korkarım, Suriye'nin bize maliyeti çok daha ağır olacak.
Düşünün 1. Dünya savaşının maliyeti, 340 milyar dolardı.
2. Dünya savaşı ise 4.2 trilyon dolara mal oldu.
Suriye'deki hesap şimdilik 1 trilyon doları aştı? Üç tane 1. Dünya savaşının kadar maliyet var Suriye'de.
Küresel işgalcilerin bölgemizdeki ihtirasları bu rakamlardan anlaşılmıyor mu?!
Bu süreç, artık bölgede savaş ateşini alevlendirerek, komşularımızla savaş stratejisi yürüterek yanı sıra sürdürülebilir borçlanma ve sıcak para ile götürülemez. Müttefik kabul ettiklerimizin kirli ayak oyunlarına bu siyasetle dayanılmaz.
Yeni bir siyaset, yepyeni bir liderlik ve barış gerekiyor.
Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet-Milli devlet tezi ve milli para gerçeği işte bu liderliktir. Onun Hoş geldin Atatürk sâdası ve Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt çığırı, ülkemizde ve bölgemizde işte bu özlenen barıştır.
Aksi halde bu yaz, hepimizi, her şeyimizi kavuracak kadar hararetlidir, ateştir.
Ekonomiden dış politikaya başı kesik tavuk gibi savruluyoruz.
Çok sürmez, bu gidişle Türkiye motor kaynatacak.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, 7 Haziran 2015 seçimlerinde "Türkiye karanlık bir döneme girmiştir" demişti? Öyle de oldu.
Sayın Baş, bu öngörüsünü Eylül 2015'te "Türkiye artık zifirî karanlık bir döneme girdi? Oynanan oyun Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Büyük İsrail devletini kurmaktır. Bunu göremeyen hiç kimse Türkiye'nin içine sokulduğu durumu çözemez" şeklinde güncellemişti.
O gün bugündür, Türkiye, gittikçe kesifleşen zifiri karanlıkta seyrediyor.
Ekonomide iflaslara oynuyoruz. İç-dış borç toplamı 1 trilyon doları aşmış.Tüketici borcu 500 milyar TL'ye varmış... Yanı sıra vatandaşın faizli kredi tutarı 2.2 trilyon TL'yi çoktan aşmış. Bu kredilerin 70 milyar TL'si ise batak.
Prof. Dr. Baş'a kulak vermedik, milli para kıtlığına yakalandık.
Milli para kıtlığı devleti, milleti ve piyasayı kavuruyor.
Artık satılacak pek de bir şey kalmamış.
Etrafımız ise ateş çemberi?
Hemen KKTC'mizin etrafına, Akdeniz'e, İsrail'den Amerika'ya bilumum hortumcular çöreklenmiş, mera malı petrol ve gazı paylaşıyorlar.
Ege'deki vaziyetimiz gerçekten keşmekeş; Avrupa Konseyi, bizi kınama kararı için toplanıyor.
Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeliyle şahlanan Rusya, çok kutuplu yeni dünyanın önce denge unsuru, sonra da baş olma çabasını artırıyor.
BRICS ülkelerinin Milli Ekonomi Modeli etkileşimleriyle ekonomisini yepyeni bir kulvara oturtan Çin ile Amerika arasındaki eko-politik mücadele tüm gaz sürüyor.
Biz ise Suriye'deiğne ile kuyu kazıyoruz.
Suriye'de öyle müttefiklerle iş tutuyoruz ki, gün oluyor kendi kazdığımız kuyuya kendimiz düşüyoruz.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, önceki gün, Amerika ile anlaştık demedik, anlayışa vardık, dedik diyor.
20 Mart'ta "Münbiç konusunda Amerika ile anlaştık" şeklinde bir ifade varid olmuş, piyasaya öyle gaz verilmişti. Meğer öyle değilmiş, anlaşmamışız? Anlayışa varmışız.
Türk siyasetinin takıldığı anlayışa bakın Allah aşkına!
Amerikan menşeli silahlar Afrin'de çıkıyor.
Amerika'nın teröristlere sağladığı 5 bin TIR silah üstüne kükrüyoruz.
Şubat 2015'te Amerika ile yaptığımız eğit-donat anlaşması çerçevesinde birlikte eğittiğimiz gruplara şimdi operasyon yapmak durumunda kalıyoruz. Amerikalı think-tankçı Charles Lister, eğittiğimiz Amerikalılar Suriye'de Türkiye'ye karşı savaşıyor, ifşaatı yapıyor; ayıkmıyoruz.
Hala BOP çukurunda debeleniyoruz, debelendikçe batıyoruz, lakin aklımız başımıza bir türlü gelmiyor.
15-20 yıldan bu yana bölgemizi kan gölüne çeviren ve BOP hedefini Büyük İsrail oluşumu olarak ilan eden işgalci Amerika ile sanki gerçekten müttefikmişiz gibi kendi kendimize gelin-güvey oluyoruz. Bölgemizin haritasını birlikte şekillendiriyormuşuz gibi yapıyoruz. Minare kılıftan dışarı fırlayınca da; anlaştık demedik, yok anlaşmadık ama anlayışa vardık türünden demagojilere sarılıyoruz.
Bir yandan da Amerika'nın ekonomide 53. eyaleti olmuşuz, ağlayanımız yok!
Gözümüz-kulağımız Amerikan Merkez Bankası (FED) Başkanı'nın faiz açıklamasında?Ne olacak bu dolar diye üstümüze karabasanlar çöküyor.Faiz-kur kıskacındayız.
Türk askeri canını dişine takıyor, canlarımız gidiyor, destanlar yazıyor. Ancak şu bir vakıa ki, müflis bir ekonomiyi ve müflis bir siyaseti, hiçbir askeri zafer ayağa kaldıramaz.
Gazi M. Kemal Atatürk'ün 1923'teki ikazını hatırlayın: "Siyasal, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner."
Kapitalizmle batmış bu AKP ekonomisi ve siyaseti ile Türkiye felaha çıkmaz, çıkamaz.
Korkarım, Suriye'nin bize maliyeti çok daha ağır olacak.
Düşünün 1. Dünya savaşının maliyeti, 340 milyar dolardı.
2. Dünya savaşı ise 4.2 trilyon dolara mal oldu.
Suriye'deki hesap şimdilik 1 trilyon doları aştı? Üç tane 1. Dünya savaşının kadar maliyet var Suriye'de.
Küresel işgalcilerin bölgemizdeki ihtirasları bu rakamlardan anlaşılmıyor mu?!
Bu süreç, artık bölgede savaş ateşini alevlendirerek, komşularımızla savaş stratejisi yürüterek yanı sıra sürdürülebilir borçlanma ve sıcak para ile götürülemez. Müttefik kabul ettiklerimizin kirli ayak oyunlarına bu siyasetle dayanılmaz.
Yeni bir siyaset, yepyeni bir liderlik ve barış gerekiyor.
Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet-Milli devlet tezi ve milli para gerçeği işte bu liderliktir. Onun Hoş geldin Atatürk sâdası ve Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt çığırı, ülkemizde ve bölgemizde işte bu özlenen barıştır.
Aksi halde bu yaz, hepimizi, her şeyimizi kavuracak kadar hararetlidir, ateştir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019