“Papalık makamından beklenen, taşıdığı ruhani makamın sorumluluğu altında, tarihi olaylardan husumet çıkarmak yerine dünya barışına katkı sağlamasıdır.”Bu ifade Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’na ait. Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Franciscus’un, Vatikan’da, Lübnan’dan gelen Ermeni Katolik Kilisesi heyetiyle görüşmesi sırasında 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni yanlısı ifadelerde bulunması üzerine yapılan bir açıklama bu. İlk bakışta insan şaşırıyor tabii, hatta biraz da ileri giderek, ‘helal olsun be’ diyesi bile geliyor. ‘Dışişleri çalışıyor…’ Ama öyle değil maalesef. Düşündüğünüz gibi değil, öyle de olmayacak.Anlatalım…Önce, Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamadaki bir ifadeye yer verelim. Diyor ki Bakanlık: “Papa, bu makama seçilmeden önce, Buenos Aires Başpiskoposu olduğu dönemde de, Ermenilerin, tarihi kendi açılarından yorumlayan görüşlerine destek vermiştir.”Ne bekliyordunuz ki? Papa’nın çıkıp, “Ey Türk Milleti! 1915’te kadim Büyük Ermenistan idealini gerçekleştirmek için topraklarınıza üşüşen Ermeni çete üyeleri, köylerinizi yaktı, hayvanlarınızı telef etti, yaşlı –genç–çocuk ayrımı yapmadan kadınlarınıza en iğrenç şekillerde tecavüz etti, insanları camilere doldurup cayır cayır yaktı” açıklamasını yapmasını mı? Bunu mu bekliyordunuz.Bu Papa ve öncekiler ve daha öncekiler yani hepsi, topyekûn bir inancın, bir anlayışın, bir zihniyetin, bir idealin öncüleridir ve o zihniyet de; İslam’ın bütün öğretilerine ve o öğretilerin uygulayıcılarına, o öğretilere mekân olmuş topraklara toptan karşı olmaktır. Bu ideal sadece bir ‘karşı oluş’tan da ibaret değildir. Kendi ideal şemsiyeleri altında topladıkları bütün yapılanmaları, dünyada fazlalık olarak gördükleri İslam’ın müntesiplerini tamamen yok etmek üzere organize edecek kadar da vahşidir. Açın tarih kitaplarını, Haçlı Seferlerini okuyun, hem de Batılı kaynaklardan okuyun; insanlığın dışında her şeyi göreceksiniz.“Bunlar eskidendi, artık bu derece vahşilikler mi oluyor?” karşı çıkışı ile malul olanlara cevabımız var elbet. Bahsi geçen malullerin böyle düşünmeleri normal çünkü ilk ismi ‘dinlerarası diyalog’ direnç gelince ‘medeniyetler arası diyalog–kültürler arası diyalog’ janjanıyla ambalaj değiştirmiş laboratuvar çalışmasının ürünü bunlar. O dinlerarası diyalog ki; bir Papalık misyonudur ve hedefi İslam coğrafyasını Hıristiyanlaştırmaktır. Aslında bunun da ötesinde ‘dirençsizleştirmek–etkisizleştirmek’tir. Ne için?Allah’ın bir ikramı olarak İslam coğrafyasındaki bütün zenginliklere çökmek için. Hedef bu kadar açık.Peki bu hedefe nasıl ulaşılır?Bol bol barış mesajları vererek, insan haklarını savunarak, demokrasi havariliği yaparak. Irak nasıl işgal edildi? Pakistan’da, Afganistan’da olan ne? Mısır niye huzursuz? Libya bir anda nasıl altüst oldu? Filistin’de kan niye hiç durmuyor? Ya Suriye… Ne oldu da ‘sükûnet ülkesi’ kan gölüne döndü?Ve Türkiye? Güzel ülkem benim. Bölünmenin eşiğine nasıl geldi?Tek cevabı var bu soruların: Millî ve dinî direnç örselendi, tahrip oldu, yok oldu. Yani dememiz o ki; aslında ambalaj değişti, hedef aynı hedef, ideal aynı ideal, netice itibariyle akan kan Müslümana ait.Bu bahis uzun, yeri geldiğinde yine söyleyeceklerimiz olacak.Şimdi var oluşlarını, bugüne kadar sürdürdükleri iktidarlarını, ‘diyalog idealinin tahakkuku’ için ortaya koydukları çabaya borçlu Hükümetimizin Dişleri Bakanlığı’ndan böyle bir açıklama gelmesinin sebebi bir ayıkma işareti olarak algılanamaz. Bu olsa olsa bir hedef saptırmadır ki; zaten bu işte oldukça da mahirler.Bu tür çıkışları çok gördük iktidarın muhtelif üyelerinden. Özellikle Başbakanımızın öyle efelenmeleri var ki; saç–baş yoldurur. İyi irdeleyin o çıkışları; görüntüde lehimize, netice itibariyle aleyhimizedir. Türk Milleti ve devleti olarak somut hiçbir menfaat elde edilmemiştir o çıkışlardan. Tam tersine, millî ve manevî değerleri kevgire dönüşmüş, güçlü devlet geleneği harap olmuş, tarihî köklerinden kopmuş, aynı dine mensup komşularıyla savaşma noktasına gelecek kadar pusulasını şaşırmış ve en büyük gücü olan milleti arasına ekilen ‘ayrımcılık’ tohumuyla düşman gözündeki caydırıcılığını kaybetmiş bir ülke görünümündedir güzel Türkiyem.O zaman insanın sorası geliyor: ‘Nereden çıktı bu açıklama?’Benim bir fikrim var bu konuda;Papa’dan, inançlarına muhalif bir tavır beklemekle ‘akletmek’ melekesi aynı çerçevede buluşmaz. İktidarlarını diyalog ittifakına borçlu olanların Papa’ya ters düşmeleri de akla muhalif bir durumdur. Bu açıklamaya kanıp da iktidarın safında yer alanları akıllı zannetmek de hiç aklî değildir. Hele diyalog yutturmacasına başından beri karşı duran millî ve manevî direnç sahiplerinin bu zokayı yutacağını zannetmek, bu mübarek insanların akl–ı selimine hakarettir.O zaman bu açıklamanın arkasında âkiller vardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Okan Egesel / diğer yazıları
- Hz. İnsan’a… / 20.04.2020
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018