2020 zor bir sene. Tüm yıl neler neler yaşandı! Pandemisi ayrı, ülkemizdeki acı olaylar ayrı, can kayıpları ayrı. Listeyi daha uzatırız ama bir de en mağdur kesim var ÖSYM mağdurları. Evet, ne yazık ki ben de bu kesimdenim.
Her öğrenci kendi senesindeki sınavın ardından mutlaka eleştiri yapıyor. Ama bu sene farklı bir durum var, ÖSYM de kendini eleştiriyor, yazdığı soruyu sorguluyor.
Her sene çıkan yanlış sorulardan bahsetmiyorum. (Tek işi bu olan öğretmenlerin her sene yanlış sorular yazması da ayrı bir muamma). Bu sene dağdaki çobanın dahi duyduğu şu meşhur Mabel Matiz sorusu. Bir paragraf içerisinde Mabel Matiz'in müzik tarzını, aslında özünün Türk kültürüne dayandığını vb. konuları ele alan bir soruydu. İçerisinde "Öyle Kolaysa" şarkısından bir kesit de mevcut. Tamam, buraya kadar her şey normal.
Sınavdan sonraki ilk bir hafta içerisinde ÖSYM Mabel'in kişisel hayatının öğrencilere kötü örnek olduğunu ve sorunun incelenmesi gerektiğini kamuoyuna duyurdu.
Şimdi ben sormak istiyorum.
Bu soruları hazırlayanları bir Allah'ın kulu denetlemiyor mu?
Hazırlayan insanlar yeterince yetkin değil mi?
Hayır, bu soruları hazırlayanların tek işi bu değil mi?
Yapacakları en ufak bir yanlışın milyonlarca gencin hayatına neden olacağını idrak edemiyorlar mı? Her sene neden yanlış soru çıkıyor?
Eğer soru yanlış değilse neden gereksiz bir tartışma açılıyor?
Milyonlarca gencin hayatı bu kadar mı değersiz?
Diye sormazlar mı? Ve bir daha soruyorum haksızlar mı, haksız mıyız?
Gidip her türlü tacize, tecavüze (hele de çocuğa, hayvana, kendini koruyamayana), adam kayırana, ırkına göre insan ayırana susup bu konuya ses çıkarmak…
Ben en çok neslimiz için şuna üzülüyorum. Önceden insanlar okuyalım, hayatımız kurtulsun derlerdi. Şahsen benim annem, babam da emektar öğretmenler, ikisi de ailesinde tek üniversite okuyan kişiler. Hayatlarını kurtarmak için ilmin, fenin ipine sımsıkı tutunmuşlar. Ama ülkemizde bu ip çoktan koptu.
Artık Youtube ipi var. Artık TikTok ipi var. İlmin, bilginin hiçbir önemi yok.
Yılaaan diye bağırıp, yılan zehrine panzehir bulandan daha fazla değer görebilirsiniz.
Anneannenizin kafasında yumurta kırıp, yumurta kabuğundan biyoenerji üretenlerden daha fazla para kazanabilirsiniz.
Sadece "xxx" diye kitap yazıp, ekonomide çağ açıp çağ kapayan bir modelden daha çok okunabilirisiniz.
Bunları farazi atmıyorum; bunları inanarak, görerek, yaşayarak söylüyorum.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaya armağan ettiği Milli Ekonomi Modeli'nde sınavsız üniversite ve bir hukukçu adayı olarak bence en önemlisi adil bir eğitim imkânı sağlanacak.
Bu haksızlıklara 2023'te sandıkta cevap vermek isteyen kardeşlerimin Başkanımız Av. Hüseyin Baş'ın önderliğinde çalışmalarına tam gaz devam eden, öğrenciyi, gençleri, geleceğin bize getireceklerini anlayan, bizler gibi genç ve dinamik başkanımızın izinden gitmelerini tavsiye ediyorum, istiyorum.
Bize bırakılan, bu yegâne mirası kullanabilmemiz ve anlayabilmemiz dileğiyle…
- ÇİĞDEM PALA: Açık mektup / 14.04.2025
- SEÇİL DAMLA KAYAALP - Öğrenme / 08.03.2025
- BURHAN BORAN: Deprem / 27.02.2025
- FATİH HAYDAR GÜNER - Maarif yüzyılı mı, masallar yüzyılı mı? / 20.02.2025
- FATİH HAYDAR GÜNER - Parayı kim basarsa düzeni o kurar / 19.02.2025
- FATİH HAYDAR GÜNER - Petro-Dolar Tuzağından Kurtuluş: Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Vizyonu / 18.02.2025
- AYŞE ZIVALI: Hoca Atatürk / 08.02.2025
- OZANCAN DERNEK /Efendi kim, köle kim? / 17.01.2025
- MELEK KERESTECİ: Birlik ve beraberlik üzerine / 23.12.2024