logo
23 ARALIK 2024

MELEK KERESTECİ: Birlik ve beraberlik üzerine

23.12.2024 00:00:00

Birlik ve beraberliği değerlendirmeye toplumun en küçük birimi olan aileden başlamak istiyorum.     

İki farklı aileden gelen bireyler anlaşıp yuva kuruyorlar. 

Şimdi düşünelim; o iki bireyin farklı özellikleri, ilgi ve alışkanlıkları olabilir. Fakat ortak sevdiği, ilgi duyduğu, hatta sonradan kazandıkları alışkanlıkları da olabilir.

İşte bu noktalardan hareket edersek o zaman anlaşabilen, mutlu ve huzurlu bir aileden söz edebiliriz. 

O ailede yetişen çocuklar da mutlu olacak ve kendilerini güvende hissedeceklerdir. Düşünün ki ailede sürekli kavga, gürültü olursa çocuklar da bulamadıkları sevgiyi ve huzuru dışarda arayacaklardır. Bu sebepten kaybedilmiş aileler, kaybedilmiş çocuklar olacaktır.

Aileler toplumu oluşturuyorsa toplumu da ayakta tutan bir takım değerlerimiz vardır. Bu değerlerimizin başında dil birliği gelir.

Neden dil birliği? 

Çünkü birbirimizi anlamamız, duygu ve düşüncelerimizi paylaşabilmemiz için aynı dili konuşmamız gerekir. 

Bilmiyorum bu hissi hiç yaşadınız mı; farklı bir ülkeye gittiğinizde kimseyle konuşamayınca kendimizi sanki sağır ve dilsiz hissederiz. Duygu ve düşüncelerimizi paylaşamayınca birliktelikler kuramayız.

Türkiye Cumhuriyeti'nin de resmi dili Türkçedir. Ulu Önder Atatürk şöyle diyor: "Türk dili dillerin en zenginlerindendir. Türk milletindenim diyen insanlar her şeyden önce mutlaka Türkçe konuşmalıdır."

Tabi ki birden çok dil bilebilir, konuşabiliriz; fakat birlikteliğin sağlanması için ülkece Türkçe konuşmamız gerekir.

Türkçe konuşmanın önemini her fırsatta ifade eden Türkçe sevdalısı Oktay Sinanoğlu dil ile ilgili şöyle diyor: "Dil bir milletin şerefidir. Ancak şerefini koruyan milletler ciddiye alınır. Dil olmazsa kültür olmaz. Kültür olmazsa kimlik, kimlik olmazsa haysiyet, şeref olmaz."

Toplumda birlikteliği sağlayan diğer bir unsur da din birliğidir. 

Toplum bu dinin öğretileri etrafında şekillenir. Örf ve adetler, gelenek ve görenekler dinin öğretilerinden etkilenir.

Konuşmamızdan giyinmenize, büyüklerin küçüklerle olan ilişkilerine, eş dost akraba ilişkilerimize varıncaya kadar etki eder.

Çocuklarımıza benzer isimler koyar, aynı bayramları kutlar, aynı cenaze törenlerine katılırız. Aynı ibadetleri yapar, aynı sosyal faaliyetlerde bulunuruz.

Tabi bu örnekleri çoğaltabiliriz ancak varılan nokta dinin birlik ve beraberliği sağladığıdır.

Türk milletinin de dini İslam'dır. Dinimiz üzerinde de çeşitli oyunlar oynanmaktadır. Bize bu dini öğreten, Allah'ın seçip tebliğ görevi verdiği kişi, Hz. Muhammed'dir.

Yıllardır Hz. Muhammed'siz bir din oluşturulmaya çalışılıyor.

Bunu 'dinlerarası diyalog'la yapmaya çalıştılar. Yani tevhit inancı sarsılmaya çalışıldı. Aynı Allah'a inanıyoruz diyerek gençlerimiz Hıristiyanlaştırıldı.

O dönemlerde Prof. Dr. Haydar Baş hocamız bunun yanlış olduğunu dinlerarası diyaloğun Hıristiyanlaştırma projesi olduğunu, asıl niyetlerinin ülkeyi bölmek olduğunu anlattı. Kitaplar yazdı. Konferanslar düzenledi. Bu yüzden hakkında yüzlerce soruşturma açıldı. Fakat şükürler olsun ki bu oyunlar bozuldu. Az da olsa halk uyandı.

Dinimizde farklı mezhepten, farklı meşrepten insanlar olabilir. Bu farklılıklar kullanılarak fitne tohumları ekilmeye çalışıldı. Sen Alevi'sin, sen Sünni'sin, sen Şii'sin diye bizi birbirimizden ayırmaya çalıştılar.

Alevi kendini Sünni'den, Sünni kendini Alevi'den farklı gördü. Aslında aramızda çok da fark yoktu. Fakat biz bunun farkında değildik. 

Haydar Baş hocamız bizlere bir dönem sürekli Aleviliği anlattı. "Onlar da ehli dindendir. Birbirimizden farkımız yoktur" dedi.

Haydar Hocamız konuyu o kadar önemsiyordu ki, konferanslar düzenledi, televizyon programları yaptı, Alevi dedelerini ziyarete gitti…

Ben de çok anlamıyordum niye Aleviliği bu kadar önemsiyordu?

Bir gün çalıştığım iş yerinde Sünni bir abimizle Alevi olan abimiz dini mevzularda münakaşa ediyorlardı.

Ben de "Neden birbirinizi üzüyorsunuz. Ben bir Sünni'yim fakat Alevilik Hz Aliyi sevmekse ben de aleviyim" dedim.

Çünkü Hz Muhammedin yanından ayrılmayan, peygamberimizin sünnetlerini en iyi hayatına geçiren ve Hz. Fatıma'nın eşidir Hz Ali.

Alevi olan abimize de, "Eğer sen Hz Ali'yi temsil ediyorsan onu örnek almalı, dini onun gibi yaşamalısın" dedim.

Bu olaydan sonra öyle bir münakaşa geçmedi aralarında, sanki daha yakın oldular.

İşte o zaman anladım ki, Haydar Hocamızın yapmaya çalıştığı buydu. Bir ve beraber olmamız, kardeş olmamız. 

Bu olayı Haydar hocamıza anlattığımda o kadar sevinmişti ki, hiç unutamıyorum.

Zaten benim tanıdığım kadarıyla Haydar hocamızın en çok önemsediği şeydi birlik beraberlik. Hep şöyle derdi: "Ayrılmak değil, bir bilek bir yürek olmalıyız." 

Birlikteliğimizi sağlayan diğer bir unsur da vatan sevgisidir.

Vatanını seven her fert; vatanı için fedakârlıkta bulunur. Gerekirse vatanı için canını dahi verir. Tarihimiz hep bu örneklerle doludur. Tabi bugün ülkemizde özgürce yaşayabiliyorsak, can emniyetimizden, mal emniyetinden, din ve vicdan emniyetimizden söz edebiliyorsak Atatürk ve silah arkadaşlarına ve kurduğu Cumhuriyet'e borçluyuz.

Burada Mustafa Kemal Atatürk'e yapılan haksızlıktan bahsetmek istiyorum.

Atatürk bütün ömrünü bu vatanın savunmasına adamıştır. Ömrünün çoğunu at sırtında geçirmiştir. Halkıyla bütünleşmiştir ve halkla topyekûn mücadeleyi başarmıştır. Halkın büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede dinsiz bir insanın bunu yapabilmesi mümkün müdür?

Fakat bizi buna inandırmaya çalıştılar. Onu dinsiz göstermeye çalıştılar. Onun kurduğu Cumhuriyet'e de düşman etmeye çalıştılar. Bunu kısmen de başardılar. 

Prof. Dr. Haydar Baş hocamız Atatürk'e yapılan iftiraları ortadan kaldırmak için Hoş Geldin Atatürk adlı kitabı yazdı. Atatürk'ün dinsiz olmadığını, inançlı biri olduğunu belgelerle ispatladı. Böylece Atatürk'ü tekrar halkıyla buluşturdu.  Atatürk'ü sevmek birlik ve beraberliğimizin anahtarıdır.

Birlik ve beraberliğimizi sağlayan unsurları çoğaltabiliriz.

Önemli olan sahip olduğumuz bu değerleri kaybetmeden gelecek nesillere aktarmaktır. 

Birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz bir dönemden geçiyoruz.

Sınır komşularımıza baktığımızda kan ve gözyaşı hâkim. Hiçbir güvenlikleri kalmamış. Bunun çok sebepleri olabilir. Bence en önemli nedeni, birlik ve beraberliklerini kaybetmiş olmalarıdır.

Bizim de bu güzel vatanımızdan başka gidecek yerimiz yok. Bu vatan bize sunulmuş en büyük hediyedir. Bunun için hangi görüşten, hangi inanıştan olursak olalım vatan mevzu bahis olunca bir bilek bir yürek olmalıyız.

Bir ve beraber olmak dileğiyle...

     

 
 
Misafir Kalem / diğer yazıları
Datça açıklarında neler oluyor?
Akdeniz'de bir deprem daha
İşte Türkiye'nin en pahalı caddesi
Ana cadde kiraları el yakıyor
Çinlilerle el ele vererek, dev fabrika kuruyor
Şanlıurfa'yı termos üretiminde global üs yaptı
'PKK/YPG kendisini feshetmelidir'
Fidan Şam'da Şera ile konuştu
G.Saray Kayseri'de gol şov yaparak kazandı
Aslan F.Bahçe ile puan farkını 8'e çıkardı
Yine 'Öcalan' dedi
Bahçeli'nin hedefi ne?
İsrail Gazze'de katliamlara devam ediyor
Can kaybı 45 bini aştı
Dışişleri Bakanı Fidan Şam'da
Fidan ile Şera bir araya geldi
Hastaneye çarpan helikopter düştü
2 pilot, 1 doktor ve 1 personel can verdi
İşte tarihte bu hafta
Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi kuruldu
Yolsuzluk sadece çalınan para anlamına gelmez
Güvensizliği yeşerten ve geleceği karartan bir hastalıktır
Doğu buz kesti
Termometreler eksi 24'ü gösterdi
ABD kendi savaş uçağını düşürdü
Yemen'e saldırıyorlardı
Deprem kendini sık sık hatırlatıyor
İstanbul'da 3.0 büyüklüğünde deprem
'Amerika'nın kayığına bindik'
Gündeme damga vuran açıklamalar
Datça açıklarında neler oluyor?
Akdeniz'de bir deprem daha
İşte Türkiye'nin en pahalı caddesi
Ana cadde kiraları el yakıyor
Çinlilerle el ele vererek, dev fabrika kuruyor
Şanlıurfa'yı termos üretiminde global üs yaptı
'PKK/YPG kendisini feshetmelidir'
Fidan Şam'da Şera ile konuştu
G.Saray Kayseri'de gol şov yaparak kazandı
Aslan F.Bahçe ile puan farkını 8'e çıkardı
Yine 'Öcalan' dedi
Bahçeli'nin hedefi ne?
İsrail Gazze'de katliamlara devam ediyor
Can kaybı 45 bini aştı
Dışişleri Bakanı Fidan Şam'da
Fidan ile Şera bir araya geldi
Hastaneye çarpan helikopter düştü
2 pilot, 1 doktor ve 1 personel can verdi
İşte tarihte bu hafta
Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi kuruldu
Yolsuzluk sadece çalınan para anlamına gelmez
Güvensizliği yeşerten ve geleceği karartan bir hastalıktır
Doğu buz kesti
Termometreler eksi 24'ü gösterdi
ABD kendi savaş uçağını düşürdü
Yemen'e saldırıyorlardı
Deprem kendini sık sık hatırlatıyor
İstanbul'da 3.0 büyüklüğünde deprem
'Amerika'nın kayığına bindik'
Gündeme damga vuran açıklamalar
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.