Tarihini bilmeyen millet yok olmaya mahkumdur. O halde hepimizin tarihimizi bilmemiz şart ve gereklidir. Ama bunu derin tarihi bilgiler vererek değil, hayal ederek, o dönemi yaşayarak öğrenilmesini istiyorum.
Gözlerinizi kapatın ve hayal kurun, Kurtuluş Savaşı öncesi Osmanlı Devleti nasıldı, insanları ne haldeydi, nasıl kurtuluş gerçekleşti?
Osmanlı Devleti son zamanlarda vatan topraklarını bir bir kaybetmiş, İngilizlere ve İtilaf Devletlerine vatanı peşkeş çekmiş, vatan topraklarına yabancı askerler girmeye başlamıştı. Halk savaşlardan bezmiş, zaten oğlunu ya da eşini savaşlarda kaybetmiş, açlıktan karnını nasıl doyuracağını ancak düşünecek vaziyetteydiler.
İnsanlara tek kurtuluş yolunun İngiliz himayesine girmek olduğunu aşılamaya çalışıyorlardı.
Ülkenin doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi işgal altındaydı. Vatana giren yabancı askerler, yerli halka büyük eziyetler yaptığı da doğruydu.
İşte böyle zor bir zamanda Ehl-i Beyt soyundan gelen Mustafa Kemal Atatürk Samsun'a 19 Mayıs 1919 günü ayak basmış ve kurtuluş için insanları ayıktırmaya başlamıştı. Bunun için önce en yakınlarından başlamış, kendi düşüncesini önce onlara anlatıp inandırmıştı.
Vatanın kurtuluşu, İngilizlerin himayesine girerek değil, birlik ve beraber içinde hareket edip düşmanı bu ülkeden kovmakta olduğunu görüyorlardı. Ama bunun için İstanbul Hükümetinden bir destek göremediler. Padişah ve hükümet İtilaf Devletlerinin elinde neredeyse esir bir vaziyetteydi. Yegâne kurtuluş çaresi halkın doğrudan doğruya hakimiyeti eline alması ve iradesini kullanmasıydı.
İşte böyle de oldu.
Kuvva Hareketi olarak ifade edilen ilk direnişlerde Milli Mücadele'yi başlatanlar arasında dönemin müftüleri, hocaları yani din adamları da vardı. Gerçek din adamları, halkı Mustafa Kemal ile beraber olmaya çağırmışlardı. Göğsü imanla dolu bu vatanperver hocaların tavrı eşsiz Kurtuluş Savaşının zeminini hazırlamıştı.
Hocaların, müftülerin halka yaptığı konuşmalar, miting bildirileri, açıkladıkları beyanlarla Kurtuluş Savaşı'nın iman gücüyle kazanıldığını gösteriyordu bize.
Mustafa Kemal Atatürk ise göğsündeki iman ve cesaretle bu din alimlerine rehberlik ediyordu.
Öyle çetin zamanlardı ki, halkı uyandırmak, bu direnişte onları harekete geçirmek, güçlü gözüken düşmanla mücadele etmek...
Bizde Ppra yok, silah yok, asker yok, araba yok. Düşmanda ise en son model silahlar, para çok, araba çok, mühimmat çok…
İşte böyle şartlarda ülke kurtuldu. Milletimizin göğsündeki iman ve Türk olmanın verdiği cesaretle... Şimdi bu kurtuluşta eğer ki biz manevi gücü görmezden gelirsek bu kutlu mücadeleyi de anlayamayız.
İşte biz bu bilgileri Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Hoş Geldin Atatürk" adlı eserinden öğrendik. Bizlere ne okulda ne diğer kitaplarda bu bilgiler verilmemişti. Verilmiş ise de üstü örtülmeye, saklanılmaya çalışılmıştı.
Üstü örtülen bilgileri gün ışığına çıkaran Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza ne kadar minnettarlığımızı sunsak az.
Atatürk'ün Ehl-i Beyt soyundan geldiğini, hafız olduğunu, Kurtuluş Savaşı başlamadan önce Hacı Bektaş Veli Hazretlerinin türbesine gidip orada dua ettiğini, kurtuluş mücadelesini verirken gerçek din adamlarından destek gördüğünü, o din adamlarına mecliste görevler verdiğini, Kurtuluş Savaşı'nın manevi yönünü biz daha önce hiç ama hiç bilmiyorduk.
Türk Milleti o çaresizlik içindeyken ülke nasıl oldu da kurtuldu diye düşünmedik, askeri yönden zayıf bir millet ancak Çanakkale Savaşı'ndaki manevi güç gibi kurtulacağını bilmeliydik. Ama şimdi Üstadım Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız sayesinde biliyoruz; tarihimizi de, manevi yönden güçlü olmamız gerektiğini de.
Şu bilinmeli ki o zaman Allah (c.c.) nasıl vatanımıza Mustafa Kemal Atatürk'ü gönderdiyse, şimdi yine bilinmeli ki vatanımızın içinde bulunduğu bu çaresizlik içinde yine Mustafa Kemal gibi birini gönderdi. O, Hoca Mustafa Kemal, O Prof. Dr. Haydar Baş...
Türk Milleti olarak Hoca Atatürk'ün kıymetini bilemedik, O'nu anlamadık, dinlemedik, halbuki O hem vatanımızı hem de ahiretimizi kurtarmak için çok uğraştı.
Ama yine de iş işten geçmiş değil, o Hoca Atatürk'ün evladı şimdi aramızda, Avukat Hüseyin BAŞ.
Gelin şimdi Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş'a sahip çıkalım ve vatanımıza göz dikenlere asla ama asla fırsat vermeyelim.
- Almanya'daki seçimler / 26.02.2025
- Olaylar silsilesi / 23.01.2025
- Ne yazmalıyım? / 26.09.2024
- Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / 20.07.2024
- Avrupa'da BTP / 28.02.2024
- Berlin’de Prof. Dr. Haydar Baş’ı andık / 18.04.2022
- Milli Ekonomi Modeli -8- / 26.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -7- / 23.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -6- / 21.03.2022