Almanya'da seçimler bitti, yeni Başkan CDU/CSU'dan Friedrich Merz oldu. Gelin bakalım öncelikle yeni hükümetin seçim vaatlerine bir bakalım…
Öncelikli hedefleri:
- Almanya ekonomisini canlandırmak
- Vergi indirimleri yapmak
- Bürokrasinin azalıp dijitalleşmenin yaygınlaştırılması (Bu konuda gerçekten 1980 yılından kalma kâğıt, evrak işlemleri uygulanmakta)
- Göç politikalarında daha sıkı önlemler (yıllık mülteci kotası ve suç işleyen göçmenlerin vatandaşlık çıkarılıp hızlı bir biçimde sınır dışı edilmesi)
- Avrupa'nın savunma alanında daha bağımsız olması (ki burada NATO'yu kastediyor) ABD'ye bağımlığın azalması ve Avrupa'nın güçlenmesi
- Ukrayna'ya destek verip Almanya'nın uluslararası arenada daha aktif olması.
- Türkiye ile ilgili siyasi ve ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi, mültecilere ev sahipliği yaptığı için daha fazla mali destek sağlanabileceği vurgulanmıştır. Yalnız Türkiye'nin Avrupa Birliğine girişine mesafeli bakmaktadır.
Almanya'daki Türkler hakkında da olumlu yorumlar yapmış, Türklerin Almanya'nın ayrılamaz bir parçası olduğunu, Almanya'da artan yabancı düşmanlığı karşısında Türklerin yanında bulunacağını ifade etmiştir.
Gelecekte bu vaatlerin ne kadarı yerine getirilecek, zaman ne gösterecek hepimiz göreceğiz. Ama şunu biliyorum ki eğer Alman vatandaşları uygulanan politikalardan rahatsız olursa ileriki seçimde bir başka adayı başkan yapabilecek bilinçte insanlar.
Aslında en çok hoşuma giden taraf da bu. Ülkede demokrasi var, milletin bir söz hakkı var, milleti dinleyen bir yönetim var. 6 yıldır Almanya'dayım ve 3 Başkan görmüş olacağım; Merkel, Olaf Scholz ve şimdi Merz.
Peki, kendi vatanımda! Bu zamana kadar sadece 1 Başkan gördüm.
Ülkemizde enflasyon oranları neredeyse 3 rakamlı hale gelecek, insanlar borç batağında, geleceğe dair umutları yok; eğitim, adalet çok düşük seviyelerde, dış ilişkiler ve iç ilişkiler konusunda problemleri olan, korku hükümetinin de başta olduğu bir siyasi süreç yaşanıyor.
Ama bunlara rağmen vatandaşlarımız bir başka partiyi denemeye, başka alternatiflere bakmaya yanaşmayıp 20 yılı aşkındır sadece bir siyasi partide takılıp kalmış durumda. Ama öyle bir strateji uygulanıyor ki, eğer yönetimden ayrılırlarsa ülkenin gidişatının daha kötü olacağı, dinin elden gideceği, terörist olarak adlandırdıkları grupların söz sahibi olacağı vurgulanıyor. Bizim insanlarımızdan bazıları da maalesef buna inanıyor ve bu hükümetten vazgeçemiyor. Ne kadar yanlış yaparsa yapsın...
Türkiye siyasetine bu şekilde göz attığımda zenginliklerimizi kullanabilecek, insanları refah bir seviyeye çıkarabilecek tek parti görüyorum, o da Bağımsız Türkiye Partisi. Çünkü ellerinde öyle bir model ve projeler var ki, Türkiye'yi küllerinden tekrar doğurabilecek güçte. O model Milli Ekonomi Modeli.
Bizler de demokratik hakkımızı kullanmayı bilmeliyiz, memnun değilsek hükümetten, değiştirme hakkını kullanabiliriz. Seçim sizin elinizde, birileri giderse ülke yok olur sözlerine inanmayın, yok olmuyor, burada buna şahidim.
- Almanya'daki seçimler / 26.02.2025
- Olaylar silsilesi / 23.01.2025
- Ne yazmalıyım? / 26.09.2024
- Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / 20.07.2024
- Avrupa'da BTP / 28.02.2024
- Berlin’de Prof. Dr. Haydar Baş’ı andık / 18.04.2022
- Milli Ekonomi Modeli -8- / 26.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -7- / 23.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -6- / 21.03.2022