Prof. Dr. Haydar Baş'ın tarihi tespiti olan "Atatürk vatandır" ifadesini bayraklaştıran sempozyumlar bütün hızıyla devam ediyor. Atatürk Vatandır sempozyumlarının ilki Trabzon'da, ikincisi Ankara'da, üçüncüsü de geçtiğimiz Pazar İstanbul'da Grand Cevahir Kongre Merkezi'nde gerçekleşti. Bu hafta sonu da Bursa'da gerçekleşecek.
Her sempozyumda olduğu gibi İstanbul'da yapılan sempozyumda da akademisyenler çok önemli değerlendirmeler yaptılar, tarihi tespitler ortaya koydular.
Sempozyumları mimarı Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Dindar Atatürk, birlik ve beraberliğimizin, asker-sivil kaynaşmasının harcıdır" temel ölçüsünden hareketle sunum yapan akademisyenler, müdellel bir şekilde Atatürk'ü tüm yönleriyle bizlere anlattılar.
Gazetemizde tebliğlerin detayları verildiği için çok fazla ayrıntıya girmiyorum ama sempozyumları yakından takip eden biri olarak ifade etmeliyim ki, büyük bir fikir fırtınası esiyor, liderimizin gerçek dindar kişiliği bizleri mutlu ediyor, devletimize, ülkemize, bayrağımıza saygımız ve sevgimiz daha da perçinleniyor.
Bizlere bu tarifsiz iklimi yaşatan Prof. Dr. Haydar Baş'a ne kadar teşekkür etsek azdır.
Bu gerçekleri vatan adına, birlik adına ortaya koymak sadece Prof. Dr. Baş'a ve onun mayasıyla yoğrulan kadrosuna nasip oldu. Artık milletimizin bu gerçeği de görmesi gerekmektedir. Ekonomide, siyasette, iç ve dış politikada kısaca her konuda gerçekleri gören ve doğruları ifade eden, aldanmayan ve aldatmayan tek lider olarak önümüzde durmaktadır, Sayın Baş. Bu, Türk milleti için büyük bir nimettir ama unutmayalım ki bu nimetten mutlaka hesaba çekileceğiz, sahip çıktık mı, çıkmadık mı diye?
İstiklal Mücadelesi yıllarında ceddimiz, lideri Atatürk'ün etrafında kenetlendi, ona sahip çıktı ve Allah da onlara bağımsızlığı, Türkiye Cumhuriyeti Devletini nasip etti.
Şimdi sıra bizde, Atatürk'ün izine basarak yürüyen Hoca Atatürk Prof. Dr. Haydar Baş'a sahip çıkıyor muyuz, çıkmıyor muyuz?
Cenab-ı Hak, her devirde, o devrin şartlarına uygun olarak liderler çıkartır.
Atatürk'ün yaşadığı dönemler savaş yıllarıdır, neredeyse tüm dünya savaş şartlarından etkilenmektedir. O dönemlerde seçilmiş bir şahsiyetin ön plana çıkması için askeri dehasını ortaya koyması gerekiyordu. Atatürk, Trablusgarp'ta, Yemen'de, Suriye'de, Doğu cephesinde ve de özellikle yıldızının parladığı Çanakkale Savaşı'nda tüm yetenekleriyle, dehasıyla ön plana çıktı. Türk milleti ve de tüm dünya ülkelerinin liderleri Çanakkale Savaşı'nı zafere dönştüren ismin Mustafa Kemal Atatürk olduğunu kabul ettiler. İşte bu başarı, Atatürk'ü İstiklal Harbinde milletin onu kabullenmesini sağlayan önemli bir anahtardı.
Bugün, fikirlerin, çözümlerin, kalemin ve özellikle de ekonomik sorunların zirvede olduğu bir dönem yaşıyoruz. Sömürü ve işgal, ekonomiler üzerinden, para silahı, tarım silahı kullanılarak yürütülüyor.
Ülkeleri bağımsızlığa götürecek, milli bir ekonomi haline dönüştürecek, milli paralarını devreye sokacak, milli bir tarım anlayışını ortaya koyacak bir çözümü olmayanlar, bugünün dünyasında en güçlü toplara, füzelere de sahip olsalar asla muvaffak olamazlar.
Örnek Sovyetler Birliği? ABD'nin sahip olduğu her türlü silaha, teknolojiye sahipti belki de daha fazlasına, ama emperyalizmin karşısında durabileceği bir ekonomik modeli, bir mücadele aracı yoktu. Uyguladığı Komünizm, küreselleşme ve Kapitalizmin yıkıcı etkilerini bertaraf edemiyordu.
Ta ki, 2005 yılında Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'yle tanışana kadar? Modelin milli para tanımıyla, milli paralarla ticaret formülüyle tanışınca BRICS temsilcisi Prof. Dr. Gorbanovski'nin ifadesiyle, "ABD'nin kağıttan imparatorluğu"nu yıkacak argümana sahip oldular.
Dün Atatürk gerçekte her yönüyle mükemmeldi, ama onu ön plana çıkartan askeri dehası oldu. Bugün de Prof. Dr. Haydar Baş her konuda çok önemli tespitleri, çözümleri olan bir lider ama onu öne çıkartan, Milli Ekonomi Modeli'dir; bu eşsiz modelle Sayın Baş, dünya çapında marka olmuş bir milli değerdir.
Onun Ehl-i Beyt duruşuyla dindarlığındaki mükemmelliğini, gerçek Atatürk duruşuyla aidiyet duygusundaki mükemmelliğini, Türk-Kürt, Alevi-Sünni kardeşliği vurgusuyla da birlik ve beraberlik aşkını görüyoruz. Ve bütün bu mükemmelikleri dikkate alındığında, bugün onunla mükayase edebileceğimiz başka bir lider de yoktur.
O halde işi bilmiyenlerle, çözümü olmayanlarla bu kadar oyalandığımız, zaman kaybettiğimiz yeter; artık Prof. Dr. Haydar Baş'la beraber olmak, onunla ülkemizi ve dünyamızı mamur hale getirmek, bugünümüzü ve yarınımızı aydınlatmak zamanıdır.
Her sempozyumda olduğu gibi İstanbul'da yapılan sempozyumda da akademisyenler çok önemli değerlendirmeler yaptılar, tarihi tespitler ortaya koydular.
Sempozyumları mimarı Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Dindar Atatürk, birlik ve beraberliğimizin, asker-sivil kaynaşmasının harcıdır" temel ölçüsünden hareketle sunum yapan akademisyenler, müdellel bir şekilde Atatürk'ü tüm yönleriyle bizlere anlattılar.
Gazetemizde tebliğlerin detayları verildiği için çok fazla ayrıntıya girmiyorum ama sempozyumları yakından takip eden biri olarak ifade etmeliyim ki, büyük bir fikir fırtınası esiyor, liderimizin gerçek dindar kişiliği bizleri mutlu ediyor, devletimize, ülkemize, bayrağımıza saygımız ve sevgimiz daha da perçinleniyor.
Bizlere bu tarifsiz iklimi yaşatan Prof. Dr. Haydar Baş'a ne kadar teşekkür etsek azdır.
Bu gerçekleri vatan adına, birlik adına ortaya koymak sadece Prof. Dr. Baş'a ve onun mayasıyla yoğrulan kadrosuna nasip oldu. Artık milletimizin bu gerçeği de görmesi gerekmektedir. Ekonomide, siyasette, iç ve dış politikada kısaca her konuda gerçekleri gören ve doğruları ifade eden, aldanmayan ve aldatmayan tek lider olarak önümüzde durmaktadır, Sayın Baş. Bu, Türk milleti için büyük bir nimettir ama unutmayalım ki bu nimetten mutlaka hesaba çekileceğiz, sahip çıktık mı, çıkmadık mı diye?
İstiklal Mücadelesi yıllarında ceddimiz, lideri Atatürk'ün etrafında kenetlendi, ona sahip çıktı ve Allah da onlara bağımsızlığı, Türkiye Cumhuriyeti Devletini nasip etti.
Şimdi sıra bizde, Atatürk'ün izine basarak yürüyen Hoca Atatürk Prof. Dr. Haydar Baş'a sahip çıkıyor muyuz, çıkmıyor muyuz?
Cenab-ı Hak, her devirde, o devrin şartlarına uygun olarak liderler çıkartır.
Atatürk'ün yaşadığı dönemler savaş yıllarıdır, neredeyse tüm dünya savaş şartlarından etkilenmektedir. O dönemlerde seçilmiş bir şahsiyetin ön plana çıkması için askeri dehasını ortaya koyması gerekiyordu. Atatürk, Trablusgarp'ta, Yemen'de, Suriye'de, Doğu cephesinde ve de özellikle yıldızının parladığı Çanakkale Savaşı'nda tüm yetenekleriyle, dehasıyla ön plana çıktı. Türk milleti ve de tüm dünya ülkelerinin liderleri Çanakkale Savaşı'nı zafere dönştüren ismin Mustafa Kemal Atatürk olduğunu kabul ettiler. İşte bu başarı, Atatürk'ü İstiklal Harbinde milletin onu kabullenmesini sağlayan önemli bir anahtardı.
Bugün, fikirlerin, çözümlerin, kalemin ve özellikle de ekonomik sorunların zirvede olduğu bir dönem yaşıyoruz. Sömürü ve işgal, ekonomiler üzerinden, para silahı, tarım silahı kullanılarak yürütülüyor.
Ülkeleri bağımsızlığa götürecek, milli bir ekonomi haline dönüştürecek, milli paralarını devreye sokacak, milli bir tarım anlayışını ortaya koyacak bir çözümü olmayanlar, bugünün dünyasında en güçlü toplara, füzelere de sahip olsalar asla muvaffak olamazlar.
Örnek Sovyetler Birliği? ABD'nin sahip olduğu her türlü silaha, teknolojiye sahipti belki de daha fazlasına, ama emperyalizmin karşısında durabileceği bir ekonomik modeli, bir mücadele aracı yoktu. Uyguladığı Komünizm, küreselleşme ve Kapitalizmin yıkıcı etkilerini bertaraf edemiyordu.
Ta ki, 2005 yılında Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'yle tanışana kadar? Modelin milli para tanımıyla, milli paralarla ticaret formülüyle tanışınca BRICS temsilcisi Prof. Dr. Gorbanovski'nin ifadesiyle, "ABD'nin kağıttan imparatorluğu"nu yıkacak argümana sahip oldular.
Dün Atatürk gerçekte her yönüyle mükemmeldi, ama onu ön plana çıkartan askeri dehası oldu. Bugün de Prof. Dr. Haydar Baş her konuda çok önemli tespitleri, çözümleri olan bir lider ama onu öne çıkartan, Milli Ekonomi Modeli'dir; bu eşsiz modelle Sayın Baş, dünya çapında marka olmuş bir milli değerdir.
Onun Ehl-i Beyt duruşuyla dindarlığındaki mükemmelliğini, gerçek Atatürk duruşuyla aidiyet duygusundaki mükemmelliğini, Türk-Kürt, Alevi-Sünni kardeşliği vurgusuyla da birlik ve beraberlik aşkını görüyoruz. Ve bütün bu mükemmelikleri dikkate alındığında, bugün onunla mükayase edebileceğimiz başka bir lider de yoktur.
O halde işi bilmiyenlerle, çözümü olmayanlarla bu kadar oyalandığımız, zaman kaybettiğimiz yeter; artık Prof. Dr. Haydar Baş'la beraber olmak, onunla ülkemizi ve dünyamızı mamur hale getirmek, bugünümüzü ve yarınımızı aydınlatmak zamanıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025