Galatasaray nispeten güçlü rakibi Olimpija Ljubljana çok önemli bir galibiyet elde etti.
Bence müsabakanın en önemli olgusu gerek Galatasaray'ın gerekse de Ljubljana'nın 70. dakikaya kadar kesintisiz yüksek tempoda mücadele etmeleri idi.
Böyle bir maçta alınan net skor futbolumuz açısından çok olumlu.
Zira futbolumuz yüksek tempolardaki oyunlarda dağılıyor. Dün öyle olmadı.
Galatasaray tempoya tempo ile karşılık verdi. Sadece tempo değil ayrıca çok iyi mücadele etti. Yüksek tempo güçlü mücadele.
Şimdi bizde bir koro var ki Avrupa maçlarında peşinen kaybetmemizi kafamıza nakşediyor. Avrupa takımları bizden üstün kazanmamız mümkün değil kompleksi ile karşılaşmalara çıkıyoruz.
Hayır kardeşim Avrupa takımları bizden üstün falan değil. Sadece daha çok koşuyorlar ve güç ile mücadele ediyorlar.
Tempolu oynuyorlar ve kayda değer şekilde zaman zaman yüksek tempo ve organize futbol sergiliyorlar.
Şimdi bu özelliklere aynı şekilde karşılık verince bir Türk takımının ne yapabileceğini gördünüz değil mi?
İşin açıkçası 3 az oldu. Rahat 4-5 olabilirdi. Tabii ben her zaman söylüyorum yüksek tempo iyi futboldan feragat edilmesine neden de oluyor.
Onun da çözümü var. O da şu. Dengeli tempo organize futbol.
Biraz daha kontrol ve bu sayede daha uzun süreli tempo ama takım oyunu ile birlikte iyi futbol.
Maçın genelinde Galatasaray çok iyi oynamasa da Avrupa futbolunun gereğini yapıp turu cebine koydu.
Şimdi biraz maçla ilgili bilgiler vereyim. İki takım da dediğim gibi istekli başladı.
Boey sağ bekte aksayacak gibi duruyordu.
Karşılaşmanın hemen başında Muslera'nın 2 önemli kurtarışı var.
Kazımcan sol bekte çok iyi direnç gösterdi. Karşılaşmanın genelinde fena bir performans göstermese de Mertens 24'te yanlış pas tercihi ve 38'de şut atacağına Bakambu'ya pas verince iki hücumu heba etti.
Barış Alper yine günündeydi. İlk golde önce topu rakipten söktü aldı. Sonra topu sürdü ve golü atan Kerem'i çok iyi gördü.
Yalnız ilk golden hemen önce Bakambu ve Barış Alper Yılmaz birbirlerinin fark etmeden aynı hava topuna yükseldi.
Burada top rakibe geçebilir ve gol gerçekleşmeyebilirdi.
İkinci yarıya gelirsek. Galatasaray hemen bu devrenin başında golü bulunca rahatladı.
Bu golde ceza sahası içinde topu takip eden Barış Alper Yılmaz'ın gene çok büyük katkısı var.
Bu devre Galatasaray gol kaçırma yarışına girmiş gibiydi.
Önce 80'de sonra 84'te Icardi ve Yunus golü atamadılar.
Hele 84'te golü atamayan Yunus öyle bir fırsatı değerlendiremedi ki akıllara ziyan.
Yunus'u bu kaçırdığı gol ile değerlendirmemek lazım. Oyuna sonradan girdi ve sağ önde oldukça etkiliydi.
Gelin görün ki öyle bir gol kaçırdı ki maalesef bu pozisyon ile hatırlanıyor.
Şimdi hemen denecek ki Yunus şansını iyi kullanamadı satılmalı. Fakat onca olumlu futbolu unutuluyor.
Bu devre Kerem hem hem hata yaptı hem de iyi oynadı. Halil'in attığı üçüncü golde duran topta Kerem'in ortası klastı.
Halil geriden gelip golü kafayla attı ama bu pozisyonda Abdülkerim'in rakibini kendisiyle birlikte sağ tarafa taşıyarak Halil'in önünü açması övgüye değer.
Bu karşılaşmayı UEFA Başkanı Ceferin'in de statta izlemiş olduğu söylendi.
Ceferin Sloven. Ljubljana da Sloven takımı. Hani bence seyretmesi tabii olabilir ama seyretmese daha bir şık olurdu. İnsanın aklına yersiz kuşkular geliyor.
Hakem Galatasaray'ın 3. golünü VAR uyarısı ile ofsayt olması nedeniyle iptal etti. Mertens ortayı yaptığında Nelsson en son Sloven oyuncudan ilerde.
Her halde Nelsson topa dahi dokunmamış olsa dahi rakibinin görüş açısını kapatıyor diye pozisyon içinde değerlendirildi. Fakat bence bu zorlama bir yorum.
Evet Galatasaray önemli bir galibiyet alarak play-off turunu garantiledi.
Bu arada bu galibiyet ile UEFA sıralamasında 11.'liğe yükseldik.
Şimdi perşembe akşamını bekleyeceğiz. Ben diğer takımlarımızın da turu garantileyen sonuçlar alacağını düşünüyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.